Divan şiirinde örnekleri görülen ve dörder mısralık bendlerden oluşan bir nazım biçimi. Kafiye düzeni genellikle şöyledir: aaaa bbba ccca ... Bend sayısı 4 ilâ 7 arasında değişir. Murabba, dinî, ahlakî konuların anlatımının yanı sıra, övgü, manzum mektup, mersiye vb. türlerin ifadesinde de sıkça başvurulan bir nazım biçimidir. Bazı şekilsel özellikleri itibariyle muhammese benzer. Murabbalar da, bendlerindeki son mısralarının tekrarlanıp tekrarlanmamasına göre mütekerrir veya müzdevic diye nitelenir.
TURHAN KARATAŞ, ANSİKLOPEDİK EDEBİYAT TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ,
AKÇAĞ YAYINLARI, ANKARA 2004, S.328
MURABBA-1
Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kara sevdaya yiler bî-ser ü bî-pây gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Bizi hâk itdi hevâ yolına sevdâ nidelüm
Pây-mâl eyledi bu zülf-i semen-sâ nidelüm
Kul idinmezdi güzeller bizi illâ nidelüm
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Felekün nûş iderem nîşini sâğarlar ile
Doğradı hâr-ı cefâ bağrumı hançerler ile
Baş koşam dimez idüm ben dahi dil-berler ile
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Yarun itden çog uyar ardına ağyâr diriğ
Bize yâr olmadı ol şuh-ı sitem-gâr diriğ
Kıldı bir dil-ber-i hercâîyi dil-dâr diriğ
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Ben dimezdüm ki hevâ yolına ser-bâz gelem
Ney-i ışkunla gamun çengine dem-sâz gelem
Dir idüm ışk kopuzun uşadam vâz gelem
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Dil dilerken yüzinin vaslını cândan dahi yiğ
Bir demin görür iken iki cihândan dahi yiğ
Akdı bir serve dahi âb-ı revândan dahi yiğ
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Ahmedem kim okınur nâmum ile nâme-i ışk
Germdür sözlerümün sûzile hengâme-i ışk
Dil elinden biçilübdür boyuma câme-i ışk
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
AHMED PAŞA
MURABBA-2
Nedendir bilsem ey bülbül figânın
Açarsın ellere râz-ı nihânın
Niçin hâr-ı belâdır âşiyânın
Vefâ-dâr olmadı mı gül-sitânın
Dem-â-dem ney gibi efgân edersin
Diken zahmıyla bağrın kan edersin
Dilinle sırrını destân edersin
Sana yâr olmadı mı dil-sitânın
Tenin hâkister etti nâr-ı âhın
Dükenmez dâhı âh-ı subh-gâhın “
Oluptur keşf-i râz etmek günâhın
Anınçin hâr-ı mihnettir mekânın
Var öğren aşk işin pervaneden sen
Ki olmuş ana âteş sahn-ı gülşen
Nedir bu girye vü feryâd u şiven
Kokarken güllerini bûsitânın
Visâl-i nev-bahâra olma hurrem
Dolu hâr-ı cefadır bâğ-ı âlem “em” tam uyak
Yürü Aşkî gibi eyle dem-â-dem
Duâ-yı devletin şâh-ı cihânın
AŞKİ
MURABBA-3
Geçti cânânın fırâkı cânıma
Tîr-i çevri gibi girdi kanıma
Nâleden bir kimse gelmez yanıma
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Bahr-i aşkına ola/'dan âşinâ
Yad oluptur cümle-i âlem bana
Yalınız kaldım garîb ü mübtelâ
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Yaktı yandırdı beni nâr-ı fır âk
İşidenlerden ırak olsun ırak
Hey ne müşkil derd olur bu iştiyâk
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Derd[i]mendine şefâat eylesin
Hâtırım sorsun inâyet eylesin
Bî-vefâlıktan ferâgat eylesin
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
Âşık olal'dan ana leyi ü nehâr
Aşkım artar eksilir sabr u karâr
Olmasın Yahyâ gibi mahzun u zâr
Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma
YAHYA BEY
MURABBA-4
Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi,
Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi;
İnledikçe eleminden vatanın her nefesi,
Gelin imdada diyor, bak budur Allah sesi!
Bize gayret yakışır merhamet Allah'ındır;
Hükm-i âtî ne fakîrin ne şehinşâhındır;
Dinle feryadını kim terceme-i âhındır
İnledikçe bak ne diyor vatanın her nefesi...
Mahv eder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu belâ âlem-i pür mihnet içün?
Dîn içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Memleket bitti, yine bitmedi hâlâ sen, ben,
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen;
Dest-i a'dâdayız Allah içün ey ehl-i vatan;
Yetişir terk edelim gayrı hevâ vü hevesi! ...
Namık Kemal
Ölçü: Feilâtün (fâilâtün) Feilâtün feilâtün feilün (fa'lün)
MURABBA-5
Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım
Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Esir-i dam-ı aşkın olalı senden vefa görmem
Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem
Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Değer her dem vefasız çerh yayından bana bin ok
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü enduh u derdim çok
Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme
Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme
İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Katı gönlün neden bu zulm ile bidade ragıbtır
Güzeller sen tegi olmaz cefa senden vaciptir
Senin tek nazenine nazenin işler münasiptir
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan seyle
Yamanlıktır işin uşşak ile yahşı mıdır böyle
Gel Allah'ı seversen bendene cevr eyleme lutf eyle
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
FUZULİ
Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: