KİME YANSAM SÛZ-I DİLDEN YÜREGİ BİRYÂN OLUR -ZATİ
GAZEL
Kime yansam sûz-ı dilden yüregi biryân olur
Kime ağlarsam közümden eşk-i çeşmi kan olur
Bilmezsin kim bildire derd-i derûnum dilber
Her kim esrârumı lâş eylesem hayrân olur
Gabgabun topın hey âfet zâhide arz eyleme
Tevbe vü zühd ü salâhı kal'ası vîrân olur
Burc-ı çeşmümden olur seyyâre-i eşküm ayâr
Her kaçan ol âfitâbum dîden pinhân olur
Tâli'ün tutup müneccim ey meh-i Mimh-çeşm
Dedi kim bunun ucından günde yüz bin kan olur
Şir-i dilsûzum benüm ey hâce-i Hindûstân
Tûtiye billâhi ta-lîm eylemen biryân olur
Zâtî-i bîçâre bir derde giriftâr oldı kim
Ey tabîb-i cân u dil ancak ecel dermân olur
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Gönlümün ateşinden kime yakınsam yüreği yanar, kebap olur. Kime derdimi anlatıp ağlasam ateşimden göz yaşları kan olup akmaya başlar.
İçimdeki aşk derdini sevgilime kim bildirecek, bilemiyorum. Derdimin sırlarını kime anlatsam şaşırıp kalıyor.
Aşıka felaket getiren güzel, çenenin topunu ham sofuya sunma: tövbesi, ibadeti; dindarlığın kalesi yıkılır, harap olur.
O güneş gibi güzel sevgilim ne zaman gözden kaybolursa gözümün burcundan gözyaşımın yıldızları ortaya çıkıp parıldar.
Ey Merih gözü, ay yüzlü sevgilim! Müneccim senin yıldız falına bakıp, bunun yüzünden günde yüzbinler kişi ölür, kan dökülür, derler.
Ey Hindistan taciri. Benim yürekler yakan şiirlerimi sakın papağana öğretmeyin. Vallahi, ateşinden kebap olur, gider.
Ey canların ve gönüllerin doktoru olan güzel Zavallı, çaresiz Zâfî öyle amansız bir derde tutuldu ki, ona ancak ölüm çare olabilir.
İLGİLİ İÇERİK
ZATİ - GÖRİCEK HÜSNÜN İNAN-I İHTİYAR ELDEN GİDER
ZATİ - EY FELEK DÖNE DÖNE ALMA GÜNAHIM HAZER ET
ZATİ - NİKABIN AÇTI TA OL MEH...