Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 



SAYFA:2 /11-20

11-SUAL –CELAY SILAY

zincirlerle çekiyor işçiler
güneşi, yatağımın başına.
ben nasıl çıkarım bu kirli yüzle
güneşin karşısına?

kuşlar başucuma toplanmış
perdeleri açılıyor sabahın
ben nasıl sokarım bu tembel vücudu
bahçesine allah'ın?

kim gönderir satıcıları
kapımın eşiğine salat?
ben nasıl alırım mallarını
ancak kendilerine yetecek kadar.

gece örtülüyor üstüme
uyutmak için zannederim,
kim yaşatıyor beni hala
cevap isterim.


SİYAH-BEYAZ-GÜLTEN AKIN

Beni dünyadan ötelere götürdün
Kollarımı bağladın dur dedin
Tuz kokan geceler dur dedi
Durdum bekliyorum, gelme

Ay aydınlık gece kara
Gözlerimin ardında karanlık ölesiye
Canlı ve cansız ne varsa sımsıkı
Bu saat daha yakın daha el ele
Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum
Durdum bekliyorum, gelme

Bunu ta başından biliyordun
Bir gün buralarda sonuncu kalışım olacaktı
Ellerinin bir anlık şeklini tutacağım
Bozkırdan günün son treni geçecek
Ben her şeye ardından bakacağım
Bunu ta başından biliyorum
Durdum bekliyorum, gelme

Artık ne sen konuşmalısın ne başkası
Yaşamak adına geçtik bütün değerleri
Beyazın en orta yerinde duydu yürek
Bu rüzgâr tutmaz insanı uzun boylu
Bu rüzgâr serseri
Şimdi kavramların ve cümle rüzgârların dışında
Durdum bekliyorum, gelme


SENİ SEVDİM- GÜLTEN AKIN

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi

Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
Ve onların yoğun boyunlu kadınları
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin



SEVMEK - HALİDE NUSRET ZORLUTUNA

Sevmek... Delicesine, deliler gibi sevmek!
Kuş uçar gibi sevmek, gök gürler gibi sevmek.

Bir çocuk inancıyla inanarak, kanarak
Ve bir günahkâr fani azabıyla yanarak,

Hep onu arayarak baharda, yazda, kışta;
Nihayet "Büyük Sır"ra ulaşmak bir bakışta.

O bakışta okumak aşkın büyük adını,
Hep o büyük bakışta bulmak var olmanın tadını.

Sevmek: Hasta anneyi, altın başlı yavruyu,
Baharı, yıldızları, göğü, güneşi, suyu...

Yürekten kopan ince bir ahı, sever gibi,
Sevmek... Toprağı sever, Allah’ı sever gibi!



15-İYİ GÜNLER İLERDE ANNEANNE - HÜSEYİN ATLANSOY

iyi günler ilerde anneanne

iyi günler ilerde
bense yirmidört saatlik
günlerdeyim anneanne

rüyalarında senin ne kıyamet kopuyor
ne de bir gül düşüyor dalından
sen böyle istersin bilirim
gülümseyerek anneanne

oysa ne sarışın kızlar
göz kırpıyor esmer delikanlılara
ne de ortadoğu
bir gül bahçesi oluyor

yine de iyi günler
ilerde anneanne
esmerliğimiz
kıyamet herkese

halime bakıp üzülme anneanne
bir bakarsın dayımla beraber
ortak bir iş kurar
belki bir süpermarket açarız

ne dersin, kasada da
muzaffer durur, gülümseyerek
yok yok olur, dandy, pop-corn
ve kalve çorba satarız.

kahrolsun amerika deriz sonra
kahrolsun fransa için ve mançurya
kahrolur biz böyle deyince
devr-i daim düzeniyle dönen dünya

mançurya da kahrolur
niye kahrolacaksa

anneanne, müzmin
başağrılarım artıyor
işte yaşamak bu deyip dostlar
müttefiklere gülümsediğinde

anneanne, ah anneanne
çıkış yok ve bu tereke
rahmetli dedemin yüreğinden
daha eski bir mesele

yüreğimiz bölüştürülemez
iyi günler ilerde

sade ekmeği bildiğimiz
günler geçmişte
ve güzeldi anneanne
şimdi ekmek dile gelse
boğazımızdan geçişine
utandığını söylerdi

iyi günler yok!
iyi günler yok anneanne

kıyamet bize
kıyamet bize
kıyamet bize

kıyam/et bize
 

ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM - MEHMET AKİF ERSOY

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!…
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu…
İrticanın şu sizin lehçede ma’nası bu mu?


ONLAR -  MEHMET ÇINARLI

Sustuk sabırla, her şeyi öğrettiler bize.
Sevdikçe, nefret etmeyi öğrettiler bize.

Bir silkinişte ülkeye peygamber oldular,
Çektik, bütün günahları yüklettiler bize.

Bin bir düzenle saygıyı, imanı öldürüp,
İnkârı, kini, şüpheyi devrettiler bize.

Kaynarken ortalıkta cehennem kazanları,
Cennet, barış masalları dinlettiler bize.

Bizsiz ayakta durmaya yetmezdi güçleri,
Her gün bizimle güçlenerek, yettiler bize.



GÜLÜM -  MEHMET ÇINARLI

Saçlar ağardı, sanma ki yaşlanmışız gülüm.
Vallahi neyse sendeki, hoşlanmışız gülüm.

Yıllar ilerledikçe gönül uslanır sanıp,
Düşmüş büyük hatalara, aldanmışız gülüm.

Gel, ağzı süt kokanlara yaklaşma, zevki yok:
Onlar gibiyken aşkı oyun sanmışız gülüm.

Gül koklamak usulünü yıllarca meşk edip
Binbir çeşit dikenlere katlanmışız gülüm.

"Şairler incedir kıyamaz fazla sarmaya"
Derlerse, gör ki biz dahi insanmışız gülüm.


EY İNSAN DENİLENLER -  MEHMET ÇINARLI

Şeytanla gerdeğe girer, cinlerle oynaşırsınız.
Dostunuza dost görünür, düşmanla anlaşırsınız.

Gücünüzün yetmediği yerde haksever kesilir;
Dişinizin kestiğine nasıl gaddarlaşırsınız!

Yardımınız gerektiği zaman yaklaşılmaz olur;
Çıkar kokusu duyunca sokulur, sırnaşırsınız.

İstisnalar bulunmasa cinsimi inkar ederdim:
Ne hakla "insan" adını kabullenir, taşırsınız?

Sizden kurtulayım diye yalnız yaşadım çok defa;
Ölünce belki yine de başıma toplaşırsınız.

Cenazeme el sürmeyin varsın o da yerde kalsın;
Kime hoş görünmek için tabuta yaklaşırsınız?



EĞİLME! - MİTHAT CEMAL KUNTAY

Zincirin altınsa da hatta, koparıp kır,
Susmak ne demekmiş, yere haykır göğe haykır!

Vicdan bile duymaz çıkmazsa bir âhı,
Sessiz kölelerdir yaratan binbir ilâhı

Elbet put olurlar öpülen eller, etekler,
Elbet öpen oldukça, olur öptürecekler!

Hürriyet, o en son şerefindir, onu satma!
Bir tanrı yeter, kendine bin tanrı yaratma!

İnsandaki dört tane ayak devrini bilme,
Mahvolsa eğilmezdi baban, sen de eğilme!
 

 
20-N'OLMUŞ - MUSTAFA NECATİ KARAER

Unutsam, unutsam kiracıları
Mahalle hep eski mahalle ama...
Evleri, çocukları ve rüzgârı,
Mahalle hep eski mahalle ama...

Elim kapı tokmağında : «Gir!» dese
Fakat nedir içindeki vesvese
Komşular bana bakıyor nedense
Mahalle hep eski mahalle ama...

Uzaklarda kalmış gibi bir yerim
Fotoğraflarım, hâtıra defterim :
Pencereden kalkmıyor ağabeyim
Mahalle hep eski mahalle ama...

Ağzımda yarılanmış bir sigara
Birden bire yapışmışım duvara
Sofada kayboluyorum bir ara
Mahalle hep eski mahalle ama...

Aynalar üstüme doğru koşuyor
Eşya, ağzını açmış konuşuyor
Havaya kalkmış ellerim mosmor
Mahalle hep eski mahalle ama...

Şu oturduğu minder şu da sedir
Teşbihi seccâdenin üstündedir
Yengemin söylemediği nedir?
Mahalle hep eski mahalle ama
n'olmuş anama?

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER

AY ŞİİRLERİ

MARŞLAR

ÇOCUK ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi