Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

EDEBİYAT-2006

Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak, onun erdemlerini, iyi yönlerini dile getirmek amacıyla yazılan şiirlere verilen addır. Ölen bir kişi için yazılan bu tür şiirlere divan edebiyatında …….. halk edebiyatındaysa ……. denmiştir.
1. Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) mersiye - ilahi B) mesnevi - koşma
C) mevlit - koşma D) mevlit - ağıt
E) mersiye - ağıt

Bu, son bir yıl içinde okuduğum romanlar arasında etkisinden uzun süre kurtulamadığım bir çeviri roman. Yazar, bu romanında öncekilerden farklı bir yol izlemiş. Bir kahramanın çevresinde gelişen bir öykü kurgulamış. Abartıyla yalınlığı, komediyle trajedinin özelliklerini bir arada kullanmış. Bir yıl gibi bir zaman dilimini çok az geri dönüşlerle anlatmış. Haftalarca “çok satanlar” listesinde yer alan bu çeviri yapıt, Türk okurundan gördüğü ilgiyi Fransız ve İngiliz okurlardan görmemiş. Bu durum, çevirmenin başarısı olarak değerlendirilebilir.
2. Bu parçada aşağıdaki yazı türlerinden hangisine ait özellikler ağır basmaktadır?
A) Makale B) Deneme C) Eleştiri
D) Fıkra E) Günlük

Derken bir düdük__öttü __ansızın
                           I             II
Bembeyaz__gemi__gitgide__ufaldı
              III          IV         V
Korkunç__yalnızlığıyla__başbaşa
            VI               VII
Rıhtımda bir__adam kaldı.
                VIII
3. Bu dizelerdeki numaralanmış yerlerin hangilerinde ulama vardır?
A) I. ve III.. B) II. ve V. C) III. ve VI.
D) IV. ve VII. E) V. ve VII

Ela gözlerine kurban olduğum
Yüzüne bakmaya doyamadım ben
İbret için gelmiş derler cihana
Noktadır benlerin sayamadım ben
4. Bu dörtlükle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B) Redif vardır.
C) Tam uyak kullanılmıştır.
D) Koşma türünün özelliklerini taşımaktadır.
E) Benzetme sanatından yararlanılmıştır.

…….., Türk edebiyatında …….. tarzda yazılmış ……. tiyatrodur. Yapıtın ……. (1859) ve ….. (1860) yıllarda Türkiye'de Türkçe oyunlar oynanan tiyatro yoktu.
5. Yukarıda boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi gerekir?
A) Zavallı Çocuk - özgün - bir - beğenildiği - yayıldığı
B) Afife Anjelik - yeni - son - bilinmediği - tanınmadığı
C) Şair Evlenmesi - batılı - ilk - yazıldığı - basıldığı
D) Hasan Mellah - bilinen - gerçek - övüldüğü -yerildiği
E) Aşk-ı Memnu - modern - klasik - okunduğu -sevildiği

Ziya Paşa  tiyatroda “eğlence” ile “sosyal fayda”yı
  I                 II                                III
birleştirip tiyatroyu “faydalı eğlence” olarak
                                     IV
nitelendirmiştir. Onun tiyatro ile hakkındaki düşüncelerini bazı makaleleri ile

Celâleddin Harzemşah Mukaddimesi’nden öğrenmek mümkündür.

V

6. Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

7. Tanzimat edebiyatıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Makale, fıkra, deneme gibi Batıdan alınmış yazı türleri bu dönemde gazeteler aracılığıyla edebiyatımıza girmiştir.
B) Yeni nazım şekilleriyle birlikte divan edebiyatı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
C) Ahmet Mithat, Şemsettin Sami bu dönemin romancılarındandır.
D) Vatan, millet, adalet, hürriyet gibi kavramlar bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
E) Bu dönemde çıkan resmi gazeteler, Tercümân-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr’dır

Aşkın ikinci plana atıldığı bu romanda toplumsal hayata yer verilmiş olması, bu yapıtın en önemli özelliğidir. Romanda Ahmet Cemil, yalnız iç dünyasıyla değil, bağlı bulunduğu toplumsal çevreyle birlikte verilmiştir. Okurken onun, çocukluğundan bu yana hangi toplumsal çevrede yetiştiğini, aile ve okul hayatını, karşılaştığı sıkıntıları bütün ayrıntılarıyla öğreniyoruz. Bu genç şairin yeni bir şiir yaratmak için neler düşündüğünü, verdiği mücadeleleri, düşmanı olan eski edebiyat taraftarlarının ve o devir basın hayatının iç yüzünü görüyoruz. Bu bakımdan yapıtı, o dönemin ve Doğu ile Batı edebiyatları arasındaki düşünce çatışmasının romanı olarak da kabul edebiliriz.
8. Bu parçada özellikleri anlatılan roman ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Eylül - Mehmet Rauf
B) Şıpsevdi - Hüseyin Rahmi Gürpınar
C) Paris’te Bir Türk - Ahmet Mithat
D) Mai ve Siyah - Halit Ziya Uşaklıgil
E) Hayâl İçinde - Hüseyin Cahit Yalçın

Bir dergi çevresinde toplanan, yeni bir duyarlığı, yeni bir şiir dilini yerleştirmeye çalışan bu şairlerin şiirleri, bir arayış döneminin bütün karışık etkilerini içermektedir. Romantik ve simgecidirler. Onların şiirlerinde, düşle gerçek çatışması, karamsarlık, kaçış temaları egemendir. Hem dönemin siyasal koşulları hem de benimsedikleri sanat anlayışı, onların içine kapalı, bireyci bir şiire yönelmelerine yol açmıştır.
9. Bu parçada tanıtılan şairler aşağıdakilerin hangisi içinde yer alır?
A) Tanzimatçılar B) Edebiyat-ı Cedîdeciler
C) Fecr-i Âticiler D) Yedi Meşaleciler
E) Milli Edebiyatçılar

Cumhuriyetin ilanından 1940'lara kadar şiirimizin dört yöneliminden biri olan Beş Hececiler, halk şiirinin dış yapısını, özellikle ölçü ve uyak düzenini benimsediler. Böylelikle halk şiirinin dünyasına ulaşabileceklerini sandılar. Dil açısından arı, açık bir söyleyişe yöneldiler. Ürettikleri şiirler ise kalıplaşmış bir yapı içinde kaldı.
10. Aşağıdakilerden hangisi bu an şiir yazanlardan biri değildir?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel B) Orhan Seyfi Orhon
C) Ceyhun Atuf Kansu D) Enis Behiç Koryürek
E) Yusuf Ziya Ortaç

Divan edebiyatı diye adlandırdığımız düşünüş ve yazış biçiminin tam anlamıyla başlaması, Türklerin Anadolu'ya egemen oldukları 13. yüzyıl sonlarına rastlar. Bu edebiyat, ……….. etkisi altında yeni edebiyatın doğduğu 19. yüzyılın ortalarına kadar sürer. İlk divan şairi diyebileceğimiz şair ise 13. yüzyılda yaşamış olan ----.
11. Bu parçadaki boş yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Fransa - Sultan Veled'dir
B) Batı - Hoca Dehhânî'dir
C) Avrupa - Yusuf Has Hâcib'dir
D) Tanzimat - Ahmet Yesevî'dir
E) Halkçılık - Âşık Paşa'dır

Acemice yazıldığını düşündüğümüz, başı sonu olmayan öyküleriyle okurların belleğinde yer etmiştir. Öyküleri, biçim, teknik, dil ve anlatım özellikleri bakımından “olay öykücülüğü”nden ayrılır. “Olay öykücülüğünü yaygınlaştırmaya çalışan …….. etkilenmekle birlikte, kendi çizgisini geliştiren, yeni bir öykücülük akımının öncüsü olan ……., Cumhuriyet Döneminde klasik öykü tekniğini yıkmıştır. Böylece Türk öykücülüğünde bir devrim gerçekleştirmiştir.
12. Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Gustave Flaubert'den - Ömer Seyfettin
B) Anton Çehov'dan - Sabahattin Ali
C) Franz Kafka'dan - Memduh Şevket Esendal
D) Guy De Mauppassant'dan - Sait Faik Abası-yanık
E) Alphonse Daudet'den - Haldun Taner

Türk öykücülüğünün özelliklerini kavramak istiyorsak öncelikle bu üç yazarımızı çok iyi tanımamız gerekir. Abdullah Efendinin Rüyaları'yla ……….., Ekmek Kavgası'yla ………., Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu'yla ………, Cumhuriyet Dönemi öykücülüğünde önemli yeri olan sanatçılar arasında sayılır.
13. Bu parçada boş bırakılan yerlere getirilmesi gereken yazar adları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Ahmet Hamdi Tanpınar - Orhan Kemal – Haldun Taner
B) Haldun Taner - Ahmet Hamdi Tanpınar - Orhan Kemal
C) Orhan Kemal - Ahmet Hamdi Tanpınar - Haldun Taner
D) Ahmet Hamdi Tanpınar - Haldun Taner - Orhan Kemal
E) Haldun Taner - Orhan Kemal - Ahmet Hamdi Tanpınar

Kaman civarına bahar gelince
Yıkılır ovadan yörük çadırları,
Yücesinde pare pare duman tutmuş
Düldül Dağ'ın yaylasında mekân kurulur.
Hoş gelmişsin ilkbahar!
Nisan ayı içinde donanır dağlar,
Donanır yeşilinden, alından
14. Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?
A) Lirik B) Pastoral C) Epik
D) Didaktik E) Dramatik

(I) Güneş yavaş yavaş yükselirken antik kent aydınlanmaya başlıyor. (II) Güneşle birlikte, kentin geçmişindeki bilinmeyen yönlerin de ortaya çıkacağını sanıyor insan; ama bir süre sonra yanıldığını anlıyor. (III) Yüzyıllardır yalnızlığa alışmış, unutulmuş bu kentin geçmişini düşünüyor. (IV) Acaba bu tiyatro sahnesinde kaç oyun sergilendi, odeonda ne gibi sorunlar tartışıldı, ölümüne savaşlar nasıl yaşandı buralarda? (V) Bugün, bütün bunlardan habersiz, tarih sahnesindeki rolünü tamamlamış ve mağrur bir sessizliğe gömülmüş bir kentle karşı karşıyayız.
15. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde kişileştirme sanatı vardır?
A) I. Ve II. B) I. ve IV.
B) II. Ve IV. D) III. ve V.
E) IV. ve V.

16. “Gerçeği olduğu gibi yansıtmak benim işim değildir. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmalıdır.” görüşünü ileri süren bir sanatçı, aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisinin savunucusu durumundadır?
A) Klasisizm B) Romantizm C) Realizm
D) Natüralizm E) Sürrealizm

O büyük yazarları, onların yarattıkları kişiler yaşatıyor. Nitekim, …… yaşatan …………..
17. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin getirilmesi uygun değildir?
A) Cervantes'i - Don Kişot'tur
B) Geothe'yi - Faust'tur
C) Shakespeare'i - Hamlet'tir
D) Charles Dickens'ı - David Copperfield'dır
E) Stendhal'ı - Anna Karenina'dır

 

2006 EDEBİYAT CEVAP
1 E 13 A 
2 C 14 B 
3 A 15 D  
4 C 16 B 
5 C 17 E  
6 A  
7 E 1
8 D 
9 B 
10 C 
11 B 
12 D 

KAYNAK: www.osym.gov.tr  pdf için 


TÜRKÇE TESTİ- 2006

Düş gücümü kamçılayan, besleyip geliştiren romanları severim. Yazar bana özgürlük tanımalı, beni kapana sıkıştırmamalı. Derinlere yaptığım yolculuk kılavuzsuz olmalı ki, sürprizlerin hem tedirginliğini hem hoşluğunu bir arada yaşayabileyim.
1. Bu parçadaki altı çizili sözlerde romanla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Anlatımı, okurun dikkatini dağıtacak gereksiz ayrıntılara boğmamak gerekir.
B) Değişik anlatım biçimleri kullanmak romanın okunurluğunu artırır.
C) Olayların sırasının bozulmadan verilişi, anlatımı monotonlaştırır.
D) Heyecan ve beklenti okuma hızını etkileyen nedenlerdir.
E) Olayların nasıl gelişeceğini kestirmek, okuma merakını dondurur, hazzını sınırlar.

Yazmaya yeni başlayanlara, bu alanda yeterli deneyim kazanmamış olanlara bir önerim var: Önce Türkçenin kurallarını tanıyın, inceliklerini öğrenin, daha sonra dil oyunlarına başlayın. Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cambazlığına özenirseniz, vay halinize.
2. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz oyunlarına bolca yer vermek, okurların anlatılanları anlamasını engeller.
B) Yazar seçtiği konuyla örtüşen, kendine özgü yepyeni bir biçem oluşturmalıdır.
C) Herkesin kolayca anlayıp tadına varacağı bir anlatım biçimi yeğlenmelidir.
D) Dili sanatlı kullanmadan önce doğru, güzel ve etkili kullanmayı öğrenmek gerekir.
E) Anlatımda tekdüzeliğe düşmemeye çalışılmalıdır.

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı düşünce değişik sözlerle yinelenmiştir?
A) Seçilen konular ve bunların işleniş biçimi, yazınsal türlere göre değişir.
B) Bu şiirlerin bir bölümü yazıldığı günlerin sınırını aşamamış, yaşarlığını koruyamamıştır.
C) Şimdi de yaratma sürecinin bir başka yönü, konunun algılanış biçimi tartışılmalıdır.
D) Konuşma sırasında, sözcük seçimiyle, ses tonuyla anlam değişiklikleri oluşturulabilir.
E) Romanda, kişinin doğup büyüdüğü toprakları unutması, oralardan kopuş nedenleri uzun uzun

Altı yıl önce aramızdan ayrılan değerli sanatçımız,
                                       I
İstanbul'da açılan bir sergiyle anılıyor. Sanat yaşa
mı boyunca yapıtlarında çağdaş sanat akımlarını
göz ardı etmeyen, bunun yanı sıra geleneklerimizi

   II                                     III
ve Anadolu Estetiğini de yüzeye çıkarmayı başaran
             IV
sanatçının yapıtları 7 Şubat 2006 tarihine kadar
                                  V
izlenebilir.
4. Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Artık var olmayan şeyleri büyük bir özlemle kim bilir kaç kez anmışızdır ( ) Kimi zaman, yalnızca geçmişte kalan şeylerin değerini anlayabiliyormuşuz gibi geliyor bana ( ) Kültürümüzün ayrılmaz öğeleri gün geçtikçe yok olmaya yüz tutuyor ( ) tarihsel yapılar, müziğimiz, bize özgü yemekler ( ) Eskiden bilinen birçok olağanüstü yiyecek de unutuluyor artık ( ) hem de bir daha hiç yenmemek, tadılmamak üzere.
5. Bu parçada ayraçlarla ( ) gösterilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (...) (,) (,) (...) (!) B) (.) (.) (:) (...) (;)
C) (...) (!) (:) (;) (,) D) (!) (.) (;) (.) (;)
E) (.) (...) (;) (:) (,)

(I) Bu dönem şairleri, dili bir mermer kütlesi gibi görüp işleyerek istedikleri biçime sokmaya çalışmıştır. (II) Bunu yaparken de dilin olanaklarını, sınırlarını zorlamıştır. (III) Sözcüklerin anlam ve çağrışım gücünü geliştirmeye önem vermiştir. (IV) Her şair kendine özgü bir dil oluşturma çabası içinde olmuştur. (V) Türkçenin gücünün bu çağrışımlarda gizli olduğunu anlamış ve anlatmaya çalışmıştır.
6. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Kişi, karşısında duran bir ağaca baktığında, yanındakilerin de kendisiyle aynı şeyleri gördüğünü sanır. (I) Çünkü her görüş bir seçimdir, birçok özelliği karanlıkta bırakıp birçoklarını da aydınlığa çıkarır. (II) Aynı doğa parçası karşısında ressamların yaptıklarında hiçbir benzerlik olmaması bundandır. (III) Bu, aynı konuyu, aynı temayı işleyen iki romancı, iki şair için de geçerlidir. (IV) Sanatçı, dış dünyayı, türlü olayları gözleriyle değil, düşleri, anıları, özlemleri, tepkileriyle, kısacası bütün varlığıyla görür, daha doğrusu yaşar. (V) Bu özellik de sanatçının öbür insanlardan ayrılmasını sağlar.
7. Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine “Oysa gerçek hiç de öyle değildir.” cümlesinin getirilmesi uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

(I) Yapıtlarını okuduğum gençler şunu bilmelidir: Değerlendirmelerimde, vardığım yargılarda dostluğun, arkadaşlığın en küçük bir payı yoktur. (II) Benim bu tutumum karşısında, “Gençleri umutsuzluğa düşürmemek, yüreklendirmek gerekir.” diyenler var. (III) Oysa benim ölçütlerim değişken bir nitelik taşır. (IV) Yazdıklarımın hiçbiri bir düşünceye bağlanmanın ya da ortak bir görüşü savunmanın ürünü değildir. (V) İncelediğim ürünler arasında farklı dünya görüşlerini yansıtanlar var. (VI) Ben bu ürünlerin duygularımı etkileyen yönlerini savunuyorum.
8. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yan tutmama söz konusudur?

