Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ALİ CANİP YÖNTEM
(1887-1967)

Edebiyat tenkitçisi, şair ve yazar.


Haziran 1887’de İstanbul’da doğdu. Babası Evkaf Nezâreti memurlarından Halil Sâib Bey, annesi Anapa müftüsü İslâm Efendi’nin kızı Hafize Nûriye Hanım’dır. Üsküdar’daki Gülfem Hatun Mektebi’nde başladığı öğrenimini Toptaşı Askerî Rüşdiyesi’nde sürdürdü. Rüşdiyeyi bitirince iki yıl kadar Selâmsız’daki Fransız Mektebi’nde okudu; babasının Selânik’e sürülmesi üzerine oradaki Mülkiye İdâdîsi’ne girdi. Bir ara İstanbul’da Mekteb-i Hukūk’a devam ettiyse de aynı mektep Selânik’te açılınca son sınıfa kadar burada okudu. Bu sırada Selânik İttihat ve Terakkî Mektebi’nde ve Ziraat Mekteb-i Âlîsi’nde ders verdi. 1909’da kurulan Fecr-i Âtî topluluğuna katıldı, topluluğun Selânik’te muhabir üyeliğini yaptı. Balkan Harbi’nin başında İstanbul’a döndü (1911). 1912’de Çanakkale Sultânîsi’nde edebiyat ve felsefe hocalığına başladı. Ertesi yıl görevi İstanbul’daki Gelenbevi Sultânîsi’ne nakledildi. 1914’te Dârülmuallimîn-i Âliye edebiyat hocalığına getirildi. 1917-1918’de Dârülfünun’da teşkil edilen, lise kitaplarını hazırlamakla görevli komisyona üye seçildi. Dârülfünun Edebiyat Fakültesi’nde Türk edebiyatı dersleri verdi (1919). 1920’de Trabzon Sultânîsi müdürlüğüne, arkasından Giresun maarif müdürlüğüne ve Maarif Vekâleti müfettişliğine tayin edildi. 1923’te kendi isteğiyle edebiyat hocalığına döndü ve Kabataş Lisesi ile İstanbul Erkek Öğretmen Okulu’nda edebiyat dersleri verdi. Bu sırada kütüphaneleri tasnif etmek üzere kurulan komisyonun başkanlığını yaptı. 1927’de tekrar maarif müfettişliğine getirildi. 1934’te Ordu’dan milletvekili seçildi. Aynı yıl Türk Dili Tedkik Cemiyeti merkez üyesi, Tarih Encümeni ve ardından Türk Tarih Kurumu üyesi oldu. 1943’te İstanbul Edebiyat Fakültesi Türk Edebiyatı Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak tayin edildi. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’den Bursa milletvekili seçildi. 26 Ekim 1967’de İstanbul’da vefat etti, mezarı Sahrayıcedid Kabristanı’ndadır.

Henüz on beş-on altı yaşlarında iken şiire ilgi duyan Ali Canip önce Muallim Nâci’nin tesiri altında gazel tarzında şiirler yazmış, daha sonra o günkü edebiyat dünyasına hâkim olan Edebiyat-ı Cedîde tarzına yönelmiştir. İlk şiirlerini Selânik’te çıkan Kadın (1908-1909) ve Bahçe (1909) dergilerinde yayımlamış, Fecr-i Âtî topluluğuna mensup olmasına rağmen bu grubun edebî eğilimlerini benimsememiştir. Aruz vezniyle yazdığı şiirlerde Türkçe’yi bu vezne uydurmakta başarı göstermiştir. Ali Canip’in, Genç Kalemler’den (1911) başlayarak Türk Yurdu (1915) ve Yeni Mecmua’da (1917) yayımladığı hece vezninde şiirlerle Beş Hececiler’e takip edecekleri yolu gösterdiği kabul edilir. 1910 yılında Selânik’te çıkmakta olan Hüsn ve Şiir dergisinin adı Genç Kalemler’e çevrilince Ali Canip Ziya Gökalp ve Ömer Seyfeddin’le temas kurarak onları da derginin yayımına katılmaya ikna etmiş, böylece “yeni lisan” hareketinin üç ismi bir araya gelmiş, derginin ilk sayısında yer alan beyannâme ile Millî Edebiyat akımı başlamıştır. Genç Kalemler’de millî edebiyat meselesi üzerine çeşitli makaleler yazan Ali Canip, Türkçe’ye Arapça ve Farsça’dan giren tamlamalarla dil bilgisi kaidelerinin kullanılmaması ve yazı dilinde İstanbul Türkçesi’nin esas alınması konularında M. Fuad Köprülü, Cenab Şahabeddin ve Süleyman Nazif’le tartışmalara girmiştir. Polemik türündeki yazılarında Yektâ Bâhir takma adını kullanan Ali Canip, dergi kapanınca “Millî Edebiyat Meselesi” başlığı altındaki yazılarını Türk Yurdu’nda yayımlamıştır. Yeni Mecmua, Türk Sözü, Hak, Güneş, Şâir, Âşiyan ve Çınaraltı dergilerinde estetik ve edebiyat konularıyla büyük şahsiyetler üzerine çeşitli yazılar yazmış, birer emek mahsulü olan araştırmaları ise Cumhuriyet’ten sonraki yıllarda Hayat, İstanbul ve Türkiyat Mecmuası’nda neşredilmiştir. Dil ve edebiyatla ilgili tartışmalarında Yekta Bâhir yanında Gök Alp ve Celâl Sâkıb takma adlarını da kullanan Ali Canip, Millî Edebiyat anlayışına karşı çıkanlara ağır cevaplar vermiş, ayrıca Türk edebiyatı tarihi üzerine yaptığı araştırmalarıyla kalıcı hizmetler ortaya koymuştur.

Eserleri. Geçtiğim Yol (şiir; İstanbul 1918), Millî Edebiyat Meselesi ve Cenab Bey’le Münakaşalarım (İstanbul 1918), Edebiyat (lise 1. sınıf ders kitabı; İstanbul 1926), Epope ve Edebî Nevilerle Mesleklere Dair Mâlûmat (İstanbul 1927), Leylâ ve Mecnun (Fuzûlî’nin aynı adlı eserinin özeti; İstanbul 1927), Naîmâ Tarihi (seçmeler; İstanbul 1927), Türk Edebiyatı Antolojisi (İstanbul 1931), Ömer Seyfeddin, Hayatı ve Eserleri (İstanbul 1935, 1947; Yöntem’in diğer eserleriyle gazete ve dergilerde çıkan yazılarının bir listesi için bk. Filizok, s. 233-259). Ali Canip, Ömer Seyfeddin’in ölümünden sonra hikâyelerini ilk defa üç (İstanbul 1926-1927), daha sonra dokuz (Ömer Seyfettin Külliyatı, İstanbul 1938) cilt halinde yayıma hazırlamıştır. Siyasî ve edebî hatıraları Yakın Tarihimiz dergisinde çıkmış (1962-1963), dergilerde kalan eski ve yeni Türk edebiyatıyla ilgili makaleleri Ahmet Sevgi ve Mustafa Özcan tarafından iki hacimli ciltte toplanmıştır (Prof. Ali Cânip Yöntem’in Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri [Konya 1995]; Prof. Ali Cânip Yöntem’in Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri [İstanbul 1996]). Ogur Erol, Ali Canip Yöntem ve Eğitim adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır (2008, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).

BİBLİYOGRAFYA :
Ömer Seyfeddin, “Ali Cânib Bey”, Nevsâl-i Millî, İstanbul 1914, s. 299-313; Nüzhet Hâşim, Millî Edebiyata Doğru, İstanbul 1918, s. 69-77; Sadettin Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, İstanbul 1936, I, 407-414; a.mlf., Ali Cânib: Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1937; Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, Ankara 1970, s. 641-642; Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri, İstanbul 1984, I, 195-197; Rıza Filizok, Ali Canip’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, İzmir 2001; Fevziye Abdullah Tansel, “Ali Cânib Yöntem”, TTK Belleten, XXXII/125 (1968), s. 55-57; “Yöntem, Ali Canib”, TDEA, VIII, 603-604.

KAYNAK: TDV, İSLAM ANS., Müellif: ŞERİF AKTAŞ   

 

****


EDEBİ KİŞİLİĞİ

Ali Canib, çocuk yaşta şiir yazmağa başlamıştır. Önce Muallim Naci'nin eserlerini okur, divan edebiyatı üzerinde çalışarak bilgisini ve zevkini zenginleştirip geliştirir. Bu sıralarda gazel tarzında şiir yazar. Daha sonra da Edebiyat-ı Cedide tarzına uygun manzumeler kaleme alır.

Ali Canib ilk şiirlerini Selanik'te çıkan Bahçe ve Kadın dergilerinde yayınlar. Bunlar, onun sanat hayatının başlangıç dönemine ait eserlerdir. 1908'den sonra yazdığı, Tevfik Fikret'in şiirlerini hatırlatan manzumeler ise, onun olgunlaştığını, şiirde kendi sesini bulduğunu düşündürür. Bu döneme ait şiirleri, Fecr-i Âti adı verilen edebî toplulukta yer alan genç şâirlere örnek olacak vasıftadır. O, Fecr-i Âtî üyeleri arasında bulunmasına rağmen bu grubun edebî eğilimlerini benimsemez.

İlk edebî terbiyesini Naci'den alan Ali Canib, yenilik adına nazım dilinde yapılan yanlışlıkları iyi karşılamaz. O, Muallim Naci'den hem sade Türkçe ile yazma, hem de millî edebiyat zevkini aldığını belirtir. Ayrıca manzumelerindeki nazım kusursuzluğunu da Naci Efendi'ye borçlu olduğunu söyler. Bu bakımdan Ali Canib'i, yenileşen ve değişen şartlar içerisinde Muallim Naci'nin devamı olarak düşünmek yerinde olur. Halbuki Fecr-i Âtî'nin diğer şâirleri, Edebiyat-ı Cedîde zevkini devam ettirirler.

Ali Canib, Selanik'te, Hamid ve Hüsnü adlı iki gencin 1910 yılında çıkarmağa başladıkları Hüsün ve Şiir adlı dergide makale ve şiirler yayınlar. Bu dergiye biraz da fikir ve felsefe çeşnisi verebilmek gayesiyle adım değiştirmeye ihtiyaç duyarlar. Böylece Hüsün ve Şiir dergisi Genç Kalemler adını alır. Aynı yıl Ziya Gökalp, ittihat ve Terakkî'nin genel merkez azası olarak Diyarbakır'dan Selânik'e gelir. İttihat ve Terakki genel merkez başkâtibi Nesimi Sârim aracılığıyla Ali Canib ile Ziya Gökalp tanışır. Ali Canib'in Ömer Seyfeddin ile tanışması da yine bu yıla rastlar. Tanışmaya sebep Ömer Seyfeddin'in Perviz imzasıyla yayınladığı bir yazıdır. Ali Canib, bir makalesinde bu yazıyı beğendiğini ifâde eder. Ömer Seyfeddin de Ali Canib'e yazıyı kendisinin kaleme aldığını belirten bir mektup gönderir. Böylece "Yeni Lisan Hareketi"nin üç ismi Selanik'te birbiriyle tanışırlar.

Ömer Seyfeddin, Ali Canib'e:

    "Size bir teklifim var. Kanaatlerinize pek yakın olduğu için hemen kabul edeceksiniz sanırım. Bakınız ne; biraz izah edeyim: Edebiyattan nefret ettiğimi ve bu nefretimin iğrenç tiksindirici bir nefret olduğunu yazmıştım..."

cümleleriyle başlayan ve dilde sadeleşme gereğini ifâde eden 28 Ocak 1910 tarihli bir mektup gönderir. Ali Canib, bu mektubu Ziya Gökalp'e okur, Gökalp bu fikirleri beğenir. Canib Bey'e birlikte çalışalım der. Birkaç gün içinde Ali Canib İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Merkezi'nden bir mektup ve bir kararname alır. Bu kararname ile, Avrupa'nın muhtelif yerlerindeki öğrenci cemiyetleriyle haberleşme zaruretleri ve onlara yardım etme gayesiyle Dr.Nazım, Ali Canib, Kâzım Nami, Talat, Hüseyin Hüsnü ve Hamid Beylerden bir "Talebe-i Hariciye Encümeni" kurulmasına, Ali Canib Bey'in Genç Kalemler başmuharrirliği yanında bu encümenin genel sekreterliğine getirilmesine karar verildiği bildirilir. İşte bundan sonra Yeni Lisan mücadelesinin merkezi ve basın organı Genç Kalemler yeni şekliyle yayınlanmaya başlar. (No: 1, 29 Mart 1327/1911).

Genç Kalemler'de yayınlanan yazılarda Arapça, Farsça terkiplerin ve dilbilgisi kurallarının kullanılmaması; konuşma diline girmiş ve türkçeleşmiş olanların dışında Arapça ve Farsça edatlara yer verilmesi, İstanbul Türkçesinin ölçü alınması istenir. Bu prensiplere uygun olarak yayın hayatına devam eden Genç Kalemler'de en çok Canib Bey'in yazıları yayınlanmaktadır. Derginin yeni düzende çıkan ilk sayılarında Ali Canib, millî edebiyat meselesini de ortaya atar. Genç Kalemler'in bu faaliyetine Servet-i Fünûn dergisinden itirazlar yükselir. İlk yazı Köprülüzâde Mehmed Fuad'ındır. Ona, Ali Canib cevap verir. Cenab Şahabeddin ve Süleyman Nazif de Genç Kalemler'in aleyhinde yazılar yayınlarlar. Süleyman Nazif, Hadisât'ta; Cenab Şahabeddin Hak Gazetesi, Şehbal ve Servet-i Fünûn dergilerinde bu konudaki düşüncelerini yazarlar. Genç Kalemler çevresinde başlayan dil ve edebiyat hareketini tenkit ederler. Genç Kalemler'in polemik kısmını idare eden Ali Canib bunlara cevap verir. O, zaman zaman Yekta Bahir takma adıyla da yayınladığı bu yazılarından bir kısmını daha sonra, "Millî Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey'le Münakaşalarım" (1918) adlı bir kitapta toplar.

Bu yazılarda dil, vezin ve anlatma tarzına ait görüşler ön plânda yer alıyor; tartışmalar şekle ait problemler ve söyleyiş biçimleri üzerinde yoğunla-şıyorsa da esasında, zevk, duyuş tarzı ve edebiyat anlayışları arasındaki farklılık yatmaktadır. Ali Canib ve arkadaşları sâde bir söyleyiş tarzıyla yerli ve mahallî konular üzerinde durmak istemekte, Cenab Şahabeddin, Süleyman nazif Edebiyat-ı Cedide zevkini ve duyuş tarzını sürdürmekten yana görünmektedirler.

Genç Kalemler çevresinde başlayan lisan ve Millî Edebiyat hareketi Selânik'in işgaline kadar bu şekilde devam eder. Ali Canib, bu hareketi düzenleyen ve yürütenlerden biridir. Selânik'in işgali ile Genç Kalemler'de yazı yazanlar istanbul'a göç ederler. Böylece adı geçen dergi çevresinde olgunlaşan zevk ve anlayış, İstanbul basımnda varlığını kuvvetle hissettirmeğe başlar. Ali Canib, edebiyat hakkındaki düşüncelerini Türk Yurdu'nda "Millî Edebiyat Meselesi" başlığı altında yayınlamaya koyulur. Ayrıca Türkçülük hareketi karşısında yer alanlara da hücumi eder.

1912 yılında Paris'te çıkan Mercure de France dergisine P. Rizal imzasıyla "Türkler Bir Millî Ruh Arıyor" başlıklı uzun bir makale yayınlar. Onun edebiyat ve dile hizmetlerini yakın arkadaşı Ömer Seyfeddin Nevsal-i Millî'de (1913) şu cümle ile ifâde etmiştir:

    "... Ali Canib Bey, millî edebiyatın mevzularını, memleketimizde, yaşadığımız muhitin içinde bulmuş ve konuştuğumuz saf ve tabiî Türkçe ile terennüm etmiştir..."

Aruzla yazdığı şiirlerde Türk şivesini bu vezne uydurmakta başarılı olan Ali Canib, Genç Kalemler'den başlayarak Türk Yurdu ve Yeni Mecmua'da hece ile bazı şiirler yayınlayarak, daha sonra hecenin beş şâiri olarak adlandırılacak şâirlere izleyecekleri yolu gösterir.

O, yalnız şâir ve polemik yazıları kaleme alan biri değil, estetik ve edebiyat anlayışı üzerine çeşitli yazılar yayınlayan, böylece de gençlere yol gösteren bir insandır da.

Meşrutiyet döneminde Türk Sözü, Hak, Şâir gibi dergilerde birçok yazısına rastlanmaktadır. Genç Kalemler'de faaliyet gösterdiği yıllardan itibaren yayınladığı çeşitli yazılar ona, millî edebiyat dönemi Türk edebiyatı teorisyenlerinden biri vasfını kazandırmıştır denilse hata edilmez. Cumhuriyetin ilânından sonra Hayat, Güneş, Çınaraltı, İstanbul ve Türkiyat mecmualarında Türk edebiyatı tarihi üzerine incelemeler yayınlayan Ali Canib liseler için edebiyat ders kitabı da hazırlamıştır. Ayrıca yakın arkadaşı olan Ömer Seyfeddin ile ilgili bir de incelemesini yayınlamıştır.

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

ALİ CANİP YÖNTEM ŞİİRLERİ

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi