Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

PASTORAL ŞİİR NEDİR ve PASTORAL ŞİİR ÖRNEKLERİ

Doğa güzelliklerini, kır ve çobanların yaşamlarını anlatıp sevdirmeyi, buralara duyulan özlemleri dile getirmeyi amaçlayan şiir türüne “Pastoral şiir” denir. Bu tür şiirlerde tanımda da yer geldiği gibi doğa ve kır güzellerini dile getirip oraları sevdirmek amacı bulunmaktadır. Şiirlerde bir amacın bulunmasından dolayı dil son derece sade, anlatım süsten uzak ve imgesizdir.

Pastoral şiiri iki başlıkta incelememiz mümkündür:

1. İdil: Şairin ya da ozanın kendi ağzından monolog bir şekilde doğa ve kır yaşamının anlatılmasıdır.

2. Eglog: Çobanların karşılıklı konuşarak doğa ve kır yaşamının güzelliklerini diyalog bir şekilde aktarmasıdır.

Bu şiirlerin ilk örneklerini Eski Yunan’da Theokritos vermiştir. Türk Edebiyatında ise Abdülhak Hamit Tarhan’ın “Sahra” adlı şiiri bu türde dikkat çeken şiirlerdendir. Bunun dışında Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Çoban Çeşmesi” ve Kemalettin Kamu’nun “Bingöl Çobanları” adlı şiirleri pastoral şiir örneklerindendir.
Pastoral Şiir Özellikleri

   
Doğa güzelliklerini ve kır-çoban yaşamını dile getiren şiirlerdir.
    Dil sade ve imgesizdir.
    Kır yaşamını sevdirmek gibi amacı vardır bu şiirin.
    İdil ve eglog olmak üzere iki çeşidi vardır.
    Bu şiirlerin ilk örneklerini Theokritos vermiştir.
 
Edebiyatımızda idil denilebilecek pastoral şiirler varsa da eglog tarzı şiir yoktur. Bunu Tevfik Fikret denemiş ancak pek başarılı olamamıştır. Recaizade Mahmut Ekrem, Yahya Kemal, Behçet Necatigil, Cahit Külebi başarılı pastoral şiir örnekleri vermişlerdir.
 
Türk edebiyatında ilk pastoral şiir Abdülhak Hamit Tarhan'ın 1878 yılında yazdığı Sahra adlı eseridir.


BİNGÖL ÇOBANLARINA-KEMALETTİN KAMU

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,

Bu dağların en eski âşinasıdır soyum.

Bekçileri gibiyiz ebencet buraların,

Bu tenha ovaların, bu vahşi kayaların

Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi.

Her gün aynı pınardan doldurur testimizi,

Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.

Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni;

Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.

Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek,

Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,

Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı

Her adım uyandırır ayrı bir hatırayı.

Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda

Bu çamlıkta söylemiş son sözlerin babam»

Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,

Sunamın başka köye gelin gittiği akşam.

Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla

Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.

— Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al.

diye hıçkırır kaval.

............

Kemlettin KAMU

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi