EY ŞÛH İŞİNE ÂŞIK-I ZÂRIN YARAMAZSIN -ENDERUNLU VÂSIF
GAZEL
Ey şûh işine âşık-ı zârın yaramazsın
Gâyetle güzel tâzesin ammâ yaramazsın
Yüz bin dil-i işkeste yatur bir ser-i mûda
Ey şâne niçün zülfün arayıp taramazsın
Sende bu denâ'et var iken sûfî o şûhun
Bel bel beline nâfile bakma saramazsın
Ol tâze nihâlin bu yazın mîve-i vaslın
Bîhûde talab etme gönül koparamazsın
Var yok ne ise sohbet-i zâhid kulak asma
Söz remz-i mu'ammâ-yı dehendir varamazsın
Bel bağlama ser-rişte-i gîsû-yı ümîde
Gavgâ-yı elemden başım kurtaramazsın
Pek inceden ince arama Vâsıf o şûhun
Sen bahs-i miyânında kılı kırk yaramazsın
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Ey güzel! İnleyen âşığın işine yaramazsın, son derece genç ve güzelsin ama çapkınsın.
Saçının her telinin ucunda bin kırık gönül yatar. Ey tarak! Neden o güzelin saçını arayıp taramazsın?
Ey kaba sofu! Boşuna aptal aptal o güzelin beline bakma. Sende bu adililk varken onu kucaklayamazsın.
Ey gönül! Bu yaz o taze fidana kavuşup da meyvesini koparamazsın, boşuna isteyip durma
Zahid var dersin, yok desin kulak asma. Söz konusu olan, (varlığı yokluğu belirsiz) ağız gibi bir muammanın rumuzudur. Bu sırrı anlayamazsın.
Bir güzele benzeyen umudun, saçının ucuna bel bağlama. Üzüntülerinden başın kurtaramazsın.
Vâsıf! O kadar da inceden inceye araştırma. Sen o güzelin belini ifade etme konusunda kılı kırk yaramazsın.
İLGİLİ İÇERİK
ENDERUNLU VÂSIF – ÇÖZÜLME EY DİL-RÜBA DİL BAĞLAYANLARDAN AÇIKLAMASI