HAMAMNAME NEDİR?
(hamam-nâme) a.f.i.t.
Hamamla ilgili manzume, hammamiye. Daha çok hamamı ve hamamda bir güzeli tesvîr amacıyla yazılırdı.
Eskiden hamamlar toplumun temizlik ihtiyacını gideren önemli yerler idi. Özellikle kış aylarında fazlaca rağbet gören hamamlar zaman zaman toplu eğlence ve sohbetlere de sahne olurdu. Divân şairlerinin gerek hamamda gördükleri bir mahbûbu, gerekse bu tür eğlence meclislerini konu alan şiirler yazmaları gelenek halini almıştır. Hamamnâmeler daha çok kasîde nazım biçimi ile yazılır. Ancak gazel, mesnevî vs. nazım şekilleriyle yazılmış olanlarına da rastlanır. Hamamnâme olarak anılan kasidelerin nesip bölümleri hamamdan ve orada görülen bir güzelden bahseder; diğer kısımlar normal kasîde kuralları içinde ve medhiye şeklinde devam eder. Nedim'in (ö. 1730) karşılıklı konuşma tarzında yazılmış bir kasidesi bu tür hamamnâmelerin güzel bir örneğidir.
Hamamnâmelerin birçoğunda olay, şairin hamama gelişi ile başlar. Sonra soyunmuş bir mahbûb ile karşılaşılır ve hayranlık içinde saçından ayağına dek bu afet tasvir edilir. Daha sonra onun yıkanışı, çeşitli teşbihler aracılığıyla anlatılır. Hamamnâmeler divân edebiyatında insanı cinsel yönden en etkin biçimde anlatan ve ten zevkinin ön planda tutulduğu şiirlerdir. Daha çok şûhâne bir edâ ile söylenirler. Hatta bazı gazel veya manzumeler içinde hamamın anlatıldığı laubâlî beyitlere rastlanır. İster müstakil kıta veya gazel, isterse kasîde şeklinde olsun bu tür şiirlerde genellikle "hamam" kelimesi sık kıllanılır ve hatta redif oluşturur. Bu bakımdan en ağırbaşlı şairlerin dahi hamam konulu birer manzume yazdıklarını görürüz, (msl. Kıldı o serv seher nâz ile hammana hıram/Şem’i ruhsarı ile oldu münevver hammam-Fuzuli; Girince koynuna bir nazenin-i sim endam/Hezar-bar boşaldır hazinesinin hammam- Ali)
Bazan şairlerin kelime oyunları yaparak hamamla ilgili müstehcen söyleşiyler ortaya koyduklarına da şahit oluruz, (msl. Temâşâ eyledim hammâmı herkes âlem üstünde/O denlii girme çıkma var ki âdem âdem üstün de-Veysı)
Edebiyatımızda özellikle XVII. yy. ve sonrasında örneklerine çok rastlanan (msl. Atâî. Nâbî, Sabit, Vehbî, İzzet Molla) hamamnamelerin aslı İran edebiyatına dayanır. Hezl türüne de elverişli olan bu manzumeler içinde Beliğ Mehmed Eminin (ö. 1758) hamamnâme-i Dil-sûz adlı 9 bendlik müseddesi oldukça orjinal ve ünlüdür. Nev'izade Ataî'nin (ö. 1635) sayıları beşi bulan manzumeleri de oldukça yaygındır.
Hamamda bir güzel tasviri yerine eski hayatın zevkleri arasında önemli bir yer tutan hamam safalarının detaylarıyla anlatıldığı hamamnâmeler de vardır. Bu tür manzûmeler daha çok mesnevîlerde birer bölüm veya pasaj halinde bulunur. Nitekim Beşiktaş'ta yaptırılan bir hamamı anlatmakla Türk edebiyatında ilk hamanınâmeyi yazmış olan Gazali Deli Birâder'in (XVI. yy.) bu eseri ile Cafer Çelebi'nin (ö. 1514) Hevesnâmesi ve Vücudî'nin (XVI. yy.) Hayâl-i Yâr adlı mesnevilerindeki küçük birer bölümde o çağların hamam eğlenceleri anlatılmaktadır.
İ.PALA, DİVAN ŞİİR SÖZLÜĞÜ
ÖRNEK ŞİİR
HAMAMNAME - SÜMBÜLZADE VEHBİ
Aşağıdaki şiir, edebiyat tarihimizin saygın şahsiyetlerinden Sümbülzade Vehbi Efendi’nin müstesna bir eseridir. şiirin hikayesi ise şöyle: Bir gün padişah Vehbi Efendi’yi yanına çağırır ve: “Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin” der. Ve işte sonuç aşağıda:
Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-i revan.
Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam
Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi’ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümselam.