Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

(ö. 1030/1621) Osmanlı âlimi.

960'ta (1553) İstanbul'da doğdu. İsmi bazı çağdaş kaynaklarda Kemal olarak ge­çer. Babası Tasköprizâde Ahmed Efendi'den sonra ailenin en tanınmış üyesidir. Ön­ce babasından ve onun arkadaşlarından ders gördü. Bilhassa Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi'den uzun süre tefsir okuyup onun muîdi olarak mülâzemet aldı. Ayrı­ca Şeyh Hafız Ahmed Buhârî ve Aziz Mahmud Hüdâyî Efendi'den ders görüp tahsi­lini ilerletti. Mülâzemet döneminden son­ra çeşitli medreselerde müderrislikte bu­lundu. Muharrem 984'te (Nisan 1576) 30 akçe ile Unkapanı, Şaban 990'da (Ağustos-Eylül 1582) Yeni Ali Paşa medresele­rine müderris oldu. Şevval 993'te (Ekim 1585) Haseki Medresesi payesine ulaştı. Receb 996'da (Haziran 1588) Sahn-ı Se­mân medreselerinden birine, Zilkade 998'de (Eylül 1590) Şehzade Mehmed Medresesi'ne tayin edildi. Ardından kadılık mes­leğine geçti. İlk görev yeri Selanik kadılığı idi (Receb 999 / Mayıs 1591). Cemâziyelevvel 1001'de (Şubat 1593) Üsküdar kadılı­ğına getirildiyse de bundan memnun kal­mayınca Halep kadılığına nakledildi ve Cemâziyelâhir 1003'te (Şubat-Mart 1595) bu görevden ayrıldı. Şevval 1004'te (Haziran 1596) Şam kadılığına tayin edildi ve görev süresi tamamlanınca mâzul oldu. Fakat hemen ardından Şevval lOOS'te (Mayıs-Haziran 1597) ikinci defa Halep kadılığına getirildi. Safer 1007'de (Eylül 1598) Bur­sa kadısı, üç ay sonra Kahire kadısı oldu, ancak oraya gitmeden bir ay içinde görev yeri tekrar Bursa'ya çevrildi. Şaban 1007'-de (Mart 1599) Galata Kadısı Hasan Kethüdâzâde ile becayiş yaparak Galata kadı­lığına geldi. Şaban 1008'de (Şubat-Mart 1600) mâzul olup bir gün sonra ikinci de­fa Selanik kadılığına gönderildi. Safer 1009'-da (Ağustos 1600) Selanik kadılığı Serdar İbrahim Paşa tarafından Ordu-yı Hümâ­yun Kadısı Niksârîzâde'ye verilmek isten­di, fakat uygun görülmeyince Kemâleddin Efendi görevinde kaldı. Zilkade 1009'da (Mayıs 1601) tekrar mâzul oldu. Zilhicce 1011'de (Mayıs 1603) İstanbul kadılığına getirildi.

Kemâleddin Efendi, Cemâziyelevvel 1012'de (Ekim 1603) Anadolu kazaskerli­ğine tayin edildi ve ordu ile Macaristan se­ferine gitti (BA, MAD, nr. 3665, s. 6). Ce­mâziyelevvel 1013'te (Ekim 1604) mâzul olduysa da aynı yılın Zilhiccesinde (Nisan-Mayıs 1605) eski görevine dönüp Safer 1015'te (Haziran 1606) ayrıldı. Şevval 1018'-de (Ocak 1610) üçüncü defa Anadolu ka­zaskeri oldu ve görevi Zilkade 1019'a (Ocak-Şubat 1611) kadar sürdü. Safer 1021'de (Nisan 1612) Rumeli kazaskerliğine tayin edilen Kemâleddin Efendi, 29 Şaban 1021'de (2Ş"Ekim 1612) bu görevden alındık­tan sonra kendisine Gelibolu kazası arpa­lık olarak verildi. Ramazan 1024'te (Ekim 1615) ikinci defa Rumeli kazaskerliğine getirildi. Bu defaki vazifesi Rebîülâhir 1026'-ya (Nisan; 1617) kadar sürdü ve Kirmasti ilâvesiyle Mihaliç kazası arpalığıyla yetin­di- Safer 1030'da (Ocak 1621) üçüncü de­fa Rumeli kazaskerliğine tayin edildi. Bu sonuncu görevi sırasında tarihî ve hukukî açıdan eleştirilen bir fetva verdi. 111. Mehmed'in 1S95'te tahta çıkışında on dokuz şehzadesini boğdurmasının yol açtığı bü­yük infialden sonra I. Ahmed'in saltanatı başlarında kardeş katline son verilerek ha­nedanın n büyük üyesine saltanatın inti­kali ilkesi benimsenmişti. II. Osman, kar­deşi Şehzade Mehmed'i bertaraf etmeye karar verip Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi'den katil fetvası talep etmiş, an­cak Esad Efendi bunu şer'-i şerîfe ve tea­müle aykırı bularak fetva vermemiş, bu­nun üzerine padişah muhtemelen şeyhü­lislâmlık vaadiyle Rumeli Kazaskeri Kemâ­leddin Efendi'den fetva almıştı. Bu durum devlet ricali ve ulemâ çevrelerinde tepkiy­le karşılanmış ve kazaskerin makam hır­sıyla hareket ettiği söylenmişti. Kemâled­din Efendi, 21 Mayıs 1621'de II. Osman'ın Leh seferinde ordu ile birlikte mülâzım ka­dılarla beraber İstanbul'dan hareket etti. Karinâbâd sahrasına varılınca hastalandı ve İstanbul'a dönmesine izin verildi. 4 Şev­val 1030'da (22 Ağustos 1621) Tuna nehri kenarında İsakçı'da vefat etti. Naaşı ge­miyle İstanbul'a nakledilip Âşık Paşa Ca­mii hazîresine defnedildi.

Eserleri. Kemâleddin Efendi telif ve özel­likle tercüme birçok eser yazmıştır. Eser­lerinden bazıları Arapça'dır. 1. Mevzûâtü'l-ulûm. Babası Ahmed Efendi'nin ün­lü eseri Miftâhu's-sa'âde ve mişbâhu's-siyâde'yi bazı ilâve ve yorumlarla birlikte iki cilt halinde Türkçe'ye çevirmiş ve eser İstanbul'da basılmıştır (1313). Ancak ese­rin Arapça aslı ile karşılaştırılıp Kemâled­din Efendi'nin tercüme tekniği ve ilâvele­rinin değerlendirilmesi henüz yapılmamış­tır. Bu tercüme Mümin Çevik tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır (Mevzû'â-tü'l-Ulûm: İlimler Ansiklopedisi, I—II. İs­tanbul 1975). 2. Kitâbü'l-İstîâb fîma'ri-ieti'l-ashâb. Ashabın biyografisiyle ilgili ha­cimli bir kitap olan İbn Abdülberr'in ese­rinin çevirisidir. Kemâleddin Efendi, II. Os­man'ın isteği üzerine eseri 1. Ahmed'in ho­cası Safî Mustafa Efendi'nin bıraktığı yer­den başlayarak tercümeye devam etmiş­se de ölümü sebebiyle bu tercüme yarım kalmıştır (İÜ Ktp., nr. 1549, 3217; Nuruosmaniye Ktp., nr. 723). 3. Târîh-i Kaht-ı Mı­sır Tercümesi (Beyazıt Devlet Ktp., Veliy­yüddin Efendi, nr. 2407). 4. 'Uddetü aş-hâbi'l-bidâye ve'n-nihâye fî tecridi mesâ'ili'l-Hidâye. Mergînânî'nin eseri üze­rine yazılmış Arapça bir fıkıh kitabı olup İstanbul kütüphanelerinde birçok nüsha­sı bulunmaktadır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Beşir Ağa, nr. 281). Kemâleddin Efendi'­nin diğer eserleri arasında Risâle-i Hüse­yin Vaiz Tercümesi, I. Ahmed'in emri üze­rine manzum ve mensur olarak münşiyâne bir üslûpla, şerhleri dörder mısra, bazan da ikişer mısra ile yazılmış Hadîs-i Er­hain Tercümesi, Kasîde-i Bür'e Tahmi­si ve Sûre-i Kchf Tefsirine Haşiye (Be­yazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 377) sayılabilir. Ayrıca 11. Osman'ın emriy­le kaleme aldığı bir Şefrnâme'si olduğu belirtilir (Atâî, s. 642). Târîh-i Sat, başta Osmanlı Müellifleri olmak üzere birçok kaynakta Kemâleddin Efendi'ye nispet edil­mişse de Hüseyin Gazi Yurdaydın ve Nec­det Sakaoğlu neşrinde bu eserin Bostan-zâde Yahya Efendi'ye ait olduğu ortaya ko­nulmuştur.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, A.RSK, nr. 1481, s. 73; Selânikî. Târih (İpşirli), I, 241, 312, 447, 605-606, 638, 720, 741, 764, 769, 787; Atâî. Zeyli Şekâik, s. 641-642; Hasanbeyzâde Ahmed. Târih (haz. Nezihi Aykut). Ankara 2004, II, 927; Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri) Efendi Târihi (haz. Ziya Yılmazer), Ankara 2003, s. 405, 564, 710, 740, 755; Peçuylu İbrahim. Târih, II, 348; Solakzâde, Tarifi, s. 700; Muhibbi, Hulâşatü'l-eşer, III, 356-357; Naîmâ, Târih (haz. Mehmet İpşirli). Ankara 2007, II, 460; Hammer (Atâ Bey). VIII, 198-199; Sicill-i Osmâni, IV, 80; Osmanlı Müellifleri, I, 347-348; TCYK, I, 710; Danlşmend, Kronoloji, III, 278-279; Abdülkadir Karahan, İslâm-Türk Edebiyatında Kırk Hadis, İstanbul 1954, s. 214-215; Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 2005, II, 476, 661, 738, 779; Mehmet Akman. Osmanlı Devleti'nde Kardeş Katli, İstanbul 1997, s. 105-106. m

m Mehmet İİrli

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi