ZAMANDAN BİR SOYSUZ EFSANEYE İTHAF-HÜSEYİN HİLMİ SARI
I.
Bir saat nereye koşuşturup durur böyle
bir vecd hâli bir titreme
rakam aralarında ölüm duygusu
bir şeyler toplar ya
soğuk enseli kodamanlardan
yemyeşil göl kenarlarından
Bu saat nerelere koşup durur
çekiverir karanlığı
gecenin ıssız gözbebeklerinden
kalp atışları,
tiktak
vuslat arzusuyla yanar ölüm...
huysuz vurdumduymaz
soğuk yoklamalarıyla gelip gider
rüzgârlarıyla dökülen yapraklarıyla
bağrımı delip geçer
aklımı çelip geçer
II.
Ya şimdi,
fildişi ömür kulelerine
kurban adayanlar
kıpkızıl kan dolu çanaklardan
çekiverdiler ellerini
/hey bu vaftizli çocuk ta ne/
/kim bunun vaftiz babası/
kıpkızıl
Böğürtlen yaprağı
su sesi-su sesi
kuşburnu arı vızıltısı
III
bir şeylere koşuşturup durur zaman
saatin tiktakları
ellerim boynumun önünde
arkamda kaçırdığım bir 7.35 treni
istasyonda bir ben varım
bir
pis köşebaşı parkelerinden emen serseriler
şehir: ölü, kefensiz
şehir: dölü temelsiz
IV.
/şimdi/
ya ayaklarını ardısıra uzatırsın
ya ayak izlerini
ayak seslerini toplarsın
kahverengi urbalı beçilerin
ya da uzanırsın bir kokuşmuş deniz kıyısına
postallarını yastık yaparsın...
uyursun
V.
bu saat nereye
bu insan nereye
bu dünya nereye koşuşturup durur
siz rahatça uzanıp ölün yatağınızda
ben ölümsüz azrail kanatlarını toplayacağım
ve gün olup da geri dönerse sevgilim
önüne diz çöküp ağlayacağım
VI.
Ben yalnız ben
uykusuz göz kenarlarımla dualarımla
bir günü daha eskittim eskiyen aşklar misali
zamanla nasıl da alışıyor insan
/kentin ölüme alıştığınca yaşayacağım/
Ve bu saat nereye koşuşturup durur
bu insan nereye
bu dünya nereye
ellerimi açıp sorsam
ey sevgisizler nereye...
TÜRK EDEBİYATI DERGİSİ
İLGİLİ İÇERİK