KEMAL PAŞAZADE - ÇÖZDÜ SAÇ AÇTI BAŞ TUĞ U ALEM
TERCİ-İ BEND
Mersiye
1. Çözdü saç açtı baş tuğ u alem
Büktü bel döktü yaş tîğ u kalem
2. Kana boyandı bayrağın yüzü
Beli büküldü yayın oldu ham
3. Vurdu göğsünü gök gök eyledi mâh
Oldu yıldızların gözü pür-nem
4. Şafak ol denli döktü yaşını kim
Dâmen-i çarhı eyledi pür-dem
5. Subh-dem derd ile bir âh etti
Kim söyündürdü mâh şem’in o dem
6. Geceden dehr geydi kara pelâs
Tuttu şâh-ı cihân için mâtem
…
7. Çarh-ı bî-rahm ona bir zahm
Vurdu ki bulmadı kimseler merhem
8. Gör ne acıyla eyledi teslîm
Cân-ı şîrîni hüsrev-i âlem
9. Öldü Sultân Selîm hayf u dirîğ
Hem kalem ağlasın anı hem tiğ
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ
Tercî-i bend, aynı vezinde genellikle 6-10 beyit arası en az 3 bend ile yazılan bir nazım şeklidir. Çok çeşitli konularda yazılır. Terkîb-i bendden farkı, bendleri birleştiren beyitlerin aynen tekrarlanmasıdır.
1. Tuğ saçını çözdü, alem başını açtı. Kılıç belini büktü, kalem de göz yaşı döktü.
Bu beyitler şairin Sultan Selim için yazmış olduğu mersiyeden alınmıştır. Tuğ, at kuyruğu bağlanmış, ucu altın yaldızlı top şeklinde bir çeşit mızraktır. Padişahın ve bazı yüksek devlet adamlarının tuğları olurdu. Seferlerde taşınır ve otağın önüne dikilirdi. Burada tuğun saçı ile padişahı temsil eden tuğun aşağı sarkan at kuyruğundan kılları kastedilmektedir. Alem ise sancak, bayraktır. Belli zamanlarda çıkarılır, genellikle bir kılıf içinde tutulurdu. Alemin başını açması ile de alemin külahından çıkarılması kastediliyor. Baş açmak ve saç çözmek matem halidir. Kılıcın eğriliği acı ve ıstıraptan belinin bükülmesi, kamış kalemin ucundan damlayan mürekkep de gözyaşı olarak hayal edilmiştir. Kılıç Yavuz Sultan Selim’in askeri dehasına, kalem de kendisinin bilime ve sanata verdiği öneme işaret etmektedir.
2. Bayrağın yüzü kana boyandı, yayın da beli bükülüp eğrildi.
Beyitte bayrağımızın kırmızı rengine işaret vardır.
3. (Matem tutan) ay göğsüne vurarak morarttı (yaraladı). Yıldızların da gözleri yaşla doldu.
Şair ay yüzeyinde görülen lekeleri, matem tutanların göğüslerine vurarak açtıkları yaralara, yıldızların sis içindeki parıltılarını da yaşlı gözlere benzetiyor.
4. Şafak o kadar kanlı gözyaşları döktü ki, güneşin battığı ufukları kana boğdu.
Şair güneşin battığı esnadaki kızıllığının yayılmasını, şafağın kanlı gözyaşları olarak yorumluyor.
5. Sabah vakti dert ile öyle bir ah çekti ki, karanlığı aydınlatan mum gibi ayı o an söndürdü.
6. Zaman, gecenin kara (matem) elbisesini giyip cihan sultanı için matem tuttu.
Beyitten siyah elbise giymenin o zamanki Türk toplumunda yas, matem tutma adetlerinden olduğu anlaşılıyor.
7. Merhametsiz felek onu öyle bir yaraladı ki, kimseler o yarayı iyileştirecek merhem bulamadı.
8. Gör, cihan hükümdarı tatlı canını, nasıl bir acıyla teslim etti.
9. Sultan Selim öldü, eyvahlar olsun! Onun için hem kalem hem de kılıç ağlasın.
İlk beyitte de geçtiği gibi kalem bilim ve sanatı, kılıç ise askerî dehayı, ve kahramanlığı temsil ediyor.
Prof.Dr. M.A. Y. SARAÇ DİVAN EDEBİYATI ŞİİRİNDEN SEÇMELER
İLGİLİ İÇERİK