Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 Ahmed Midhat Efendi'nin (ö. 1912) Türkiye'deki misyoner faaliyetlerine karşı reddiye mahiyetindeki eseri.

Önce Tercümân-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen eser (6 Haziran - 8 Ağustos 1299; 14 Eylül I 299 - 17 Mart 1300) kü­çük boyutta üç ciltten oluşmaktadır (İstan­bul 1300-1302). İlk cildin başlığı altında, "Ehl-i İslâm'ı Nasrâniyet'e davet edenlere karşı kaleme alınmıştır" ibaresi yer almak­tadır. Ahmed Midhat Efendi eserinin mu­kaddimesinde, Osmanlı Devleti'nin kendi ülkesindeki Hıristiyanların dinî hayatını gü­vence altına aldığı, hatta misyonerlik faa­liyetlerine bile göz yumduğu halde misyo­nerlerin bu hoşgörüyü suiistimal edip İslâ­miyet aleyhinde neşriyatta bulunduklarını, özellikle ailelere ve kadınlara nüfuz etme­ye çalıştıklarını. Gıdâü'l-mülâhazât, Kitâb-ı Mîzânü'l-Hak, İstidlâlât, Dürer-i Münciyye-i Mesîhiyye, Te'sîsât-ı Mesî­hiyye gibi İslâm aleyhinde Türkçe kitap­lar yayımladıklarını belirterek bâtıl ve yer­siz iddialarına karşı bu müdafaayı kale­me almak mecburiyetinde kaldığını söyler. Başlangıçta tek cilt olarak düşünülen ese­rin ilk bahislerinin Tercüman-ı Hakîkat'te yayımlanmasının arkasından karşılaş­tığı çeşitli itirazlar üzerine diğer ciltlerin de yazılması gerekmiştir. Ahmed Midhat Efendi bu itirazlardan "hakâret-i bîedebâne" olanlara cevap vermeye lüzum görme­miş, ancak Avedis Efendi'nin âdaba uygun bulduğu mülâhazalarını önce gazetesinde, daha sonra eserin II. cildinde yayımlamış ve bunlara cevap vermiştir.

Kitabında yer yer Avrupa'nın ilim ve tek­nik alanlarında ilerlemiş olduğunu, Osmanlılar'ın da Avrupalılaşma yoluna gir­diklerini vurgulayan Ahmed Midhat Efen­di kendisinin bu eseriyle Hıristiyanlığa sa­taşma niyetinde olmadığını, bu sebeple kilise aleyhindeki Batı yayınlarına rağbet etmediğini, kaynaklarının İncillerden, ki­lise neşriyatından, güvenilir Hıristiyan mü­elliflerin eserlerinden ve ansiklopedilerden ibaret olduğunu ifade eder. Müdâfaada sık sık geçen Fransızca yahut Fransızcaya çevrilmiş eserlerin başlıcaları şunlardır: Kaneto'nun Umumi Tarih'i, Michaud'nun Evrensel Biyografisi, Gibbons'un Hıristiyanlık Tarihi, Voltaire'in Felsefe Söz­lüğü ve Hıristiyanlığın muteber eserleri arasında saydığı Konversasyon ve Kâmûs-ı Ulûm-ı Felsefiyye.

Müdâfaanın ilk cildinde Ahmed Midhat Efendi uzunca bir bölümü münazara ve münakaşa usulünde dikkate aldığı esasla­ra ayırmıştır. Ardından Filistin'in tarihî du­rumu ve buradaki inanç toplulukları hak­kında bilgi veren müellif. Hz. İsa'nın zuhu­ru ve yaşayışı ile kilise yayınlarında uzun uzun anlatılan havarilerin hayat hikâyele­rinin tarihî gerçeklere uymadığını, çeliş­kilerle dolu olduğunu, Hıristiyanlığın kılıç kuvvetiyle değil kelâm kuvvetiyle yayıldığı iddialarının da doğru olmayıp Hıristiyanlık uğruna pek çok savaşın yapıldığını belir­terek Haçlı seferleri sırasındaki zulümleri anlatır. Hz. İsa’dan belirli bir söz nakledilmediğini, bu sebeple İncillerin güvenilir metinler sayılmadığını, bunların çok son­raları kaleme alındığını ve aralarında da çelişkiler bulunduğunu ileri sürer.

Müdâfaa'nın II. cildinde, eserinin bu kadar itiraza uğramasının Hıristiyanların kendi yayınlarını delil olarak göstermesin­den kaynaklandığını söyleyen Ahmed Mid­hat Efendi itirazları sıralayarak her bahsi kendi cevaplarını eklemek suretiyle ta­mamlar. Alt başlığı "Hıristiyanlığın Mazisi, Hali. İstikbali" olan Müdâfaanın III. cildi­ni yazar, kendisine gönderildiğini söylediği Fransızca imzasız bir mektup üzerine yaz­dığını ifade eder. Bu mektupta Chateaubriand delil gösterilerek Hıristiyanlığın ve özellikle Katolikliğin insanlık için kıyamete kadar devam edecek ilâhî, ahlâkî ve si­yasî bir nizam olduğu iddia edilmiştir. Bu sebeple III. ciltte Ahmed Midhat Efendi. Chateaubriand'ın Le genie de Christianisme adlı eserini ele alarak Nasrâniyet'in kânûn-ı ilâhî, kânûn-ı ahlâkî ve siyasetle olan ilişkilerini üç bölüm altında inceler.

Romanlarında ve diğer eserlerinde hiç­bir zaman mutaassıp bir Müslüman tav­rı takınmamış olan Ahmed Midhat Efendi'nin Müdâfaa ile beraber reddiye mahi­yetindeki bazı eserlerinin yayımının 1883-1900 yılları arasında yoğunlaşmış olması dikkati çekmektedir. Onun endişesi bazı Osmanlı gençlerinin Avrupa'daki dinsizlik akımlarına kapılması ihtimalidir. Nitekim bu yıllarda Ahmed Midhat Efendi, kabili­yetli ve vatanperver bir Osmanlı subayı olarak takdir ettiği Beşir Fuad'ı tanımış, onun pozitivist ve materyalist fikirlerle inanç kaybına uğradığına ve intiharına şa­hit olmuştur. Böylece misyoner propagan­dalarıma İslâmiyetten uzaklaşan birtakım gençlerin varlığını fark etmiştir (Okay, s. 268-277) Nitekim eserde bunun açık ifadeleri göze çarpmaktadır (II, 507-508; III, 566). Müdâfaa, gerek dönemin şartların­da dayandığı kaynaklara hâkimiyeti gerek­se her seviyede okuyucunun kolayca anla­yabileceği bir dille kaleme alınmış olması sebebiyle diğer reddiyelere göre daha çok ilgi görmüştür.

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed Midhat, Müdâfaa, İstanbul 1300-1302, l-lll; M. Orhan Okay. Batı Medeniyeti Karşısında Ahmed Midhat Efendi, Ankara 1975, tür. yer.; Mehmet Aydın. Müslümanların Hıristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konuları, Konya 1989, s. 105-107; Sema Ermiş, Ahmet Midhat Efendinin Nizâ-ı İlm ü Din Eserinde Din Bilim İlişkisi (yüksek lisans tezi. 2004), MÛ Sos­yal Bilimler Enstitüsü, s. 13-15.

M. Orhan Okay, DİA, 31

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi