Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ÂŞIK DERÛNÎ

Hayatı hakkında bilgimiz yoktur. Uzun bir destanına konu olarak aldığı bir isyan hareketinden 1799’da hayatta olduğunu anlamaktayız. Sun’î, Hızrî ve Gubârî’de sadece adı geçmektedir.

Size vasf edeyim nazm ile bir dem 

Vidin üzerine olan destânı 

Hiç sevmesen nâdân ile câhili 

Gözlerim daima arar yaranı

 

Kâmil olup anlayana söylerim 

Kulak verip dinleyene söylerim

Ehl-i kemâlâtın medhin söylerim 

Başladım söze bâ izn-i Subhânî

 

Tuna Yalısı’nda Urumeli'nde 

Her zaman söylenir halkın dilinde 

Görmeyen de söyler onu gören de 

Bin iki yüz on dördünde olanı

 

Bir azîm serhaddir Vidin demişler 

Ziyaret etmeğe gidin demişler 

Sıdk ile bunu gûş edin demişler 

Geldiğin başına türlü seyrânı

 

Bir metîn kaledir âlemde meşhûr 

Gazi Sultân Ahmed eylemiş mâmûr 

Rumeli'nde bir er eyledi zuhûr 

Bu Halk-ı âlemin bir kahramânı

 

Cem etti başına nice leşkeri 

Tuttular şer(i)ate uymaz işleri 

Yıktı harâp etti memleketleri 

Tâmir olunmanın yoktur imkânı

 

Nice ki eyledi böyle bu hâli 

Yüz tuttu feryâda cümle ahâli 

Yazdılar ol güne çok arz-ı hâli 

Ki yıktı her birin kıldı vîrâni

 

Devlete dâda feryâda geldiler 

Rical ü kibâra yüzler sürdüler 

Hâllerin ifâde edip dediler 

El'amân def eyle işbu Pazvan’ı

 

Sultân Selîm Hân'ın mâlûmu oldu 

Dinleyüben hemen hayrette kaldı 

Mübârek gözleri yaş ile doldu 

Haberi olunca bu perîşâni

 

Gelip bir araya ricâl-i devlet 

Hakkında olundu azîm meşveret 

Eylemen üstüne hezâr husûmet 

Dünyâ'dan def etmek muhâldir anı

 

Hatt-ı Hümâyûnlar tahrîr kılındı 

Her yana menziller çıktı salındı 

Geşt ü güzâr edip hemen dolandı 

Her ne var ülke-i Âl-i Osman'ı

 

Başlandı askerler cem edilmeğe

Veziri alişanlar bir bir gelmeğe 

Vidin Kafesini harâp etmeğe    

O denlü kalmaya nâm u nişânı

 

Anadolu'nun tüfenkçisi delisi

Kar(a) Osman Oğlunun azim ordusu 

Akkirman'a kadar Tuna Yalısı

Sürdüler İçel'den Deli Osman'ı

 

On bin Boşnak ile Bosna Valisi

Tepedelin atlısı yayası

Yakova İşkodra Pizrim Paşası 

Arnavutluk'tan hep mîr'i mirânı

 

Gürcü Osman Paşa Kürd Osman Paşa 

Milâslı Mehmed Paşa Aloş Paşa 

Şinikçi Paşa hem Silâhtar Paşa 

Rumeli'nin dahi cümle âyânı

 

Kimisi Piyade kim süvari

Kalmadı gelmedik hiçbir diyârı

Şam'ı Mısır'ı Haleb'i Cezâiri .... .    

Bilemem kaldı mı Arabistannı?

 

Nizâm-ı Cedid ite beşbin Soldat 

Top humbara cephâne hep mühimmat 

Donanma yelkenin eyledi küşât 

Yüze yüze gelip âb-ı revânı

 

Kâzı olduk her ne gelirse başa 

Onu dahi gördük kıldık temâşa 

On beş bin askerle Hüseyin Paşa 

Geldi deryâ'dan hem de kapudân'ı

 

Ne mümkün bunları söyleyim bir bir 

Otuz dört vezir-i sâhib-i tedbîr 

Kırk bin var idi bil sâfice İspir 

Hesap eyle gayri bâki kalanı

 

Vidin civarında kuruldu ordu 

Gelip herkes yerli yerinde durdu 

Topçu humbaracı nizamın verdi

 Her biri yerince tuttu mekânı

 

Topu humbarayı çünkü düzdüler 

Keşf edip de etrâfları gezdiler

Münasip yerlerde hendek kazdılar 

Anda dahi girdi kurşun atanı

 

Vardılar ordunun çadırlarına 

Haber eylediler birbirlerine 

Yayaları girdi hendeklerine 

Atlıları çıktı okur meydânı

 

Vidin askeri de olup âmâde 

Küçük büyük cümle eli duâda 

Vidin civârında bir çöl ovada 

Başladılar olmağa imtihanı

 

Bunu şerh eylemek değildir kâbil 

İki asker tamâm oldu mukâbil 

Bozulup neferât zelîl ü sefîl 

Gâyetle çok oldu adam ziyanı

 

Leş kapladı ol gün rûy-ı zemini 

Göklere çıktı yaralı emîni 

Gâyet medh ederler Küçük Emin'i 

Perîşân eyledi nice inşânı

 

Bağlar kenarında hoş savaş oldu 

Rumeli valisi anda bozuldu 

Kimi firâr edip kimi tutuldu. 

Gâyretle çok oldu düşüp kalanı

 

Vidin'in halinden haber verelim 

Gel bu kavgaları şöyle koyalım 

Her ne ki olduysa bir bir sayalım 

Edelim ahbâba bunda beyânı

 

Yerli Serdengeçti hem Yeniçeri 

Binbaşı Subaşı hem Sekbanbaşı 

Topçu arabacı cebecileri 

Fedâ kıldılar hep baş ile cânı

 

Bunlar da düzdüler top humbarayı 

Zeynettiler burçlar ile tabyayı 

Dediler vermeyiz biz bu kaleyi 

Huda'nın olursa bize ihsânı

 

Bu kale uğruna cân vermeyince 

Vermeyiz kaleyi ta ölmeyince 

Kınla kınla bir kalmayınca 

Eyledik cümlemiz ahd ü peymânı

 

Başladılar top humbara atmağa 

Yıkıp haneleri harâp etmeğe 

Kimisi maildir seyre bakmağa 

Kiminin vurulur dostu yârânı

 

Yağmur gibi yağar humbara gülle 

Yıktı çok câmii evleri bile 

Sabî sıbyânı kopardı velvele 

Âsümâna çıkar âh ü figânı

 

Arası kesilmez Leyl ü nehârı 

Taaccüb eyledi çok ihtiyarı 

Böyle etmez deyu Moskof küffarı 

Ki odur dâima dinin düşmânı

 

Bekleyip rûz u şeb tüfenk elinde 

Cümlenin işleri derd ü elemde 

Gülbâng-i Muhammed olup dilinde 

Yektir Allah yek çağırır sıbyânı

 

Böyle bu hâl üzre sekiz ay geçti 

Kimi de ordudan dağılıp kaçtı 

Kimi de başının derdine düştü 

Kiminin aklına geldi mekânı

 

Yürüyüş etmeğe destûr aldılar 

Cümlesi birbirine hamle kıldılar

 Hendeklere değin yakın geldiler

Urun diyerek şu kâfiristânı

 

Hışımla cümlesin tamam kıralım 

Cümlemiz mâl ü ganî olalım 

Tutup çıkaralım esir alalım, 

İçeride olan kızı kızanı

 

Bu hâle çün râzı olmadı Mevlâ 

Buldurmadı zafer bunlara aslâ 

Hakk'a şükreyledi âlâ ve ednâ 

Dediler korkmayın bulduk emânı

 

Yine gördüler ki tariki yoktur 

Onlara imdâd eden yüce Hak'tır 

Akıbet ferâget etmek gerekti 

Zulme rızâ vermez Hükm-ı Yezdânî

 

Top humbara gülle atılır hemân 

Dağları taşları bürüdü duman

Bozulup neferât çağırır emân 

Ovada bırakıp hem nerdibânı

 

Cana kâr eyledi bunca meşakkat 

Bu derdi çekmeğe kalmadı tâkat 

Etmedi bir kimse bize şefâat 

Bulmayınca nedir işin âsânı

 

Vakt-i asîr idi hemen her gece 

Küçük büyük elin vurdu kılıca 

Âlâ ve ednâsı hacı ve hocası 

Dediler çıkmanın geldi zamânı

 

Allah Allah dedi çıktı bir sedâ 

İçerden yürüdü bay ile gedâ 

Gecede dağıldı ordu ibtidâ 

Şaşırıp yolları aldı Balkan’ı

 

Ordunun yerinde kalmadı nişân 

İki yüz bin asker oldu perişân 

Nihâyeti yoktur Tuna'ya düşen 

Arnavudlar başa giydi ormanı

 

Kimisi der aman get(ü)rün atları 

Kimisi der aman kesin ipleri 

Topçuları kaçtı kaldı topları 

Yaralısı kaldı hemen uzam

 

Velhâsıl ol gece ordu kalmadı 

Çadırları yıkmağa vakt kalmadı 

Her eşyâdan geçip nesne kalmadı 

Başını kurtaran sormaz ziyânı

 

Sabah oldu çün biz orduya vardık 

Kalan mühimmâtı temâşâ kıldık 

Denkleri bozulan çarşıya girdik 

Metâını bırakmış bezirgâni

 

Fıstık ile badem nar ile turunç 

Rugan ile asel gayet çok pirinç 

Şişhâne tüfenk hem yatağan kılınç 

Kimisi de buldu hançer sor anı

 

Çadırlar müzeyyen kalmış bîkıyâs 

Türlü cevâhir ile nice elmâs 

Hiç hesâba gelmez bulunan libâs

Paşaların bile kendi kaftânı

 

Hınta ile dakîk erzen ve sâir 

Ovalar içinde yığılmış durur 

Kimi yanaştırmış çuval doldurur

Kimisi yükletip ezmiş hayvanı

 

Kahve üzüm sabun leblebi şeker 

Kimi kumaş alır ya kahve çeker 

Hokkayla afyon mâcunu kim bakar

Yığılı durur çok bohça duhânı

 

Mutbahda var idi taâm bîbesâp 

Şişte kalmış durur kızarmış kebap 

Kimisi yemeğe eyledi hicâp

Dopdolu durmada helva kazanı

 

Kuburlar şöyle kalmış cümlesi 

Yanında sandığı ve cephânesi 

Osman Paşa'nın o idi gâ(i)lesi

Emreden getirin halat urganı

 

Ne mümkün vasf ile çıkalım başa 

Anda bulunanlar etti temâşâ 

İkinci gün çün kalktı Alo Paşa

Tutup getirdi çok taze civanı

 

Şevketlimiz geçti kusurumuzdan 

Cümle husûmeti kaldırdı bizden 

Bâ-emr-i Rabbânî oldu bu yüzden

Hakkımıza verdi ıtlak fermânı

 

Fermânda zikreder kılmayın firak 

Cürmünüz affedip buyurdum ıtlak 

Üç tuğ verip sana eyledim çırak

Osman Paşa lâlâm vezîr aslanı

 

Hemen bir nazm ile rûzâmımızdır 

Derûnî dedi ki îcâdımızdır 

Gece gündüz Hakka niyâzımızdır 

Cümlemize nasip ede imânı

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi