Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

  Gökyüzü ne kadar da mavi bugün. Ürkek bir çocuğun gözleri kadar parıltılı güneş. Yaşanılası bir dünya için bugün de yerinde. Fakat onun bu inatla ve masumane doğuşuna rağmen karartırlar bu dünyayı. Kana bularlar yüzlerce umutlu yüreği. Aydınlık dünyayı karanlığa mahkûm ederler. Kalplerinin karasıdır oysa bu karanlık. Kendilerini kendi karanlıklarına hapsetmişlerdir ve sanki diğerlerinden de bunun intikamını almaya çalışırlar.

Onların dünyalarını karartmak için uğraşırlar tüm imkânlarını kullanarak. Fakat “yılmak” kelamı yoktur onların lügatlerinde. Zalimin zulmüne boyun eğmek de zulüm değil midir? Onlar inanmışlardır bir kere Rablerine ve O’na tekrar döndürüleceklerine. (Allah’tan geldik ve yine Allah’a döneceğiz / Bakara-156 ) O’nun verdiği hilafeti yerine getirebilmek için uğraşırlar canları pahasına. Bu zulümlere karşı kimi “Ene’l Hak” demiştir bir zamanlar, kimi ise “Ehad” diyerek zulme başkaldırmıştır. Bedende duyulan acıyla ruhta duyulan imanın tadı büyük bir mücadele halinden, ruhun imanla dolması haline geçer ve maddi etkiler manevi hislere yenik düşer. Menzil bellidir çünkü. Oraya ulaşmak için gidilen yola koyulan engeller durduramaz hiçbirini. Filistin’deki bir çocuğun sapanındaki küçük bir taştır bazen karşı koyuş (ya da cihad). Gözyaşları içe akar, yürek kanar fakat fiziki mücadele küçük bir çocuğun sapanındaki küçük bir taşla sürdürülür. Ne demiş büyük üstad (MAE) :”Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var”. Kim söndürebilir ki içimizdeki iman ateşini. Hangi bomba, hangi silah, hangi mayın. Zalimlerin attıkları her bir bomba gül olur açar şehitliğin ilk makamında. Yalnız yüzlerde hafif bir gülümseme kalır geriye. Peygamberi görmeden ona kavuşma arzusuyla yanan birer mümindir hepsi. Kavuşurlar nihayet arzularına hain bir füzenin bedenlerini ve yurtlarını dağıtmasıyla. Her birinin vücudu parça parçadır. Hind’in Vahşi’ye Hz. Hamza’nın vücudunu parçalatması gibi parçalanmıştır vücutları. Oysaki her bir parça şahit olacaktır yarın mizanda. O gün yüzler vardır kararır, yüzler vardır ki ayın on dördü gibi parlaktır. İşte büyük mutluluk oradadır. Mutluluk, Peygamber sancağı altında bulunmaktır. O gün bütün yürekler mutmaindir (O gün herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz olarak ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar. / Nahl-111). Çünkü menzile ulaşılmıştır artık. Bundan gayrı bir zalim bir mümine ne kadar zulüm yaparsa yapsın, müminin gönlü cennet bahçelerinde gezinecektir. Zalimlerin her birisi Resulün yoluna diken döken Ebu Leheb kadar olabilirler ancak ve ilahi adalet Leheb’in ellerini nasıl kurutacağını bildirmişse onların da hesabını görecektir elbet. Haktır onlara verilen her ceza. Üstadın  (Bediüzzaman) da haykırdığı gibi: “Zalimler için yaşasın cehennem!”

SEVGİ  Ö.

SON EKLENENLER

Üye Girişi