Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MEHMET AKİF ERSOY - MÜTEVEKKİL(!) İNCELEMESİ

Çalış! dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun
Onun hesabına birçok hurâfe uydurdun.
Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!
Bırak çalışmayı emret oturduğun yerden,
Çalışma, öyle ya Mevlâ ecir-i hâsın iken
Bütün o işleri Rabbin görür, vazifesidir.
Yükün hafifledi, sen şimdi doğru kahveye gir..
Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak,
Huda, vekil-i umurun değil mi? Keyfine bak!
Onun hazine-i in'âmı kendi veznendir..
Havale et, ne kadar masrafın olursa verir!.
Silâhını kullanan Allah, hududu bekleyen
O; Levazımın bitivermiş değil mi, ekleyen O!
-Çekip kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesabına kâfirleri berbâd edecek!
Başın sıkıldı mı, kâfi, senin o nazlı sesin:
-Yetiş! de, kendisi gelsin, ya Hızır'ı göndersin!
Şifa hâzinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki her şeyin Allah, yanaşman, ırgadın
O, Vekil-i harcın O, kâhyan, müdir-i veznen O;
Alış seninse de mes'ul olan verişten O.
Denizde cenk olacakmış: gemin O, kaptanın O.
Ya ordu lâzım imiş: askerin, kumandanın O.
Köyün yasakçısı, şehrin de baş muhassılı O;
Aile doktoru, eczacı, hepsi hâsılı O.
Ya sen nesin? MÜTEVEKKİL! Yutulmaz artık bu?
Hûda'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Huda.
Utanmadan da "tevekkül" diyor bu cür'ete ha?

MEHMET AKİF

TEVEKKÜLÜ YANLIŞ ANLAYANLAR

Türk şiirinde sahneye sergiye uygun gelir nitelikte plastik ve canlı bazı parçaların tahlilini okuyucularıma ve genç sanatkârlara sunmaya devam ediyoruz.

Bu yazımızda şiir değeriyle birlikte, fikir yükü de ağır olan bir “hutbe şiir”i seçtik. Fatih camii Kürsüsü’nden Mehmet Akif’i sizinle beraber dinlemek istedik.

Vaaz konumuz: TEVEKKÜL. Akif’in bu yolda birçok şiirli, faziletli, Kuranlı görüşleri Safahat'ı süslüyor. Ancak yukarıya aldığımız parça, bu millet ve iman şairinin, fikri, inancı yanında birçok değerlerini de ortaya koyuyor.

Mizah gücünü, Türkçeyi kullanma üstünlüğünü, halka hitap edişindeki ustalığını, en mukaddes konularda bile, cahilleri ve has imlan ikna etmek için kullandığı alaya kadar varan mücadele tarzını... Sınırsız din ve toplum bilgilerini vs.
Özü anlatan kısmı, teksif ederek yazının başına aldık.

. Şiirin bütününde, ters anlaşılan ve tembellik, uyuşukluk şeklinde yorumlanıp istismar olunan "tevekkül" uygulanışıyla alay edilmektedir.

İslâm’da, ancak bütün gayretler harcandıktan, en üst çalışmalar gösterildikten sonra Allah’ın takdirine boyun eğmek... Ancak çarenin kalmadığı yerde, Allah’ın çaresini beklemek gibi yüce ve kurtarıcı bir iman temeline dayanan tevekkül, İslâm topluluklarının birçoğunda ve özellikle, çalışmak istemeyen bazı kişilerce yanlış ve kısıtlı yorumlanmıştır. Bu yüzden çalışmayı ve iradeyi kendine temel edinen İslâmlığın:

"Ne verseler ona razı, ne kılsalar ona şad" tarzında bir çeşit miskinliğe götürdüğü iftirası, düşman ve anlayışsız zümreler arasında yayılmıştır.

Akif, burada, karşısına böyle bir sorumsuz, tembel, miskin tipi alarak, korkunç mizahlı, hicivli Türkçesiyle onu yerden yere vurmaktadır.

Akife göre, yüce tevekkül inancını bu tarzda anlayan ve böyle anlamayı çıkarına uygun bulan kimseler, Allaha iyi kul olmak şöyle dursun, O'nu kendilerine "kul" yapmaya kalkmaktadırlar. İnsan olarak, kendilerine verilen "cüz'i iradeyi" Kur’ân, Peygamberdim öğütlerini, ibretleri hiçe sayanlar en pişkin bir tarzda "Allah’ı emirleri altına almaya, onu ırgat gibi kullanmaya, vekilharç gibi çalıştırmaya" kalkmaktadırlar.

Çalışmayan, çoluk çocuğuna bakamayan, bu cihanda yükselmek, en ileri gitmek, güçlü ordular, donanmalar kurmak, kazanıp yardım etmek, vergi, zekât vermek dururken kahvede vakit öldüren çoluk çocuğunun rızkını ve sağlığını, milletin savunma yükselme çarelerini Allaha havale eden tip ve aydınlar, belki de hiçbir dinsiz ve materyalistin yapamayacağı tarzda Islama da, millete de tevekkül inancına da hakaret etmektedirler Bu tarzda daha çok, düşünce yanını incelediğimiz bu şiir, Akif in Türk topluluğunu bütün müesseseleri ve kusurları ile nasıl göz önüne serdiğini de göstermektedir. Ayrıca sahte veya cahil bir "mütevekkil" taslağının, Allah tasavvurunu, ince buluşlar, nükteler çerçevesine yansıtışı bakımlarından ilgi çekicidir.

Ahmet KABAKLI, Tercüman, 5 Ekim 1975

 

İLGİLİ İÇERİK

MEHMET AKİF ERSOY - BİR ARÎZA İNCELEMESİ

MEHMET AKİF ERSOY - ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE İNCELEMESİ

HASBİHAL-MEHMET AKİF'İN SAFAHAT'A ALMADIĞI ŞİİRİ

MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)

MEHMET AKİF ERSOY (1873 – 1936)

EZANLAR – MEHMET AKİF ERSOY

MEHMET AKİF ERSOY’UN HAYATI