DÎDE-İ CÂN İLE HÜSNÜN Kİ TEMÂŞA EDERÜZ - NAİL-İ KADİM
GAZEL
Fe'ilâtün / fe'ilâtün / fe'ilâtün / fe'ilün
Dîde-i cân ile hüsnün ki temâşa ederüz
Çeşmümüz mazhar-ı envâr- tecellâ ederüz
Feyz-i tevfîk-i mahabbetle murâd etsek eger
Kaysı dâmen be-kef-i mahmih-i Leylâ ederüz
Bizüz ol âşık-ı kullâb-nazar kim dilesek
Yûsuf-i dest-be-dâmân-ı Züleyhâ ederüz
Bizüz ol mastaba-i feyz ki sahbâmuz ile
Aşkı sâgar be-kef-i kûçe-i sevdâ ederüz
O hikem-sene-i hayâtız bu şifâ-hânede kim
Derd-i aşkı reviş-âmûz-ı Mesîhâ ederüz
Elümüzden ne gelür eyleme gamzen bî-dâd
Şâh-ı iklîm-i kazâdan kime şekvâ ederüz
Nâ’ilî neşve-i pür-zûr-ı suhanla dehrün
Haşre-dek bezmini mustagnî-i sahbâ ederüz
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Can gözümüzle güzelliğini seyrettiğimiz zaman gözümüzü tecelli nurlarıyla şereflendiririz.
Aşkın bize ettiği yardımın bereketiyle eğer istesek Leyla’nın mahmilinin eteğini Kays’ın eline veririz.
Biz o her şeyi değiştiren bakış sahibi âşıkız ki, istesek Yusuf’un eline Züleyha’nın eteğini veririz.
Biz öyle bereket saçan bir meyhane peykesiyiz ki şarabımızla aşkı bile sevda pazarında kadeh elde sarhoş ederiz.
Biz dünya hastanesinde hayatın hikmetlerini ölçüp tartıp değerlendiririz. Aşk derdini, Mesih’e hareket tarzını öğreten hoca yaparız!
Yan bakışını bu kadar zalim yapma! Elimizden bir şey gelmez, kaza ülkesinin sultanından kime şikâyet edebiliriz.
Ey Naili, sözümüzün gücünün verdiği keyifle dünya meclisini kıyamete kadar şaraba isteksiz ederiz.
İLGİLİ İÇERİK