Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Neden birçok öğrencimizin kitap okumasını sağlamakta zorlanıyoruz? Neden yetişkin insanların büyük çoğunluğu anneler, babalar kısaca öğrencilerimizin velileri kitap okumak onları ilgilendirmiyormuş gibi davranabiliyorlar? Neden esnaflarımız, tüccarlarımız, çiftçilerimiz, çalışan ya da ev hanımı olan hanımefendilerin çok büyük bir kısmı kitap okumadan ömürlerini geçirip gitmekte hiçbir sakınca görmüyorlar? Neden doktor, mühendis, eczacı, işadamı gibi meslek dallarında çalışanlar, birçok siyasetçi, asker ve polis, hadi acı gerçeği söylemekten kaçınmayalım, hiç de az olmayan sayıdaki öğretmen kitap okumak önemli bir ihtiyaç değil de sanki bir lüks imiş gibi davranıyor? Nasıl oluyor da okullarda öğreten ve öğrenenlerin kimileri kitap okumayı sadece bazı alanları seçen öğrencilerin yapması gereken bir etkinlikmiş gibi değerlendirebiliyorlar? Acaba neden çocuklarının kitap okumasını isteyen anne-babalar, öğrencilerinin kitap okumasını sağlamak için nasihat eden ve okuyanları öven eğitimciler kendileri ununu elemiş de eleğini asmış insanlar havasındalar?

Okula gelmekten elde edilmek istenen maksat ne? İyi bir eğitim almak mı yoksa sadece diploma sahibi olmak mı? Sanki çoğumuz okulu ve eğitimi diploma alıp mezun olmak, mümkünse bir üniversite bitirip iş sahibi olmak için gereken bir süreç olarak algılıyoruz. Hayatı sadece bir geçim kavgası, geçimini sağlayabildikten sonrasını da daha çok ve daha lüks yaşayabilmek uğraşısı olarak algılayan, daha çok tüketebildiğinde kendini ilerlemiş-gelişmiş, dahası hayat mücadelesinde başarılı olmuş sayan bir çok insan var ne yazık ki. Eh tabii bu durumda okulu bitirip bir iş sahibi olmuş kişiler maksat hasıl olduğuna göre kitap okumak da bizim için olsa olsa ara sıra yapılması gereken eğlenceli bir iştir diye düşünebiliyorlar.

Kitap okuyorum çünkü paragraf sorularını daha çabuk anlayıp çözebilmemi sağlıyor. “Demek ki paragraf soruları çözmesi pek fazla gerekmeyen ya da çözmekte zaten zorlanmayanların kitap okumasına ihtiyaç yok.

Kitap okuyun böylece SBS veya  ÖSS sınavına girdiğiniz zaman soruları daha hızlı okur, daha çabuk anlarsınız dolayısıyla zaman sıkıntısı yaşamamış olursunuz. “Demek ki sınava girmesi gerekmeyenlerin kitap okumasına da gerek yok, ne diye kitaba para ve zaman ayırsın ki!”

 Boş zamanlarımda kitap okumayı severim. “ Niye, kitap okumak boş zamanlarınızı doldurmaya yarayan boş iş mi? Neden kitap okumak için özellikle zaman ayırmanız gerektiğini hiç düşünmüyorsunuz acaba?”

Aslında boş zamanı olanların yapması gereken en iyi uğraş kitap okumak olduğuna inanıyorum. “İş, eş, çocuklar, ev işleri gelen gidenden hiç zaman kalmıyor benim hiç boş zamanım yok, demek ki kimse benden kitap okumak falan beklemesin.”

Çok merak ediyorum; acaba kitap okuyan öğrencilere sınavlarda artı puan verileceği veya kitap okuyan çalışanların maaşlarında artış yapılacağı açıklansaydı herkes nasıl davranırdı?

 Kitap okuyunca  n’olacak diye soran birisi eğer hemen gerçekleşecek somut ve maddi bir çıkar bekliyorsa ne diyebilirim ki!?

Hayatta yapılan her etkinlikten hemen ve maddi yarar beklemeyi o kadar benimsemişiz ki bırakın okumayı ibadeti bile maddi yarar beklentisiyle yapan insanlar çoğalmaya başladı. Abdest almayı vücut temizliğini sağlayan yararlı bir iş, namazı zamanı düzenli kullanma becerisi kazandıran bir alışkanlık,iyi çocuk yetiştirmeyi yaşlılık günlerine yatırım yapmak olarak gören insanların kitap okumayı da sınav kazanmak, iyi konuşmak konuşunca sözü dinlenir olmak, kelime dağarcığı geniş olmak, kültürlü olup etrafa caka satmak aracı görmelerine şaşmamak gerek aslında. Allah’ı bile işimiz düştüğünde hatırlar olmadık mı? ÖSS sabahı bütün yurtta ibadet ve dua katsayısının tavan yaptığını görmüyor musunuz?!

Aslında söylenecek çok söz var ama

Dili yok şu kalbimin bilsen ne kadar bîzârım,

Hissederim söyleyemem söylerim dinletemem”.

 

Benim bildiğim, insan özellikle iki sebepten dolayı okumalıdır: Birincisi; düşünmek insanın ayırt edici özelliğidir ve insan bu özelliğine önem vermelidir. Varlığı ve kendini daha iyi anlamlandırabilmek, hayatı ve olayları-olguları dar sınırların ötesine geçip daha yüksek seviyeden ve daha geniş perspektiften algılayabilmek için okumalıdır. Hayatın sadece maddi çıkar ve hazlardan ibaret olmadığını unutmamak ve işte bu yüzden insanın zihnine, ruhuna, hayal gücüne, anlama ve algılama yetilerine yatırım yapmalıdır. Özünde kendine saygı duyan, yetkin bir insan olmak için okumalıdır.

İkincisi; ilk buyruğu “oku!” olan rabbine saygısı olan bir Müslüman sırf onun bu isteğini yerine getirmek için okumalıdır. Kim bilir belki de bu ibadeti yalnızca O istedi diye yapanlara rabbimiz aklımıza hiç gelmeyen lütuflarda bulunacaktır.

Unutmayalım ki gerek doğu gerekse batı medeniyet tarihinde varlığını bildiğimiz kadîm kütüphaneler  (Ninova, İskenderiye, Endülüs, Bağdat, Semerkant ve İstanbul gibi) kurulurken kimsenin aklında-hayalinde öğrencileri sınava hazırlamak ya da okuyana para kazandırmak türünden niyetler yoktu. Kendine yatırım yapmayı unutan, aklını ve ruhunu ihmal eden modern zamanların insanı her eylemine menfaat ve haz getirip getirmediğine bakarak değer biçmiş, her ilişkisini çıkarları açısından değerlendirmiş ve sonunda da bir türlü gözü doymayan, tüketim ve biriktirme hırsıyla yanıp tutuşan tatminsiz bireylere dönüşmüş durumda değil mi?

Bilgi ve hikmetin peşinde olmayı öncelikle bir insanlık gereği sonra da Müslüman olmanın getirdiği sorumluluk olarak düşünüp kütüphaneyi-kitapçıyı yol , kitapları yoldaş edinelim dileğiyle.

 

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi