Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

TESDİS

Bir gazelin beytileri üzerine dörder mısra daha ekleyerek onları altışar mısralık bendler haline getirmeye denir.Gazelin bütün beyitleri tesdis edilmişse kafiye düzeni: aaaaaa /bbbbba/ccccca; gazelin sadece matla beyti tesdis edilmişse: aaaaaa / bbbbaa…

 

“Güller açıldı sahn-ı çemen sebze-zârdur

Devrân-ı lâle mevsim-i zülf-i nigârdur

Hengâm-ı şevk u zevk u kenâr u bahardur

Vakt-i cünûn u şevk-i mey-i hoş-güvârdur

Bülbül terâne başladı evvel bahardur

Şeydâlığum benüm yine bî-ihtiyârdur”

                                    Fevrî

Açıklaması: Güller açıldı, bağlar, bahçeler yemyeşil oldu. Lale zamanı, güzelin zülfünü ele alma mevsimi, neşe ve zevk sürme, güzeli kucağa alma ve çiçek vaktidir. Lezzetli şarap içme isteğinin ve çılgınlığın arttığı vakittir. Bülbül nağmeye başladı, ilkbahardır. Yine elimde olmadan kendimi duygularımın coşkunluğuna bıraktım.

16. yüzyıl şairlerinden Fevrî'nin (öl. 1571), Şemsî'nin (öl. 1580) bir gazeline yaptığı 5 bendlik tesdisin ilk bendi. Şiirde koyu renk yazılmış beyitler Şemsî'nin gazeline aittir.

 

TESDİS-İ MÜNÂCÂT-I ŞİNÂSİ

Tanrı'nın öyle muazzam ki huzûr-ı ilahi
Şem'a-i kudretidir mihr-i müniriyle mehi
Kalamaz mahkeme-i afv u mücâzâtı tehi
Kasıdı Hazret-i Cibril ü melâik sipehi
Hak te'âlâazamet âleminin pâdişehi
Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi

Bî-temel kıldı binâ hep felek bî-bedeli
Vermedi devr-i hükm-i sâzına zerre halli
Kadem u hâdisi isbâta yeter bu ameli
Başka bir hâlik-i âlem olamaz mâ-hasalı
Hâsdır zât-ı İlâhisinemülk-i ezelî
Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lemyezelî

Kâinata bir atan nazra-i ibret-zâdı
Görür âsâr-ı hüdâvend-i hükm-i mu'tâdı
Hâk ile mezc ederek âteş ü âb u bâdı
Eyledi hilkat-i eşyâya sebeb-i ezdâdı
Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümleyed-i kudretinin icâdı

Ayn u gayri diyerek etmemeli halka şek
Farzdır zât-ı ilahisini tenzih etmek
Yerde gökte bütün eşyâda anı bilmeli tek
Sâde insan mı aceb vahdeti tasdîk edecek
İzzet ü şânını takdîs kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek

Çar-mıh üzre binâ kıldı cihân-ı kudret
Mâye-i âlem ile kıldı ta'yin-i hilkat
Âdemi âleme kalbeyledi Rabb-i hikmet
Fasl olundu yine dört fasl ile sâl ü sâ'at
Emr-i vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket

Yaradan öyle yaratmış ki cihânı dilkeş
Olmadı hem olamaz cümle-i mahlûkâta eş
Parlayan zerre-i mevhûmede Hak'tır meh-veş
Tutuşur nâr-ı azâbıyla cihân-ı serkeş
Pertev-i rahmetinin lem'asıdır ayla güneş
Tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş

Cilve-gâh eyledi eflâki hudâvend-i kebîr
Arşın a'lâ buyurup âlemin etti tevkîr
Kıldı mi'râc-ı risâlet ile zeyn ü tesrîr
Encüm-i rahmet ile oldu fezâsı tenvîr
Kimi sâbit kimi seyyâr be-takdîr-i Kadîr
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr

Berk urur zerre-i nâçizede Allah eseri
Eserinden görünür sun'-ı Hudâ'nın diğeri
Verdi mecmua-i mevcude bize bu haberi
Bulunur Hâlik-i eşyanın o şeylerde yeri
Göremez zâtını mahlûkunun âdi nazarı
Hisseder nûrunu ammâ ki basiret basarı

Levha-i âleme bir nazra-i ibret lâzım
Fark-ı mahiyetine ayn-ı basiret lâzım
Hurde-i nakş-ı kemâlâtına dikkat lâzım
Sakın Allah diyerek fıtrata hayret lâzım
Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lâzım
Cân ü gönlümde münâcât ü ibâdet lâzım

Olmasa zahm-ı günahı yed-i gufrân bağlar
Seyf-i isyân ile mecrûh ciğeri bağlar
Afv-ı isyâna olan dâdımı duysa dağlar
Taleb-i mağfiret Hakka uyûnu çağlar
Ey Şinasi içimi havf-i İlahi dağlar
Suretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar

Bir zaman bağlanarak zülf-i zer-i gonce-lebe
Eyledi zevk u huy u heves ma vü cebe
Sâzu aşk ile nihayet verdin rûz u şebe
Erdi encâma ömür lanet eder bu taraba
Eder isyânıma gönlümde nedâmet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvim talebe

Vakfeden gönlümü bu sûzişe zülf-i zerdir
Bâis-i çirk ü huy u hevesim dilberdir
Tövbeden kat'-i lisana sebeb ol peykerdir
Beni bî-zâr eden âlemde bu derd-i serdir
Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir

Dil günehden usanıp tövbeye mâil mi değil
Acz ile yârine izzete sâil mi değil
Tehi vüfermân-ı ilahisine âmil mi değil
Nass-ı kıraâti bize afvını kâil mi değil
Bî-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
Yoksa âlemde kulu âleme dahil mi değil

Feyz-i Hakkın ola mı necle aceb imkânı
Bulmalı, yoksa taleb eyleyecek vicdânı
Bahr-ı iltifat-ı Hudâ'nınolamaz pâyânı
Rabt-ı kalb eyleyerek sevmelidir Sübhân'ı
Kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksanı
Ya anın kahrına galib değil mi ihsânı

Râh-ı zulmette düşüp kaldı ise geç, külehim
Çok sürmez bu karanlık yer ola nâle-gâhım
Yetişir mihr-i hidâyet açar etrâf u rahım
Beyt-i endûhumu gülşen kılar elbet ilâhım
Nûr-ı rahmet niye güldürmeye rû-yı siyehim
Tanrı'nın rahmetinden de büyük mü günehim

Takdir olsa da muzlim dil ü hiddet-pertev
Beyt-i Mevlâ'dır anı nûru münevver eyler
Bu nâmla Hafîd etse hatâ-yı evfer
Yalvarır Hâlık'ına afv-ı keremin ister
Beni afveylemeye fazl-ı İlâhisi yeter
Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhisi biter

Hafîd
Hâfid mahlaslı Abdülgâni Efendi, Şinâsi'nin 20 beyitlik münâcâtının 16 beytini tesdis etmiştir. Gerye kalan aşağıdaki beyitleri tesdisinin dışında tutmuştur.
7
Şerer-i heybet-i ulviyyyesidir yıldızlar
Anların şu'lesi gök kubbesini yaldızlar
9
Varlığın bilme ne hâcet kürre-i âlem ile
Yeter isbâtına halkettiği bir zerre bile
12
Neş'e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
Anla var Hâlikime gayri ne yapmak dilerim
19
Sehvine oldu sebeb acz-i tabî'-i kulunun
Hem odur âlem-i manîde şefî'-i kulunun
Eksik beyitler dolayısıyla bu manzume tam bir tesdis değildir. Fakat Şinasi’nin bu manzumesine yazılan tek naziredir. Dönemin zihniyet çözülmesinin en belirgin manzumesi olan bu metne başka nazire vb. şiirlerin yazılmamış olması düşündürücü

 

TESDĪS-İ BEYT-İ BĀḲĪ-AZİZİ


Fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilün


Kārı ‘aşḳ ehli gibi herkesüñ efġān ancaḳ
Elem ü miḥnet ile gözleri giryān ancaḳ
Deli göñlüm gibi ser-geşte-i devrān ancaḳ
Dime dünyāda benem ḫāṭırı vīrān ancaḳ
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”

Ġoncenüñ ḫande olup bâġ-ı cihānda kārı
Bülbülüñ girye ile kārı fiġān u zārı
Güldürür kimini gerçi bu ḳınā gülzārı
Aġladup kiminüñ eyler gözi yaşın cārī
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”

Kimi devletde bu ḫalḳuñ kimisi rif‘atde
Kimisi faḳr u felāketde kimi ẕilletde
Kimi vuṣlatda kimisi elem-i firḳatde
Kimi rāḥatda kimi derd ü ġam-ı miḥnetde
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”

Künc-i miḥnetde idersem n'ola āh u feryād
İrişüp faḳr-ı viṣāle dil ü cān olmadı şād
Miḥnet-ābād-ı cihān içre nitekim Ferhād
Ġam u endūh u belā çekmege oldum mu‘tād
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”

Kimi dünyāda olup gül gibi şād u ḫurrem
Kiminüñ girye vü efġān ile çeşmi pür-nem
Bülbül-āsā bu cihān içre ‘Azīzī bir dem
Gülmek olmadı müyesser diyü baña yime ġam
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi ḫandān kimi giryān kimi nālān ancaḳ”

Külliyât-ı Latîfî, Ahmet Sevgi Özel Kitaplığı, TY. No: 5, v. 80a 

 

TESDĪS-İ ĠAZEL-İ BĀḲĪ -AYANİ

Fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilün

Sāḳıyā kimisi mey-ḫānede şādān ancaḳ
Kimi bir verd-i ruḫ-ı yār ile ḫandān ancaḳ
Kimi pervāne-i pür-şem‘-i şebistān ancaḳ
Kimisi genc-i ġam-ı ‘aşḳ ile giryān ancaḳ
“Ḥāl-i ‘ālem ezelī böyle perīşān ancaḳ
Kimi giryān kimi ‘uryān kimi nālān ancaḳ”


Kimine yār-ı dil-ārāmı ḳılur mihr ü vefā
Kimine dilber-i fettānı ider cevr ü cefā
Kimi bir ḥabbeye muḥtāc bu ḫalḳuñ cānā
Kimisi şāh-ı cihān kimi ayaḳlarda gedā
“Bu cihān kimine ḳaṣr-ı ṭarab-ı ‘ayş-ı ṣafā
Kiminüñ miḥnet ile başına zindān ancaḳ”

Kimisi mey-kede bezminde müdāmī ḫammār
Kiminüñ sīnesi üstinde yatur bir dil-dār
Kām-rāndur kimi destinde şumār-ı dīnār
Giceler tā seḥer olınca kimisi bīdār
“Kimisi bülbül-i nālān u gül-i ‘ārıż-ı yār
Kimi pervāne-i şem‘-i ruḫ-ı cānān ancaḳ”

İ‘timād eyleme ey sāḳī bu dehr-i dūna
Rūz u şeb māyil olup nūş-ı mey-i gül-gūna
İ‘tiḳād eylemez erbāb-ı ḫıred vārūna
Minnet ol pādişeh-i bī-bedel ü bī-çūna
“Pāymāl olmada āḫir şütür-i gerdūne
Pādişāh ile gedāsı hele yeksān ancaḳ”

Kimi bir kebk-ḫırāmuñ düşüp ardınca revān
Kimi bu bāġ-ı cihānda ṣalınur serv-i revan
Kimisi ‘āşıḳ-ı bī-çāre dem-ā-dem tālān
Pā-bürehneye ‘Ayānī gibi olmış ‘uryān
“Bāḳıyā ḫānḳāh-ı ‘ālem-i ḥayretde hemān
Her gelen kimse bu esrār ile ḥayrān ancaḳ”

Dîvân-ı Ayânî, Süleymâniye Ktp. (Hüsrev Paşa) No: 584, v. 4a -4b .

EDEBİ SANATLAR 1 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )

EDEBİ SANATLAR 2 - KONU ANLATIM VİDEOSU ( Youtube Kanalımız için TIKLAYINIZ )

SON EKLENENLER

Üye Girişi