Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Cenap ŞAHABETTİN-2

21 Mart 1870'te Manastır'da doğmuştur. 1880'de Gülhane Askeri Rüştiyesi'ni bitirip ardından Kuleli Tıbbiye İdadisi'ne devam etmiş, 1889'da doktor olmuştur. Tıbbiyede okurken edebiyatla ilgilenmeye başlamış, Muallim Naci ile tanışmıştır. Bir süre onun etkisinde kalmış eski tarz gazeller yazmıştır.

Cilt hastalıkları üzerine ihtisas yapmak üzere Paris'e giden Cenap Şahabettin, burada Batı edebiyatını yakından tanıma fırsatı bulmuş, natüralistleri ve sembolistleri okumuş, Fransız şair Verlaine'ye büyük hayranlık duymuştur. Dört yıl süren Paris ikameti şairin şiir anlayışını büyük ölçüde değiştirmiştir.

Yurda döndükten sonra "Mektep" dergisinde yayımladığı şiirlerle ün kazanmaya başlamıştır. 1896'dan sonra şiirlerini Servet-i Fünûn dergisinde yayımlamaya başlamış ve Tevfik Fikret'in beğenesini kazanmıştır. "Terane-i Mehtap" adlı şiirinde kullandığı bazı tamlamalar ve benzetmeler, edebî tartışmalara yol açmış, A. Mithat Efendi'nin tepkisini çekmiş, "Dekadanlar" adlı eleştiri yazısı yazmasına yol açmıştır. O da bu yazıya "Dekadanizm Nedir" başlıklı bir yazıyla karşılık vermiştir.

Görevi gereği yurdun çeşitli yerlerinde bulunan sanatçı, buralarda gördüklerini, izlenimlerini anlattığı gezi yazıları da yazmış, bu yazıları sanatlı bir nesir üslubuyla kaleme almıştır. "Genç Kalemler" dergisiyle başlayan "yeni lisan" ve "dilde sadeleşme" hareke-tine karşı çıkmış, bu konuda uzun süren tartışmalara girmiştir. 13 Şubat 1934'te ölmüştür.

Sanatı ve Eserleri 

Servet-i Fünûn şiirinin Tevik Fikret ile birlikte önde gelen adlarından olan Cenap Şahabettin, şiirleri kadar nesirleriyle de büyük ilgi uyandırmış bir sanatçıdır. Edebiyata başladığı yıllardan itibaren yalnızca kendi doğruları içinde kalmış, kendi kendine geliştirdiği bir sanat estetiğinin sürdürücüsü olmuştur.

Hayat ve olaylar karşısında duyarsız kalmış, kullandığı ağır dil, daha yaşarken eskimiş, çağının gelişmelerini kendi kalıplaşmış sanat anlayışının penceresinden izlemeyi tercih etmiştir. 

Milli Edebiyat Dönemi sanatçılarının başlattığı sade dile karşı çıkmış, bunları ve Milli Mücadele hareketini eleştirmiştir. Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasından sonra bu tavrını değiştirse de dönemin siyasî ve edebî çevreleri tarafından kabul görmemiştir. 

Servet-i Fünûn hareketinin şiir estetiğinin oluşumunda büyük katkısı olan şair, şiirlerinde iç ahenge önem veren sembolist bir şiir yaratmak istemiştir. Toplumsal konulardan uzak durmuş, şiirlerinde daha çok aşk, doğa ve doğanın değişen durumlarını anlatmıştır. Şiir anlayışını yaratırken Verlaine ve C. Baudelaire'den etkilenmiş, şiiri nesir ve müziğin kaynaşmasından oluşan bir tür olarak değerlendirmiştir. Şiirde sözcüklerin ahengine, ses gücüne ve tonlamalarına büyük önem vermiştir. 

Şiir dili oldukça ağırdır. O güne kadar Türk şiirinde kullanılma-yan birtakım kelimeleri şiir diline sokmuştur. Pitoresk, yani zihinde resim gibi bir hayal uyandıran güzellik duygusu, Cenap Şahabettin'in vazgeçemediği bir şiir tarzı olmuştur. Bu durumu derinlemesine anlatma ihtiyacı, şairi sözcüklerle oynamaya itmiş, alışılmadık mecazlar ve tamlamalarla, eski sözcüklerle bir şiir dili yaratmaya çalışmıştır. 

Aruz ölçüsünü en temel ahenk unsurlarından biri kabul etmiş, halk şiirinin vazgeçilmez ölçüsü olan heceyi ahenk yönünden yetersiz bulmuştur.

Kısaca özetleyecek olursak;

Asıl mesleği doktorluktur.
Servetifünun şiirinin Tevfik Fikret’ten sonraki en önemli ismidir.
Hem şiir hem de düz yazı türlerinde eserleri vardır; fakat asıl önemli yanı şairliğidir.
Şiirlerinde müzikaliteye önem vermiştir. Müzikalite açısından aruz ölçüsünü zengin bulduğu için bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Hece ölçüsünü küçümsemiş, “parmak hesabı” diye nitelendirmiştir.
Şiirde ahenk unsuruna önem vermiştir. Biçim güzelliğini önemsemiştir.
Şiirlerindeki başlıca temalar “aşk” ve “tabiat”tır. Aşk şiirleri bazen çok romantik bazen de çok maddidir.
Ona göre sanat, sanat içindir hatta sanat güzellik içindir. Şiirlerinde sosyal konulara hiç değinmemiş, sadece kişisel konuları işlemiştir.
Doğa ile ilgili şiirleri kişinin iç dünyası ile dış dünyasının başarılı bir kompozisyonudur. Servetifünun sanatçıları arasında tabiatı en çok işleyen şairdir.
 “Tablo şiir” yazmıştır. Ona göre şiir, sözcüklerle yapılmış bir resimdir.
Şiirlerinde çok zengin bir lirizm vardır. Çok renkli ve geniş bir hayal gücüne sahip olan şair, sembolleri sıkça kullanır.
Şiirlerinde nükteye, söz oyunlarına, zekâ gösterişlerine önem verir. Hiç duyulmamış mecaz, imge, teşbih ve istiarelere sıkça yer verir.
Şiirlerinde sembolizm akımının etkisi açıkça görülmektedir. Türk şiirine sembolizmi ve parnasizmi getiren Cenap Şahabettin’dir.
Dili oldukça ağır ve sanatlıdır. Arapça, Farsça ve Fransızcadan kimsenin bilmediği sözcükleri kullanmıştır. Berf-i zerrin (altın kar), saat-i semenfam (yasemin renkli saatler), lerze-i rûşen (parlak titreyiş) gibi hiç duyulmamış yeni tamlamalar kullanmıştır. Şiirleri dilbilgisi kurallarını hiçe sayan tamlama ve sıfatlarla doludur.
1908’den sonra “Yeni Lisan”cılarla uzun ve sert tartışmalara girişmiştir.
 “Serbest müstezat” nazım biçimini geliştirerek başarıyla kullanmıştır. Şiirlerinde “sone” nazım biçimini de başarılı bir şekilde kullanmıştır.
“Elhan-ı Şita” en ünlü şiiridir. Kış mevsimini anlatır. Türk edebiyatında doğayı anlatan en önemli şiirlerden birisidir. Kış manzaralarından, kar yağışının bıraktığı izlenimlerden söz etmiştir.
“Yakazat-ı Leyliye” (gece uyanıklıkları) diğer önemli şiiridir.
Cenap Şahabettin, aynı zamanda bir düz yazı ustasıdır. Düz yazılarında dil, şiirlerine göre sadedir.

Şiirleri Tamat, Evrak-ı Leyal 

Gezi Yazıları Hac Yolunda, Afak-ı Irak Mektupları Suriye Mektupları, Avrupa Mektupları Makaleleri Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh 

Özdeyişleri Tiryaki Sözleri 

Tiyatroları Yalan, Körebe

  

SON EKLENENLER

Üye Girişi