Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş
Halk Edebiyatı'nda nesrin dili sadedir. Çünkü o, geniş halka hitap etmek zorundadır. Halk edebiyatında nesir, nazımla ortaklaşa yürümüştür. Bütün halk hikâye ve masallarının konuları nesirle anlatılmış, fakat lirik ve heyecanlı anlatımlarda nazma baş vurulmuştur. Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Mahmut ile Elif, Asuman ile Zeycan gibi masal ve hikâyeler hep nesir ve nazmın ortak malı olarak meydana gelmişlerdir.
Halk Edebiyatı'nın en güzel nesir örneğini, XIII. yüzyılın sonlarıyla XIV. yüzyılın başları arasında Dede Korku? hikâyeleri vermiştir. Azerî Türkçesiyle-yazılmış olan bu eser de sırası geldikçe nazma başvurmaktan kendini alamamıştır.
Halk Edebiyatının Meddahlık alanındaki sözlü hikâyeciliği de gözden uzak tutulmamalıdır. Bir kişilik sözlü tiyatroculuk olan meddahlık saraylara kadar girebilmiştir. Meddahlık, hikâyeyi anlatan Meddahın, hikâyede rol sahibi olan kişilerin hareketlerini, pozlarını ve ırksal hançere yapılarına göre Türkçeyi kullanışlarını taklit ederek, herhangi bir hikâyeyi, bir temsil çeşnisi içinde karşısındaki topluluğa anlatmasıdır.
Burada şuna değinmek gerektir ki ne Divan, ne de Halk edebiyatlarında, Batı anlamında nesir türlerine rastlanır. Batı anlamındaki nesir türlerine Tanzimat Edebiyatı'nın çabalarıyla girmiş bulunuyoruz: