TASMALI GÜVERCİN - FABL ÖRNEĞİ
Kral Debşelim, filozof Beydeba'ya sordu:
— Birbirine en içten bağlı dostların karşılıklı sevgilerini nasıl paylaştıklarını, bundan nasıl yararlandıklarını anlamak istiyorum.
Filozof yanıtladı:
— Akıllı kimse dostluğu her şeyden üstün tutar. Bir sıkışık durumda dostluk bölüşülür. Tasmalı Güvercin ile fare bunun örneğidir.
Kral sordu:
— Bu, nasıl oldu? Beydeba anlattı:
Dehar* kenti yakınında avı bol bir yer vardı. Avcılar buraya sık sık uğrarlardı. Buradaki iri ve dalları birbirine girmiş gür ağaçlar arasında özgür kuşlar yaşardı. Bir gün çirkin yüzlü, kötü bir avcı, elinde sopası, sırtında ağı ile ormana girdi; ağını attı, üzerine yem tanelerini serpti, yakın bir yerde saklandı.
Çok geçmeden önde tasmalı güvercin olduğu hâlde bir sürü güvercin alana üşüştü; tuzağı görmeden taneleri yemeye başladılar, ağın içine düştüler. Avcı, sevinç içinde gizlendiği yerden çıktı. Onu gören güvercinler kurtulabilmek için çırpındılar; fakat onların bu çabaları boşa gitti. Tasmalı Güvercin, tuzaktaki diğer güvercinlere dönerek:
— Felâkete karşı gelebilmek için aramızdaki el birliğini kaybetmeyelim... Hiçbirimiz, kendi canını arkadaşının canından üstün tutmasın. Hepimiz birlikte harekete geçerek tek kuş gibi uçalım; bu sayede hep birlikte kurtulalım, dedi.
Gerçekten güvercinlerin hepsi, kendilerini toplayıp kanat birliği yaptılar; birdenbire ağı da taşıyarak gökyüzüne doğru yükseldiler. Avcı, yorulacaklarını umarak yükselen kuşların tekrar döneceklerini sandı.
Taşımalı Güvercin, durumu gözden geçirerek arkadaşlarına döndü; ikinci önlemini açıkladı:
— Avcı peşimizdedir. Böyle açıkta uçarsak bizi görür, nereye konacağımızı anlar. Kapalı yerlerde uçarsak bizi izleyemez, peşimizi bırakmak zorunda kalır. Biz de benim yakın dostum farenin ülkesine kadar gideriz. O, bu ağları keser, tuzaktan kurtuluruz, dedi.
Güvercinler, Tasmalı Güvercinin sözünü dinledi. Avcı da bunları ele geçiremeyeceğini anlayıp geri döndü.
— Güvercinler bir süre sonra farenin bulunduğu yere vardılar; burada yere indiler.
Farenin her tehlikeye karşı hazırladığı yüz deliği vardı. Tasmalı Güvercin, onu adıyla çağırdı:
— Zeyrek!
Fare, deliğin içinden yanıtladı:
Sen kimsin?
Ben senin dostun, Tasmalı Güvercinim.
Fare, hemen koşup geldi; Tasmalı Güvercin'i ağın içinde görünce şaşırarak sordu:
— Nasıl oldu da bu duruma düştün? Tasmalı Güvercin anlattı:
— Bilmiyor musun, iyi kötü ne varsa hepsi başa gelebilir; güneş ve ay bile tutulur.
Bunun üzerine fare, Tasmalı Güvercin'i bağlayan düğümleri kemirmeye başladı. Tasmalı Güvercin buna razı olmadı:
— Önce öteki güvercinleri kurtar, sonra bana gel, dedi.
Fare bu söze aldırmadı. Tasmalı Güvercinin dayatması üzerine:
— Sen kendine acımıyor musun? Nefsinin hakkını gözetmiyor musun, dedi. Tasmalı Güvercin anlattı:
— Beni kurtarmakla işe başlarsan belki de yorulur, gevşersin. Belki de onları kurtarmakta yavaşlarsın. Fakat ötekilerle işe başlarsan yorulsan bile dostun olan birini ağ içinde bırakmaya razı olmazsın, dedi.
Fare:
— İşte, bu düşünce benim sana olan sevgimi artıracaktır, dedi.
Büyük bir istekle bütün ağı kemirmeye başladı ve çok geçmeden bitirdi. Güvercinler sevinçle havalanarak yurtlarına döndüler.
BEYDEBA
Kelile ve Dimne
* Dehar: Hindistan'da bir kentin adı.
YARASA İLE İKİ GELİNCİK
Yarasa dediğimiz kuşun ne idüğü
Pek belli değildir bilirsiniz:
Kimine göre faregillerdendir.
Kimine göre kuşgillerdendir bu hemşerimiz.
Bir yarasa dalmış bir gün tepesi üstü
Bir gelinciğin yuvasına,
Farelere diş bileyen gelincik.
Yürümüş üstüne hemen haklamak için:
— Sen ha, demiş; ne suratla gelirsin evime?
Az mı kötülük etti
Senin soyun sopun benim milletime?
Fare değil misin sen?
Ben de gelincik değilim, sen fare değilsen.
— Aman, rica ederim, demiş yarasacık;
Farelerle ne ilişkim var benim?
Ben fare ha? Kim çıkarmış bu dedikoduyu?
Benim yok o taraklarda bezim;
Kuşum ben; gözün kanatlarımı görmüyor mu?
Yaşasın göklerde uçan soyum
Bu sözlere aklı ermiş gelinciğin:
— Haydi, uç git, demiş yarasaya.
İki gün sonra bizim şaşkın
Bir başka gelinciğin yuvasına düşmüş,
Ama bu gelincik de kuşlara düşmanmış.
Uzun burunlu bayan yarasayı
Kıtır kıtır yiyecekken kuş diye,
— Aman etme, demiş yarasa;
Kanatlarıma bakıp beni kuş sanma:
Fareyim ben, yaşasın faregiller!
Ve kuşların canını alsın Jüpiter
Yarasa bu kurnazlığıyla
Kurtarmış canını bir kez daha.
Çoklarını gördük böyle,
Tehlike karşısında bayrak değiştiren.
Aklını yitirmeyen, adamına göre,
Yaşasın kral der kimi zaman,
Kimi zaman da: Yaşasın krala kumpas kuran
LA FONTAİNE Çeviren: Sabahattin Eyüpoğlu
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: