Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu hafta tüm dünyada edebiyat tarihinin ayrıntılarına meraklı okurlar için önemli bir zaman dilimi: Cervantes'in ölüm yıldönümü ve bu mü­nasebetle modem roman sanatının kurucusu bir kez daha anılmakta.

Benim kişisel seyrüseferimde Cervantes ile tanışmamın hikâyesi ise biraz daha farklı bir açı­dan gelişmişti. Türkiye'den ayrılıp İspanya'ya gittiğimizde henüz on bir yaşındaydım ve Cer­vantes'in C’sinden dahi habersizdim. Okuldaki o ilk sene bir gün yan yana düştüğüm benden bü­yükçe bir kız çocuğu nereli olduğumu sordu me­rakla. Ve "Türkiye" cevabı alınca, yıllar boyu ha­fızamdan çıkmayan bir refleksle ekşitti yüzünü. "Ah pequena Turca! Que hiciste a Cervantes?"* Kelimelerin anlamlarını zihnimde tek tek tercüme ettiğimde dahi bir şey anlamadım söy­lenenlerden. Zamanla unuttum bu cümleyi, ta ki bir zaman sonra edebiyat dersinde Cervantes ismiyle yeniden karşılaşıncaya kadar. Don Kişot muazzam bir edebi şölen ve Türkiye'de de sadık okurları var. Ama burada pek bilinmeyen bir şey var yazan hakkında. Cervantes, İnebahtı Savaşı'nda savaşmış ve esir düşmüştü Osmanlılara. Tam beş sene esir kaldıktan sonra en nihayetin­de yurduna dönmeyi başarmış; ama bu macera boyunca sol kolunu yitirmişti. Bu sebeptendir lakabının "İnebahtı Sakatı" olması. Türklere kolunu vermişti! İlginç olan nokta İspanya'da küçük çocukların dahi bildiği bu bilgi kırıntısını Türkiye'de çok az insanın bilmesi. Bizde tarih kitaplarında İnebahtı Savaşı anlatılırken, Cer­vantes'in kolu anlatılmaz elbette. Başka memle­ketlerde okullarda öğrencilerin Osmanlı tarihini nasıl öğrendiklerine dair çok az fikrimiz var. Bil­hassa da vaktiyle Osmanlı yönetimi altına gir­miş ülkelerde tarihin nasıl anlatıldığını bilmeyiz. O yüzden biz Türkler hayli şaşırırız bir Bul­gar'dan, bir Cezayirliden, bir Viyanalıdan, bir Sırp'tan, tarihimize dair negatif bir söz işitince.

İvo Andriç'in Drina Köprüsü'nde son derece çarpıcı bir diyalog geçer tarihin iki farklı yoru­munu karşılaştır. "Devşirme sistemi kanımızı kuruttu. Osmanlı en parlak beyinlerimizi aldı, kaçırdı, kendine yarayacak şekilde kullandı. Bu çocuklan ailelerinden, annelerinden, köylerin­den kopardı" der bir Balkan milliyetçisi. "Ama Devşirme sistemi olmasaydı bu çocuklar o köy­lerden hiç çıkamazlar, eğitim alamazlar, vezirli­ğe kadar yükselemezlerdi" diye cevaplar beriki.

Eğer bu diyalogun uzantılarını ve Osman­lı mirasının başka ülkelerden nasıl göründü­ğünü anlamak istiyorsak, mutlak resmi tarih anlayışımızın dışına çıkabilmek zorundayız. Farklı ülkelerin hafızalarında Osmanlı'nın na­sıl yer ettiğini anlayamadan, bugün dünyada mevcut "Türk" algısının arka planını çözebil­memiz mümkün değil, e.safakfiizaman.com.tr

 

* Ah seni gidi küçük Türk kızı. Ne yaptın Cervantes'e?

SON EKLENENLER

Üye Girişi