Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

“Eski - Yeni” Tartışması

Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, İslâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.

“Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması

Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.

Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk ede yatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarım eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.

Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini “yeni” edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.

Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.

Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Elhac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Fâik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “İrtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.

Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.

Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyle yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.

İLGİLİ İÇERİK

EDEBİYAT-I CEDİDE (SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI)

 

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATININ OLUŞUMU

11.SERVET-İ FÜNUN'DA ŞİİR

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI BULMACA

11.SINIF SERVET-İ FUNUN ŞİİRİ SLAYTI

SERVET-İ FÜNUN SANATÇILARI

SON EKLENENLER

Üye Girişi