Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ÇANAKKALE ŞİİRLERİ

  1. ÇANAKKALE - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL   
  2. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ - YUSUF TUNA   
  3. ŞEHİDİMİN ADI:  YÜCE ÇANAKKALE’M    
  4. ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE-MEHMET AKİF ERSOY    
  5. BİR YOLCUYA-NECMETTİN HALİL ONAN    
  6. ÇANAKKALE DESTANI - FAHRİ SAVAŞ    
  7. ÇANAKKALE’M- LEYLA GÜL VAROĞLU    
  8. ÇANAKKALE ÇANAKKALE- HÜSEYİN PARLAKDEMİR    
  9. ÇANAKKALE DESTANI- RIFKI KAYMAZ    
  10. HARP POEMİ- ZAFER HÜSNÜ TARAN    
  11. ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİNE- ENİS BEHİÇ KORYÜREK    
  12. ASKER AĞZINDAN- İBRAHİM ALAETTİN GÖVSA    
  13. KOLU KESİK ASKERE- MİTHAT CEMAL KUNTAY    
  14. BU VATAN KİMİN?- ORHAN ŞAİK GÖKYAY    
  15. MEÇHUL ASKER- CAHİT SITKI TARANCI    
  16. YILDIZLARIN HEDİYESİ- HALİT FAHRİ OZANSOY    
  17. SİPERDEN MEKTUP- İBRAHİM ALAADDİN GÖVSA    
  18. ŞEHİDİN KALBİ- ENİS BEHİÇ KORYÜREK    
  19. MEŞHUR ÇANAKKALE DESTANI    
  20. ÇANAKKALE DESTANI    
  21. KARDEŞİME -İDRİS SABİH  
  22. ÇANAKKALE- İBRAHİM ALAADDİN GÖVSA    
  23. HASAN ÇAVUŞUN ANASINDAN NAME-İ TEŞCİ    
  24. YARALININ DERDİ    
  25. ÇANAKKALE DESTANI    
  26. ŞEHİT ŞEHİR ÇANAKKALE- HAKAN TUĞRUL    
  27. ÇANAKKALE- NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU    
  28. BİR ŞEHİDİN SON DEFA SÖYLEDİKLERİ- MEHMET HASİB    
  29. ÇANAKKALE DESTANI- FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL    
  30. 18 MART ÇANAKKALE- ALİ OSMAN YILMAZ    
  31. ÇANAKKALE’DE YAZILAN DESTAN- SELAHATTİN ÖLMEZ    
  32. ÇANAKKALE- MUHTEREM ASLAN    
  33. ÇANAKKALE- ŞEFİK AYDEMİR    
  34. ÇANAKKALE ŞEHİT VERİYOR    
  35. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ- SAMET MEHMET BORA    
  36. ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ    
  37. ÇANAKKALE'DE ÖLÜM - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA    
  38. ÇANAKKALE – İLHAN YÜKSEL    
  39. ÇANAKKALE ZAFERİ- İBRAHİM SAĞIR    
  40. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ    
  41. ÇANAKKALE’DE BEN VARDIM -SERDAR YILDIRIM    
  42. ÇANAKKALE    
  43. ÇANAKKALE ÖFKELİ – ORHAN AFACAN    
  44. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ    
  45. ÇANAKKALE DESTANI – FAHRİ ERSAVAŞ    
  46. TARİHSİN ÇANAKKALE – SADETTİN AYDOĞDU    
  47. ZAFER TÜRKÜSÜ – FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL    
  48. ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE – KADİR KAYA    
  49. ÇANAKKALE SAVAŞI – ALİ OSMAN ATAK    
  50. ÇANAKKALE MARŞI    
  51. ŞEHİTLERİN DİLEKÇESİ    
  52. ÇANAKKALE – BÜLENT ECEVİT    
  53. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ- ADNAN ARDAĞI    
  54. ANAFARTALAR SAVAŞI- OĞUZ KÂZIM ATOK    
  55. GÜN DOĞUSU DESTANI- FAZIL BAYRAKTAR    
  56. ÖNSÖZÜ- FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA    
  57. ARIBURNU-CONKBAYIRI- SÜREYYA ENDİK
  58. YARINKİ ÇANAKKALE- İBRAHİM ALAETTİN GÖVSA    
  59. ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ –KALACIKLI HAKKI    
  60. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ- ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN    
  61. SİPERLER GENE BİZDE- CENAB OZANKAN    
  62. MUSTAFA KEMAL'İN SAATİ- MUZAFFER UYGUNER    
  63. ÇANAKKALE DESTANI-OKTAY YİVLİ    
  64. ŞEHİDİMİN ADI:  YÜCE ÇANAKKALE’M   

 

SAYFA: 1 / 01-10


1- ÇANAKKALE - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün.   
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin!

Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla.
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.             
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,  
Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden.  
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,  
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son döğüştüğü yersin!

Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün ey Çanakkale ki sen Mustafa Kemal'in,
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!


 
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ - YUSUF TUNA

Düşen bir askerle dirilen yürek vuruyor,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
Karşımda koskoca yaşanmış tarih duruyor,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
 
Bu geçmiş tarih insanları bir bir yutuyor,
Yiğitler vurulmuş al kan içinde yatıyor.
Kalanlar vatan için ölmeye can atıyor,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
 
Çanakkale gönülde olan varımız demek,
Sevdası ile vatan bizim yârimiz demek.
Bu bayrak bizim namusumuz arımız demek,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
 
Bu destan temizler benim gönlümün isini,
Anamın sesi yansıtır yüreğin sesini.
Şehit eşleri bağrına basmış yavrusunu,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
 
Yusuf biz bakıp tarihten ibret alıyoruz,
Vatan uğruna biz şehit olup ölüyoruz.
Şehitlere selam durmak için geliyoruz,
Yiğitler haykırıyor; Çanakkale geçilmez.
 

 
ŞEHİDİMİN ADI:  YÜCE ÇANAKKALE’M

Bir gül kokusu yayılır topraktan
Bir devri yücelten Çanakkale'm
Analar babalar arkandan ağlar
Şehidimin adı: Yüce Çanakkale'm
 
Yüreklerde senin destanın çağlar
Bu millet senin zaferinle coşar
Seyit On başının gözünden kanlı yaş akar
Şehidimin adı: Yüce Çanakkale'm
 
Çanakkale'm!57.alayın kahramanlığına
Semadaki ay yıldız şahitti
Rüzgâr dinmeyen boğazında
Çanakkale’m! Bir asırda şanlı zaferi hak etti
 


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE-MEHMET AKİF ERSOY

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
 
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
 
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’
 
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
 
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
 
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
 
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
 
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
 
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
 
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
 
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
 
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
 
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
 
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
 
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
 
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
 
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
 
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
 
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
 
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
 
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat iman?
 
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlahi o metin istihkâm.
 
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
 
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;
‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.
 
Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
 
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
 
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
 
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
 
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
 
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
 
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
 
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
 
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
 
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
 
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
 
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
 
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
 
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
 
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
 
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
 
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
 
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


 
5-BİR YOLCUYA-NECMETTİN HALİL ONAN

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın!1
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun solunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
istiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele2
Mehmedin düşmanı boğduğu sele
-Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir. _ 1927

1   Çakıl Taşları'nda;
“Eğil de kulak ver bu sakıt yığın" şeklindedir.
2    Çakıl Taşları’nda;
“Son vatan cüz’ü de geçerken ele" şeklindedir.


 
ÇANAKKALE DESTANI - FAHRİ SAVAŞ

Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz…
Geçilmez bu boğaz…
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz…
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i…
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor…
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı..

 
ÇANAKKALE’M- LEYLA GÜL VAROĞLU

Seni anlatmaya yetmiyor dilim
Bayrağım burcunda al Çanakkale’m
Değilsin sadece şirin bir ilim
Diyetin ödenmiş bil Çanakkale’m
 
Daha onbeşinde küçücük yaşı
Tekbirle çınlatmış dağ ile taşı
İman dolu göğsü gururlu başı
Mehmedimin kanı sel Çanakkale’m
 
Kimi harbiyeli kimi liseli
Delikanlı olmuş deli mi deli
Sarmamış kolları taze güzeli
Ayşe’ler Fatma’lar dul Çanakkale’m
 
Vatanım, toprağım deyip uğruna
Sarılıp imanla al bayrağına
Kınalı kuzular girmiş bağrına
Koynunda şehitler gül Çanakkale’m
 
Analar kınayla cepheye salmış
Nice koç yiğidim burada kalmış
Sakın şehidime demeyin ölmüş
Lâl olsun söyleyen dil Çanakkale’m
 
Batacak sanmışlar Türk’ün güneşi
Mehmedin bağrında iman ateşi
Destanlar yazdırdı yoktur bir eşi
Dillerde türküsün gül Çanakkale’m
 
Durup da bir yudum suyunu içtim
Basmadım toprağa dikeni seçtim
Dualar okuyup edeple geçtim
Ölürüm uğruna bil Çanakkale’m

 

ÇANAKKALE ÇANAKKALE- HÜSEYİN PARLAKDEMİR

Bir ölüp bin dirilmiştir
Düşmana ders verilmiştir
Yiğit burda görülmüştür
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele
 
Ser veririz sır vermeyiz
Ölürüz geri durmayız
Aman diyene vurmayız
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele
 
Verdik orda binbir Şehit
Bütün dünya oldu şahit
Dünyaya bedel bir yiğit
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele
 
Ah Hüseyin’de olsaydı
Düşmana kalpten vursaydı
Vatan için can verseydi
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele


 
ÇANAKKALE DESTANI- RIFKI KAYMAZ

Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım.
Şehidimin türküsü, toprağım, suyum, kanım.
Şüheda nefesiyle dirilen gülüm, canım…
 
Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.
 
Mehmetçiğin yüreği, düşman zırhını deldi.
O, önünde durulmaz, bentleri aşan seldi.
Seyyid Çavuş misali, imanıyla yüceldi.
 
Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.
 
Kayıt düştü tarihler: On Sekiz Mart gününü.
Mehmetçiğin mermiye, ölüme güldüğünü.
Gördü bütün bir dünya, inanmanın gücünü.
 
Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.
 
Çanakkale, ecdadın değerli hediyesi,
Unutulmaz bir destan, şanlı bir zafer bestesi,
“Çanakkale geçilmez! ”: gerçeğin ifadesi.
 
Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.
 
Ey bu cennet vatana kanıyla can verenler!
Şehadet bahçesine bir gül gibi girenler!
Size selâm ve dua, ölüp de ölmeyenler!
 
Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.


              
10-HARP POEMİ- ZAFER HÜSNÜ TARAN

Onlar bağ bozumuna gider gibi
Ellerinde sıcaklığı karılarının
Dudaklarında vatan türküleri
Ve dağınık saçlarında rüzgâr,
Çekip gittiler katar katar.
Yeni dostlar tanıdılar kara vagonda
Tarlalara bakıp için için dert yandılar
Memleket hasretinden,
Ve bir tünelin kara ağzında
Görünmez oldular…
 
Çiçek açmış nar ağacı gibi
Al al oldu göğüsleri
Saçlarının en güzeli
Tel örgülerde kaldı.
Vesikaya bağlı değildi
Taş yemek, toprak yemek, mermi yemek
Yediler deşilen gövdelerinden
Bağırsakları sarkıncaya dek.
Ceplerinden çıkardıkları resimlere
Bakıp bakıp da kanlı saçları arasından
Dediler “neylersin karıcığım
Ölüm de varmış kaderde…”
Pençe pençe kanları yerde
Kardeş kardeş uyudular
Kolları bacakları başka siperde.
 
Anlatıyordu bu adam harbe dair
Yüzüne yamanmış barut yanığı,
Sağ kolu bir cephede
Ya bir cephede ayağı.
“Onlar
Dağınık saçlarında rüzgâr
Çekip gittiler katar katar.
Biz böyle yaşadık arkadaşım
Senden ne haber?”

 

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi