TANZİMAT MI, TAZMİNAT MI?
Kelime hazinesi tam takır, kuru bakır olduğu halde eline kalem, diline kelâm almaktan çekinmeyen bazı kimselerin, ses bakımından birbirine benzeyen kelimeleri sık sık karıştırdıklarını görüyoruz. Meselâ "muhasip" kelimesiyle "musahip" sözü yanlış yerlerde kullanılıyor.
"Türk Mizahçıları" adındaki eserde şöyle bir cümle yer alıyor: "Cevher Ağa, Abdülhamid'in başmuhâsibiydi." Hâlbuki cümlenin doğrusunun şöyle olması gerekiyordu: "Cevher Ağa, Abdülhamid'in başmüsâhibiydi." Bilindiği gibi "muhasip" hesap adamı, "musahip" ise sohbet ehli olan kimse ve arkadaş demektir. Her padişahın bir musahibi vardı. İkinci Mahmud'un musahibi, hoşsohbet ve zarif bir kimse olarak tanınan ve fıkraları dilden dile dolaşan Said Efendiydi.
Haberleşme anlamına gelen "muhabere" ile savaş mânâsında kullanılan "muharebe" de sık sık birbiriyle karıştırılıyor. Ne diyelim; genç nesiller, kelime hazinelerinin fakir oluşundan dolayı birbirleriyle doğru dürüst muhabere edemeyince, muharebe etmek zorunda kalıyorlar.
"Sûre" ve "süre" kelimeleri de bu karmaşadan nasibini alıyor. Böyle yanlışlıklara ne yazık ki mabedlerin kapısında bile rastlıyoruz. Bir caminin kapısındaki levhada "Kasas Süresi" ibaresini görünce, doğrusu çok şaşırdım. Acaba imamlar ve müezzinler bile "û" harfini uzatarak "sûre" demesini bilmiyorlar mı diye düşündüm. Belli ki daha uzun bir süre, böyle garabet örnekleriyle karşılaşacağız. Başka bir caminin ilân tahtasında ise şöyle bir cümleyle karşılaştım: "Dinâyet takvimleri, satışa sunulmuştur!" Kendi mensup olduğu camianın adını bile doğru yazamayan din görevlisi, acaba dinî görevini hakkıyla yerine getirebiliyor mu dersiniz? Bazı kalem sahipleri ise "delâlet"e "dalâlet" diyerek aslında kendileri dalâlete düşüyorlar. "Hafriyat" ile "harfiyat'ın "tefriş" ile "teşrifin sık sık birbiriyle karıştırıldığına şahit oluyoruz.
Bir gün Sahaflar Çarşısında garip bir olaya şahit oldum: Bulunduğum dükkâna giren bir adam, kitapçıya seslendi: "Siz de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan Tazminat kitabı var mı?" Ben, kitapçının bu yanlışı düzeltmesini, sorduğunuz kitabın adı "Tanzîmat"tır, demesini beklerken kitapçı da, biz hukuk kitapları satmıyoruz, demesin mi?
Sahaflık mesleğinin pırlanta isimleri olan Raif Yelkenciler, Muzaffer Ozaklar, Nizamettin Beyler bugün hayatta olsaydılar hiç şüphesiz bu hazin manzara karşısında üzüntüden kahrolurlardı. Tanzimat'la tazminatı fark edemeyen, ünlü dua kitabı "Delâilul-Hayrât"tan "Delülül-Hayrat" diye söz eden sözüm ona sahaf bozuntularını dükkânlarının eşiğine bile başarmazlardı.
Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr!...
Dursun Gürlek, Maziye Bir Bakıver.
İLGİLİ İÇERİK
SERVET-İ FÜNÛN İLE TANZİMAT ROMANININ KARŞILAŞTIRILMASI
TANZİMAT EDEBİYATI ÖSS/ÖYS/LYS SORULARI
TANZİMAT EDEBİYATI ÖĞRETİCİ METİN ÖRNEKLERİ
TANZİMAT I.DÖNEM ve II.DÖNEMİN DİL ANLAYIŞLARI