Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

 

GÖSTERGEBİLİME GİRİŞ(1)

GİRİŞ

Göstergebilim, yaşamın her alanına göstergeler aracılığıyla yaklaşan ve bu göstergelerin içinde bulunduğu dizgelerin oluşum süreçlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Her uzmanlık alanı, göstergebilimin gözüyle yeniden değerlendirilebilir.

Gösterge

Gösterge, zihnimizdeki bir kavramın yerine geçen bir durum, eylem ya da varlık anlamına gelir. Bir sözcük ya da görüntü şeklinde karşımıza çıkan göstergeler, mesaj iletme işlevine sahiptirler. Bu mesaj, iletişim, uyarı ya da sanatsal amaçlı olabilir. Aynı gösterge, içinde bulunduğu bağlama göre farklı şekillerde yorumlanabilir.

Birden çok ve değişik göstergelerin bir araya gelmesinden oluşan yeni anlama "aşırı gösterge" adı verilir. Bu göstergelerin oluşturduğu bütünden anlama ulaşmak için onları tanımamızı sağlayacak bazı ön bilgilere gereksinim vardır. Sanat ve edebiyat da bir aşırı gösterge niteliği taşır. Fakat kendisini oluşturan öğeler, tam olarak zihnimizdeki kavramlara karşılık gelmediğinden bunları yorumlamak daha zordur.

Dizge

Dizge, birbirine çeşitli yönlerden bağlı birtakım göstergelerin uyumlu bir şekilde bir araya gelerek oluşturdukları bütüne denir. Bir dizge, kendisini meydana getiren göstergelerin niteliğine göre kapsama, dışlama, bir arada bulunma gibi çeşitli işleyiş ilkelerine sahiptir.

İnsanı çevreleyen dizgelerin tümünü, "doğa ve kültür dizgeleri" olarak sınıflandırabiliriz.

1. Doğa ve Kültür

Doğa, birbirini tamamlayan ve etkileyen belli kurallar etrafında bir araya getirilmiş büyük bir dizgedir. İnsanı da bu bağlamda doğanın bir parçası olarak kabul edebiliriz.

İnsanın sahip olduğu pek çok özellik, genlerinde taşıdığı bilgilerin kuşaktan kuşağa aktarılması yoluyla belirlenmiştir. Bu kalıtımsal bilginin dışında insan, bilgiyi öğrenme ve iletişim yoluyla bilinçli bir şekilde elde eder. Böylece bireylerin tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde kazandığı her türlü değerlerin ve bilgilerin, kuşaktan kuşağa aktarılmasıyla oluşan ikinci büyük dizge de "kültür" adını alır.

insanı çevreleyen bu iki büyük dizgenin(doğa ve kültürün) ortak noktası, ikisinin de temelinde bilginin olmasıdır. Fakat birey tarafından bilinçli ve bilinçsiz olarak algılanması yoluyla birbirinden ayrılırlar. Göstergebilimin temel konusu da insanların bilinçli olarak oluşturduğu kültür dizgelerini araştırmaktır.

2. İletişim ve Dil

Kültürü meydana getiren en önemli etken iletişim ve iletişimi sağlayan temel araç ise dildir. İletişim, hayvanlar arasında da mevcut olan bir olgudur. Fakat onların iletişimi içgüdüsel olarak kendilerinde doğuştan bulunan bazı davranış kalıplarıyla sınırlıdır ve sonradan öğrenme yoluyla elde ettikleri bilgi, insana göre çok azdır. Ayrıca, hayvanlardaki iletişimin en belirgin özelliği de onların hep içinde bulundukları âna, diğer bir deyişle şimdiye göre hareket etmeleridir.

insanlarda ise an, geçmişten gelen ve geleceğe doğru uzanan bir çizgi üzerinde bulunur. Bu da onlara davranışlarını sorgulama imkânı verir. Böylece dünya, insanın uzaktan bakabildiği bir nesne boyutuna geçer. Bireyler, bu zaman süreci içinde öğrendiklerini soyutlayıp başkalarına aktarırlar. Böylece kültürün oluşmasına katkı sağlanır.

Dil

Bireylerde belli bir bilgi birikiminin oluşması, dil sayesinde gerçekleşir. Dili bir iletişim aracı haline getiren en önemli etken, sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşan dizgedir.

Dilin ilk ve ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, insan yavrusunda dilin gelişme sürecinin takip edilmesi, bu konuda bir fikir verebilir. Öncelikle çocuk, somut bir nesnenin adını öğrenir. Daha sonra bu adı, sadece o nesne için değil, ona benzeyen tüm nesneleri içine alan bir kümeyi de kapsayacak şekilde kullanır. Sözcüğe verdiği bu geniş anlamı, zaman içinde ayrıntıya inerek daha sınırlı bir hale getirir. Böylece oluşan yeni küçük kümelere de yeni adlar vererek sözcük dağarcığını geliştirir.

Bir nesnenin bir sözcüğe soyutlama yoluyla bağlanması, nesnelerin kendileri yokken de onlar hakkında konuşabilmemizi, düşünebilmemizi sağlar. Böylece oluşan geçmiş ve gelecek kavramı, dünyaya bakışımıza derinlik kazandırırken, bilinç duygusuna da kaynaklık eder.

Sözcükler, öncelikle genel ve kapsayıcı özelliklerine göre bir kümeye dahil edilerek sınıflandırılır. Bir genelleme işlemi olan bu sınıflandırmalar yoluyla zihnimizde kavram adı verilen soyut birimler oluşur ve sözcüklerle temsil edilir. Bu süreç bilgi aktarımını mümkün kılan en temel süreçtir. Fakat bilginin asıl taşıyıcısı, sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşan tümceler ve tümce gruplarıdır.

Tümcelerin anlam kazanması ve iletişimi sağlayabilmesi için belli kurallar bütünlüğüne sahip bir dil dizgesi içinde yer alması gerekir. Dil dizgesi, zihnimizin ve düşüncelerimizin oluşmasında önemli rol oynaması nedeniyle diğer dizgeler içinde önemli bir yere sahiptir. Göstergeler ve bunların bir araya gelmesiyle kurulan ilişkiler ağı, zaman içinde birtakım değişikliklere uğrayabilir. Fakat iletişimi sağlayabilmek için dizgenin genel kurallarına uymak gerekir.

Birey, toplumsal ve kültürel yaşamında birbiriyle karşılıklı etkileşim içinde olan pek çok dizgeyle çevrelenmiştir.


(1)Fatma Erkman-Akerson, Göstergebilime Giriş, Multilingual yay., İstanbul 2005, 262 s. Kitabın uygulamalara ayrılan son bölümü, özetin kapsamı dışında tutulmuştur. Burada, V.Propp, A.J. Greimas, Genette, R.Barthes gibi araştırmacıların göstergebilime yönelik görüşleri ana hatlarıyla verilerek; edebiyat, karikatür, reklam, resim gibi alanlardan seçilmiş örnekler üzerinde çözümlemeler yapılır. Göstergebilimsel yöntemin uygulanabilirliğini yerinde görmek açısından, bu örneklerin incelenmesi gerekir.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi