Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA-2

Fazıl Hüsnü Dağlarca (d. 1914), Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en uzun soluklu şairidir. Bir bulgucu ve deneycidir. Kendi şiir çizgisini yakalayan ve bunu sürekli olarak yenileyen güçlü bir şairdir. Şiir yazma yeteneği bakı­mından büyük bir zenginliği yaşar. Bunun için şiirinde birbirinden çok fark­lı dönemleri görebiliriz. Onun şiir serüvenini yerine oturtmak bakımından Cemal Süreya'nın tespitleri önemlidir:

"Fazıl Hüsnü'nün şiirinde iki dönem görüyorum. Birincisi sezgi dönemi, ikinci­si akıl dönemi. Havaya Çizilen Dünya, Çocuk ve Allah, Daha, Çakırın Destanı, Taş Devri (1935-1945) birinci döneme giriyor. İkinci dönem, kesin çizgilerle Asu ile başlayıp günümüzdeki şiirlerine kadar sürüyor. Bir de 1949-1955 yıllar arasında yayımladığı şiirleri var, bunlar da iki dönem arasındaki geçişin özelliklerini ta­şıyorlar: Üç Şehitler Destanı, Toprak Ana, Aç Yazı, Sivaslı Karınca, Anıtkabir, İstanbul Fetih Destanı." (Süreya 1991: 57)

Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiirlerinde insanlığın en eski evrensel sembolle­ri olan ilk örnekler, şiir aracılığıyla kendilerini ifade etme imkânını bulur. Onun şiirlerinin, millî ve evrensel sembolizm bakımından çözümlendiği tak­dirde çok önemli mesajlar taşıdıkları görülecektir. İçerik bakımından bu yo­ğunluğuna rağmen Dağlarca, Kaplan'nın ifadesiyle: "şiirden düşünceye ulaşan güçlü bir şairdir." (Kaplan 1975:160). Millî romantik duyuş tarzından çocuk­ların dünyasına, ferdin iç hayatından toplumcu gerçekçi yaklaşımlara kadar insanı ilgilendiren her şey onun şiirinde yer alır.

Kelimenin şiirin dünyasındaki ayırt edici rolüne inanan Fazıl Hüsnü Dağlar­ca, bir şair olarak döneminin sanat hayatında merkez olabilecek kudrettedir.

Ömer Özcan ve Mahir Ünlü'nün onun şiirinin yapısal özellikleriyle ilgili açıklamaları kayda değerdir:

"Dağlarca'nın yapıtlarında, gözle görülen ölçü ve uyaktan yoksun, yalnız dizele­rin sıralandığı, biçim yönüyle baştanbaşa özgür olan şiirlerden tutun; hece, aruz dizileriyle, dörtlük, beşlik... kümeler hâlinde düzenli uyakları bulunan şiirlere rastlıyoruz.

İlk şiir kitaplarındaki koşuk (nazım) biçimleri çokluk dörtlüklerle, ölçü ve uyak­larla kurulmakta; 'Toprak Ana'dan sonraysa daha çok beşlik, altılıklardan ya da öz­gür kümelerden oluşan biçimler göze çarpmakta; son yıllarda ise O, kısa şiirler, kü­çük dörtlüklerden oluşan yapıtlar da vermektedir." (Özcan-Ünlü 1987: 53)

Dağlarca, çok kolay ve rahat yazabilen bir şairdir. Şiirlerini Havaya Çizilen Dünya (1985), Çocuk ve Allah (194,0), Daha (1943), Çakırın Destanı (1945), Taş Devri (1945), Üç Şehitler Destanı (1948), Toprak Ana (1950), Aç Yazı (1951), Samsun'dan Ankara'ya (1951), İnönü'ler (1951), Sivaslı Karınca (1953), Asu (1955), Hoo'lar (1960), Özgürlük Alanı (1960), Cezayir Türküsü (1961), Aylam (1962), Türk Olmak (1963), Yedi Memetler (1964), Çanakkale Destanı (1965), Dışardan Gazel (1965), Kazmalama (1965), Yeryağ (1965), Viyetnam Savaşımız 1966), Açıl Susam Açıl (1967), Kubilay Destanı (1968), Hay­di (1968), 19 Mayıs Destanı (1969), Viyetnam Köyü (1970), Hiroşima (1970), Malazgirt Ululaması (1971), Kınalı Kuzu Ağıdı (1972), Haliç (1972), Gazi Mus­tafa Kemal Atatürk (1973), Arkaüstü (1974), Yeryüzü Çocukları (1974), Yanık Çocuklar Koçaklaması (1976), Horoz (1977), Balina ile Mandalina (1977), Hol­landalı Dörtlükler (1977), Ağrı Dağı Bildirisi (1977), Almanya'da Çöpçülerimiz (1977), İkileşme Anlaşma Anıtı (1977), Pir Sultan Abdal Günleri (1977), Bir El­de Yaşamak (1979), Çukurova Koçaklaması (1979), Türk İstanbul (1979), Anıt­larda Soluk Alan (1979), Çıplak (1981), Uzun İkindi (1981), Yunus Emre'de Ol­mak (1981), Nötron Bombası (1981), Akşamcı (1985), Sayılarda (1985), Dişi-boy (1985), Takma Yaşamalar Çağı (1986), Şeyh Galib'e Çiçekler (1986), Türk Dil Kurumu Koçaklaması (1986), Sanık Ayağa Kalk (1986), Yurdana (Nene Ha­tun Görüntüsü (1987), Uzaklarda Giyinmek (1990), Dildeki Bilgisayar (1992) adlı kitaplarında toplamıştır.

Her türlü ideolojik koşullamadan, vazetmekten ve sloganik konuşmadan daima uzak duran ve şiiri, salt kendi ilkeleri doğrultusunda yazma endişesi ta­şıyan saf şiir arayışları, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en verimli dil deneyimlerinin yapıldığı bitegen bir süreci kapsar. Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı, Asaf Halet Çelebi, Ahmet Muhip ve Behçet Necatigil gibi Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin en önemli isimleri bu sürecin mimarlarıdır.

Ramazan Korkmaz - Tarık Özcan CUMHURİYET DÖNEMİ: Şiir 1950 sonrası

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi