Kullanıcı Oyu: 2 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR (1920-1940)

Ölçü ve kafiyeye gibi kurallara bağlı olmadan şiir yazma dünya edebiyatında Arnodi Heine (Alman) ve Eliot Claudel (Fransız) ile başlar.
Türk edebiyatında ise Fransız sembolistlerden etkilenerek serbest nazmın ilk temsilcisi olarak Cenap Şahabettin olarak görülür.
Serbest nazmın üç şekli vardır:

1) Ölçülü-kafiyeli serbest nazım: Serbest müstezattan daha serbest bir şekille yazılan bu şiirlerde dize bir sözcüğe kadar iner, fakat dizelerde bir kafiye vardır. Ölçü genellikle aruzdur. Ahmet Haşim bu şiirde çok başarılı eserler vermiştir. "O Belde" şiiri bu özellikleri taşır.
Ne sen
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesa
Ne de alam-ı fikre bir mesa
Olan bu mai deniz
Melali anlamayan nesle aşina değiliz.
 (Ahmet Haşim)

2) Ölçüsüz-kafiyeli serbest nazım: Kafiyede iç ritimden yararlanan ama ölçüsüz şiirlerdir. Mısralar hiçbir dış düzene sahip değildir. Edebiyatımız da Orhan Veli Kanık bu üslupta şiirler vermiştir.
'İstanbul'un mermer taşları;
Başıma da konuyor aman martı kuşları;
Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalım
Senin yüzünden bu halim.
İstanbul'un orta yeri sinema;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş; bana ne?
Sevdalım
Boynuna vebalim!'
 (Orhan Veli Kanık)

3) Ölçüsüz-kafiyesiz serbest nazım: Hiçbir ölçüye bağlanmadan hiçbir kural ve kayıtla sınırlandırılmayan ve dili duygulu söyleyişiyle öz sesinden ritim yakalanan şiirlerdir. Bu akım Orhan Veli'yle başlamış olsa bile onun şiirlerinde de kafiye, düzensiz de olsa vardır; o da daha sonraları tamamen kuralsız şiire dönmüştür.

GÜZEL HAVALAR

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
(Orhan VELİ)
Kıyısına tuz ileten rüzgârı
balıkların yüzdüğünü duyarım.
Dinlerim yosunların konuştuğunu
midyelerin ağladığını.
Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır
delinir
kan akar.
Bir kanadı var
zehir yeşili...
(Sait Faik Abasıyanık)


Türk şiiri 1920’lerin başında birkaç yeni girişime birden tanık oldu. Dergâh hareketinin yanı sıra Nazım Hikmet (1902-1963) ve Ercüment Behzat Lav’ın (1903-1984) yazdıkları şiirlerle edebî gelenekten kopuşu getirdi. Bu kopuşun temelinde, aruz ve heceyi reddeden yeni bir hayat anlayışını yeni bir üslup ve söyleyişle işleme vardır.

Bu süreçte neredeyse tüm dünyada eş zamanlı olarak gelişen siyasi ve toplumsal hareketlere bağlı olarak yeni bir edebiyat akımı doğdu. “Toplumsal gerçekçilik” ya da “sosyalist gerçekçilik” adı verilen bu akım; Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önemli bir damarı oldu. Başlangıçta Atatürk ilkelerinden bir hayli etkilenen bu şiir anlayışı, modern şiirimize büyük bir açılım kazandırır.

Bu şiir anlayışının temelini materyalist dünya görüşü oluşturur. Bu edebi hareketin ideolojik arka planını ise Marksist ideoloji şekillendirir. Fakat bu edebi anlayış şekillerini oluşturuncaya kadar 'halkçılık ve köycülük' kavramları üzerinde daha sonra 'işçi' kavramı çevresinde gelişmeye devam eder.

Emekçilerin sorunları, emek-sermaye çelişkisini ve yaşamın kaygılarını konu alan bu akım, “toplum için sanat” görüşünü temsil ediyordu.

Toplumcu Gerçekçi edebiyat anlayışını 1934 yılında Moskova'da yapılan 'Yazarlar Birliği Kongresinde' Maksim

Gorki bazı maddelerle sıralar:

1.    Toplumcu gerçeklik daha önceki eleştirel gerçeklikten farklı olarak pragmatik  bir edebiyattır ve tezi vardır.
2.    Bu edebiyatta insanı belirleyen en temel öğe kolektivizmdir. Sosyalist bireysellik ancak kolektif emek içinde gelişebilir.
3.    Yaşam eylemdir ve yaratmaktır.
4.    Bu edebiyat eğitici işlevle yüklüdür. Sosyalist bireyselliğin geliştirilmesi bu edebiyatın ana amacıdır.


Toplumcu şiir anlayışının temsilcileri:

Sanatın her alanında, “ne olduğundan çok, nasıl olması gerektiği sorusuna” yanıt arayan bu akım, Türkiye’nin toplumsal yapısını ve edebî sorunlarını ele alan toplumsal gerçekçiler, o dönemin Aydınlık dergisi etrafında bir araya geldiler. “Beşir Fuat, Hoca Tahsin Efendi, Abdullah Cevdet, Nazım Hikmet, Ercüment Behzat Lav" gibi isimler bu anlayışın ilk temsilcileridir.

1940’lı yıllarda

  1. Hasan İzzettin Dinamo,
  2. Rıfat Ilgaz. Cahit Irgat,
  3. M. Niyazi Akıncıoğlu,
  4. A. Kadir,
  5. Fethi Giray
  6. Mehmed Kemal,
  7. Enver Gökçe.
  8. Ömer Faruk Toprak
  9. Attila İlhan,
  10. Arif Damar,
  11. Ahmet Arif,
  12. Şükran Yurdakul’
  13. ...


 gibi şairler bu akımdan etkilenerek eser verdi.
1950’li yıllara gelindiğinde ise “Hasan Hüseyin, Ceyhun Atuf Kansu, Talip Apaydın, Mehmet Başaran" gibi şairler, toplumcu gerçekçilik saflarında yer aldı.

Sanatı her türlü dini ve töresel bağdan kopararak bireysel varoluş biçimi olarak algılayan bu şiir anlayışı, bireye anlam kazandıranın toplum olduğunu savunur. Bu nedenle ilk toplumcu dalga edebiyatımızda köylücülük-ağalık çatışması, yönetici ve büyük azınlık arasındaki çelişkileri devrimci söylemle başlamıştır.
Beşir Fuat, Hoca Tahsin Efendi, Abdullah Cevdet, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Ercüment Behzat Lav gibi isimler bu edebi anlayışın öncüleridir. Bu sanatçılardan Nazım Hikmet özellikle Rus şair Mayakovski'den etkilenir.
Toplumcu gerçekçi şairler Düşünce akımı olan ve edebiyatı da etkileyen Fütürizmden (Gelecekçilik) etkilenerek bu güne kadar gelir.

FÜTÜRİZMDEN (GELECEKÇİLİK):

Sanatta sürekliliği, değişkenliği, hareketliliği savunan bir akım olarak da bilinir.
Fütürizmin Akımının Özellikleri:
    Edebiyatın durgunluktan ve uyuşukluktan kurtulması gerektiğine inanan fütüristler, savaş, kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele alırlar.
    Evrenin hareketi ve canlılığı, resimde dinamik bir duyurma hâlinde verilmelidir.
    Hızın, süratin güzelliği vurgulanarak uçaklara, arabalara, trenlere övgüler yağdırılır. Çünkü makinalaşma üretimi artıracak bu da refahı ve bolluğu getirecektir.
    Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, "sözcüklere özgürlük"tür.
    Şiirde geleneksel kurallar terk edilir. Ölçü ve uyaktan vazgeçilir, şiir yazarken özgürce davranılır. Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar.
    Fütüristlere göre sanat tarihçileri faydasız, hatta zararlıdır; onlara aldırmamak gerekir.
Fütürizmin Temsilcileri: Marinetti(İtalyan), Mayakovski (Rus)
    Türk edebiyatında fütürizmin temsilcisi: Nazım Hikmet Ran

TOPLUMCU ŞİİR ANLAYIŞININ GENEL ÖZELLİKLERİ

    Toplumcu gerçekçi şiir, serbest nazım özellikleri taşır.
    Toplumcu gerçekçi şiir, ideolojik içerikli bir şiirdir.
    Toplumcu gerçekçi şiir, o güne kadar görülmemiş, denenmemiş bir görsellik, karmaşık biçimli teknikler barındıran bir şiirdir.
    Politik bir içerik taşıması şiirin etkileme ve belirleme gücünü yükseltmiştir.
    Şiirdeki paralel, simetrik akışlar ve kırılmalar Rus şair Mayakovski’den gelen yansımalardır.
    Materyalist ve Marksist bir dünya görüşü üzerinde temellendirilmiştir.
    Toplumcu gerçekçi edebiyat, halkçılık,  köycülük kavramları ile hümanist bir düşünce etrafında şekillenen bir edebiyattır.
    Toplumcu gerçekçi anlayışın ekseninde “insan, toplum ve üretim ilişkileri” vardır.
    Toplum için sanat anlayışı vardır.
    Sanatkâr toplumun ruh mühendisidir.
    Toplumcu gerçekçi edebiyat eğitici bir işlevle yüklüdür. Sosyalist bireyselliğin geliştirilmesi bu edebiyatın ana amacıdır.
    Sanat her türlü dinsel ve töresel bağlardan kurtulmalıdır.
    Toplumcu gerçekçi edebiyat, programa dayalı ve tezi olan bir edebiyattır.
    Toplumcu gerçekçi edebiyata iyimser bir bakış açısı egemendir.
    Toplumcu gerçekçi edebiyatta insanı belirleyen en temel öğe kolektivizmdir.  (Kolektivizm, insanların birbirine bağımlı olduğuna vurgu yapan herhangi felsefi politik, dini, ekonomik ya da sosyal görüştür.)

1. NAZIM HİKMET RAN (1901-1963)

Selanik’te dünyaya gelir, ilk şiiri olan “Feryad-ı Vatan’'ı henüz 12 yaşında yazar.
Galatasaray Sultaniyesinde ortaokul hayatı başlar, daha sonrasında Heybeliada Bahriye Mektebine gider.
Savaşın bitmesiyle, Bolu’ya öğretmen olarak atanır, o yıllarda komünizmle içli dışlı olmaya başlamıştır.
Moskova’ya zorlu bir yolculuk yapan Nâzım, Moskova’da, siyaset bilimi okumaya başlar, Moskova’nın devrimle ilk yıllarına tanık olmuş ve Komünizmi iyice benimsemiştir.
1924’te ilk şiir kitabı “28 Kanunnisani” basılır ve aynı yıl Türkiye’ye döner ülkesine döndükten sonra “Aydınlık” dergisinde yazmaya başlar, lakin yayınlanan şiir ve yazıları dolayısıyla 15 yıl hapsi istenir, bu istek Nâzım’ın Sovyetlere geri dönmesine sebep olur.
1928’de af kanununda yaralanarak, ülkesine geri döner.

Edebi Kişiliği:

İlk şiirlerini hece vezni ile yazmaya başlamasında rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı. Şiirsel gelişimi arttıkça hece vezninin sınırlarıyla tatmin olmamaya ve şiiri için yeni formlar aramaya başladı. Sovyetler Birliğinde yaşadığı ilk yıllar olan 1922-1925 arası bu arama tepe noktasına ulaştı.
Hece vezninden ayrılarak Türkçenin vokal özellikleri ile harmoni oluşturan serbest vezni benimsedi. Mayakovski ve gelecekçilik taraftarı genç Sovyet şairlerinden esinlendi. Şiirlerinden birçoğu müzisyen Zülfü Livaneli tarafından bestelendi. Birkaç şiiri ise Yunanlı besteci Manos Loizos tarafından bestelendi.
Kendine ait bir şiir evreni kurar. Genellikle ölçüsüz, kırık dize kümeleri oluşturmuştur. Genellikle ilk dize büyük harfle başlar, sonraki dizler küçük harla başlar.
Sıcak, duygulu ve canlı bir dili vardır. Halk ve divan şiirleri söyleyişlerini çağdaş bir anlayışa büründürdü.
Çevirileri de vardır.

ESERLERİ:

ŞİİR: 835 Satır,(ilk şiir kitabı)
Jokond ile Si-Ya-U,
Varan 3, 1+1=1 (Nail V. ile),
Sesini Kaybeden Şehir,
Benerci Kendini Niçin Öldürdü,
Gece Gelen Telgraf,
Taranta Babu'ya Mektuplar,
Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı,
Kurtuluş Savaşı Destanı,
Kuva-yı Milliye Destanı
Saat 21-22 Şiirleri,
Memleketimden İnsan Manzaraları,
Rubailer,
Dört Hapishaneden,
Yeni Şiirler,
Son Şiirleri.
OYUN: Kafatası, Bir Ölü Evi Yahut Merhumun Hanesi, Unutulan Adam, İnek, Ferhat ile Şirin, Enayi, Sabahat, Yusuf ile Menofis, İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu
ROMAN: Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim.
YAZILAR: İt Ürür Kervan Yürür (Orhan Selim takma adıyla), Alman Faşizmi ve Irkçılığı, Milli Gurur, Sovyet Demokrasisi.
MEKTUPLAR:  Kemal Tahir'e Hapishaneden Mektuplar, Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar,
Bursa Cezaevinden Vâ-Nû'lara Mektuplar, Nâzım'ın Bilinmeyen Mektupları (Adalet Cimcoz'la Mektuplar, Haz. Ş. Kurdakul), Piraye'ye Mektuplar.
MASAL:  La Fontaine'den Masallar (Ahmet Oğuz Saruhan adıyla), Sevdalı Bulut.

2. ERCÜMENT BEHZAD LAV (1903- 1984)

İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra, Berlin’e giderek tiyatro konusunda eğitim gördü
Oyunculuk, yönetmenlik ve öğretmenlik yaptı. Gazetecilik yaptı.
İlk şiirlerini Resimli Ay ve Servetifûnun-Uyanış dergilerinde yayımladı.
Dadaizm, fütürizm, kübizm ve sürrealizm akımları etkilerini şiirine yansıtmış, Cumhuriyet dönemi şiirimizde serbest ölçünün ilk uygulayıcılarından öncü bir şairdir.
Toplumsal konuları ve ülke meselelerini irdeleyen şiirler yazdı.
İronik şiir türünün ilk önemli temsilcisi sayılır
Ölümüne dek "değerinin anlaşılmamasından" yakınmış, bir anlamda Türk okuyucusuna dargın olarak ayrılmıştır.
İlk kitabı “S.O.S”in ardından, ikici kitabı “Kaos”ta da dilin sınırlarını hem sözcükler hem de biçim anlamında zorladı.

ESERLERİ:

ŞİİR:
S.O.S. (1931);
Kaos (1934);
Açıl Kilidim Açıl (1940);
Mau Mau (1962);
Üç Anadolu (1964).
OYUN:
Karagöz Stepte (1940);
Altın Gazap (1971).
ANI:
Yıllar Böyle Geçti

3. RIFAT ILGAZ  (1911 – 1993)

Cide’de doğmuştur.
Toplumcu gerçekçi bir şair ve yazardır.
 Özellikle 1940’lı yıllarda yoksulların yaşamlarını anlattığı şiirleriyle, toplumcu gerçekçi şairlerin önemli temsilcilerindedir.
1950’den sonra mizahi oyun ve öyküleriyle tanındı
 “Markopaşa” dergisinde mizahi yazılar yazmıştır.
Sosyalist hikâye yazarlarının öncülerindendir.
 En önemli eserlerinden olan Hababam Sınıfı, başlangıçta tiyatro olarak yayımlanmıştır.
Türk mizah edebiyatının başyapıtlarından olan “Hababam Sınıfında okul yaşamıyla gerçek yaşam arasındaki ilişkiye, eğitim sorunlarına gülmece yoluyla parmak bastı.
“Karadeniz Kıyıcığında” adlı romanında yaşanılan yöresel gerçeklerle toplumsal sorunlar arasındaki ilişkiyi sergiledi. “Bizim Koğuş” adlı eserinde hastanelerdeki sağlık sorunlarını vurgulamıştır. “Yıldız Karayerde ise Kırsal kesim sorunlarını gözlemci, gerçekçi bir anlatımla romanlaştırdı.

ESERLERİ

ŞİİR: Yarenlik (İlk Şiir Kitabı), Sınıf(ilk şiir kitabı), Devam, Yaşadıkça, Bütün Şiirleri
ROMAN: Karartma Geceleri, Sarı Yazma, Halime Kaptan, Karadeniz Kıyıcığında, Bizim Koğuş, Yıldız Karayel
MİZAHİ HİKÂYELER: Don Kişot İstanbul’da, Radarın Anahtarı
MİZAHİ ROMANLAR: Hababam Sınıfı, Pijamalılar
ANI: Yokuş Yukarı
Biz de Yaşadık
Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra

3.CEYHUN ATUF KANSU  (1919 – 1978)

Çocuk hekimidir.
Önceleri halk şiirinden etkilenen şair, 1940’lı yıllarda toplumcu gerçekçi şiire katılarak serbest şiirler yazmaya başlamıştır.
 Şiirleri dışında makale, hikâye, deneme türlerinde de yazan sanatçı, “Dünyanın Bütün Çiçekleri”, “Kızamuk Ağıdı” adlı şiirleriyle sevilmiştir.
Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde yararlanarak, halkın özlemlerini, sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşımını coşkulu bir söyleyişle dile getirdi.
Çocuk dergisinde masalları; Vakit ve Ulus gazeteleri ile Varlık ve Seçilmiş Hikâyeler dergilerinde öyküleri yayımlandı.
1950 sonrasında Varlık, Yön, Ataç, Papirüs, Türk Dili ve Yansıma dergilerinde yazdı. Mustafa Kemal ve onun inkılaplarını savunan ısrarlı ve cesur yazılarıyla dikkati çekti. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu.
Hekimlikle de ilgili kitapları vardır.

ESERLERİ:

ŞİİR:
Bir Çocuk Bahçesinde (1941)
Bağbozumu Sofrası (1944)
Çocuklar Gemisi (1946)
Yanık Hava (1951)
Haziran Defteri (1955)
Yurdumdan (1960)
Bağımsızlık Gülü (1965)
Sakarya Meydan Savaşı (1970)
Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü (1970)
Tüm Şiirleri (iki cilt ölümünden sonra, 1978)
ÇOCUK KİTAPLARI: İyi İnsan Mehmet Ali, Üvey Ana

4. AHMED ARİF  (1927-1991)

Diyarbakır'da doğdu.
İnkılâpçı Gençlik, Meydan, Seçilmiş Hikâyeler, Yer¬yüzü, Beraber, Yeni Ufuklar (1944 - 1955) dergilerinde yayımladığı şiirlerle tanındı.
Toplumcu gerçekçi akım içinde, Nâzım Hikmet estetiğiyle alakası olmayan yeni bir şiir kurdu.
Türkçeyi güzel kullanması belirgin bir özelliğidir.
Lirik, epik ve koçaklama tarzını kusursuz bir kurguyla kullanmıştır.
Şiirlerinde hep ezilen insandan yana oldu ve ezilenlerin kardeşliğine vurgu yaptı.
Şiirlerinin toplandığı kitabı “Hasretinden Prangalar Eskittim” 1968'de yayımlandı. Birçok şiiri bestelenmiştir.
Birçok şiiri bestelenmiştir.

ESERLERİ:
ŞİİR: Hasretinden Prangalar Eskittim, Yurdum Benim Şahdamarım

5. ABDÜLKADİR MERİÇOĞLU (1917-1985)

A. Kadir ya da tam adıyla İbrahim Abdülkadir MERİÇBOYU  kuşağı toplumcu şairleri arasında yer alan Türk şairidir.
Çeviri çalışmalarıyla dünya şiirinin tanınmasına katkıda bulunmuştur.
Başlangıçta Faruk Nafiz ÇAMLIBEL ile Necip Fazıl etkisinde şiirler yazdı. Ankara Cezaevi’nde Nâzım Hikmet’le kalınca şiir ve dünya görüşünde önemli değişikler oldu.
Harp Okulu son sınıfından atılmıştır.
Nâzım Hikmet'le beraber tutuklandı; on ay hapse mahkûm oldu.
1943'te yayımladığı Tebliğ adlı şiir kitabı yasaklanarak toplatıldı.
Savaş, yoksulluk, sürgünlük, hapislik acılarını yaşayan insanın duygularını, iyiye, doğruya, eşitliğe olan özlemini yalınlık, gerçeklik ve lirizmle yansıttı.


ESERLERİ:
ŞİİR: Tebliğ, Hoş geldin Halil İbrahim, Dört Pencere, Mutlu Olmak Varken (Toplu Şiirler)
Bütün Şiirleri (Ölümünden sonra)
ÇEVİRİ-ANTOLOJİ: Bugünün Diliyle Mevlana, İlyada (Azra Erhat’la birlikte) Bugünün Diliyle Tevfik Fikret, Odysseia (Azra Erhat’la birlikte) Seçme Şiirler,  Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri (3 cilt), Portekiz Sömürgeleri Şiiri, Vietnam Şiiri, Filistin Şiiri
ANI: Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet

5. M. NİYAZİ AKINCIOĞLU (1919-1979)

Kırklareli'nin Kurudere Köyü'nde doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
1940 döneminin tanınmış şairlerindendir.
Daha sonra dönemin önemli dergilerinde şiirleri görünmeye başladı.
Niyazi AKINCIOĞLU, şiirlerinde divan ve halk şiiri motiflerinden ustaca yararlanmasını bildi.
Halk şiirinin söyleyiş özelliklerini ve sesini başarılı bir şekilde kullandı.
Şair; karamsarlığa yer vermeyen, gelecekten umutlu şiirler bırakmıştır gelecek nesillere.

ESERLERİ:
ŞİİR: Umut Şiirleri, Haykırışlar

6-ŞÜKRAN KURDAKUL (1927-2004)

İstanbul’da doğdu. İzmir Karşıyaka Lisesinde öğrenim gördüğü sırada 1946 yılında siyasi nedenlerle okuldan atılmıştır. İzmir Belediyesi’nde,
İstanbul’da bir bankada memurluk yaptı. 1953 yılında ikinci kez siyasal nedenlerle tutuklandı, aklanıncaya kadar iki yıl cezaevinde kaldı. Ataç yayınevini kurdu, yönetti. Yelken dergisini yönetti. Ataç ve Eylem dergilerini çıkardı.

Edebî kişiliği

15 yaşındayken Yedigün dergisinde ve Yarım Ay, Fikirler dergilerinde şiirleri yayımlandı.
Şiirde ilk denemelerini “Tomurcuk” (1943) ve “Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri” (1944) adlı kitaplarda toplamıştır. Bu ilk denemeler ölçülü, uyaklı ve duygusal şiirlerdir.
Nazım Hikmet’in şiirleriyle karşılaşmasıyla 1943-1953 yılları arasında toplumcu-devrimci sanata yöneldi. Nazım Hikmet’in söylemine yakın dizeler kurdu.
Duyarlı ve söyleyiş ustalığını belli eden, kitleler önünde yüksek sesle okunmaya elverişli toplumcu gerçekçi şiirler yazdı.
Sanatçı, toplumcu şiirlerinin yanı sıra öykü, inceleme ve araştırmalarıyla da tanınmaktadır.
En önemli eserleri arasında “Şairler ve Yazarlar Sözlüğü” ile “Çağdaş Türk Edebiyatı” adlı çalışması bulunmaktadır.
Şiirle anlatamadığı temaları öykülerinde işlemiştir. Toplumdaki adaletsizlik ve yargının sorunları, hapislikler, Kurtuluş Savaşı’nın insanları, beyaz yakalılar dediği kafa emekçileri onun öykülerinde işlediği konulardır.
Edebiyat tarihçiliği, sanatçının bir başka özelliğidir. Onun bu kimliği araştırıcı bir edebiyat adamını çıkarır toplumun karşısına.

Eserleri:

Şiir: Tomurcuk, Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri, Giderayak, Nice Kaygılardan Sonra, İzmir’in İçinde Amerikan Neferi, Halk Orduları, Acılar Dönemi, Bir Yürekten Bir Yaşamdan, Ökselerin Yöresinde, Ölümsüzlerle, İhtiyar Yüzyıla
Öykü: Tanığın Biri, Beyaz Yakalılar, Onların Çocukları,
Oyun: Zindandaki Şair
İnceleme - araştırma: Sosyalist Açıdan Türk-İş Yargılanıyor, Şairler ve Yazarlar Sözlüğü, Çağdaş Türk Edebiyatı Meşrutiyet Dönemi, Namık Kemal, Çağdaş Türk Edebiyatı Cumhuriyet Dönemi, Şairce Düşünmek
Anı: Cezaevinden Babıali’ye Babıali’den Tip’e

7-ARİF DAMAR (1925-...)

Çanakkale’nin Gelibolu ilçesi Karainebey köyünde doğdu. İlkokulu Çanakkale’de, ortaokulu İstanbuldaki Yenikapı Ortaokulunda bitirdi. İstanbul Erkek Lisesindeki öğrenimini iki yıl sonra bıraktı. Atatürk Orman Çiftliğinde memurluk yaptı. Çeşitli sebeplerle hapis yattı.

Edebî kişiliği

İlk şiiri “Edirne’de Akşam”, henüz 15 yaşında iken Yeni İnsanlık adlı dergide, altında “Harika Çocuk” diye bir notla yayımlandı. Bu şiiri ilgi görmüş, yayımlanmasından sonra dönemin ünlü şairi Hasan İzzettin Dinamo kendisini görmeye Yenikapı Ortaokuluna gelmişti.
Ant Dergisi'nde yayımladığı şiirlerle adını duyurdu. Yeryüzü adlı kültür dergisinin yönetiminde bulundu. “Dayanılmaz” adlı şiirinin ardından tutuklandı. 2 yıl cezaevinde kaldı, delil yetersizliğinden beraat etti.
1940 kuşağı toplumcu şairleri arasında kavgacı, ama barışçıl ve insancıl yanı ağır basan yoğun içerikli, dil öğesini, biçim kaygısını taşıyan, işçiliği titiz şiirleriyle tanındı. Bir müddet Arif Barikat takma ismiyle toplumsal gerçekçi anlayışta şiirler yazdı. Bu dönem şiirlerini 1956’da “Günden Güne” adlı kitabında topladı.
1958 yılında “İstanbul Bulutu” adlı kitabıyla Yeditepe Şiir Armağanı’nı Cemal Süreyya ile birlikte aldı.
Sonraları İkinci Yeni şairlerinin yanında, imgeye ağırlık veren bir şair olarak göründü. Arif Hüsnü, Ece Ovalı takma isimlerini de kullandı. En sevilen şiirlerinden biri “Hallaç ”tır.
1985 yılında Melih Cevdet Anday ile ortak imza attığı “Yağmurlu Sokak” adlı romanı yayımladı.

Eserleri:
Günden Güne, İstanbul Bulutu, Kedi Aklı, Saat Sekizi Geç Vurdu, Seslerin Ayak Sesleri, Alıcı Kuşu Kardeşliğin, Ölüm Yok ki, Ay Ayakta Değildi, Acı Ertelenirken, Yoksulduk Dünyayı Sevdik, Eski Yağmurları Dinliyordum

8-HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL (1927-1984)

Asıl adı Hasan Hüseyin Korkmazgil olan sanatçı, toplumcu-gerçekçi şiirin önde gelen temsilcilerinden biridir. Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu.
Adana Erkek Lisesini, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü bitirdi. Öğretmenliğe Göksun’da başladı. Siyasi eylemleri gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı, tutuklandı, hüküm giydi. Değişik işlerde çalıştıktan sonra Akis dergisinde görev aldı. Forum dergisinin sanat sayfalarını yönetti.

Edebî kişiliği

Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan sanatçının ilk şiiri 1959’da Dost dergisinde çıktı. Bu yıllarda mizahi hikâyeleri de yayımlandı. “Kavel", “Kızılkuğu”, “Filizkıran Fırtınası” gibi şiir kitaplarıyla değişik ödüller kazandı.
Mizah dergilerinde yayımlanmış mizah hikâyelerinden bir kısmını Hüseyin Korkmazgil adıyla yahut sadece Korkmazgil soyadını kullanarak, üç kitapta derledi:

Eserleri:

Şiir: Kavel, Temmuz Bildirisi, Kızılırmak, Kızılkuğu, Ağlasun Ayşafağı, Oğlak, Acıyı Bal Eyledik, Kelepçenin Karasında Bir Ak Güvercin, Koçero Vatan Şairi, Haziranda Ölmek Zor, Filizkıran Fırtınası, Acılara Tutunmak, Işıklarla Oynamayın, Tohumlar Tuz İçinde, Kandan Kına Yakılmaz
Mizahi hikâye: Öhhööööl, Made in Türkey, Bıyıklar Konuşuyor
Gezi: Bağdat Basra Yollarında
Çocuk kitapları: Eşeğin Gözyaşları, Aşıcı Baba, Ormanın Öcü, Ressamın Bıldırcınları, Becerikli Çocuğun Düşleri


9-HASAN İZZETTİN DİNAMO (1909-1989)

Akçaabat, Trabzon'da doğdu. Ailesiyle önce İstanbul'a sonra Samsun'a yerleşti. Babası I. Dünya Savaşı'nda öldü. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsündeki eğitimini tamamlayamadan ayrılan yazar, geçimini çeviriler yaparak ve özel ders vererek sağladı.

Edebî kişiliği

İlk şiirlerinde Rıza Tevfik'in, Yusuf Ziya'nın, Orhan Seyfi'nin ve Faruk Nafiz'in etkisi görülür.
İlk şiiri Giresun'da çıkan İzlen dergisinde yayımlanmıştır. 1928 yılında Servet-i Fünun dergisinde de hece vezniyle şiirleri yayımlanan Dinamo, 1929 yılında aruz ölçüsünü denemiş, ancak yeniden heceyi kullanmayı başlamıştır.
Nazım Hikmet şiiri ile karşılaşınca serbest ölçüyle toplumsal konuları işlemeye yöneldi. Kendine toplumcu bir çizgi çizdi.
Mehmet Cevdet ve Vehbi Cem (Aşkun) ile birlikte “Adsız Kitap” adlı ilk yapıtını çıkarmıştır. Dinamo'nun bu kitaptaki şiirleri gençlik günlerinin ürünleridir. Ancak, yeni doğrultusunu gösteren şiirlere de rastlanmaktadır.
Ankara'da hapiste sayısız şiirler, romanlar, destanlar kaleme almıştır. Bu arada, hapse girişinin ikinci yılında, İstanbul'da kız kardeşinin aracılığıyla “Deniz Feneri” adlı kitabını bastırmıştır.
Yedi ciltlik “Kutsal İsyan” ve “Savaş ve Açlar” gibi önemli romanlara imza atmıştır. 1977 yılında, "Kutsal Barış" adlı romanıyla, Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanmıştır. Genellikle savaş dönemini anlatan romanlarının yanında şiir kitapları ve bir de öykü kitabı bulunmaktadır.

Eserleri:

Şiir: Adsız Kitap, Deniz Feneri, Karacaahmet Senfonisi, Özgürlük Türküsü, Mapushanemden Şiirler, Sürgün Şiirleri, Gecekondumdan Şiirler, Nâzım'dan Meltemler
Roman: Kutsal İsyan, Savaş ve Açlar, Ateş Yılları, Kutsal Barış, Öksüz Musa, Musa Mapusanesi
Anı: 6 - 7 Eylül Kasırgası, Edebiyat Anıları


10-ENVER GÖKÇE (1920-1981)

KÖYLÜLERİME

Anamız birdir, aynı memeden emmişiz dostlar.
Kan kardeşiz, sizlere kanım kaynıyor.
Sizlerle beraber herk ettik toprağı,
Beraber yattık hapiste, beraber teskere aldık
Ve maniler yaktık hasret için;
Gülemediysek de boş verdik beraber...
Halay mı çekmedik kol kola,
Horon mu tepmedik diz dize,
Çepken mi vermedik rüzgâra?
Koyun koyuna yattık toprak duvarlarda
Sıtmayla, sığırla, davarlarla...
Daha da yatarız dostlarım daha da...
Gün gelirse eğer
Halay çeker, türkü söyler gibi yan yana
Mavzer mavzere verip de
Düşmana kurşun da atarız.
Sizlere kanım kaynıyor, yabancı değilsiniz bana...

Enver GÖKÇE

Erzincan'ın Kemaliye (Eğin) ilçesine bağlı, Çit köyünde doğdu. 1929 yılında ailesiyle Ankara'ya göç etti. Ankara Gazi Lisesinin ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Çeşitli nedenlerle hapis yattı, sürgün edildi.

Edebî kişiliği
Toplumcu gerçekçi şiir akımının mensubudur. Mezuniyet tezi olan “Eğin Türküleri”, türünün ilk örnekleri arasındadır.
Türk dilinin tüm kolları, Türkmence, Kırgızca, Karaimce, Göktürk ve Oğuz lehçeleri, İstanbul ağzı vb. üzerinde çalıştı, divan edebiyatını uzmanlık derecesinde öğrendi. Pek çok halk öyküsünü, masalını, bu arada da, “Dede Korkut Masalları”nı derleyerek bugünün Türkiye Türkçesine kazandırdı.
Öğrencilik yıllarında, dönemin ünlü halkevleri yayını, Ülkü Dergisi’nde görev aldı, ilk şiirleri “Ağıt, Bir Alıp Satıcı Gönül” ve yazısı “Çit Köyü” burada yayımlandı. Daha sonra Ülkü, Yurt ve Dünya, Ant, Gün, Söz, Yağmur ve Toprak, Yeryüzü gibi dergilerde imzalı imzasız şiirleri, yazıları çıktı. Ant dergisinde yayımlanan “Köylülerime" şiiri büyük yankı uyandırdı. Ant, Yağmur ve Toprak dergilerinin yayımında çalıştı.
Ortak dili zenginleştiren yerel sözcüklerle örülmüş eserleriyle özgün bir şiire ulaştı. Türk şiirinde 1940 kuşağı ya da “Acılı Kuşak” olarak anılan toplumcu şairlerin önde gelen temsilcileri arasında yer aldı. Bazı şiirleri bestelendi.
Mustafa Gökçe, Aydın Tataroğlu adlarıyla çeviriler yaptı. Pablo Neruda’dan da şiirler çevirdi.

Eserleri:

Düz yazıları: Çit Köyü, Sanat ve Sanatçı Üzerine, Âşık Veysel’e Dair
Şiir: Yaşamı Bütün Şiirleri
Çeviri: Antil Masalları, Hint Masalları, Çin Masalları, Mısır Masalları, Çağımızın Büyük Şairlerinden Pablo Neruda’nın Şiirlerinden Seçmeler, Pugaçef Ayaklanması, Pablo Neruda Seçmeler, Ömer Hayyam Rubailer, Kelle ve Dimne
Diğer kitapları: Dost Dost İlle Kavga, Panzerler Üstümüze Kalkar, Eğin Türküleri, Kemalettin Kamu

11-ÖMER FARUK TOPRAK (1920-1979)

Toplumcu gerçekçi şair, romancı ve öykü yazarıdır. İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine 3 yıl devam ettikten sonra öğrenimini yarım bırakarak memur olarak çalıştı.

Edebî kişiliği

İlk şiiri 1938'de Servet-i Fünun Uyanış dergisinde yayımlandı.
Yeni Edebiyat, Yeni Ufuklar, Varlık, Ant, Fikir ve Sanat, Yığın, Yön gibi dergilerde yayınlanan şiirleriyle tanındı.
Başlangıçta ölçülü, uyaklı, duygusal nitelikli şiirler yazdı. Ardından toplumsal gerçekçi şiire yöneldi.
Toplum sorunlarını içeren, barış kaygısı taşıyan, gerek klasik gerekse çağdaş şiir ölçülerini kullanarak uzun ve soluk gerektiren güzel şiirler yazdı.
Toplumcu sanatçıların bir araya geldiği Yürüyüş dergisinin son sayılarını çıkardı. Roman, öykü, anı türünde de eserler verdi.
Eserleri:
Şiir: İnsanlar, Hürriyet (Suat Taşer ile), Dağda Ateş Yakanlar, Susan Anadolu, Ayışığı, Tüm Şiirleri
Roman: Tuz ve Ekmek, Karşı Pencere
Öykü: Gönen Öyküleri
Anı: Duman ve Alev


12-CAHİT IRGAT (1915-1971)

Tiyatro ve sinema sanatçısı ve şairdir. Lüleburgaz’da doğdu. Son sınıftayken Edirne Öğretmen Okulu'ndan ayrıldı. Birçok tiyatroda oyunculuk yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı’nı 1936 yılında bıraktı. Değişik tiyatrolarda çalıştı, birçok sinema filminde de rol aldı.

Edebî kişiliği

Şiirleriyle tanınan sanatçı, ilk şiirini Cahit Saffet imzasıyla Varlık dergisinde yayımlamıştır.
İlk şiirlerinde önceleri romantik ve egzotik bir çizgi izlediyse de sonradan toplumcu anlayışı benimsedi.
1935-1940 arasında hece ölçüsüyle romantik şiirler yazdı.
Garip akımına yakın duran 1940 kuşağının toplumcu şairlerindendi. Ancak, bu toplumsal duyarlılığı, aynı ölçüde ve bütün şiirlerinde bulmak olası değildir.
1940 kuşağı şairlerinden olan Cahit Irgat’ın, zaman zaman değişik etkilenmelere uğrayan ve arayış içinde olan, kendine özgü bir şiiri vardır.
2. Dünya Savaşı’nın sıkıntılarını iyiden iyiye yaşayan şair, bu sıkıntılardan şiirini beslemesini de bilmiştir. O nedenle şiirinin dokusunda savaş karşıtı bir anlayışın derin çizgileri bulunmaktadır.
Yine savaş yıllarında yaşanan yokluk, yoksulluk, şiirinin yaygın konularını oluşturmuştur.
Bütün bu tanıklıklar, onda olumlu bir yapının temellerini atarken, bir kendinden kaçışı, içkide yoğunlaşmayı, insanlara küsmeyi ve bunlara benzer gelip giden bunalımları da beraberinde getirmiştir.
Günlük konuşma dilinden kopmayan şair, ağırlıklı olarak kısa şiirler yazmakta ve bir konuşma rahatlığı içinde şiirlerini yapılandırmaktadır.
Sanatçının “Geri Dönemezsin” ve Milliyet gazetesinde ° tefrika edilen “İnsan Kafesi” adlı romanları vardır.

Eserleri:
Şiir: Bu Şehrin Çocukları, Rüzgârlarım Konuşuyor, Ortalık, Irgatın Türküsü
Roman: Geri Dönemezsin, İnsan Kafesi

13-MEHMET BAŞARAN (1926-...)


AHLAT AĞACI

Eşin dostun yaşıyor bak bahçelerde
Sen çıplak bir doruğun üzerindesin
Tam rüzgârın engini sardığı yerde

Yekpare bir mavilik üstünden akar
Altında köklerini sıkan toprak var
Dertleşir durursun gölgenle

Bazan öyle yakın geçer ki kayan yıldızlar
Halini soruverecekler sanırsın
Dağılır üstündeki yeşil sükût
Ümitle kımıldanırsın

Bakma sana bir ad verdiklerine
Yerle gök arasında bir karaltısın
Ve bütün dünya seni unutmuş
Sanki kim bilecek yaşadığını
Gelmese dallarına birkaç fakir kuş

Ne de dolmaz çilen varmış
İlk defa kırağı yaktı canını
Aşkı sonra bulutların
Rüzgârın cilvesi değil miydi
Döken yapraklarını

Durmuşsun kırların bir ucuna
Ah senin halin köylü hali
Yaşarsın kıraç toprakta
Servi-simin misali

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi Ceylanköy’de doğdu. Kepirtepe Köy Enstitüsünü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünü bitirdi. Köy enstitüsü öğretmenliği, gezici başöğretmenlik, ilkokul öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği yaptı.
Edebî kişiliği
Köy edebiyatı hareketinin şiirdeki temsilcilerinden biri olan şair, aynı zamanda eğitimci ve yazardır.
İlk şiiri Köy Enstitüleri Dergisi’nde yer aldı. Adam Sanat, Gösteri, Kıyı, Varlık, Yansıma, Yazko Edebiyat, Yeditepe, Yeni Biçem, Yeni Ufuklar, Yücel gibi dergilerde şiirleri yayımlandı.
Toplumcu düşünceyi didaktizme düşmeden şiirlerine sindirmeyi bildi.
Şiirlerinde direnme ve umut temalarını iç içe işledi.
Aynı temalar gözlem ve deneyimleriyle bütünleşerek “Ahlat Ağacı” ve “Nisan Haritası” adlı şiir, şiir kitaplarına damgasını vurdu.
Köy yaşamını, köyde insan ilişkilerini, üretim, eğitim sorunlarını, siyasal yönetimin bozukluklarını, gerçekçi bir yaklaşımla işledi, yaşadığı yörelerdeki söylenceleri dile getirdi.

Eserleri:

Şiir: Ahlat Ağacı, Karşılama, Nisan Haritası, Kocakent, Pıtraklı Memleket, Gök Ekin, Meşe Seli, Günler Tuz Rengi, Sis Dağının Başında Borana Bak Borana, Koca Bir Troya Dünya, Pir Sultan Ölür Ölür Dirilir
Öykü: Aç Harman, Zeytin Ülkesi, Sürgünler (1970)
Roman: Elif Diye Bir Türkü, Mehmetçik Mehmet
Öykü - anlatı: Çarığımı Yitirdiğim Tarla, Aç Harmanı (Çarığımı Yitirdiğim Tarlayla), Zeytin Ülkesi, Yüreğin Sesi Zeytin Ülkesi, Sürgünler, Öğretmeni Acıya Sürgün, Elif Diye Bir Türkü, Mehmetçik Memet, Dilsiz Oyunu, Yasaklı, Hoşça kal Dünya, Giz Kokan Suskunluk, Kalın Mavi Bir Ses (Seçme Öyküler), Eylülün Kızgın Soluğu, Kuşatılan Yaşam, Günaydın Aşk, Trakya Rüzgârı
Çocuk kitapları: Kuş Dili, Akça Kız, Aç Kapıyı Bezirgân Başı, Evvel Evvelken Deve Tellalken, Boyalı Irmak, Yağmur Gelini (masal-şiir), Armutlu Tarla (masal-şiir), Söğütler Ses Verince (masal-şiir), Çiçeklerin Dili, Güneşin Türküsü
Dil üzerine: Dilim Dilim Ana Dilim
Eğitim: Tonguç Yolu, Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri, Devrimci Eğitim Köy Enstitüleri, Sabahattin Eyuboğlu ve Köy Enstitüleri, Eğitim Emekçisi Ferit Oğuz Bayır

14-FETHİ GİRAY (1918-1970)

Söğüt’te doğdu. Ankara Erkek Lisesini bitirdi. On yılı aşkın memurluk yaptı. Sonra gazeteciliğe başladı. Ankara Ajansında ve Hürses gazetesinde çalıştı. Ankara Telgraf ve Kudret gazetelerini çıkardı.

Edebî kişiliği
İlk şiiri 1941’de Dikmen dergisinde yayımlanan sanatçı, Yeni Edebiyat, İnkılapçı Gençlik, Servet-i Fünun, Varlık, Ses, Yürüyüş, Yeditepe, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler, Dost, Yön gibi dergilerde yazdı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında savaş acılarını, barış özlemini, insan ve yurt sevgisini ve çekilen acıları dile getiren şiirler yazdı.
Eserleri:
Şiir: Sulha Selam (Suat Taşer’le birlikte), Alaca Karanlık, Şiirler


15-İLHAMİ BEKİR TEZ (1906-1984)

1906'da Trablusgarp'ta doğdu. Küçük yaşta öksüz kaldı. Subay olan dayısı himayesine aldı. Dayısının şehit olması üzerine yetimler yurdunda büyüdü. İstanbul Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Uzun yıllar çeşitli illerde ilkokul öğretmenliği yaptı. Cumhuriyet, Son Posta, Tan ve Vatan gazetelerinde düzeltmenlik, sayfa hazırlama gibi işlerle uğraştı. 29 Mart 1984'te İstanbul'da öldü.
Toplumcu gerçekçi şiir akımın önemli isimlerinden birisidir. Şiirlerinde aruz, hece ve serbest ölçüleri kullandı. Sesini sözcüklerin gücünden alan coşkulu söyleyişle dikkat çekti. Şiir ve yazıları Meş'ale, Milli Mecmua, Resimli Ay, Serveti Fünun, Varlık, Yeni Adam, Yeni Türk dergilerinde yayımladı. Sanat El Kitapları diye adlandırdığı broşür - kitaplar yayımladı.

Eserleri:
Çocuk Şiirleri (1927)
24 Saat (1929)
A-Birinci Forma (1929)
Herhangi Bir Şiir Kitabıdır (1931)
Mustafa Kemal (1933)
Olduğu Gibi (1935)
Hürriyete Kaside (1945)
Birinci Seans (1959)
En Güzel Şarkı (1960)
Şiirler (1971)

16-A. KADİR (1917-1985)

Asıl adı İbrahim Abdülkadir Meriçboyu’dur. İstanbul’da doğdu. Kuleli Askeri Lisesini bitirdi. Ankara Harp Okulu son sınıfındayken, Nazım Hikmetin propagandasını yaptığı gerekçesiyle yargılandı, okuldan atıldı. İstanbul Hukuk Fakültesine girdi. Tan gazetesinde düzeltmen olarak çalıştı. Arkadaşlarıyla Yürüyüş dergisini çıkardı. Şiirleri nedeniyle sürgün edildi.

Eserleri:

1940 kuşağının önde gelen toplumcu gerçekçi şairlerindendir.
İlk şiirleri Ali Karasu imzasıyla yayınlandı.
Başlangıçta Faruk Nafiz Çamlıbel ile Necip Fazıl etkisinde şiirler yazdı,
Nazım Hlkmet’in şiirleri ile karşılaşınca şiir ve dünya görüşünde önemli değişikler oldu. Ses ve Yeni Edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirlerinde bu etki açıkça görülür. Bireysel dramı toplumsal sorunların birlikteliği içinde ele aldığı şiirlerinde Nazım Hikmetin etkisi belirgindir.
Yurt sevgisini dile getiren ilk kitabı “Tebliğ”de bir yandan savaşa karşı çıkarken bir yandan da yoksul Türk insanını gerçekçi bir bakışla yansıttı.
Bireysel dramı toplumsal sorunların birlikteliği içinde ele aldı.
İkinci kitabı “Hoş Geldin Halil İbrahim”, dönemin şiirsel eğilimlerinin dışında kalan şairin çizgisini değiştirmediğini gösterdi.
Olgunluk dönemi şiirlerinde konuşma diline yakın bir dil kullandı. Türkülerden, halk şiirinden ve motiflerinden yararlandı. Savaş, yoksulluk, sürgünlük, hapislik acılarını yaşayan insanın duygularını, iyiye, doğruya, eşitliğe olan özlemini yalınlık, gerçeklik ve lirizmle yansıttı. Çarpıcı bitişler, yinelemeler, iç uyaklar ve ses uyumları şiirinin öne çıkan özellikleri oldu.
1940’lı yılların toplumsal gerçekçi şiirinin ortak temaları ve biçimleriyle, Orhan Veli kuşağının bazı söyleyiş özelliklerini kaynaştırarak sentezci bir şiire ulaştı.
Çeviri ve eski şiirleri sadeleştirme çalışmalarını sürdüren sanatçı “Bugünün Diliyle Hayyam”, “Bugünün Diliyle Tevfik Fikret” adlı kitaplarını yayımladı. Avrupa ve Üçüncü Dünya Ülkeleri şairlerinden tek başına ya da ortaklaşa yaptığı pek çok çeviriyi “Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri” adı altında bir araya getirdi. Ayrıca Brecht’ten yaptığı şiir çevirileriyle Paul Eluard’dan Asım Bezirci ile birlikte çevirdiği “Seçme Şiirler” büyük ilgi gördü. Abdülbaki Gölpınarlı ile Farsça aslından düz yazı olarak çevirdikleri Mevlâna'nın şiirlerini serbest nazma dökerek “Mevlâna” adıyla bir kitapta topladı.
Eserleri:
Şiir: Tebliğ, Hoş Geldin Halil İbrahim, Dört Pencere, Mutlu Olmak Varken, Bütün Şiirleri
Çeviri: Bugünün Diliyle Mevlâna, İlyada, Odysseia, Bugünün Diliyle Tevfik Fikret, Seçme Şiirler, Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri, Portekiz Sömürgeleri Şiiri, Vietnam Şiiri, Filistin Şiiri
Anı: Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet

SON EKLENENLER

Üye Girişi