Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 



İKİ YOLCU

Bir yaz günü, sabah erken
İki yolcu aynı köyden
Kasabaya gidiyordu;
"Yolcu kısmı yolda gerek!"
Koşmasını söyleyerek.
İki yolcu gidiyorken
Yolun döneğinde birden
Biri durdu, biri sordu:
Niye durdun? Davran biraz;
"Yolcu kısmı yolda durmaz"
Durduğunun aslı vardı;
Birden gözleri karardı:
Yerde koca bir kestane...
Haydi yoldaş, ağır ağır;
Yol yürümekle alınır.
Aç gözlüde kulak olmaz;
Gözü kestanede kurnaz,
Arıyordu bir bahane...
- Haydi kuzum, yürüyelim!
- Sen yürü, ben yetişirim.
Öteki işi anladı.
Koştu, kestaneyi aldı.
-Bırak onu, yoksa... - Niçin?
-Ben gördüm, aldım. - Önceden
Gören benim. - Alan da ben!
Birisi yer, biri bakar;
Hep gürültü bundan çıkar.
Derken kavga için için
Ateşlendi, alevlendi;
Epey tokat, sille yendi;
Dökülürdü belki de kan,
Bereket versin arkadan
Başı sarıklı bir hoca
Hızır gibi yetişti de
Birden kesildi arbede.
Hoca sordu, berikiler
Olanları birer birer
Söylediler dosdoğruca.
Ne gürültü, ne patırtı.
Hoca kestaneyi kırdı;
Kabuklarından birini
Bir yolcuya, diğerini
Bir yolcuya uzatarak
İçini kendisi yedi;
Sonra: "Haydi buyrun!" dedi.
Yolcular kalakaldılar;
Kısmetlerini aldılar!
Ne göz kalmıştı, ne kulak...
Anlayana bu ibrettir:
"Az tamah çok ziyan verir."

Tamah: Açgözlü, bencil,
İbret: Öğüt, ders,
Ziyan: Zarar
Arbede: Çatışma
Kısmet: Pay, hisse

 




SON EKLENENLER

Üye Girişi