EDEBÎ ESER
Güzel bir üslûpla meydana getirilmiş sözlü ve yazılı eserlere edebî eser denir. Bunların, kendi türlerinde en üstün olup da, çağlarını kudretle temsil eden ve zaman boyunca unutulmayan örneklerine şaheser sıfatı verilir. Meselâ: Yunus Emre ve Fuzûli'nin divânları gibi şiirleri ile Dede Korkut kitabı da edebiyatımızın şaheserleri arasındadır. Homeros'un İlyada'sı, Mevlâna"nın Mesnevî'si, Shakespeare’in Hamlet'i... Dünya şaheserlerinden birkaçıdır.
Bilindiği gibi sanat, insanoğlunu yücelten, kişilerin düşünce ve duyguları arasında yakınlıklar kurarak ruhları birbirine ısındıran ulu bir kavramdır. Edebiyat ise güzel sanatlar arasında, ifade gücü ve tesiri en geniş olanıdır. Zengin edebiyatı dünyaca tanınmış olan milletlere her ülkede hayranlık duyulur. Öbür sanatlar da kendilerini anlatmak için bazen edebiyata muhtaç olurlar.
Eski ve yeni olsun, bütün edebî eserlerin sevilerek tanıtılması, bilgili yöntemle incelenmesi ve her nesilde yeniden incelenerek çağdaş yorumlara kavuşturulması, tartışma götürmez bir önem taşımaktadır. Edebiyat eserleri ancak bu sayede yaşayabilir. Yoksa onlar unutulur, millet de sanat, üslûp ve fikirce yoksulladır. Sanatı, edebiyatı diri ve sürekli gelişme içinde olan milletlerin asla yok edilemeyeceklerini tarih göstermiştir. Buna karşılık kendi edebî eserlerini umursamayarak şaşılık ve şaşkınlığa düşen milletler havada sabun köpüğü gibi yok olup gitmişlerdir. Şunu da açıklayalım ki; edebiyatların ömrü, bazen milletlerinden daha uzun olabilir: Eski Mısır, Grek, Latin vs. edebiyatları hâlâ yaşamaktadır.
Edebî eserler, oluşları sırasında tenkit ve inceleme ile değerlendirilirler. Sonra bunların en kıymetli olanları, örnek ve temsilci vasıf taşıyorlarsa edebiyat tarihinde yer alırlar.
A.KABAKLI (TÜRK EDEBİYATI)