Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

GÜNAH KEÇISI  -ŞƏFA ƏLIYEVA-AZERBAYCAN
            
 Günahkardı kadın. Yaptığı onca şeydən sonra ne gideceği bir yer, ne yüzüne bakacağı bir ailesi, ne barınacağı bir evi vardı. Artık geçti! Söylenip duruyordu qurumuş dudaklarının altında.. Simsiyah saçlarına bir keder inmişti.

Nereye gitsem.. acaba babamımı arasam...Yok.. yok. en iyisi Meleği arayım... O, benim kızım elbet benden vazgeçmeyecek kadar seviyordur.

" Onca yaptıklarını yanınamı koyacaklar sanıyorsun.. Senin kirli ruhunu Allah bile kabul etmez bee... Ne sanıyorsun ki, kendini" Kafam allak-bullak olmuştu. İçimdeki sesler bile beni rahat burakmıyordu. Ne yapsam dün tanıştığım geri zekalıyamı çağrı atsam. Doğru salağın biriydi ama kalbinde merhamet var sonuçta beni şu halimle kabul eder. Belki evinin kadını da yapar. Hem neden beni sevmesin ki! Bu kadar güzel ve akıllı birini herhalde bulamaz. Ne hallere düşmüşüm yine de özgüvenimi yitirmemişim. Haydi yol alalım ayaklarım. Yok bir sigara yakayım. Belki kafamın iyice çalışmasına bir sigara dumanı daha çok yardımcı olur.Yırtık pantalonunun cebinden buruşuk sigara kütüğünü çıkardı ve içten-içe nefesine almağa çalıştı, son kullanımlık sigarayı. Şu zıkkımı çektiyim zaman mahv oluyorum. Ama o benim can dostum ne yapayım ki! Doktor yasaklasa bile ben ondan vazgeçemem. Varsın olmasın dostlarım. Bir sigara bile yeter bana. Nerde şu eski Banu. Ellerini kirlenmiş saçlarına çekerek kahkaha atdı. Cebinde bir kaç lira parası kalmışdı. Çok açtı, soğuk, ruhsuz, gözleri uykusuzluktan şişmişti. Eski-püskü giysileri de ona kızqındı sanki. Bir yer bulamıyor, bir mesken belirlemiyordu kendine... Oysa bir zamanlar erkeklerin gözdesiydi.

Siyah upuzun saçları,bembeyaz teni, elma gibi yanakları, zeytun siyahı gözleri can alıyordu. Masum bakışlarına bakmaya doyamıyorken şimdi düştüğü durumun içinde kendini görmeğe bile nefret ediyordu. Unutmuşdu aynanın karşısına geçmeği. Unutmuştu çocukluk hayallerini. Büyüyünce doktor olucaktı. Bir zamanlar" Baba ben doktor olucam, büyüyende sizin hastalanmanıza izin vermicem diyordu." Her şey bir hırs uğruna başladı. Şimdiki gibi hatırlıyorum. Ünverste talebesiydi o zamanlar. Arkadaşları fakir olduğu için onunla alay ediyorlar ve hor görüyorlardı. Her zaman küçük beyniyle büyük sözler konuşiyordu. "Onların babasının parası ola bilir, benim de babamın büyük yüreği var,o bana yeter." Teselli ediyordu şu sözlerle kendini. Lüks arabalara, kızların marka giysilerine bakıb hayata küsüyordu. Zaman geçtikçe zengin olmak için kendine hırs yaptı.

"Ben zengin olucam dedi." Para kazanmanın yollarını aradı. Çok güzel sesi vardı Banun. Bülbüller seyre dururdu onu. Bir gün zengin arkadaşlarının birinin doğum günü vardı. Banu doğum gününe davetliydi. Hayallerindeki yaşama bir kaç saatlik de olsa kavuşmayı çok istiyordu. O gün çok güzeldi. Adete bir melek parlıyordu yer üzünde.. Partide rengareng ışıklar, göz kamaştırıcı boyalarla süslenmiş duvarlar tabiatı hatırlatıyordu. Banu azına içki sürmemişti. Ama o gün içkiyle tanış olduğu gün oldu. Okumayı burakıp, renkli hayata kavuşmak hayalleriyle yaşadı. Kolay paranın nasıl kazanılacağı hususda arkadaşlarından yardım istedi. Bir arkadaşı" Banu sesin sesin çok güzel, sesin sayesinde çok iyi paralar kazana bilirsin." dedi. Hayır beni evlendirmek istiyorlar. Eğer evlenmesem babam beni öldürür. Ama teklifinizi de değerlendiricem dedi.

Banu iki yıl evli kaldı. Melek adında bir kızı oldu. Ama kocası fakir olduğu için onun hayallerini gerçekleştiremez oldu. Hayatı hep kavgalarla geçen Banu sonunda boşandı. Kızını ise çocuk esirgeme yurduna verdi.... Yemeğe muhtac kalmıştı. Babası onu evlatlıktan redd etdi. Onun için para kazanmaya karar verdi. İnternet sitesi yüzerinden iş bulmak için araştırma apardı. Nihayetinde bir restuaranda solist çalıştı. Ama ona maaş karşılığında ahlaksız teklifler geldi.

Banu böğlece hayatınız devam etmeye başladı. Gün geçtikce soluyordu narin çiçek gibi. Bir gün hayatının kahramanıyla karşılaştı. Hayallerindeki prensini buldu sandı. Ama çok geçmeti ki, hayallerindeki kahramanı sandığı insan da onu terk etti. Kim seni ne yapsın, seni sevdiyimimi sandın. Yoksa anama gelinmi yapacağımı düşündün. Sen yalnız boyle kıyıda-koşede kalacak kadınsın. Küçük tartışmalar büyük hakaretlere dönüştü. Aynı kasırqanın fırtınaya donüşmesi gibi.. İçindeki kederini yalnız içki kadehlerinde ve siqara dumanında söndürmeye çalıışıyordu. Bazen ya ben mi hayvanım, yoksa insanları mı hayvana dönüştü diyordu kendi-kendine. Hani benim hayallerim, hani masal rüyalarım.. Hakikatende her şey masalmış. Hatta şu yaşadığımız hayat bize masallar ülkesinde yaşamamayı oyretecek kadar gerçekmiş.

Bir gün suratı bembeyaz yastığı kan gölüne bulaşmış halde uyandı Banu. Galiba ciğer kanseriyim. Biliyordum sonumun kötü olucağını, bu kadar da kötüye gidecegini düşünmemiştim. Galiba ölüyorum. Peki ölümüme ne kadar kaldı? Bilmem lazım kızımla son kez hellaleşmem lazım. Ben ölümden korkmuyorum ki.. Ölüm bana bi barınak verir.Yaşamak ise kayboluşların esirine çevirir. Son kez kızına yaklaşmak için kapısına dayandı. Artık büyümüş ve evinin hanımı olmuştu meleği.. Evet adı gibi melek sanki benim kızım diye-diye onunla övünüyordu. Allah benim yaşamadığım güzellikleri ona nasip etsin. Bahçesi çiçek ve yeşillikle kapsanmış evden çocuk sesleri geliyordu. Ne güzel, ne güzel benim torunlarım da var. Sıcak mutlu yuvaları ve onları seven aileleri var. Ah be Banu şimdi orda olacaktın, torunlarını opüb koklayacaktın. Ne oldu da seni kızından vazgeçirecek kadar geçtin. Artık son anlarıydı. Bir barınak arıyordu kendine. Kızına bile gitmeye cesaret etmeden sadece baka kaldı. Biriyle tanış olmuştu ünverste zamanlarında. Onu aramayı düşündü. Merhametliydi ve onu karşı zaafı vardı. Cep telefonundakı tuçları basmak istedi ama yapamadı. Nefes alamaz oldu. Öksürükleri daha da şiddetlendi. Sanki içinden vulkan şiddetle dışarıya doğru çıkmaya çalışıyordu. Her tarafı kanlar içinde kalar oldu. Gözlerini masmavi göklere dikti... Ve son cümlesinde.. Allahım affet beni diyerek hayatını kaybetti...

SON EKLENENLER

Üye Girişi