Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Sustum… Suçluymuşçasına…

Söylenecek bir şey kalmamıştı. Kelimeler terk etmişti beni. Fikirlerim çıplak kalmıştı. Mahrem diyarların garip yolcusuydum. Açılmayan kapıların acısıyla sızladı yüreğim. Biliyordum suskunluğa gebeydi suçluluğum. Kalemim ve kâğıdımın bu sancıyla kıvranacağını biliyordum.

 

 

 

Suskunluk bir derin kuyuydu. Attım kendimi kuyuya ve kayboldum. Arayanım yoktu, bulacağım bir şey de. Zindanda çürümeye bırakılan bir mahpusun çıldırtıcı sessizliğiyle bekledim. Ya sabır çektim uzun gecelerde. Gündüzü unuttum, dünyam karanlık oldu. Güneşi unuttum, ışığım ayın suya düşen aksi oldu. Gürültüyü unuttum, tek ses duvardaki kurtların fısıltıları oldu. Sustum, suçluydum. Kendimi kuyuya atışım Raskolnikof’u anlıyor oluşumdandı. Sustum, yalnızdım. Raskolnikof’dan başka konuşabileceğim kimsem yoktu. Raskolnikof vicdanımdı. Ben sustum, o konuştu. O konuşmalıydı, ben susmalıydım. Çünkü o susarsa ben kuyuda boğulacaktım. O susarsa Yusuf’a yapılan ihanetle yeniden kuyuya atılacaktım. O sussa kuyudan çıkan ben değil, Yusuf değil, öz çocuklarını yiyen Satürn olacaktı.

Sustum… Konuşurmuşçasına…

Bu kez çığlıklarımın suskunluğunu yaşıyordum. Kader insanı en kötü neye mahkûm edebilir derseniz kendine diye cevaplarım. Günlerce çığlıklarımın içimdeki yankılarını dinledim biçare. Suskunluğu seçmek değil, suskunluğa mahkûm edilmekti bu. Fildişi kuledeki adamın haliydi halim. Tek farkım fildişi kuleyi kendim seçmemiştim, beni duymak istemeyenler tarafından hapsedilmiştim oraya. Bağırabilmek değildi suskunluğumun ilacı. İnsanların kulaklarındaki pamukları çıkarabilsem, bağırmasam da duyacaklardı beni. Sesimi duymaları demek beni fark etmeleri demekti. Ve beni ancak fildişi kuleden kendimi atarsam fark edeceklerdi. Ölürsem ebediyen susacak, muhtemelen badem gözlü bir kör de ben olacaktım. Eflatun “mağaradakiler”’e yalvarıyordu aydınlığı bulmaları için. Kollarından tutup çekiştiriyordu. İstiyordu ki hakikat karşısında gözleri kamaşsın mağaradakilerin. Ben kendimi atsam çok muydu? Ama yokluğa değil, öyle bir bolluğa atmalıydım ki kendimi ölümümle toprak yeşermeliydi.

Sustum… Özlüyormuşçasına…

Düşlerimde özlemenin tezahürleri vardı. Hasretin suskunluğu olmalıydı bu. Konuşabiliyor olsan da, duyulamayacak olmanın; mazilerle, hayallerle avunacak olmanın acı suskunluğu… Cümlelerin kâğıtlara sinmediği mazrufların, kanadı kırık güvercinlerin, yaralı maralların diyarı olmalı burası da. İnsanların en çok vakit geçirdiği suskunluk durağı burası olmalı. Mona Lisa burada çizilmiş olmalı, çağlara meydan okuyan aşk şiirleri burada yazılmış olmalı; Bethoven’ın ünlü 9. Senfonisini bestelediği suskunluk durağı burası olmalı. Bir münzevinin en tatlı sığınağı belki de aslında. Fuzuli, Mevlana, Yunus hep bu suskunluk durağında soluklanmış olmalılar. Burada ben de sustum çünkü burada dil de, kelam da, fikir de susardı. Tek gönül konuşurdu, kulaklar dinlerdi. Sustum ‘Konuş ey gönül’ diyerek. Anlatacak ne çok şeyi vardı. Onu dinledikçe, duydukça, anladıkça aslında en çok bu durakta konuştuğumuzu hissettim. Çünkü bu durakta soluklananların sesleri hala asırlar sonra bile yankılanıyordu.

Sustum… Ölüyormuşçasına…

Artık her istediğimde susmak, her istediğimde konuşmak gibi bir lüksüm yoktu. Suskunluklarım de konuşmalarım da tek varlık içindi. Ezeli ve ebedi bütün suskunluklarım Yaratıcı’yaydı. Kelimelerin ve düşüncelerin menzili Yaratıcı’yaydı. Bu kez ne Cahit Sıtkı gibi susmuştum, ne de Mevlana gibi. Bu tamamen bana mahsustu, ‘ben’ce bir susma… Siması, bedeni, sesi hep bana benziyordu. Azrail’in gürültüsü benim suskunluğumu mağlup edemedi. Çünkü ben diğer bütün susuşlarımda Yaratıcı ile konuşma halindeydim aslında. İnsanlar konuşmalarıma beyhude bakışlar atarken, Yaratıcı bütün suskunluklarımı duyuyordu. Sustum; asıl konuşma vaktinin geldiğini bilerek. Sustum; ölümün suskunluğunu yenerek. Sustum; dilime yaklaşan gürültüleri hissederek. Ve şöyle dedim en son:

“La…”

Bütün suskunluklarımın özü olan asıl “La”yı hatırlayarak…

N. G.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi