Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş
Halk hikâyesi (b. İs.) Hikâye, "Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması; gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü; yalın bir olayın çevresinde kişilerin ilişkilerini anlatma esasına dayanan edebî türü, öykü; yalın bir olayın çevresinde kişilerin ilişkilerini anlatma esasına dayanan edebî tür." Azerbaycan Türkçesinde "hekâ- ya" Başkurt Türkçesinde "hikâya" Kazak Türkçesinde "hikaya", Kırgızcada "angeme, ikaya", Özbekçede "hikâya", Tatar Türkçesinde "hikaya", Türkmen Türkçesinde "bekaya", Uygur Türkçesinde "hikaya" olarak adlandırılması kelimenin bütün Türk şivelerinde ortak bir kullanıma sahip olduğunu göstermektedir. Ancak Türk halk hikâyelerinde devirlere ve yörelere göre farklı adlar da verilmiştir: Dede Korkut'ta "boy" XVI.-XVIII. yüzyıllarda "hikâye", Azerbaycan Türkçesinde "hekât", günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi*nde ve Azerbaycan'da "nağıl" bunlardan bazılarıdır. Ayrıca kısa halk hikâyelerinde "kıssa", serkûşte" (sergüzeşt), türküsüz hikâyelere de "kara hikâye" denilmektedir. Dünya edebiyatında ilk edebî örneklerin mitolojik eserler olduğu savunulmakla beraber, birçok milletin edebiyatının destanlarla başladığı bilinmektedir. Halka hikâyeleri, destan döneminin sonunda ortaya çıkmış eserlerdir. Halk hikâyelerinde tarihî olayların daha az olması, nazım-nesir karışık bir yapının ulunması, zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması, olaylar ve kişiler bakımından gerçeğe daha yakın olması bunları destanlardan ayıran en önemli özelliklerdir. Bu durumdan hareketle halk hikâyeleri destanla roman arasındaki geçiş döneminde ortaya çıkan "epicoromanes que" ürünler olarak adlandırılabilir. Halk hikâyeleri gerek konu bakımından gerekse şekil bakımından hem epik eserlerin özelliklerini taşımakta hem de modern romandaki tip ve olayları içermektedir.
Türk edebiyatında destandan halk hikâyeciliğine geçiş dönemi ürünü sayılan Dede Korkut hikâyeleri, Türk halk hikâyelerinin en eski örneği sayılmaktadır. İslâmiyet’ten önceki Türk edebiyatında adından sık sık söz edilen "ozan"ın yerini XV. yüzyıldan itibaren "âşık" adı verilen halk sanatçıları almaya başlamıştır. Bunun sonucu kahramanlık konuları yanında aşk konuları da anlatılmaya başlanmıştır. Ancak en önemli konuları kahramanlığın oluşturduğu destanlardaki dışa dönük mücadele, konusu aşk ağırlıklı olan hak hikâyelerinde toplumun kendisine, yani içe yönelmiştir. Böylece padişahlık-kulluk, zen- ginlik-fakirlik, müslim-gayrimüslim gibi sosyal farklılaşmalar halk hikâyelerinin konularını oluşturan önemli faktörler olmuş, destanlardaki “alp tipi" de yerini yavaş yavaş halk hikâyelerindeki "âşık" tipine bırakmıştı. Halk hikâyelerinde de başlangıçta destanlarda görüldüğü gibi kahramanlık konuları, ardından kahramanlık-aşk ve daha sonra da sadece aşk konuları işlenmiştir. Günümüzde ise daha çok realist (gerçekçi) halk hikâyelerine doğru bir gelişme görülmektedir.
(Nurettin ALBAYRAK, Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, LM Yay.İst. 2004)
- Önceki
- Sonraki >>