KARAGÖZ VE HACİVAT
Kör Hasanzade Mehmet Çelebi, zamanımızın bilginleri ve yararlı kişileri arasında beğenilen, seçkin kişidir. Haftada iki gece Sultan Murad huzurunda taklitler yapar, marifet dolu bir efendidir. Farsça ve Arapça bilir, müzisyen, çağın bilimlerinde ikinci Farabi'dir. Beste sahibi, tâ'lik yazıda usta yazıcı, nice serüven sahibi denizci, iyi bir atıcı, sözün kısası, her şeyi bilen saygıdeğer bir insandır.
Şeyh Şazeli'den sonra gölge oyunu denilen "Karagöz'e" şöhret veren bu Kör Hasanzade Mehmet Çelebi'dir. Karagöz perdesi içinde bir küçük perde daha kurup hayâl içinde hayâl oynatmak onun buluşudur. Civan Nigâr taklidi, dilenci Arap ve Arnavut taklidi, Mirasyedi çelebi taklidi, Şerbetçizade taklidi, sözün kısası Karagöz oyununda üçyüz taklidi vardır ki hiçbir taklitçi ona benzer taklitler yapamaz.
Gölge oyunundaki Karagöz'le Hacivat'a gelince; Hacivat, Bursalı Hacı Ayvad, Hacı İvaz'dır. Ataları Efelioğulları diye tanınır; bu soyun zağar köpekleri meşhur olup hâlâ halk dilinde "Efelioğlu zağarı gibi ne hırlarsın?" diye atasözü olmuştur. Efelioğlu Hacı Ayvad'ın bir adı da Halil'dir. "Yörükçe Halil" derler, yetmiş yedi sene Bursa'dan Mekke'ye gidip gelmiştir. Bir keresinde Mekke'den Bursa'ya dönerken Harameyn arasında Arap eşkıyası bu Efelioğlu Yörükçe Hacı Ayvad'ı şehit edip Humeyn'de gömmüşlerdi. Amma Efelioğlu'nun köpeği Arapların yanında kalıp sonra bu Araplar Şam'a gelip çarşıda gezerken köpek Arapları kudurmuş gibi ısırmaya başlar ve diğer adamların ayağına yüzünü sürüp yalvararak davranışlarıyla yakınırdı. Sonra gene Araplar hırlayıp dalar, hamle edip saldırırdı. Halk görüp anladılar ki, bu Bursalı Efelioğlu'nun köpeğidir; "Bunda bir hal vardır. Tutun şu Arapları!" deyip tutup hâkime götürdüler. Handaki odalarım basıp orada Efelioğlu'nun ibriğini, sapanını, baltasını, zilleri ile kanlı giysilerini ve Bursa'ya götüreceği mektupları bulup hemen cümle Arapları Sinaniyye çarşısında sıra ile asarlar. Zavallı köpek bu asılan Arapların altına varıp bir büyük ah çekerek ruhunu teslim eder.
Karagöz ise İstanbul Tekfuru Kostantin'in seyisi idi. Edirne yakınındaki Kırkkılise'den söz sahibi bir bey ve dünyayı dolandıran bir çingene idi. Adına Sofyozlu Karagöz Bali Çelebi derlerdi. Tekfur Kostantin, yılda bir kere Karagöz'ü Selçuklu Sultanı Alâaddin'e gönderdi, orada Karagöz ile Hacı Ayvad birbirleriyle görüşür ve mücadele ederlerdi, o zamanın sanatçıları bunların halini gölge oyununa koyup oynatırlardı.
Evliya Çelebi
Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi: Nesir (düzyazı).
Türü: Gezi (seyahat).
Konusu: Yazar, tanınmış Karagöz oyuncusu Hasanzade Mehmet Çelebi'yi tanıtıyor, bu oyuna getirdiği yenilikleri belirtiyor ve Hacivat ile Karagöz'ün kimlikleriyle ilgili bilgileri, söylentilere dayanarak veriyor.
İçerik Yönünden:
Araştırmalar:
1. Yazıda kendisinden söz edilen Hasanzade Mehmet Çelebi, bilgisi, görgüsü, kültürü ve olumlu kişiliğiyle seçkin bir kişidir. Başlıca hünerleri arasında taklitçilik, bestecilik, güzel yazı ustalığı ve atıcılık yer almaktadır. Kendisi iyi bir sanatçı olup Farsça ve Arapça bilmektedir. Müzikten anlamakta, beste yapmaktadır. Başından birçok serüven geçmiştir. Karagöz oyununda, ikinci bir perde ile hayal içinde hayal oynatabilecek kadar kendisine özgü bir buluşun olduğu anlaşılmaktadır.
2. Hacivat, aslında Bursalı Hacı Ayvad'dır, Hacı İvaz diye bilinmektedir. Bursa ile Mekke arasında ticaret amacıyla yıllarca gidip gelmiştir. Bunun ailesi "Zağar" köpekleriyle ünlüdür. Zağar köpeğinin sahibine bağlılığı, yazıda anlatılan olaydan anlaşılmaktadır. Olaya göre: Hacı İvad, Arap eş ki yasının saldırısına uğrayıp öldürülür. Köpek ise eski yanın yanından ayrılmaz, Şam çarşısında gezerken eşkıyaya saldırarak onların yakalanmasını ve sonunda asılmasını sağlar.
Yazıda Hacivat, yarı aydın, deneyimli, ukala ama kibar, olgun, çelebi bir kişilik içindedir.
3. Yazıya göre Karagöz, Bizans Tekfuru Kostantin'in hizmetinde olup onun at bakıcılığını yapmaktadır. Adı, Sofyozlu Bâli Çelebi'dir. Yılda bir kez Sultan Alâaddin'e gitmekte ve Hacivat ile karşılıklı söyleşerek seyredenleri güldürmektedir. Ayrıca Edirne yakınında Kırkkilise'de söz sahibi bir dilenci çingene olduğu da söylenirse de tarihsel gerçeklere uygunluğu belli değildir.
4. Yazıda adları geçen kişilerden Sultan Murat, I. Murat olup Osmanlı padişahıdır. Konstantin, Bizans imparatorluğunun son imparatorudur. 1405-1453 yılları arasında yaşamış, İstanbul, bu imparator zamanında Türklerin eline geçmiştir. Alâaddin Selçukî, Anadolu Selçuklu devletinin en büyük hükümdarı olup 1337 tarihinde ölmüştür. Doğum tarihi belli değildir. Farâbî ise, ünlü bir Türk düşünürü ve filozofudur. 870-950 yılları arasında yaşamıştır. Din ile felsefenin bir bütün olduğunu, birbirinden ayrılamayacağını iddia etmiştir. İnsan zihninin her konuyu açıklayabileceği savında bulunmuştur. Aynı zamanda musiki üstadıdır.
5. Evliya Çelebi, ilgi çekmek amacıyla zaman zaman abartmalı bir anlatıma başvurmuştur. Bu yazıda da bunun örnekleri görülmektedir, örneğin; "Efelioğlu Hacı Ayvad'ın bir adı da Halil'dir. Yörükçe Halil derler, yetmiş yedi sene Bursa'dan Mekke'ye gitmiştir" sözlerinde belirtilen uzun süreli seyahat, abartmalı bir anlatımdır, öte yandan, Zağar köpeğinin Arap katilleri yakalatmak için yaptığı hareketler ile katillerin asılmalarından sonraki davranışının ardından huzur içinde can vermesi, akla yatkın olmayan abartmalı bir olaydır.
6. Bu yazıda, anlatıma açıklık veren özellik şudur Yazı, çağına göre oldukça sade bir dille yazılmıştır. Anlatımda görülen diğer özellikler şöyle sıralanabilir
a) Dil sade, anlatım konuşma diline yakındır.
b) Tümceler kısa, hareketli ve açıktır.
c) Yabancı söz ve tamlamalar ile süslü anlatımdan kaçınılmıştır.
d) Türk halkının anlatım biçiminden yararlanmıştır.
e) Bağ-fiillerle tümceleri uzatma alışkanlığı Evliya Çelebi'de görülmemektedir.
f) Bazı sözcüklerin Türkçesi ile Arapçası birlikte kullanılmıştır: "Kelb-köpek" ve "hayal-i zıl-Karagöz" gibi.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990
İLGİLİ İÇERİK
KARAGÖZ OYUNUNDA PERDE GAZELİ TAHLİLİ (AÇIKLAMASI)
KARAGÖZ İLE HACIVAT METİN ÖRNEKLERİ
KARAGÖZDEKİ TİPLERİN ÖZELLİKLERİ