Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

 

ÇANAKKALE DESTANI ve İSTİKLAL MARŞI

Bugün 18 Mart, Çanakkale zaferinin yıldönümü. Tarihin en inanılmaz savunma harbi bundan seksen beş yıl önce Çanakkale’ de yapıldı. Hakikaten bu harp “Çelik zırhlı duvar”la “iman dolu göğüs”ün çarpışmasıydı.

İtilaf devletleri bütün güçleriyle Çanakkale’ ye yüklendikleri sırada Mehmed Akif, Berlin’ de bulunuyordu. İngiliz ve Fransızların sömürgelerinden topladıkları müslüman askerlerden esir alınanlar çeşitli kamplarda toplanmışlardı; farkında olmadan Osmanlı Devleti’ ne karşı savaşan bu askerlere telkinde bulunması için Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Almanya’ ya gönderilen Akif, gelişmeleri oradan yüreği ağzında takip ediyordu. Zaferden emindi; çünkü eğer Çanakkale geçilirse her şey bitecekti. Berlin Hatıraları’nda , “Korkma” diyordu; bu, ileride yazacağı İstiklal Marşı’ nın da ilk kelimesiydi ve Akif’ in sözlüğünde “Sakın endişe etme, asla ümidini kaybetme!” anlamına geliyordu:

Korkma!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde
söndürürüz;
Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz
yürürüz;
Düşer mi tek taşı, sandın, harim-i
namusun?
Meğer ki harbe giren son nefer sehid olsun.

Akif, Enver Paşa’ nın Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Bey’ e gönderdiği telgraftan zafer müjdesini alınca doya doya ağlamıştı. Bu gözyaşları, bir süre sonra, Çanakkale’ de mucizeler yaratan Mehmetçik için kelimelerle ördüğü ihtişamlı türbenin harcına karışacaktı. Yazık ki savaşın akışını ne Çanakkale zaferi, ne Teşkilat-ı Mahsusa’ nın çabaları değiştirebildi.

Savaş arkasında büyük acılar ve yıkıntılar bırakarak sona erdiİ Osmanlı yenilmişti. Ve 30 Ekim 1918’ de o utanç verici Mondros Mütarekesi imzalandı. Dün Çanakkale Bozağı’ nda çakılıp kalan İtilaf devletleri donanması hiçbir engelle karşılaşmadan geldi., İstanbul Boğazı’ nda demir atıp toplarını Dolmabahçe ve Yıldız saraylarına çevirdi.

Ümidini sonuna kadar koruyan Akif’ in bile derin bir karamsarlığa düştüğü bir dönemdi bu. “İnler Safahat’ımdaki hüsran bile sessiz” diyordu; ama kendini çabuk topladı; sebilürreşad’da yayımlanan yazılarından birindeki şu cümle, Anadolu’ da başlayan kıyamın ve daha sonra bu kıyamın felsefesini dile getirecek olan İstiklal Marşı’ nın ruhunu vermektedir; “Türklerin yirmi beş asırdan beri istiklallerini muhafaza etmiş bir millet oldukları tarihen müspet bir hakikattir (…) Tarih de gösteriyor ki Türk istiklalsiz yaşayamamıştır.”
İslamcı bir şairin değil, Türkçü bir yazarın kaleminden çıkmışa benzeyen ve
“Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” mısralarında şiire dönüşen bu cümleler, Akif’ in duruşunu çok açık bir biçimde gösteriyordu. Milli mücadele konusunda onun asla bir tereddüdle dönemi olmamış, dergisiyle, kalemiyle ve fiili olarak başından itibaren bu mücadelenin içinde yer almıştı.

Milli Mücadele’ yi aslında Çanakkale’ de uyanan ruh kazanmıştır ve bu ruh benzersiz ifadesini Asım’ da, Köse İmam dilinden Çanakkale’ nin anlatıldığı bölümde bulmuştur. İstiklal Marşı’ nın bu bölümün inbikten geçirilmiş hali olduğu söylenebilir. Çanakkale’ yi anlamadan Milli Mücadele’ yi, Akif’ in Çanakkale Destanının anlamadan da İstiklal Marşı’ nı anlamak mümkün değildir. Ne demek istediğim, Erkan-ı Harbiye tarafından 1915 Temmuz’ unda Çanakkale cephesine davet edilen şairlerin yazdıkları şiirlerle 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına gönderilen şiirler okunduğu takdirde daha iyi anlaşılacaktır.

Hiç şüphe yoktur ki, imparatorluğun çöküşüne ve beş yüz yıllık vatan topraklarının bir bir elden çıkışına en içten ağlayan da Akif’ ti. Anadolu’ da başlayan Milli Mücadele’ nin ruhunu en iyi ifade eden de… Bu ruhu hissetmek istiyorsanız, aziz okuyucularım, Çanakkale’ deki muharebe alanlarını çocuklarınızla birlikte geziniz; ama mutlaka geziniz.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Orada yüreği titremeyen ve gözyaşı dökmeyen birinin bu topraklarla hiçbir bağı kalmamış demektir.

Beşir AYVAZOĞLU

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi