Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Osmanlı Devleti'nin ilk resmî gazetesi.

Birinci sayısı 25 Cemâziyelevvel 1247'de (1 Kasım 1831) Türkçe olarak yayımlan­mış, çok düzenli olmasa bile daha sonra­ki dönemlerde başta Fransızca diğer dil­lerde de nüshaları neşredilmiş, Avrupa'daki örneklerine uygun biçimde iç ve dış kamuoyunu daha düzenli ve hızlı şekilde bilgilendirmek amacıyla çıkarılmıştır. Av­rupa'da gazetenin ve gazeteciliğin XVII. yüzyıl başlarından itibaren takip edilebilen uzun bir geçmişi bulunmakla birlikte Os­manlı ülkesinde ilk gazeteler, ancak XVIII. yüzyılın sonlarında İstanbul'la İzmir baş­ta olmak üzere bazı merkezlerde yaban­cılar tarafından kendi dillerinde neşredil­miştir. Türkçe ilk gazete ise Kasım 1816'da Bağdat Valisi Kölemen Dâvud Paşa ta­rafından yayımlandığı ileri sürülen Türkçe-Arapça Curnalü'l-Irâk bir yana bırakı­lırsa Mehmed Ali Paşa'nın yarı yarıya Türk­çe ve Arapça olan, ilk sayısı 2 Aralık 1828'de Kahire'de neşredilen Vekayi-i Mısriyye'sidir. Ayrıca Alexandre Blacque İzmir'­de birbiri ardınca Spectateur oriental ve Courrier de Smyrne adlı gazeteleri çıkar­mıştır. Özellikle bu son iki örnek Osmanlı yöneticilerini harekete geçirmiş ve İstan­bul'da devletin sesi olabilecek bir resmî gazete çıkarılmasına karar verilince padi­şahın onayıyla buna Takvîm-i Vekâyi' is­mi uygun görülmüştür. II. Mahmud'un ga­zeteye izin vermesi, muhtemelen merke­ziyetçilik ve reformculuk gibi iki önemli si­yaseti benimsemiş olmasından, Yunanis­tan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla (1829) sonuçlanan savaş süresince devletin ken­di görüşlerini Batı ülkelerine ve kendi ka­muoyuna anlatmada yaşadığı sıkıntılardan ve özellikle Mehmed Ali Paşa'nın çıkardığı gazeteye bir bakıma alternatif olma dü­şüncesinden kaynaklanmıştır. Gazete ya­yımlandığında konuyla ilgili olarak halkı bilgilendirmek amacıyla Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi tarafından 8 Ekim 1831'de Mukaddime kaleme alınmıştır. Tak­vîm-i Vekâyi' iki defa ara vermesine rağ­men yayımını sürdürmüş, Osmanlı Devle­ti'nin sona ermesinin ardından Cumhuriyet döneminde Ceride-i Resmiyye / Res­mî Gazete adıyla bir bakıma devamlılık göstermiştir.

Doksan bir yılı bulan yayım hayatı bo­yunca Takvîm-i Vekayi', değişen ve ge­lişen şartlara uyma çabası dolayısıyla fark­lılıklar göstermekle birlikte önceleri ülke­nin tek Türkçe süreli yayın organı idi ve resmî gazetelerden öte bir düzene sahip­ti. "Vuküât-ı Resmiyye ve Gayr-i Resmiy­ye" olmak üzere iki bölüme ayrılan gaze­tede "Umûr-ı Dâhiliyye, Mevâdd-ı Askeriyye, Es'âr, Fünûn, Tevcîhât, Tevcîhât-ı İlmiyye, Umûr-ı Hâriciyye, Garîbe" gibi alt baş­lıkların bulunması iç ve dış haberlere de yer verildiğini göstermektedir. Gazetenin içeriği ise başta İstanbul'daki görevliler ol­mak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde dev­let memurları tarafından derlenerek Takvimhâne-i Âmire Nezareti’ne gönderilen bilgi ve belgelerden seçilmekteydi. Çıkan her sayısı gibi müsveddeleri de basımın­dan önce sadaret kanalıyla saraya ulaştı­rılmaktaydı. Bazen padişahın isteği doğ­rultusunda tashih edilip yeni bölümler ek­lenmekle birlikte genelde Takvîm-i Vekayi' müsveddelerinin aynen basılmasına izin verilmekteydi. İlerleyen zaman içerisinde ön inceleme ile başka bazı makamlar da görevlendirilmiştir.

Takvîm-i Vekayi', Türkçe nüshası ya­nında aynen tercüme ile veya kısmen de­ğiştirilerek farklı dillerde de yayımlanmış­tır. Avrupa kamuoyuna yönelik olarak dö­nemin diplomatik dili Fransızca ile Le Mo­niteur otoman ismiyle ilk sayısı Türkçe ‘sinden dört gün sonra 5 Kasım 1831'de çıkmıştır. Türkçe dışındaki diğer nüshalar ülkede yaşayan muhtelif ahali tarafından konuşulan başlıca dillerde yayımlanmış­tır. Bunlar Ocak 1832 başlarından itibaren Liro-Kir adıyla Ermenice, aynı tarihlerde olması gereken Rumca, ardından Arapça ve Farsça nüshalardır. Zaman zaman ak­sayan veya ara verilen bu yayınlar uzunca bir süre devam ettirilmiştir. Bu çerçeve­de bilhassa ilân edilmesi gereken durum­lar ortaya çıktığında "zeyil, ilâve, i'lân, i'lânnâme-i resmî, tenbihnâme, varaka-i mat­bua" yanında daha ziyade "varaka-i mah­sûsa" adıyla ekler çıkarılmıştır. Bununla birlikte Türkçe nüshalarının bile büyük öl­çüde aksamış olması dikkate alınırsa Tak­vîm-i Vekayi'nin hedefine tamamen ulaş­makta yeterli bulunmadığı söylenebilir.

24 x 35 cm. ebadında dört sayfa halin­de neşrine başlanan Takvîm-i Vekayi’nin zaman içerisinde ebadı ve sayfa sayısı de­ğişmiştir (1908 sonrasında otuz iki sayfa­lık sayıları çıkmıştır). Bugün elde bulunan abone kayıt defterine göre önceleri arzu eden tüccar, esnaf ve halktan kişiler ya­nında belirli düzeydeki devlet memurları­na yıllık 120 kuruşluk zorunlu abone kay­dıyla satılmıştır. Taşrada ise devlet postasıyla gönderildiği idarehanesinde satışa sunulmuştur. Takvîm-i Vekayi', bu ilk dö­nemlerde diğer dillerdeki nüshalar hariç 3000'in biraz üstünde bir abone sayısına sahipti. Fakat gazete en azından haftada bir çıkarılması gerekirken ilk sekiz sayısın­dan sonra bir türlü istenen düzene kavu­şamadığı gibi (yıllık 8, 19, 24 sayı) zaman içerisinde maktu bir vergi ya da mecbu­ri abone usulü olarak algılanan uygulama Haziran 1868'de, "memur maaşı hizmete mahsus ücret demek olmakla ... her memurun Takvîm-i Vekayi'e müşteri olmaya mecbur edilmesi zaten muvâfık-ı hakkaniyet bulunmadığı" görüşünden hareketle kaldırıldı. 1878 yılına kadar devam bu uygulamaya bu tarihte ara verilip Mart 1891'de ikinci defa başlayan yayım döneminde üst düzeydeki memurların zorunlu olarak abone edilmesi usulüne geri dönüldü. Takvîm-i Vekâyi', Osmanlı dönemi gazeteleri içerisinde kütüphanelerde en fazla koleksiyonu bulunan yayınların başında yer almaktadır. Bunda baştan itibaren "defa, aded, numero" gi­bi kelimelerle gösterilen yayım sırasına uygun biçimde ciltlenip korunmuş olmasının önemli rolü vardır. İlk döneminin yılsonlarında fihristinin hazırlanması da Takvim-i Vekayi'nin günümüz gazeteleri gibi bir defa okunup atılacak bir yayın organı şeklinde düşünülmediğini göstermektedir.

Osmanlı yönetimince Takvîm-i Vekayi idarehanesi ve matbaası olmak üzere eski Bursa mütesellimi kapıcıbaşı Mûsâ Ağa'nın, 1824'te Harem'deki yerinden Süleymaniye'deki Kaptan İbrahim Paşa Hamamına (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi yanı) taşınan matbaanın yakınlarında bulunan konağı 20.000 kuruşa satın almıştır (15 Ağustos 1831). Burası 1832'de matbaa idaresiyle birleştirilmiş ve başkanlığına Takvîm-i Vekâyi'hâne-i Âmire ve Tab'hâne-i Ma'mûre nâzırı unvanıyla Esad Efendi tayin edilmiştir (Beydilli, s. 144, 150). Burada ilk gazeteciler diye nitelene­cek kişiler yanında yeterli sayıda matbaa elemanı görev yapmaktaydı. Bâbıâli'nin haberlerini Sârim Efendi, Bâb-ı Seraskerî'nin haberlerini Said Bey toplayarak gazete yönetimine ulaştırmaktaydı. Takvîm-i Vekâyi'nin Fransızca nüshasında A. Blacque'tan sonra Hassune Efendi (Hüseyin Mazhar Efendi), Françeski, Saffet Rouet ve Esad Efendi görev yapmış, Ermenice nüshasında başlangıçta patrikhanenin personel desteği olmuş, ayrıca kimliği belirlenemeyen bir kişi 1000 kuruş maaşla tercüman tayin edilmiştir. Ermenice Takvîm-i Vekayi'nin çevirisi bir süre Hariciye Nezareti’nce yerine getirilmiştir. Gazetenin Rumca nüshası ilk dönemde yine patrikhane­nin araç ve personel desteğiyle çıkarılmış, daha sonra Yanko Mosurus, Aleko ve Kostaki Adosidi efendiler tercüme işinde görev yapmıştır. Arapça nüshasının ilk gö­revlisi Ahmed Nazif Efendi. Farsçanınki Örfî Efendi'dir ve her ikisi de bu dilleri çok iyi bildiğini girdiği imtihanda ispat etmiş­tir. Önceleri nazır, ilerleyen dönemlerde müdür olarak nitelenen Takvîm-i Vekâ­yi' yöneticilerinin tamamı kronolojik sıra içerisinde sayılamazsa da Esad Efendi'nin ardından diğer isimler şunlardır: Nazif Efendi (vekil), Mustafa Sami Efendi, Nûman Mahir Bey, Âtıf Bey, Recâi Efendi, Lebîb Efendi, Nüzhet Bey, Saffet Bey, Âkifpaşazâde Nail Bey, Yesârîzâde Musta­fa İzzet Efendi, Maarif Nâzırı Kemal Efen­di, Ahmed Midhat Bey, Faik Reşad Bey, Emin Bey. Yaklaşık kırk yedi yıl süreyle aralıksız yayımlandıktan sonra Takvîm-i Vekayi'nin 16 Mart 1878'de 2119. sayısı­nı takiben yayımına on üç yıl ara verilmiş­tir. Bunun büyük Rus savaşı, yaşanan boz­gun ve ağır toprak kayıplarıyla ilgili oldu­ğu açıktır. 26 Mart 1891'de başlayan ikin­ci dönem ise oldukça kısa sürmüş ve 16 Mayıs 1892'de 283. sayısıyla yayımı tekrar durmuştur. Takvîm-i Vekâyi' üçüncü de­fa 28 Eylül 1908'de yayıma başlamıştır. Bu devresi İstanbul hükümetinin ortadan kal­kışına kadar (4 Kasım 1922) sürmüş ve 4608 sayı neşredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Orhan Koloğlu, Takuim-i Vekayi, Türk Basının­da 150 Yıl: 1831-1981, Ankara, ts. (Çağdaş Ga­zeteciler Derneği Yayınları); Nesimi Yazıcı, Tak­uim-i Vekayi: Belgeler, Ankara 1983; a.mlf.,, "Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis'in Mu­kaddimelerinin Tahlil ve Karşılaştınlması", Gazi Üniuersitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Dergisi, sy. 6, Ankara 1984, s. 69-76; Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishâne, Mühendishane Matbaası ve Kütüphanesi: 1776-1826, İstanbul 1995, s. 144-150; Selim Nüzhet [Gerçek], "Fransızca Takvim-i Vakayi: Le Mo-niteur Ottoman", YT, sy. 3 (1932), s. 225-233; a.mlf., "Takvim-i Vakayi", AA, 1, 189-191; Ah­med Emin Yalman. "Türk Basın Tarihinin Başlan­gıç Tarihine Bir Bakış", Yıllık: Gazetecilik Ensti­tüsü Dergisi, sy. 1, İstanbul 1960, s. 9-13; Altan Deliorman, "İlk Türk Gazetesi", TK, 11/23 (1964), s. 6-11; Cengiz Orhonlu, "Türkçe Yayınlanan İlk Gazete: Takvim-i Vekayi", BTTD, 1/6 (1968), s. 35-39; Adnan Giz, "İlk Türk Gazetesinin Adı Na­sıl Seçildi", a.e., XI/64 (1973), s. 23-26.

Nesimİ Yazici

SON EKLENENLER

Üye Girişi