Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MİTOLOJİ NOTLARI


MİTOLOJİ: Mitoloji bir semboller ilmidir. İlmin sembolleri kelimelerdir. Kelimeler mitolojik zaman içinde değerlendirilirse bir anlam kazanır.


GÖK CİSİMLERİ


1-Türk mitolojisinde güneş kız, ay da erkek olarak düşünülür. Ayın bakışlarından rahatsız olan güneş, yerden aldığı çamuru aya fırlatır. Ayın üzerinde çıplak gözle gördüğümüz benekler güneşin attığı çamurdan dolayı oluşan lekelerdir.


2- Gökyüzünde herkesin bir yıldızı olduğu, insan öldüğünde de bu yıldızın söndüğüne inanılır. Bazı bölgelerde yıldız kaydığında bir kişinin öldüğüne bazı bölgelerde ise yıldız kaydığında dilek tutulması gerektiğine inanılır.


KURBAN


1-SAÇI: Damat veya yakınları tarafından gelinin üzerine saçılan şeylerdir.


Kurban kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılır. Saçı bir kansız kurbandır.


Göçebe kültürde süt; çiftçi kültüründe buğday, üzüm, pirinç vs; yerleşik kültürde demir para vs saçı (kansız kurban) olarak karşımıza çıkar.


Eşikte su serpilmesi, yeni evlilerin kapısına çivi çakılması hep evliliğin daha güçlü olması için yapılan şeylerdir.


DOĞUMDA MİTOLOJİ KÜLTÜRÜ


ALBIZ VE ALKARISI: ( KÖTÜ RUHLAR)


Alkarısından kurtulmak için demir kullanılır. Kırmızı şerbet içilir. Çocuğun üzerine kırmızı örtü örtülür. Kırmızı renkteki soğan kabuğu çocuğun yastığının altına konulur. Böylelikle albızdan korunulduğuna inanılır. Alkarısı aslında hiç çocuğu olmamış bir kadındır. Bu yüzden küçük çocukları kaçırdığına ya da onları kıskandığı için hasta olmasına sebep olduğuna inanılır.


MİTOLOJİ VE RENK


Türk mitolojisinde kara renk kötü ak renk iyi olarak düşünülmektedir. Dede Korkut destanlarında iyi ve kötü kişiler renk kavramı kullanılarak ayrılır. Ayrıca Karasu ve Aksu adıyla bilinen göller mevcuttur. Bu göller isimlerini alırken suyunun temizliğine ve içilebilirliğine göre adlandırılmışlardır.


Ebemkuşağı olarak da adlandırılan gökkuşağı bilindiği gibi yedi renkten oluşmaktadır. Buradaki her bir renk Göktanrı’yla insanlar arasında bir yol olarak düşünülmüştür. Renklerin dördü tanrıya gitmek, üçü de gelmek amacıyla kullanılır.


ŞAMANİZM


Sibirya ve Altay bölgesindeki Türkler arasında yaşayan bir dini inanıştır. ABD ve Avustralya yerlileri arasında da görülmektedir. Aslında Türkler şaman olarak bilinen kişilere kam, baksı, ozan derler. Kam ve baksı zaman içinde dinsel liderlik, halk hekimliği vs. işlerle uğraşmaya başlamış, ozan ise halk şairliği görevini üstlenmiştir. Şamanizm kavramı 18.yy.dan sonra Avrupalı araştırmacılar tarafından kullanılmaya başlanan bir terimdir.


MASALLARDAKİ MİTOLOJİK UNSURLAR


Bilindiği üzere mitoloji ilkellerle ilgili hikâyelerdir. Mitoloji bir masaldır, öyküdür, hikâyedir.


Eliade’ya göre mitolojinin kaynağı masaldır. Masallarda küçümsenemeyecek kadar mitolojik unsur bulunmaktadır.


Bayterek yalnız ağaç anlamına gelir. Yani tek anlamında kullanılır. Türklerin inanışına göre tanrı tektir. Göktanrı’dır. Bu yalnız ağaçlar Göktanrı’yı temsil ederler.


İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kayın ağacı mukaddes, elma ağacı da zehirli olarak düşünülmüştür.


Göktanrı göğün on yedinci katında bulunmaktadır. Yeraltı ise on dört kattan oluşur ve oranın hâkimi şeytan Erlik’tir. Gökyüzü aydınlıktır, yer altı ise karanlık. Böylelikle iyi ve kötü renk kavramıyla birbirinden ayrılmış olur.


Kara koça binildiğinde karanlıklar âlemine yani şeytan Erlik’in yanına gidilir. Oradan kurtulmak için mutlaka bir ak koça binmek gerekir.


Masallarda:


Akkoç ve Karakoç,


Zehirli meyve veren elma ağacı,


Devler,


ümrüdü Anka kuşu


Subaşını tutan devler ve ejderhalar


Su altında var olduğuna inanılan şehirler


Mitolojik unsurlardan sadece birkaçıdır.


Efsaneler dini içerikli, inandırıcı, kısa ve nesir şeklindedir. Efsane ve masalların tamamı mitolojidir. Tanrılar ve yarı tanrılar hakkındaki anlatmalar mitoloji, insanlar hakkındaki anlatmalar ise efsane olarak kabul edilir.


MİTOLOJİ ÇEŞİTLERİ


1) KOZMOYONİK MİTLER: Dünyanın yaratılışı ve sonu ile ilgili mitlerdir. Hemen hemen bütün milletlerin mitolojilerinde rastlanır. Dünyanın neden ve nasıl yaratıldığı, insanın ve dünyanın sonu ile ilgili meselelere değinir. Bu mitlerle ilgili tüm mitolojilerde ortak olan nokta ilk yaratılan şeyin su olduğudur. Umumi sonla ilgili yine mitlerin ortak noktaları vardır. Hemen hemen bütün milletlerde iyiyle kötünün savaşı, savaşı iyinin kazanacağı bir sondan bahsedilir.


Türk mitolojisinde tanrı Ülgen ile Şeytan Erlik ve bunun ardında yaratılış sırası gelir.


su


kara parçası


kişi oğlu ( erkek-kadın)


tepeler


yenilmesi yasak meyva


yılana verilen ceza


kadına verilen ceza


2) GEÇİŞ DÖNEMİYLE İLGİLİ MİTLER: İnsan hayatında çok önemli birer yere sahip doğum,


Ergenlik, evlilik ve ölümle ilgili mitlerdir. Bu mitler arasında baskın olarak işlenen mitler ölümle ilgili


Olanlardır.


Doğum:


Anne çirkin ise bebek kız olacaktır. Çünkü kadının bütün güzelliği kızına geçmiştir.


Annenin karnının şekline bakarak cinsiyet belirlenir.


Hamilelik esnasında aşerme ( yeşerme )


Kırmızı renk hamilelik esnasında baskın olarak kullanılır sebebi Alkarısı’nı yaklaştırmamaktır.

 

Evlenme:


Kötü ruhları kovmak için su testisi kırılır veya tüfek atılır.


Evliliğin daha sağlam olması için kapıya çivi çakılır.


Saçı atılır.( kansız kurban )


Geline yufka açtırılır ya da yemek yaptırılır.


Gelin eve girince suya ve ateşe selam verir.


Ateş yaktırılır


Gelinin evinden bir parça eşya alınır ve damadın evine getirilir.

 

Ölüm:


Ölünün 40’ında, 52’sinde, sene-i devriyesinde yemek verilir.

 

SU VE ZİRAAT MİTLERİ: İnsanların avcılık ve ziraat dönemlerine ait mitlerdir. Özellikle toprak, toprağı işleme, mahsul alma ve kutsanan bir sembol sayılan hayvanlarla ilgili mitlerdir.


OLAĞAN ÜSTÜ ŞAHISLARLA İLGİLİ MİTLER: Olağan üstü fonksiyona sahip, insanlık için


Büyük işler başaran, sıradan olmayan kişilerle ilgili mitlerdir.


ORİJİN MİTLERİ: Bu mitler varlıkların nasıl ortaya çıktığıyla ilgilidir. Bu mitos daha çok etiolojik ( açıklayıcı ) olarak adlandırılır. İşlevi; bir göreneğin, bir adın ya da bir nesnenin nasıl doğduğunun sembolik bir açıklamasını sunmaktır.


MİTLERİN ORTAYA ÇIKIŞ TEORİLERİ


1) TARİHSEL TEORİ: Bu teoriye göre mitolojilerde bahsedilen kişiler bir zamanlar yaşamışlardı. Legendler, efsane ve olağan üstü gelenekler onlara bağlanıyordu. Sadece zamanla çeşitli süslemeler ve ibareler yapılmıştır.


Yunan mitolojisinde Kadmos diye biri vardır. Kadmos’un bir canavarın dişlerini toprağa ektiğine ve bunun üzerine silahlı adamların ortaya çıktığına inanılır. Kadmos aslında Yunanlılara alfabeyi getiren ve onu okutan kişidir.


2) ALEGORİK TEORİ: Bu teoriye göre eski çağlara ait olan bütün mitler alegorik ve semboliktir. Bazı ahlaki, tarihi ve felsefi gerçekleri alegori formunda ihtiva eder ve zamanla yaygınlık kazanır. Yunan mitolojisindeki Kadmos bütün çocukları yutmuştur.


3) FİZİKSEL TEORİ: Bu görüşe göre hava, ateş ve su orijinalinde dinsel tapınma objeleriydi ve tabii güçlerin kişileştirilmiş baş tanrılarıydı. Şahıslaştırılmış objelerden farklı, tabii objelerin üzerinde hâkim olan olağan üstü varlıklar fikrine geçiş kolaydı. Hayalleri parlak olan Yunanlılar bütün tabiatı görünmez varlıklarla insanlaştırdı. Onlara göre her obje deniz ve güneşten en ufak dereye kadar özel birer tanrının koruyuculuğu altındaydı. Kutlu pınar, iye > su


4) DİNSEL TEORİ: Bu teoriye göre bütün mitolojik anlatılar kutsal kitaplardaki anlatılardan ortaya çıkmıştır. Her ne kadar gerçek olaylar bozulmuş ve kimlikler gizlenmişse de Deukalion ( Promete’nin oğlu ) Hz. Nuh ( a.s.)’ un diğer adıdır.


NEVRUZ VE MİTOLOJİ


Nevruz 21 Mart günü kutlanan mevsimlik bir bayramdır. Farsça’da nev yeni, ruz da gün anlamına gelir. Anlamı yeni gündür. Nevruz çok farklı sebeplerle dini bir öneme sahip olarak kabul edilir.


Hz. Yunus’un balığın karnından çıktığı gün.


Hz. Ali’ye halifeliğin verildiği gün.


Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağına oturduğu gün.


İran mitolojisine göre Cemşid’in ateşi bulduğu gün.


Kava’nın Dahhak’a karşı isyan ettiği ve savaşı kazandığı gün.


Türklerin Ergenekon’dan çıktığı gün olarak kabul edilir.


Toprak bu tarihten itibaren ekilmeye başlar. Kışın sona ermesi ve baharın başlaması ile mevsim değişikliği meydana gelir. Kutlanılan ikinci bir mevsimlik bayram da hıdırellezdir.


Nevruz’un Kutlandığı Yerler: Kazaklar’da, Kırgızlar’da, Özbekler’de ve Türkmenler’de nevruz kutlamaları yapılır. Buralarda nevruza DEMALIS derler ve üç günlük tatil yaparlar. Ayrıca Bağımsız devletlerde, Ural-Altay Bölgesinde, Sibirya’da, Moğolistan’da, Tacikistan’da, Afganistan’da ve Rusya’da nevruz kutlamaları yapılır. Ermeniler arasında da bu bayram kutlanmaktadır.


Nevruz ve Ateş Kültü: Ateş siyah taşla ak taşın birbirine sürtmesi sonucu ortaya çıkar. Ateş bizim kültürümüzde arınmayı temsil eder. Nevruzda, alas alas…. Diye başlayan bir dua okunarak ateşin üstünden atlanır. Böylece kötü ruhlardan kurtulduğuna ve kötülükten arınıldığına inanılır.


Nevruzda Tabiatla İlgili Mitolojik Unsurlar: ( Ağaç, Çimen, Yeşillik ) Ağaç yaratılma unsurudur. Anne fonksiyonuna sahiptir. Ağaç hatırlanacağı üzre gökten inen mavi ışıktan hamile kalır. Ata unsuru olarak kabul edilir. Ağaç hem İslam öncesinde hem de İslam sonrasında çok değerlidir. Ağacın dikimi nevruzda yapılır. Çünkü nevruz toprağın kıpırdanmasının başlangıcıdır.


Kayın, ardıç ve çam Türklerce kutsal kabul edilirler. Bu ağaçları üçü de yaprağını dökmez. Kabrin başına dikilen ağaç ona verilen önemi gösterir. Ağaç mitolojik olarak Göktanrı ile insan arasındaki merdiven görevindedir.


Nevruz ve Su: Su bereket unsurudur. Aynı zamanda kırklama, arınma, temizleme unsurudur. Başlangıç itibariyle Türk mitolojisinde her yersularla kaplıdır. Suyun üzerinde uçan kazlar sonsuzluğu simgeler. Ateşin üzerine su dökülmesi uygun değildir. Suya… yapmak uygun değildir. Giden kişinin ardından su dökülmesi “su gibi saf gönderiyorum, su gibi geri dön.” Anlamındadır. Su Türk kültüründe İslam öncesinde ve sonrasında çok önemlidir. İslam dininde temizlik için su şarttır. Su hem hayat hem de bereket unsurudur.


Nevruz Yemekleri: Nevruzdan birkaç gün önce at, deve ve koyun kesilerek et yemekleri yapılır. Diğer bir adı düğün pilavı olan nevruz yemeği sabah ilk olarak yenilecek yemektir.


Sümelek: Çeşitli tahıl ve bitkilerden yapılan bir yemektir. Kazaklarda yapılır.


Şiirlerde Nevruz: Nef’i, Nedim, Baki nevruzla ilgili şiirler yazan divan şairleridir. Pir Sultan Abdal da şiirlerinde nevruz konusunu işlemiştir. Edebiyatımızda nevruziye ya da nevruzname başlıklı şiirler mevcuttur.

 

Nevruzla İlgili Gelenek ve Görenekler


Nevruz günü ava gidilmez.


Küsler barıştırılır.


Gelin kızların evine noğul çerezi götürülür.


Nevruz öncesi evler temizlenir.


Nevruz günü kabir ziyaretine gidilir.


Ateşin üzerinden atlanır.


Suyla el ve yüz yıkanır.

 


IRK ( FAL )

Irk: Fal, baht, kader anlamlarına gelir. ( Irkım açıldı: Bahtım açıldı )


Fala bakmak haramdır. Eski Türk destanlarında mutlaka bir falcı vardır.


FAL ÇEŞİTLERİ


Yağrıncı: Kürek kemiğinin yakılmasıyla bakılan bir fal şeklidir. Kemiğin üzerinde oluşacak çizgilere göre yorum yapılır. Kahve falıyla benzer özellikler taşır.


Komalakçı: Hayvan tezekleriyle veya çakıl taşlarıyla bakılan faldır. 41 adet çakıl taşı kullanılır.


Kahve falı, bakla falı, âşık kemiği falı, kibrit kutusu falı yukarıdakilere ekleyebileceğimiz fal çeşitlerindendir.


Irımçı: Fala bakan kişi veya fala bakmak anlamında kullanılan bir sözcüktür.

 


Göçebe kültürlerde hayvan tezekleriyle fala bakma daha yaygın olarak görülür. Yine göçebe kültürlerde sürüsünü kaybeden çoban avucuna tükürür ve parmağıyla bu tükürüğün üzerine vurur. Tükürük ne tarafa giderse sürüsünü o yönde ara.


 

Ateş falı: Ateşin rengine bakılarak yorumlanan bir çeşit faldır. Kırmızı renk felaket, sarı renk salgın hastalık, beyaz renk mutluluk, siyah renk kötülük anlamına gelir.


Pişirilen etin rengine bakılarak yorum yapılmasında yine renk unsuru ön plana çıkmaktadır. Beyaz köpük güzellik ve mutluluk, kara köpük kötülük, kırmızı köpük uygun olmayan durumları karşılar.

 

IRKIL ATA İLE FAL ARASINDAKİ BAĞLANTI


Irkıl Ata Oğuz Kağan destanında Kağan’ın problemlerini çözen kişidir. Beyaz sakallı ve nur yüzlüdür. Hızır tipinin ilk olarak Irkıl Ata şeklinde karşımıza çıktığını görüyoruz.


Hz. Hızır bir kayın ağacının üstünde oturur. Ağacın altından ab-ı hayat suyu akar. Hızır da bu sudan içmiştir. Hem Hızır hem de Irkıl Ata müşkülü gören ve gelenek hakkında bilgiler veren kişidir. Irkıl Ata Oğuz Kağan’a yapması gerekenler hakkında bilgiler verir.


DLT’de fal kelimesi ırk olarak geçmektedir. Hemen bütün destanlarda ırkçıyı, falcıyı, yağrıncıyı görürüz.


ATEŞ

Tanrı Ülgen’in gökten gönderdiği taşlar kuru otların arasına düşer ve birbirine sürtünen taşlardan ateş ortaya çıkar. Yeni evlenen gelinden, çakmak taşıyla ocağı yakması istenir. Suya ve ateşe tükürülmez, … yapılmaz. Ateş su ile söndürülmez. Ateş yanarken ıslık sesi çıkarsa misafir geleceğine veya birisinin öleceğine inanılır. Ateş arınma ve temizlenmede de kullanılır. Göktürk halkının huzuruna gelen Çin elçisi ateşin içinden geçirilir. Ateşin üzerinden atlayarak arınılmış olu.

Alas (alaslama): hastalıktan kurtulmak için yapılan ateş tedavisi.

Ateş Falı: Ateşin rengine bakarak hüküm verme şeklinde gerçekleşir.

Sinsin Oyunu: Ateş oyununda davul, zurna eşliğinde ateşten atlamak şeklinde gerçekleşir.(Antep, Antalya, Doğu Anadolu)

Alazlama: Anadoluda ateşle yapılan tedavi

Dağlama: Ateşle yapılan tedavidir. Dede Korkut’ta da dağlama vardır. Hayvan hastalandığı vakit burnu dağlanır. (sümüklendiği zaman) Şişler ateşte ısıtılır ve burnun üzerine hilal şekli çizilir

Şehit Ateşi: Şehit mezarlarından perşembeyi cumaya bağlayan gece ateş çıkarmış

Haberleşme aracı olarak kullanılır

Hile unsuru olarak karşımıza çıkar. Anamur Kalesinin alınmasında ateşten faydalanılmıştır

Isınma unsuru: çoban kaybolduğu zaman ateşle yolunu bulur

Uzun böcü: Akşamları yılandan, çıyandan bahsedilirse ateşin içine bir kıl parçası atılır ve “en düş, men düş bizim ocaktan öte düş” şeklinde dua edilir.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi