Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Âlimsin, ilmine gayet yok. Kadîrsin, kudretine nihayet yok. Kadîmsin, ukul-i mütekaddimîn ve müteahhirîn daire-i kıdemine kadem basamaz. Hakimsin, hükema-yı evvelin ve âhirin, hikmetin marifetinden dem uramaz.

Bir maşuksun ki, ışkın nevasından felekler çerha girip oynar. Bir mahbûbsun ki, şevkin derdinden bütün gün asiyâb-ı cerh inler.

Kahhârsın ki, celâlin satvetiyle her mevcûd makhûr, Rahmansın ki, cemâlin tecellâsiyle her zerre mesrur.

Semî'sin, sem'ine âlet yok. Basîrsin, basarına âfet yok. Müdîrsin, iradetine il­let yok. Haliksın ki, mahlûkuna nihayet yok. Cevvadsın ki, bahşişine garaz yok. Hayy'sın ki, hayâtına maraz yok.

Kayyûmsun, âlem seninle kaaim. Feyyazsın, cihan feyzinle dâim. Vehhâbsın ki, kemine bahşişin varlık. Rezzaksın ki, hazînende yok yokluk. Vârissin ki, evvel dahî sen mâlik. Bakîsin ki, bakisi cümle halik,

(Sinan Paşa, Tazarrûnâme)

 

Bahar'ın Kış'a Mektubu

"Ben ki sultân-ı bahâr-ı sahib-kırân-ı kâmkânın; rûz u şeb şuglüm dâr ü tâmir-i bilâd ü ıslâh-ı fesad ü azm-i cihâd ve îkaz-ı erbab-ı rukattır."

(Lâmiî Çelebi, Münazara-yı Bahar u Şitâdan)

Bugünkü dille

Ben ki ermiş ve çok yiğit bahar sultanıyım; gece gündüz işim adalet ve ülkeleri tamir etmek ve kötüleri ıslah ve savaşa gitmek ve uyumuş olanları uyandırmaktır.

 

 

Kâtip Çelebi'den

Yıkım ve Sebebi

Merhum Sultan Süleyman Han, Darüssaltanatü'l aliyye yani şehr-i Konstantaniyye'nin tamam mâmur olmasını murad edüp memalik-i mahrusede bulunan kasaba ve köylerden birini kaldırıp götürmeyi uygun görmeyip ve reayadan biri­nin zıraatten kalıp gelip şehirde oturmasını reva görmeyip Belgrat kal'asın fethet­tikçe, o diyarın kâfirlerini sürüp Yedikule semtlerine iskân eylemiş idi.

Sonra o şuurlu zamanlar geçince Celâliler zuhuru ile reayaya zaaf gelip terk-i diyar ile köylerinden şehre firar eylediler. Hâlâ İstanbul etrafı bile doldu.

Bu satırları yazan, bu tarihe gelinceye kadar on iki sene memâlik-i mahrusada gezip ekser karyeleri harap gördüm. Şah-ı Acem memâlikinden Hemedan ve

Tebriz ülkelerine karye görmek vaki olmadı, Zira o millet, şuur zamanının parlak­lığı içindeydi.

Yirmi seneye yakın bir zamanda taşraların külliyen berbat olduğu haddi teva­türe ermiştir. Bu fesadın bir sebebi üst üste binen vergilerdir.

Ve işin aslı budur ki emanet, ehline verilmek ve ehliyetsiz gaddarların hakkın­dan gelinmek lâzım iken, cümle mansıplar doğrudan doğruya müzayede ile satıl­mıştır, Satın alan mel'unlar ise, o maddeden verdikleri mal-i habisi ziyadesiyle çı­karmağa ve toplamağa çalışırken zaruret bahanesiyle başka birine daha satar ve yeni alan daha ziyade zulüm eder.

Reaya fukarası ise, zalimlerin bu veçhile zulmüne takat getürmeyip âlem ha­rap olduğuna şüphe yoktur.

Eskiden rüşvet suçu ile niceler azledilip ve rüsva olup belki nice erkân-ı dev­let katlolunmuş iken şimdi o aklen ve şer'an muzır ve ayıplı olan zâtlar devlet iş­lerini çevirdiklerine göre ol devletin ve hazinenin hâli nice olacaktır bundan kı­yas oluna. (Düstûrü'l Amel'den)

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi