Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

EDİB AHMED YÜKNEKÎ VE ATABETÜ'L HAKAAYIK

Atabet ül-Hakaayık 12. asrın ilk yarısında, Yüknekli Edîb Ahmed bin Mahmud tarafından ya-zılmış manzum bir ahlâk kitabıdır. Türk ve Acem ülkelerinin meliği- emîr-i âzam Muhammed Dâd İspehsâlâr Beg'e sunulmuştur.

Edîb Ahmed, 11. asır sonlarıyla 12. asrın ilk yarısında yaşamış; Arapça'yı, Farsça'yı öğrenmiş; tefsir, hadîs gibi İslâmî ilimleri tahsil etmiş; takva sahibi, âlim, fâzıl bir Türk şairidir. Gözleri gör-meyen bu Karahanlı devri Türk şairi hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Şöhreti Ali Şîr Nevâî devrine yani 15. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiş ve hayatı hakkındaki bilgiler men-kıbeleşmiştir. Nevâî, Nesâim ül-Mahabbe adlı ese-rinde, Edib Ahmed'in İmâm-ıÂzam'm talebesi ol-duğu ve İmâm-ı Âzam tarafından çok beğenildiği şeklindeki menkıbevî malûmatı kaydeder.

Atabet ül-Hakaayık, tıpkı Kutadgu Bilig gibi Şehname vezninde yani aruzun "feûlün feûlün

feûlün feûl" kalıbıyla yazılmıştır. Eserin başmda yer alan Tanrının- peygamberin, dört sahabenin, emîr-i âzam Muhammed Dâd İspehsâlâr Beg'in medhi ve kitabın yazılışı hakkındaki kısımlar be-yitler halindedir (80 beyit) ve gazel tarzında ka-fiyelenmiştir. Asıl eser dörtlükler halindedir ve her dörtlük mânilerde olduğu gibi "aaxa" şeklinde kafiyelenmiştir. Her ikisi de Karahanlı devrine ait olan Atabet ül-Hakayık ile Kutadgu Bilig'in bir-birinden ayıran en önemli özellik budur. Kutadgu Bilig'in beyitler halinde ve mesnevî tarzında yazılmasına mukabil Atabet ül-Hakaayık dörtlükler halinde ve mânilerin kafiye düzeninde yazılmıştır. Ancak Kutadgu Bilig'de aralarda zikredilen dört-lüklerin hem vezince- hem de kafiye düzeni ba-kımından Atabet ül-Hakaayık ile ayniyet gös-termesi ilgi çekicidir. Aynı devrin eseri olan Divânü Lûgati-'t-Türk'teki dörtlükler ise hem hece vezni ile yazıldıkları için, hem de koşma tarzında kafiyelendirildikleri için farklılık gösterirler.

Vezin ve kafiye bakımından Atabet ül-Hakaayık da çok sağlam değildir. İmaleler boldur. Tam ve yarım kafiyeler yanında bazen yakın ses-lerin de kafiye olarak kullanıldığı, hatta bazen redifle yetinildiği görülür. Mısra başı kafiyesinin izleri Atabet ül-Hakaayık'da kutadgu Bilig'den daha güçlü olarak devam eder. Birçok mısralar arka ar-kaya aynı seslerle başlamakta, bilgi ile ilgili dört-lüklerin çoğunun başında hep b sesi bulunmaktadır.

Atabet ül-Hakayık, bir ahlâk ve öğüt kitabı olduğu için tamamen hikmet üslûbu ile yazılmıştır. Kutadgu Bilig'deki üslûp çeşitliliği onda görülmez. İki eserin mahiyetçe birbirinden farklı olduğunu unutarak birini diğerinden üstün saymak doğru değildir. Kutadgu Bilig'in öğüt veren kısımlarıyla Atabet ül-Hakaayık edâ ve üslûp bakımından bir-birine çok benzemektedir ve biri diğerinden aşağı değildir. Bütün nüshaları karşılaştırarak eseri mükemmel bir şekilde işleyen Reşid Rahmeti Arat Atabet ül-Hakaayık'm değeri ve mahiyeti hakkında şunları söylemektedir: "Atabet ül-Hakaayık ayrı bâbların başlıklarından da anlaşıldığı gibi, Türk-İslâm muhitinin kültür çerçevesi içinde, fertlerin terbiyesi için tanzim edilmiş olan esasları, olduğu gibi, Türkçe ve manzum olarak tekrarlayan bir ahlâk kitabıdır. Eserdeki fikirler çok defa âyet, hadis veya başka Arapça beyitler ile tevsik edilmektedir; biraz zahmetle, işaret edilmemiş olanlar için de aynı sahada benzer numuneleri bulmak mümkündür. Müellif burada fikir bakımından, kendi içtihadından ziyade, malûm olan esasları güzel bir Türkçe ile ifade etmekle iktifa etmiştir. Eserin yazıldığı tahmin edilen devirlerde bu esasları, her okuyanın kolaylıkla anlayabileceği ve hafızasında tutacağı bir tarzda, açık bir dil ile ve manzum olarak neşretmenin bu yolun yolcuları için bir gaye olduğu düşünülürse, Edib Ahmed'in bu işi mükemmel bir şekilde başarmış olduğunu kabul etmek lâzım gelir. Atabet ül-Hakaayık'm ne kadar büyük bir ihtiyacı karşılamış olduğu eserin yazıldığı tarihten epeyi bir müddet sonra dahi bunun yeniden tanzimi ve neşri ile uğraşılmış olmasından, birçok ediblerin, gerek müellifin kendisinden ve gerek eserinden takdir ile bahsetmelerinden ve nihayet Türk ülkesinin muhtelif kısımlarında vücuda getirilmiş olan nüshalarından iyice anlaşılmaktadır." (R.R. Arat- AH, s.8), Atabet ül-Hakaayık, İslâmiyet'ten sonraki eserlerin çoğunda olduğu gibi Tanrıya, peygambere, dö; t sahabeye ve eserin sunulduğu emîre övgü ile başlar. Sebeb-i teliften (yazılış sebebinden) sonra asıl esere girilir. Eserdeki başlıca konular şunlardır: Bilgi, dil, dünyanın dönekliği, cömertlik ve hasislik, tevâzû ve kibir, harislik, kerem, hilim ve za-manenin bozukluğu. Bilhassa bilgi ve dilin muhafazası ile ilgili konularda Atabet ül-Hakaayık ile Kutadgu Bilig arasında büyük benzerlikler vardır. Ancak Atabet ül-Hakaayık'ın tamamen İslâmî motiflere dayandığını ve bu bakımdan Kutadgu Bilig'den farklı olduğunu belirtmek lâzımdır.

Atabet ül-Hakaayık'ın sonunda Edîb Ahmed'e ait olmayan üç ek vardır. Birinci ek müellifi meçhul bir dörtlüktür. Burada Edîb Ahmed'in doğuştan kör olduğu, Atabet ül-Hakaayık'm on dört bâb üzere yazıldığı ve bir fil yükü altın değerinde olduğu belirtilmiştir. İkinci ek, Seyfî mahlası ile Türkçe ve Farsça şiirler yazmış olan Temür devri emirlerinden Seyfeddin Barlas'a ait bir dörtlüktür. Emir Seyfeddin Barlas, Edîb Ahmed'i "edibler edîbî" ve "fâzıllar başı" olarak nitelendirmektedir. Üçüncü ek Arslan Hoca Tarhan'a ait on beyitlik bir manzumedir. Arslan Hoca Tarhan, Temir ve Uluğ Beğ zamanlarında yaşamış ve devrinin edebî faaliyetleriyle ilgilenmiş mühim devlet adamlarından biridir. Edîb Ahmed'in babasının Mahmud, memleketinin Yüknek olduğunu ve Atabet ül-Hakaayık'ın "Kâşgarî til" ile yani Karahanlı Türkçesiyle yazıldığını Arslan Hoca Tarhan'ın ilâvesinden öğreniyoruz.

ATABET'ÜL-HAKAYIK'TAN:

Bismü'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm Tanrı'nın Medhi

1. ilahi öküş hamd ayur men sanga

2. sening rahmetingdin umar men onga

İlâhî, pek çok hamdederim sana, Senin rahmetinden hayır umarım.

11. aya şek yolmda yiligli odu

12. kel ottın özüng yul ölümdin önge

Ey şüphe yolunda koşturan! Uyan! Gel, ateşten kurtul ölümden önce.

3. senamu ayugay seza bu tilim

4. unarça ayaym yan bir manga

Övebilir mi seni bu dilim? Gücüm öveyim, yardım et bana.

13. yarattı ol ugan tününg kündüzüng

14. udup biri birke yorır öng songa

Yarattı kadir Tanrı geceni, gündüzünü, Uyup birbirine yürür önü, sonu.

5. sening barlıkmgka tanukluk birür

6. cemad canvar uçgan yügürgen nenge

Senin varlığına tanıklık verir Canlı, cansız, uçan, koşuşan her şey.

15. tünetür tününgni kününg kiterip

16. tününg kiterip baz yarutur tanga

Gündüzünü giderip karartır geceni, Geceni giderip yine ağartır tanı.

7. sening birlikingke delil arkagan

8. bulur bir neng içre deliller minge

Senin birliğine delil arayan

Bir şey içinde bulur binlerce delil.

17. ölügdin tirig hem tirigdin ölüg

18. çıkarur körür sen mum ked anga

Ölüden diri, diriden de ölü Çıkarır; görüyorsun, bunu iyi düşün.

9. yok erdim yarattıg yana yok kılıp

10. ikinç bar kılur sen mukir men munga

Yok idim, yarattın; yine yok kılıp Tekrar var edersin; inandım buna.

19. bu kudret idisi ulug bir bayata

20. ölüglerni tirgüzmek asan anga

Bu kudret sahibi Tanrı, ulu, bir; Ölüleri diriltmek ona kolaydır.

Bilgi

31. biligdin urur men sözümke ula

32. biligligke ya dost özüngni ula

33. bilig birle bulnur sa'adet yolı

34. bilig bil sa'adet yolmı bula

Bilgiden vururum sözüme temel, Bilgiliye ey dost, bağla gönül. Bilgiyle bulunur saadet yolu, Bilgi bil, saadetin yolunu bul.

39. süngekke yilig teg erenke bilig

40. eren körki akl ol süngekning yilig

41. biligsiz yiligsiz süngek teg hali

42. yiligsiz süngekke sunulmaz elig

Kemikte ilik gibidir insana bilgi, İnsan zîneti akıl, ilik kemiğinki. Cahilin iliksiz kemik gibidir hâli, İliksiz kemiğe kimse uzatmaz eli.

(*) Metin; Arat neşrinden aynen alınmıştır.

51. bilig birle alim yokar yokladı

52. biligsizlik erni çökerdi kodı

53. bilig yind usanma bil ol hak resul

54. bilig cinde erse siz arkang tidi

Bilgi ile âlim yukarı yükseldi, -Bilgisizlik insanı bıraktı geri. Bilgi ara, usanma, bil ki hak Resul, Bilgi Çin'de olsa arayın dedi.

63. biliglig kişi kör bilür iş ödin

64. bilip iter işni ökünmez kidin

65. kamug türlüg işte biligsiz ongı

66. ökünç ol angar yok ong anda adm

Bilir iş vaktini bilgili kişi, Pişman olmaz, bilerek yapar işi. Her türlü işte cahilin kısmeti Pişmanlıktır; ona yok bundan başkası.

59. biligsizke hak söz tatıgsız erür

60. angar pend nasihat asıgsız erür

61. ne türlüg arıgsız arır yumakm

62. cahil yup anmaz arıgsız erür

Bilgisize hak söz tatsız olur Öğüt, nasihat faydasız olur. Nasıl kirli temizlenir yıkamakla; Cahil temizlenmez, hep pis olur.

71. bilig birle bilnür törütgen idi

72. biligsizlik içre kanı hayr yidi

73. bilig bilmegendin bir anca budun

74. özelgin but itip idim bu tidi

Bilgiyle bilinir yaratan Tanrı, Bilgisizlikten nerde, gören hayrı? Bilgi bilmemekten nice insanlar Elleriyle put yapıp Rabbim dedi.

Dil

79. eşitgil biliglig negü tip ayur

80. edebler başı til küdezmek tiyür

81. tiling bekte tutgıl tişing smmasun

82. kah çıksa bektin tişingni sıyur

İşit, bilgili neler deyip söyler, Edebin başı dili gözetmek der. Dilini sıkı tut, dişin kırılmasın. Eğer çıksa dilin, dişini kırar.

83. sanıp sözlegen er sözi, söz sağı

84. öküş yangşagan til, unulmaz yağı

85. sözüng boşlag ıdma yıga tut tiling

86. yeter başka bir kün bu til boşlagı

Sözün iyisi düşünüp söylenen; Çok konuşan dil, güç yetmez düşman. Boşa söz harcama, pek tut dilini, Belâ açar başına bu dil bir gün.

87. hiredlıgmu bolur tili boş kişi

88. telim başru yidi bu söz til boşı

89. öçüktürme erni tilin bil bu til

90. başıktursa bütmez büter ok başı

Akıllı mı olur dili boş kişi? Pek çok başı yedi bu söz dil boşu. Kızdırma insanı dille; çünkü dil Yarası onmaz, onsa da ok yarası.

103. tili yalgan erdin yırak tur teze

104. keçür sen me umrüng könilik öze

105. ağız til bezeki koni söz turur

106. koni sözle sözni tilingni beze

Dili yalan yerden ırak dur, kaçın; Geçir sen de ömrünü doğruluk üzre. Ağız dil bezeği doğru söz olur, Doğru sözle, söz ve dilini süsle

111. koni söz asel teg bu yalgan basal

112. basal yip acıtma ağız yi asel

113. bu yalgan söz ig teg koni söz şifa

114. bu bir söz ozakı urulmış mesel

Yalan soğan gibi, baldır doğru söz. Bal ye, soğan yeyip acıtma ağız. Yalan söz hastalık, doğru söz şifâ, Bul söz, eskilerden vurulmuş bir iz.

115. koni bol könilik kıl atan koni

116. koni tiyü bilsün kişiler sini

117. könilik tonm ked kodup eğrilik

118. kedim ton lalusı könilik tonı

Doğru ol, doğruluk kıl, doğru ad al; Doğru diye bilsin insanlar seni. Doğruluk donun giy, eğriliği koy, Giyimin iyisi doğruluk donu.

Zamane

127. mecaz boldı dostluk hakikat kanı

128. minger dostta biri bulunmaz koni

129. öküşrek kişining içi gadr erür

130. koni dostung erse taşı, bil mum

Mecaz oldu dostluk, hakikat hani? Bin dosttan biri, bulunmaz doğru. Pek çok kişi içten vefasız olur, Doğru dostun olsa, dıştan, bil bunu.

151. kanı emr-ü ma'ruf kılur, edgü er

152. kanı kendü edgü kişi turgu yir

153. yirer sen zamanangnı, halkın kodup

154. zamanangnı yirme kişisini yir

Hani emr-i mâruf kılan iyi er? Hani iyi kişinin duracağı yer? Yerersin zamaneyi, halkı koyup, Zamaneyi yerme, insanını yer.

139. ajun toldı udvan vefa cevr bile

140. kam bir vefalıg bar erse tile

141. sen artak sen anm ajun artadı

142. nelük bu ajunka kılur sen gile

Dünya doldu düşmanlık, cefâ, cevr ile, Hani bir vefalı? Var ise dile. Sen bozuksun; ondan dünya bozuldu. Niçin sitem kılarsın bu âleme?

143. garib erdi islam garib boldı baz

144. ibadet riya boldı abid mecaz

145. harabat oramı bolup abadan

146. harab boldı mescidi budun bi-nemaz

Garip idi İslâm, garip oldu yine,

İbadet riya oldu, kullar mecaz.

Meyhane çevresi oldu mâmûre,

Harap oldu mescit, millet beynamaz.

147. amel koddı alim ve zahid vera

148. arif raks çıkarıp iter hoş sena

149. bidat'ın yıgıgh kişi kalmadı

150. anm künde arta turur bida

Ameli bıraktı âlim, takvayı zahit, Arif raks çıkarıp hoş semâ eder. Bid'ati men eden kişi kalmadı, Ondan her gün artıp durur bu bid'at.

163. uvut yitti yindip bulunmaz yıdı

164. halal yigli kanı, körünmez bodı

165. halal kendü kayda bu kün, kanı kim

166. haramm yiyürde haram tip yidi

Utanç gitti, aransa bulunmaz kokusu; Helâl yiyen hani, görünmez izi. Helâlin kendi nerde bugün, hani? Kim haram yerken, haram diye yedi?

167. budun mallıg erke urup yüzlerin

168. tözü kul kılurlar azad özlerin

169. kim ol malsız erse ol erni körüp

170. yüz evrüp keçerler yumup közlerin

Millet zenginlere dönüp yüzünü, Hepsi köleleştirir azat özünü. Nerede bir yoksul görse birisi, Yüz çevirip geçer yumup gözünü.

171. aya malka suk er, yakin bil, bu mal

172. bu kün kadgu sakmç, yarın yük vebal

173. haram erse malıng azab ol songı

174. hisab ol eğer bolsa malmg halal

Ey haris kimse! İyi bil ki bu mal Bugün kaygu endişe, yarın yük vebal. Haram ise malın azaptır sonu; Hesap var, eğer olsa malın helâl.

SON EKLENENLER

Üye Girişi