Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

        Hikâye edilir ki; İslam tarihinin büyük mürşitlerinden Hoca Ahmet Yesevî öğrenim hayatına başladığı ilk gün babası elinden tutup bir hocanın önüne bırakır,hocası küçük Ahmetin önüne harfleri gösteren tabloyu koyup başlar tedrisata: “bak oğlum bu eliftir,haydi şimdi söyle bakalım, elif.” Küçük Ahmet elif diye tekrarlar.Hoca devam eder, işte bu harfin adı be, haydi söyle bakalım,be, deyince küçük Ahmet hocasının yüzüne bakıp “ama hocam sen daha bana elifin manasını öğretmedin ki be’ye niçin geçiyoruz der.

       Yesevî dergahının has müridlerinden Yunus Emre de üstadının yolu üzre söyler :

“Yirmidokuz hece, okursun uçtan uca

Sen elif dersin hoca, manası ne demektir”

          Ne dersiniz hoca mı talebeyi yükseltir yoksa talebe mi hocayı?

Hafıza;  ezberleme, öğrenme hatırda tutma melekesidir; idrak edilen, algılanan, öğrenilen şeyleri zihinde koruma ve gerektiğinde hatırlama kabiliyetidir.Öğrenme olayı büyük oranda hafızanın doğru kullanılmasıyla ilgilidir.Allah insan beynini kütüphaneler dolusu bilgiyi depolayıp kullanabilecek kapasitede yaratmıştır ama ne var ki insanlar öğrenme kabiliyetini kullanma ve hafızadan faydalanma hususunda birbirlerinden çok farklıdırlar.

         Öğrenme ve hafıza yeteneğini iyi kullanmayı başaran insanlar hafızalarından doğru bir şekilde faydalanırlar.Fakat bu konuda bilinçsiz olanlar hafıza açısından çok güçlü olsalar bilr ondan yeterince yararlanamazlar.Böyle insanların hafızaları her şeyin rastgele doldurulduğu karmakarışık bir ambara benzer,orada ihtiyacın olan pek çok şey vardır belki ama aradığını bulabilmen için bir sürü emek ve zaman harcamalısın,üstelik bazen orada olduğunu bildiğin halde ihtiyacın olan şeyi bir türlü bulamazsın.

           Bu tip kişiler ellerine ne geçerse okurlar.Bir gün edebiyat okurken bulursun,ertesi gün felsefi bir eser,arkasından başka bir tür, onun arkasından başka bir tür.Şimdi şöyle bir soru sormak gerekir; sadece okumuş olmak için okumak bir amaç mıdır? Yoksa okumak  insanı amaca götüren bir yol mudur?

         Tuhaf  bir  “mâlûmâtfüruşluk”          devrindeyiz.  Televizyonlardan, gazetelerden, internetten,  dergilerden, okuldan  beyinlerimize sürekli bilgi yağıyor,okuduğumuz ya da okuduğumuzu söylediğimiz bir yığın kitap var ama hemen hemen her konudan haberimiz olduğu halde hemen hemen hiçbir konuyu doğru dürüst bildiğimizi söyleyemiyoruz.O halde bir şeyler yanlış yapılıyor olmalı. “Nasıl okumalı?”  sorusu üzerinde düşünmek gerek diye düşünüyorum.

           Aslında önce “Ne okumalı?” sorusunu cevaplamak lazım ama bu yazıda onun üzerinde durmayacağız.Bu soruyu atlayıp “nasıl okumalı” sorusu üzerinde düşünelim.Bilinçli hafıza kullanıcıları  hafızalarından faydalanma konusunda son derece dikkatlidir. Önce ne yapmak istediğine karar verir ve okuyacağı kitabı ona göre seçer.Yani hafızasının değerini bilir, onu bir yığıntı deposu gibi değil aradığını istediği zaman bulabileceği düzenki bir kütüphane gibi kullanır.En güçlü hafıza sahipleri bile değerli bir kitabı tek bir defa okumakla zihnine yerleştirebildiğini söyleyemez.İyi bir yazarın iyi bir kitabı en az iki defa okunmayı hakeder.  Bir kitabı okuyup bitirdiğinizde çoğu zaman aklınızda pek fazla bir şey kalmadığını görmüyor musunuz?  Kaliteli bir filmi bile bazen bir kaç kez seyrettiğimiz halde kaliteli bir eseri bir kez okumayı nasıl yeterli görebiliriz?  Halbuki kitapta yazarın vermek istediği düşünceler vardır,düşüncelerini dayandırdığı bilgiler,kullandığı örnekler, aralara serpiştirdiği espriler,belki şiirlerden alıntılar vardır. Yazarın ortaya çıkarmak için uzun  zaman ve emek harcadığı bir eseri tek okuyuşta anlayıp öğrendiğinizi, bir defa daha okumaya gerek olmadığını söylüyorsanız ya eser değersizdir ya da siz yazardan çok daha birikimli ve çabuk kavrayışlısınız demektir. Sınıfta ders yaparken bile hoca anlattığını aynı derste birkaç kez tekrarlıyor, bazen de öğrenci hocadan söylediği cümleyi tekrarlamasını istiyor.  Öyleyse okuduğumuz kitaptaki düşünceyi anlamak, verilen bilgiyi öğrenmek,  beğendiğimiz kimi cümleleri ezberlemek gerekmez mi?

              Birçok kitabı bir kez okumak mı daha öğreticidir yoksa özenle seçilmiş kitapları bir çok kez okumak mı? Okuduğum kitaplar listesindeki kitap isimlerini çoğaltmak mı daha iyi yoksa yoksa öğrendiğim konular listesindeki konu isimlerini mi? Baş tarafta anlatılan olaya dönersek anlamak mı daha önemli tekrarlamak mı?Meseleyi genel bir soruda toplarsak, “niceliğin peşinde mi olmalıyız yoksa niteliğin mi?” Bilgiçlik mi taslayacağız yoksa bilgili mi olacağız?

            Evet arka arkaya bir sürü soru sorup bıraktığımın farkındayım ama düşünceyi harekete geçirmesi yönüyle bazen soruların cevaplardan daha değerli olduğunu belirterek bitirelim.

              Son bir söz; ben anlayarak, öğrenerek okuyorum diye bir kitabı haftalarca belki bazen aylarca elinde süründüren, âlemi mi yoksa kendini mi kandırdığını bilemediğim okuma-öğrenme özürlülere diyecek bir sözüm  -şimdilik- yok.         

 

S.H.

 

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi