SAGU ve SAGU ÖRNEKLERİ
Sagu, bir kimsenin ölümünden sonra yapılan ve "yuğ" adı verilen dinsel yas törenlerinde söylenen şiirlerdir. Yuğ
Bir kimse ölünce, cesedi çadırının içinde yere yatırılır; yakınları, çadırın dışında koyun, at, sığır cinsinden kurbanlar kesip yere bırakır; sonra hep birden atlara binip ağlayarak çadırın çevresinde yedi kez dönerlerdi. Zamanı gelip de ölü gömülünce, yeniden kurbanlar kesilir, mezarın çevresinde de atlarla yedi kez dönülürdü.
İşte bu dinsel tören sırasında söylenen sagularda, ölünün değeri, yaptığı işler, geride kalanların duyduğu acılar anlatılırdı. Bunlarda, yer yer, doğa tasvirlerine de rastlanır.
Gerek "sığır" ve "şölen", gerekse "yuğ" törenlerinde çalgıyla söylenen bu şiirler, söylendikleri çağda yazıya geçmemiştir. İslamlıktan sonra, XI. Yüzyılda, Kaşgarlı Mahmut adlı bir dil bilgininin halk ağzından toplayarak Divanü Lugât-el-Türk adlı eserine koyduğu örnekler, İslamlıktan önceki Türk şiiri hakkında toplu bir fikir verebilir. Nitekim sagu örneği olarak aldığımız parça, İslamlıktan çok önceki çağlarda, Saka Türkleri'nin yiğit hükümdarı Alp Er Tunga'nın ölümü üzerine söylenmiş bir şiir XI. Yüzyıla kadar sürüp gelen kalıntısıdır.
(Cevdet KUDRET, Örneklerle Türk Edebiyatı Tarihi, Kültür Bak. Yay., Ankara 1995.)
*** ***
SAGU-2
- İslam öncesi Türkler arasında, bir kahraman, bir devlet büyüğü öldüğünde bunlar için yapılan “yuğ” adı verilen yas törenlerinde kopuz eşliğinde söylenen şiirlere sagu denir.
- Ölen bir kişinin arkasından söylenen ağıt şiirleridir.
- Ölen kişinin kahramanlıklarını, başarılarını, erdemlerini anlatır; ölümlerinden duyulan üzüntüyü dile getirir.
- Koşuk nazım şekliyle söylenir.
- Dörtlükler halinde söylenir.
- 4+3=7’li hece ölçüsüyle söylenir.
- Bu şiirlere İslâm sonrası Halk Edebiyatı’nda “ağıt”, Divan Edebiyatında “mersiye” denir.
- “Yuğ” denilen ölüm törenlerinde söylenir.
- Divanu Lûgat’it Türk’teki “Alp Er Tunga Sagusu” bu türün önemli bir örneğidir.
- Sagu söyleyen kişilere “sağucu” ya da “ağıtçı” denir.
SAGU ÖRNEKLERİ
ALP ER TUNGA SAGUSU
Alp Er Tonga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur
Ödlek yarag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçsa kah kurtulur
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı
Erdem yeme savradı
Ajun begi çertilür
Bilge bögü yunçıdı
Ajun atı yençidi
Erdem eti tmçıdı
Yerge tegip sürtülür
Türkiye Türkçesiyle
Alp Er Tonga öldü mü,
Kötü dünya kaldı mı,
Zaman öcün aldı mı
Artık yürek yırtılır.
Felek fırsat gözetti,
Gizli tuzak uzattı,
Beyler beyin şaşırttı;
Kaçsa nasıl kurtulur?
Uludu erler kurtça,
Bağırıp yırttılar yaka,
Çığırdılar ıslıkla,
Yaştan gözler örtülür.
Zamane hep bozuldu,
Zayıf tembel güçlendi,
Erdem yine azaldı,
Acun beyi yok olur.
Bilge bilgin yoksul oldu,
Acun atı azgın oldu,
Erdem eti çürük oldu,
Yere değip sürtülür
SAGU ÖRNEĞİ-2
Erdi aşın taturgan
Yavlak yağığ kaçurgan
Oğrak süsin kaytargan
Bastı ölüm ahtaru
Yağı otın öçürgen
Toydın anı köçürgen
işler üzüp keçürgen
Teğdi okı öldürü
Turgan uluğ ışlaka
Tirgi urup aşlaka
Tumluğ kadir kışlaka
Kodtı eriğ umduru
Günümüz Türkçesiyle
(o konuklarına) Yemeğini tattıran,
kötü düşmanı kaçırtan
(ve) Oğrak ordusunu geri
püskürten (bir yiğit) idi.
Ölüm (onu yere) yıkarak bastırdı..
(o) Düşman ateşini söndüren,
(düşmanları) karargâhlarından
(çıkartıp) göç ettiren
(ve çetin) işlerin üstesinden gelen (bir yiğit) idi.
(feleğin) Oku (ona) isabet etti (ve) öldürdü,
(o) Büyük işler yapan, soğuk (ve) şiddetli kışlarda
(bile) ziyafet sofraları kurup
(konuklarını doyuran bir yiğit) idi.
(ölümü ile) insanları (cömertliğini) umar (ve bekler) bıraktı.