Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FATİH HARBİYE

KİTABIN KONUSU: Neriman’ın kendi kültürüyle batı kültürü arasındaki kayboluşu ve doğru yolu buluşu.

KİTABIN ÖZETİ:

Neriman’la Şinasi çocukluk arkadaşlarıdır. Tanıdıkları ilk karşıt cins birbirleridir. İlk başta ikisi de birbirlerini seviyorlardı. Okula beraber gidip geliyorlardı. Üniversite de bile beraberdiler. Neriman’ın babası Faiz Bey’dir ve Şinasi’yi de çok sevmektedir. Bazı geceler Faiz Bey’in evinde saz çalarlar ve sohbet ederlerdi. Herkese bir gün Şinasi ile Neriman’ın evleneceğini düşünüyordu.

Giderek Neriman Şinasi’den soğumaya başladı. Neriman oturduğu mevki olan Fatih’i, sevmemektedir. Çünkü Fatih, doğuyu, gelişmemişliği ve eskiyi temsil ediyordu. Oturduğu mahalle çok eskiydi ve evler de virane gibiydi. Bir gün Macit denilen yakışıklı, zengin ve kibar birisiyle tanışır. Macit Harbiye’de oturuyordu. Harbiye, gelişmişliği ve batıyı simgeliyordu. Macit ile bir kaç sefer Şinasi’den habersiz buluşurlar. Bir gün Macit Neriman’a balo davetiyesi verir ve baloya davet eder. Neriman baloya gitmeyi çok istemektedir. Ama gitmesi için babasının iznini almak zorundadır. Tam babasına söyleyecekken babası ona Şinasi ile evlenmesini teklif eder. Hemen reddetmez ve 2-3 ay mühlet ister. Ve bolaya Şinasi ile gitmesi koşuluyla da izin alır. Elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında dayısının kızlarına uğrar. Çünkü dayısının kızları bu işlerde oldukça deneyimlilerdir. Eve gittiğinde bir kadının ağlamaktan harap olduğunu görür ve nedenini sorar. Nedeni kızının intiharıdır. Kızı Rus gitariste âşık olmuştur. İkisi de başta çok mutlulardır ve birbirlerini çok sevmektelerdir. Ancak çok sefil bir hayat sürmektedirler. Buda kıza tak etmiştir. Günün birinde zengin bir adamla tanışan kız genci terk eder ve adamla yaşamaya başlar. Artık balolara gidebilmekte ve her istediğini yapabilmektedir. Ancak gerçek mutluluğu bulamamaktadır. Tahsil görmüş bir kız olduğundan hakiki güzelliği aramaktadır. Musiki, mütalaa ve samimiyet… Rus gencinde bunları bulabiliyordu ancak zengin adamda bunları bulamamaktadır.

Sonunda, gence dönmeye karar verir ve aramaya başlar. Büyük uğraşlar sonucu bulur ama genç kabul etmez. Kız bunun verdiği üzüntü ile evine gider ve tabanca ile kendini öldürür.

Hikâyeden çok etkilenen Neriman evden izin alarak ayrılır. Kendi evine gelir ve babasına artık baloya gitmek istemediğini ve Şinasi ile evlenmeyi kabul ettiğini söyler…

 

KİTABIN ANAFİKRİ:

Batının tekniğini almalıyız fakat kültürünü asla.

 

KİTAPTAKİ OLAYLAR VE ŞAHISLARIN TAHLİLİ

ŞAHISLARIN TAHLİLİ

NERİMAN: musiki okulunda okuyan, bilgili fakat biraz batı hayranı bir kızdır. Eğlencelere gitmek istemektedir.

ŞİNASİ: doğu kültürünü benimsemiş, bilgili ve battı kültüründen hoşlanmayan birisidir.

FAİZ BEY: Doğunun kültürü ile yetişmiş. Kendisini ve kültürünü iyi bilen, musikiyi ve sohbeti seven, bilgili ve ölçülü birisidir.

 

OLAYLARIN TAHLİLİ

Neriman’ın Şinasi’ye olan tutum değişikliği Macit ile tanışmasından ve Şinasi’yi biraz doğu hayranı ve batı kültürü karşıtı olarak düşünmesinden ileri gelmektedir. Şinasi’nin hiçbir zaman balolara ve eğlencelere gitmeyeceğini düşünmektedir.

Dayısının evine gittiğinde karşılaştığı manzara ve anlatılan hikâye Neriman’ çok etkilemiştir. Hikâye anlatılırken kendisini kızın yerine ve Şinasi’yi de Rus gencin yerine koyarak olayları aklında canlandırmış ve bir karara varmıştır. Anlatan hikâye Neriman’ı doğru yola iletmiştir.

 

KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

İlk sayfadan itibaren insanı kendisine çeken,  geçmişteki olaylarla günümüze de ders veren okuyan için çok yararlı bir kitaptır. Günümüz gençlerinin de içinde bulunduğu durumu anlatması bakımından güzel bir eserdir.

 

YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:

Peyami Safa

(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul'da öldü.

Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınladı. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı.

Romanları:

Gençliğimiz (1922),

Şimşek (1923),

Sözde Kızlar (1923),

Mahşer (1924),

Bir Akşamdı (1924),

Süngülerin Gölgesinde (1924),

Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925),

Canan (1925),

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930),

Fatih-Harbiye (1931),

Atilla (1931),

Bir Tereddüdün Romanı (1933),

Matmazel Noralya'nın Koltuğu (1949),

Yalnızız (1951),

Biz İnsanlar (1959).

Hikâyeleri:

Hikâyeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980).

Oyunu:

Gün Doğuyor (1932).

İnceleme- denemeleri:

Türk İnkılâbına Bakışlar (1938),

Büyük Avrupa Anketi (1938),

Felsefî Buhran (1939)


FATİH-HARBİYE

Roman, Türk Edebiyatında Doğu-Batı meselesini ele alan en değerli eserlerden birisidir. Fatih’in Doğu; Harbiye’nin Batı medeniyetini temsil ettiği romanda, iki medeniyet ara­sındaki ikilik etkileyici bir üslupla anlatılır. Batılılaşma tarihi­miz açısından çok önemli bir eserdir.

Başlıca Kahramanlar

Neriman: Doğu kültürü ile yetişmiş, İstanbul’un en mu­hafazakâr semtlerinden Fatih’te yaşayan bir genç kızdır. Darülelhan’da eğitim görmektedir. İstanbul’da moda hâlini alan modernleşmeye kendini kaptırır. Bu yüzden romanda, onun şahsında iki medeniyet arasındaki zıtlık ele alınır.

Şinasi: Doğu medeniyeti ile yetişmiş, muhafazakâr bir gençtir. Neriman’ın yıllardan beri komşusu ve nişanlısıdır. Ne­riman’ın Batılılaşmayı yanlış anlamasını eleştirir.

Faiz Bey: Neriman’ın babasıdır. Çok okuyan, dindar, kül­türüne çok önem veren, bilge bir insandır. Tek arzusu, kızını iyi yetiştirmek ve Şinasi ile evlendiğini görmektir.

Macit: Alafranga bir tiptir. Neriman bir süre Macit’e ilgi duyar. Oysa Macit yaşayış ve karakter bakımından Neriman’dan farklıdır. Batılılaşmayı yalnızca şekli anlamda be­nimsemiş, olumsuz bir kahramandır.

ÖZET

Roman, Şinasi ile Neriman’ın birlikte Darülelhan’dan çık­masıyla başlar. Neriman’daki değişiklikler Şinasi’yi korkut­maktadır. Her zamankinden daha bakımlı olan Neriman, Şi­nasi’den hemen ayrılmak için sabırsızlanmaktadır. Neriman, Şinasi’ye Beyazıt’ta bir arkadaşına gideceğini söyler ve ayrı­lır. Şinasi biraz sonra gezerken Neriman’ın Harbiye’ye gitmek için tramvaya bindiğini görür. O anda, bir sandalyeye çöker. Çok üzülmüştür. Neriman ona yalan söylemiştir. Bir kahve­haneye gider. Yalnız kalan Şinasi, Neriman’daki değişiklikle­rin bir sebebinin olduğundan kuşkulanır. Yedi senedir birlikte olduğu Neriman son zamanlarda çok farklılaşmıştır. Kıyafet­leri değişmiş, geceleri eve geç gelmeye başlamıştır. Ne yapa­cağını bilmeyen Şinasi, Fatih’teki evine gider. Yemekten son­ra, Neriman’ın evinde Faiz Bey’i ziyaret eder. Faiz Bey, çok endişelidir. Çünkü Neriman hâlâ eve gelmemiştir. Her ak­şamki gibi Şinasi ile Faiz Bey karşılıklı sohbet edip, ney üfler­ler. Şinasi, gittikten sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Neri­man eve bir otomobille gelir. Faiz Bey, Neriman’a sadece sert bir şekilde bakar.

Ertesi gün, Neriman çok geç uyanır. Aklında hep akşam­ki Macit’le gittiği Maksim salonundaki eğlence vardır. Sarışın kadınlar, içkiler, dans ve müzik âdeta onu büyülemiştir. Neri­man, o anda babasını düşünür. Babasına arkadaşı Fahriyelerde olduğunu söyler. Söylediği yalan, Şinasi’yi ihmal edişi onu rahatsız etmektedir. Akşamki kokteylin sarhoşluğuna rağmen, vicdan azabı çeker.

Şinasi ise çok üzüntülüdür. Darülelhan’dan çıktıktan son­ra başıboş dolaşır. Yolda Neriman ve Fahriye ile karşılaşır. Neriman, Şinasi’ye gece Macit’le birlikte olduğunu söyler. Fa­kat pek çok yalan ekleyerek... Şinasi içten içe Neriman’a çok kızar. Fahriye ile yürümesine devam eden Neriman ona içini döker. Artık alaturka musikiden, Fatih’ten, şark terbiyesinden nefret ettiğini söyler. Galatasaray ahalisini daha çok sevmeye başladığını anlatır. Bu ifadeler, ondaki değişikliğin göstergesi­dir. Neriman her ne kadar Şinasi’ye ihanet ettiğini düşünse de Harbiye’ye gitmek ister. Arkadaşı Fahriye ile Harbiye’de Macit’le karşılaşabileceğini düşünür.

Neriman, Harbiye’de, bir pastanede, beklediği gibi Ma­cit’le karşılaşır. Yanında bir kadın vardır. Fahriye ile Macit’in yanına oturur. Macit onları perşembe günü olan baloya da­vet eder. Neriman, eve dönerken hep baloyu düşünür. Kıya­feti yoktur. Babasından da izin alması çok güçtür. Fakat balo­ya gitmeyi çok istemektedir.

Şinasi’nin morali çok bozuktur. Duygularındaki dağınık­lık odasına da yansımıştır. Ne yapacağını bilemez. Neriman onu evlerine davet ettiği hâlde kabul etmemiştir. Aralarında soğuk rüzgârlar esmektedir. Neriman ise babasına balo mese­lesini anlatmak için uzun zamandır ilk kez yemek yapar. Böy­lelikle babasını yumuşatacağını düşünür. Neşeli bir yemekten sonra Neriman ve babası fikri münakaşada bulunurlar. Neri­man, Batı medeniyetinin Doğu’dan daha üstün olduğunu düşünmekte; babası ise buna karşı çıkmaktadır.

Baloya altı gün kalmıştır. Neriman meseleyi henüz ba­basına açamamıştır. Kahvaltıda babasıyla aralarında bir tartış­ma olur. Neriman ağlayarak odasına gider; düşünmeye başlar. Kendisindeki değişikliklerin farkındadır. Şinasi’yi sevip sevme­diğini sorgular. Sürekli kendisiyle mücadele hâlindedir. Ailesi­ne karşı sorumluluğu ile arzuları savaşmaktadır, içinde Şinasi ile Macit savaşmaktadır. Sonra mektebe gider. Şinasi ile gö­rüşmek istemektedir. Mektepten birlikte çıkarlar. Aralarında bir soğukluk vardır. Şinasi ile Neriman tartışırlar. Şinasi, Neriman’ı eskisi gibi olmamakla suçlar. Eve dönene kadar hiç konuşmaz­lar. Neriman, ağlayarak odasına gider. Faiz Bey ve Şinasi, Ne­riman’ın bu asabiyeti karşısında iyice endişelenirler.

Ertesi gün, Faiz Bey, kızını karşısına alır ve evlilik mese­lesini açar. Şinasi ile ne zaman evleneceğini sorar. Neriman bu sorudan çok rahatsız olur ve hazır olmadığını söyler. Ne­riman, babasına daha medeni yaşama istediğini anlatır. Ba­loya gitmek istediğini ifade eder. Şinasi ile beraber gideceği­ni söyleyerek babasını kandırır.

Mektepte balo meselesini Şinasi’ye de anlatır. Şinasi ba­loya gitmekle medeni olunamayacağını söyler. Neriman ise Şinasi’yi asri olmamakla suçlar. Şinasi Neriman’dan ayrıldık­tan sonra ümitsizliğe kapılır. Neriman’la ilişkilerini yürütemeyeceklerini düşünür.

Neriman, Şinasi’den ayrıldıktan sonra Beyoğlu’nda ge­zer, mağazalara bakar. Oradan Şişli’de oturan dayısının kızla­rının evine gider. Evde Rus bir kadın vardır. Rus kadının kızı yeni ölmüştür. Kızı, önce fakir bir genci sevmiş, daha sonra zengin olmak, güzel giyinmek, lüks içinde yaşamak için var­lıklı bir adamla yaşamaya başlamıştır. Fakat sevgilisini hiç unutamamış, geri dönemediği için pişman olup intihar etmiş­tir. Neriman bu hikâyeyi dinleyince beyninden vurulmuşa döner. Kendi hayatı ile özdeşleştirir, içinde Şinasi’ye karşı yi­ne aynı azabı duymaya başlar. Evine dönerken Macit’le kar­şılaşır. İlk defa, onun kişiliğindeki alaylı tavırdan rahatsız olur. Baloya gitmekten vazgeçer. İçi huzurla dolar. Beyoğlu, ona çok eski bir masal gibi görünür. Artık eski hâline dönmüş, kendi medeniyeti hakkındaki olumsuz düşünceleri Macit’le birlikte ölmüştür. Evlerinde Şinasi, Faiz Bey ve onların arka­daşlarından oluşan bir grup vardır. Medeniyet meseleleri ile ilgili sohbet etmektedirler. Oradaki herkes Neriman’ın kültü­ründen uzaklaşmaya başladığını bildiği için onu suçlar. Neri­man ağlayarak odasına gider. Faiz Bey, kızının yanına gelir. Neriman, ağlayarak babasına balodan vazgeçtiğini, artık Be­yoğlu ve muhitinden uzaklaştığını söyler.

 

Aylardır içinde süren mücadele kendi kültürü lehinde so­na ermiştir. Neriman, Şinasi ve Faiz Bey yeni durumdan çok memnun ve huzurludurlar.

SON EKLENENLER

Üye Girişi