Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır.

William SHAKESPEARE

(İngiliz Şair ve Tiyatro Oyunları Yazarı, 1564 -1616)

En başta itiraf etmeliyim ki, insanları sevmeyen, hayvan sev­gisinden bîhaber; etrafındaki rengârenk ve çeşit çeşit bitkileri fark etmekten uzak insanların arttığı bu modern zamanlarda kitap sevgisi kime ne anlam ifade eder bilemiyorum. Ama inanıyorum ki, sayıları şu ya da bu kadar olsa da, kitap sevgi­sini gönlünde sımsıcak taşıyan, yüreğindeki bu sevgi yudum­ladığı her yeni kitapla güçlenen, yoğunlaşan ve derinleşen, kitap âşığı bir cemaat de yaşıyor bu güzel coğrafyada.

Üstelik yavaş da olsa, sayılan çoğalan yeni sevdalıların varlığını da gözlüyoruz. Kitapçı raflarının önünde, kitap fuar­larının fiziksel olarak dar, ruh olarak geniş sokaklarında ya da oturamadığı otobüste-düşme pahasına kitap okurken ayakta.

İşte böyle bir sevgi bu... Tarifsiz, riyasız, terk etmesiz...

Hem karşılıksız, hem de karşılıklı.

Karşılıksız...

Çünkü ne anne-baba, ne çocuk, ne eş sevgisine benzer bu sevgi; ne de bir kadın veya erkeğe duyulan sevgiye. Kanlı canlı bir varlığa sevgi duyduğunuzda, karşılığını az çok gö­rürsünüz. Hele sevginizin karşılığı tam anlamıyla varsa; yü­zün kızarmasından sesin buğulanmasına, gözlerin ışımasından dudaklardan dökülen sözlere kadar, kendini capcanlı orta yere koyar bu sevgi, bir yandan da yüreklere akarken.

Karşılıklı...

Çünkü bir şekilde, bir yerlerde ruhunuza uzanmış ve yü­reğinize dokunmuş olan bu sevgi, daha kitabın adını duydu­ğunuz anda sarıp sarmalar sizi. Alıp götürür başka diyarlara.

Bilgi veren bir araştırma kitabıysa, sevgisini yüreğinize yerleştirdiğiniz anda, yukarılara, zirvelere çıkarır sizi; doldu­rur, genişletir dağarcığınızı; derinleştirdikçe derinleştirir sizi. Ta ki, yanınızdaki, yörenizdeki bu sevgiyi bilmeyenler, sizin çok ama çok altınızda bir yerlerde otura kalırlar.

Ya da bir romansa sarıp sarmaladığınız sevgiliniz, daha ilk sayfanın ilk paragrafıyla alır götürür sizi başka coğrafyala­rın bambaşka atmosferlerine; kâh kendi memleketimize kâh yabancı bir ülkeye... Biletsiz, pasaportsuz, vizesiz... Kiminde acılanırsınız kahramanların üzüntüsüyle; kimi zaman onlarla birlikte mutluluktan havalara uçarsınız, bir düğün, bir uzun ayrılık sonrası vuslat ya da bir bayram sahnesinde.

İşte böylesine karşılıklı, böylesine capcanlı, güçlü ve sım­sıkı... Bilen bilir bu sevgiyi. Hani diyorlar ya "aşk yaşanır anla­tılmaz", aynen öyle. Kitap sevgisi de yaşanır yüreğin derinlik­lerinde, hatta sımsıkı sarmaladığı vücudun her bir hücresinde.

Bir de, son söz yerine, unutmadan söyleyelim ki, kitap vefasız da değildir bilesiniz.

Sizi asla ama asla aldatmaz, ne bugün ne de yarın. O den­li sâdıktır size.

Öylece bekler sevgiyle uzatacağınız elinizi. Bazen eviniz­deki kitaplığınızda, bazen bir kütüphanenin raflarında...

Öylesine sabırlı ve öylesine geleceğinize olan sarsılmaz inancı ve tevekkülüyle.

Ya da sizin gibi kitap âşıklarının varlığını kendilerinden önceki kardeşlerinden öğrendikleri için, kitapçı raflarında beklerler sizi; "işte bu uzanan el tutacak beni" diye. Ümitle.

Almazsanız da alınmaz bilesiniz. İsteği karşılanmamış bir çocuğun yaptığı gibi, surat asıp küsmez de size asla. "Belki parası yoktur, daha sonra alacaktır" diye düşünür ve kendisine uzanacak başka bir eli bekler, mütevekkil bir şekilde. Asil ve vakur bir edayla...

Sizce sevgiye lâyık değil mi bu can dostlarımız, sırdaşla­rımız, bilgi veren yoldaşlarımız. Ve gönlümüzde daha fazla yer açmalı değil miyiz sizce de, bu güzel sevgiliye.


EROL YILMAZ, TÜRK'ÜN OKUMA İLE İMTİHANI, KİTAPSIZLAR

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi