Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

GÖK-TÜRK DESTANLARI

Gök-Türk’ler, tarihte Türk adını devlet ismi yapan ilk Türkler’dir.

Türk adını “mâvi” ve “geniş” manalarıyla sıfatlandıran “Gok” sözü, burada, kurulan devletin büyüklüğünü, genişliğini ve bilhassa büyük millet olma inancını ifâde için kullanılmıştır. Gök Türk’ler bu adlarına uygun bir davranışla, doğu'da Mançurya hudutlarından batı'da Karadeniz kıyılarına ve cenupta Hindistan sınırlarına kadar uzanan ve yayılan büyük vatanda, yine bu büyüklükte bir devlet kurmuşlardır. Aynı devlet M. VI. asır ortalarından VIII. asır ortalarına kadar Türk iktidârını elinde tutmuştur.
VII. asır ortalarında Çin’lilerin bu devleti yıkma teşebbüsleri içinde kaybedilen zaman ve oldukça uzun bir fâsıla, bu iktidârın haricindedir.
Eski Türk devletleri içinde tarihleri kadar, millî duyuş, düşünüş, inanış ve kuruluşları en iyi bilinen devlet, Gök - Türk Devleti’dir. Bunun sebebi, Gök - Türkler’in, kendi tarihlerini, kendi yazılarıyla “ebedî taş”lar üzerine yazarak geleceğe haber salmalarıdır. Bu sebeple onların kendi dilleriyle hikâye edilmiş tarihleri hakkında bu kitabın yazılı edebiyat bölümünde bilgi verilecektir. Bu sayfalarda Gök-Türkler’in kendi soylarına ait inanışlarıyla, devlet kurmadan önceki tarihlerini aydınlatıcı hususiyetler taşıyan Gök-Türk Destanı’ndan iki “rivâyet” tanıtacağız. Bunlardan birisi Bozkurt, İkincisi Ergenekon Destanı diye bilinir:

BOZKURT DESTANI

Bu destan, eski Çin kaynaklarında iki ayrı rivâyet hâlinde yazılıdır. Aynı kaynaklarda bu rivayetleri destekleyen veya bütünleyen daha başka bilgiler de vardır. Destanın esâsı, yok olma felâketine uğrayan Gök-Türk soyunun, yeniden dirilip çoğalmasında bir Bozkurt’un Anne Kurt olarak vazife görmesidir.
Birinci rivâyet şudur:

“Hunlarla aynı soydan olan Gök - Türkler, Hun yurdunun şimâlindeki So ülkesinden çıktılar. Başbuğlarının adı Ka-Pan-Pu idi. Ka-Pan-Pu’nun
on altı kardeşi vardı. Bunlardan birinin annesi br kurt’du.

Bir kurt (yâni totem, tanrı) çocuğu olan bu genç, rüzgârlara ve yağmurlara hükmederdi. (Gök-Türkler-in) Düşmanları, (bir baskınla) kardeşlerini yok ettikleri zaman, felâketten yalnız bu genç kurtuldu.
Bunun iki karısı vardı. Birisi Yaz Tanrisı’nın, öteki Kış Tanrısı’nın kızıydı. Bunlardan ikişer oğlu doğmuştu. Halk, bu çocukların en büyüğü No-tu-lu-şe’yi hâkan seçtiler. Hâkan olan No-tu-lu-şe, Türk adını aldı. Türk’ün on karısı vardı. Bu kadınlardan doğan bütün çocuklar annelerinin adını almışlardı. Bunlardan, annesinin adı Asena (dişi kurt) olan çocuk Türkler’e hâkan oldu. Adı Aşine idi.

Aşine - Türk sülâlesinin efsânevî tarihi hâlinde söylenen bu rivâyet, yine bir Çin kaynağında bir başka şekilde yazılıdır. Bu, ikinci rivâyet de şöyledir:
“Türklerin ilk atası, batı denizi’nin batı kıyılarında oturuyordu. Bunun halkı, Hun’lann bir bölümü idi ve Aşine adını taşıyordu. Aşine boyu, komşu milletlerden biri tarafından (bir baskınla) yok edildi. Bunlardan ancak bir oğlan sağ kaldı. Düşmanlar bu oğlana acıdılar. Onu öldürmediler; ayaklarını, kollarını kesip bir kamışlığa bıraktılar.
Düşman gidince bir dişi kurt bu çocuğa baktı. Onu iyi etti. Yiyecek getirip bu oğlanı besledi. Onunla evlendi ve ondan gebe kaldı. Düşman Hanı, çocuğun sağ kaldığını duydu. Adamlarını gönderip onu öldürmek diledi. Asker geldiği zaman kurdu gencin yanında gördü. (Tehlikeyi sezen) Kurt, bir Tanrı yardımına uğramış gibi, genci oradan alıp denizin doğusuna götürdü. Altay dağlarının ortasına getirdi. Her tarafı dağlarla çevrili bir mağarada on çocuk doğurdu. Yine burada yeşilliklerle dolu geniş bir meydan vardı.
On oğlan büyüyüp evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan biri Aşine boyu idi.
Aşine, bütün kardeşlerinin en akıllısı olduğu için, Türkler’e hükümdar oldu. Soyunu unutmadığını göstermek için de çadırının kapısı önüne, üzerinde kurt başı bulunan bir bayrak dikti. Birçok yıllardan sonra, Aşine kavmine Asençe denilen biri hükümdar oldu. Yeni hâkan, kavmini dağlık yerden çıkardı.”

“... Bir boy’un bir düşman boy tarafından yok edilip ancak bir çocuk bırakılması; çocuğun kurt tarafından beslenmesi, Türk destanının en eski motiflerinden biridir. Milâddan 119 yıl önce batı ülkelerini gezerek Çin imparatoruna rapor veren devlet adamı Çjmn - Ken’ in notlarında bu efsâneyi bütünleyen mühim çizgiler vardır ki şöyle diyor:


“Hun ülkesinde bulunduğum zaman duydum ki Usun Hânı, Gunmo unvânnıı taşıyor. Gunmo’nun babası Hunların batısındaki bir ülkeye sâhipti. Gunmo’nun babası bir savaşta Hunlar tarafından öldürüldü. Yeni doğmuş olan Gunmo’yu kırlara attılar. Kuşlar çocuğu sineklerden koruyor; bir dişi kurt sütüyle besliyordu. Hun Hâkanı buna şaştı. Bu çocuğu Tanrı saydı. Onu kendi terbiyesine aldı, büyüttü. Babasının ülkesini ona geri verdi.

SON EKLENENLER

Üye Girişi