Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 TANZİMAT MI, TAZMİNAT MI?

Kelime hazinesi tam takır, kuru bakır olduğu halde eline ka­lem, diline kelâm almaktan çekinmeyen bazı kimselerin, ses ba­kımından birbirine benzeyen kelimeleri sık sık karıştırdıklarını görüyoruz. Meselâ "muhasip" kelimesiyle "musahip" sözü yanlış yerlerde kullanılıyor.

"Türk Mizahçıları" adındaki eserde şöyle bir cümle yer alıyor: "Cevher Ağa, Abdülhamid'in başmuhâsibiydi." Hâlbuki cümlenin doğrusunun şöyle olması gerekiyor­du: "Cevher Ağa, Abdülhamid'in başmüsâhibiydi." Bilindiği gibi "muhasip" hesap adamı, "musahip" ise sohbet ehli olan kimse ve arkadaş demektir. Her padişahın bir musahibi vardı. İkinci Mahmud'un musahibi, hoşsohbet ve zarif bir kimse olarak tanı­nan ve fıkraları dilden dile dolaşan Said Efendiydi.

Haberleşme anlamına gelen "muhabere" ile savaş mânâsında kullanılan "muharebe" de sık sık birbiriyle karıştırılıyor. Ne di­yelim; genç nesiller, kelime hazinelerinin fakir oluşundan dolayı birbirleriyle doğru dürüst muhabere edemeyince, muharebe et­mek zorunda kalıyorlar.

"Sûre" ve "süre" kelimeleri de bu karmaşadan nasibini alıyor. Böyle yanlışlıklara ne yazık ki mabedlerin kapısında bile rastlıyo­ruz. Bir caminin kapısındaki levhada "Kasas Süresi" ibaresini gö­rünce, doğrusu çok şaşırdım. Acaba imamlar ve müezzinler bile "û" harfini uzatarak "sûre" demesini bilmiyorlar mı diye düşün­düm. Belli ki daha uzun bir süre, böyle garabet örnekleriyle kar­şılaşacağız. Başka bir caminin ilân tahtasında ise şöyle bir cüm­leyle karşılaştım: "Dinâyet takvimleri, satışa sunulmuştur!" Kendi mensup olduğu camianın adını bile doğru yazamayan din görev­lisi, acaba dinî görevini hakkıyla yerine getirebiliyor mu dersiniz? Bazı kalem sahipleri ise "delâlet"e "dalâlet" diyerek aslında kendi­leri dalâlete düşüyorlar. "Hafriyat" ile "harfiyat'ın "tefriş" ile "teş­rifin sık sık birbiriyle karıştırıldığına şahit oluyoruz.

Bir gün Sahaflar Çarşısında garip bir olaya şahit oldum: Bu­lunduğum dükkâna giren bir adam, kitapçıya seslendi: "Siz de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan Tazminat kitabı var mı?" Ben, kitapçının bu yanlışı düzeltmesini, sorduğunuz kitabın adı "Tanzîmat"tır, demesini beklerken kitapçı da, biz hukuk kitapları satmıyoruz, demesin mi?

Sahaflık mesleğinin pırlanta isimleri olan Raif Yelkenciler, Muzaffer Ozaklar, Nizamettin Beyler bugün hayatta olsaydılar hiç şüphesiz bu hazin manzara karşısında üzüntüden kahrolur­lardı. Tanzimat'la tazminatı fark edemeyen, ünlü dua kitabı "Delâilul-Hayrât"tan "Delülül-Hayrat" diye söz eden sözüm ona sahaf bozuntularını dükkânlarının eşiğine bile başarmazlardı.

Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr!...

Dursun Gürlek, Maziye Bir Bakıver.

 

İLGİLİ İÇERİK

SERVET-İ FÜNÛN İLE TANZİMAT ROMANININ KARŞILAŞTIRILMASI

TANZİMAT EDEBİYATI ÖSS/ÖYS/LYS SORULARI

TANZİMAT EDEBİYATI BULMACA

TANZİMAT EDEBİYATI ÖĞRETİCİ METİN ÖRNEKLERİ

TANZİMAT EDEBİYATININ OLUŞUMU

TANZİMAT TİYATROSU

TANZİMAT I.DÖNEM ve II.DÖNEMİN DİL ANLAYIŞLARI

TANZİMAT EDEBİYATI TEST

TANZİMAT I. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT II. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1896)