ŞAH U GEDA MESNEVİSİNDEN - TAŞLICALI YAHYA
Gedâ'nın Şâh'a mektubu
Zikredip Hakk'ı ve Resül'i Gedâ
Kıldı maksadı, nâmesinde edâ.
Seveli ey dehânı gönce, seni
Olmuşam âlemin gözi dikeni
Dedi, "Ey pâdişah-ı devrânım
Altın üsküftü mâh-ı tabanım
Gamzun bana lûtfu himmet ise
Beni öldür, ne denlü zahmet ise!
Bana, dersin ki ışkun etme ıyân
Kadir ise cemâlin eyle nihân
Dedi, "Ey pâdişah-ı devrânım
Altın üsküftü mâh-ı tabanım
Gamzun bana lûtfu himmet ise
Beni öldür, ne denlü zahmet ise!
Bana, dersin ki ışkun etme ıyân
Kadir ise cemâlin eyle nihân
Düşeli senden ayrı, bicânam
Baştan ayağa derd ü efgânam.
Ben kimin kim, visale lâyık olaml
Eyleyen kendimi sana mahrem!"
Nâme bu vech ile olup âhir
Şâh 'a anlatdı hâlini bir bir.
Şâh u Geâ'dan
Gencine-i Râz'dan Hikâyet-i Kadı
Var idi Konya'da bir kâdı-ı şûm
İrtişa vü tama'ile mezmûm
Ana kim ki vireyidi rüşvet
Muktezâsınca verürdi hüccet
Hâce-i devr-i zaman Nasreddin
Eyledi kadıya bir hile hemîn
Koydı bir destiye vâfir toprak
Kadıyı aldatdı ol sâlik-i Hak
Bir kaşuk bal koyup ağzına hemân
Toprağı eyledi destide nihân
Haceti olmış idi bir hüccet
Kadıya destiyi verdi rişvet
Hürmet etdi ana kadı turdı
Rişveti gördi safâlar sürdi
Kalemin aldı eline kadı
Hücceti yazmağa oldı razı
Hücceti verdi edüp kat-ı niza
Kadıya eyledi ol dahi veda
Yemeğe başladı kadı aseli
Toprağa erdi kaza ile eli
Kadıya oldı kaziyye ma'lûm
Gönline kibr ü gazab etdi hücum
Gördi anı nitekim ehl-i riya
Zahiri bâtına uymaz kat'â
Destiyi hışm ile ol kâdı-i mest
Kalb-i uşşak gibi kırdı şikest
Eyleyüp dilde nihânî kîne
Dedi yârindası Nasdeddîn'e
Getür ol hücceti kim yanlışı var
Bir dahisini yazayın tekrar
Dinleyince bu sözi Nasreddîn
Dedi kadıya latifeyle hemîn
Hüccetün cümle sahih eynâdân
Varsa desti-durur yanlış olan
Günümüz Türkçesi İle:
Hüccet: Yetki Belgesi
“Konya’da meymenetsiz bir kadı vardı. Açgözlülükle ve rüşvet almakla, suçlu tanınmıştı.”
“Ona her kim rüşvet verirse, kendisine, gereken Hucceti verirdi.”
“Zamanın hocası, Nasreddin Hoca, (bu) Kadı’ya bir oyun oynamayı düşündü.”
“O Hak yolcusu, bir testiye bolca toprak koyup, Kadıyı aldattı.”
“Testinin ağzına, bir kaşık bal koyarak toprağı testide gizledi.”
“Kendisine bir Huccet lazım olmuş (gibi yaparak) testiyi Kadı’ya rüşvet olarak verdi.”
“Kadı ona saygı gösterdi, ayağa kalktı, rüşveti görünce çok memnun oldu.”
“Kalemini eline aldı, Hucceti yazmaya koyuldu. Çok çalıştı, gayret gösterdi, Hucceti onun yanında tamamladı.”
“Hucceti Hoca’ya verdi. Hoca da Kadı’ya veda edip ayrıldı.”
“Kadı (testideki) balı yemeğe başladı ve eli kaza ile toprağa değdi.”
“(Böylelikle) Kadı’ya kaziyye (mesele) malum oldu. (O anda) Kadı’nın içi gazapla doldu.”
“Kendinden geçen Kadı, hiddetlendi ve testiyi, âşıkların kalbi gibi, kırdı.”
“(Hemen) bir hile bulup Hucceti geri almayı düşündü.”
“Gizli düşmanlığını içinde saklayıp, arkadaşı Nasreddin’e dedi ki:”
“O Hucceti geri getir. Çünkü yanlışı var. Tekrar bir başkasını yazayım.”
“İnsanın elindeki Huccet yanlış olursa davasının halline yaramaz.”
“Nasreddin Hoca bu sözü dinleyince Kadı’ya latife ile dedi ki:”
“Ey cahil! Huccetin tamamıyla doğrudur. Ortada bir yanlış varsa, o yanlış, (Huccette değil) testidedir.”
İLGİLİ İÇERİK
TAŞLICALI YAHYA HAYATI ve ESERLERİ
ŞEHZADE MUSTAFA'YA MERSİYE - TAŞLICALI YAHYA
YAHYA BEY (Ö. 1582) -DAR-I DÜNYA DELİ GÖNLÜM GİBİ VİRAN OLSA