I. Bazen bir insan yüzü, bir olay, bir konuşma, bir doğa parçası yıllar önce okuduğum öykülere götürür beni.
II. Bir öykücünün belleğinde iz bırakan, sessiz bir anıya dönüşen her şey, zamanı geldiğinde yazarını yazmaya zorlar.
III. Öyle öyküler vardır ki ilk okuyuşumda bende bıraktığı izlenimler nedeniyle onu, bir dostu özler gibi özler, zaman zaman onunla birlikte olmak isterim.
IV. Küçük bir ayrıntı, belki bir çocuğun bakışı, bir kedinin kamburunu çıkarıp yazarın ayağına sürtünmesi, öyküde etkileyici öğeler olarak karşımıza çıkar.
V. Yazarları etkileyen, konu sandığında beklemeye bırakılan nice olaylar, durumlar bir süre sonra öyküleştirilmeyi ister.
9.Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

Bir yönetmenimiz şöyle diyor: “Gerçek bir film, ayakkabının içine kaçan bir taşa benzemelidir.”
10. Bu cümlede, filmle ilgili olarak belirtilmek istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir durumu eleştirel yaklaşımla ele alıp olumlu ve olumsuz yönleriyle yansıtmalıdır.
B) İnsanı ve toplumu tedirgin eden sorunlar üzerinde bizi düşünmeye zorlamalıdır.
C) İnsanın duygu dünyasını etkileyecek nitelikte olmalıdır.
D) İzleyenlerin, yaşamı daha iyi tanımasına olanak sağlamalıdır.
E) Değişik yollara başvurarak izleyicilerin ilgisini kamçılamalıdır.

I. Bu heykel, insan ruhundan bir soluk üflenmişçesine canlı ve sıcak duruyor
II. Arkadaşımın evinde gördüğüm tablolar, bana çocukluğumda yaşadığım yerleri bütün ayrıntılarıyla anımsattı.
III. O yıllarda yayımlanan dergiler, bize yeni şiirleri sıcağı sıcağına ulaştırıyordu.
IV. Oyundan, sahneye aktarılamayacak bölümleri çıkardık.
11. Yukarıdaki cümlelerden hangileri öğelerinin sıralanışı yönünden aynıdır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.

(I) Ortalık ağır ağır aydınlanıyor, topraktan incecik buğular yükseliyordu. (II) Otlar ile pamuk fideleri daha ayırt edilemiyordu. (III) Az sonra güneş doğacak; kıpkırmızı, her yanı yakan bir güneş... (IV) Toprağa basamayacak, sıcaktan soluk alamayacak, bir fırının içine girmiş gibi kavrulacak insanlar. (V) Bütün bunlara karşın, güneşin doğuşu sabırsızlıkla bekleniyor. (VI) Güneş demek, yeni bir gün demek, umut demek.
12. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki “ağır ağır” ikilemesi zarftır.
B) II. cümledeki “ile” bağlaçtır.
C) III. cümledeki “kıpkırmızı” sözcüğü pekiştirme sıfatıdır.
D) V. cümledeki “karşın” sözcüğü ilgeçtir.
E) VI. Cümledeki “umut” sözcüğü kökü bakımından isim soyludur.

(I) Yaşamayı öğretmek için, ilk önce kendimiz yaşamayı öğrenmeli, sevmeliyiz, diye başlıyorsun son mektubuna. (II) Çevremizde, bize yaşamı sevdirecek nice durumlarla karşılaşıyor; onun güzelliklerini sezdirecek nice olaylar yaşıyoruz. (III) Olaylara ve insanlara bakmayı öğrendikçe yaşamı da daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. (IV) Geçen hafta, öğrencilerimle bir kır gezisine çıktık. (V) İki kilometre ya yürüdük ya yürümedik; ama bu yol boyu öyle değişik şeyler, öyle güzel şeyler gördüm ki ilk kez, yaşadığımın ayrımına vardım.
13. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, yüklemi şimdiki zamanlı bileşik bir cümledir.
B) II. cümle, ortak tümleçli, sıralı bir cümledir.
C) III. cümle, dolaylı tümleci olan basit bir cümledir.
D) IV. cümle, içinde zarf tümleci olan olumlu bir cümledir.
E) V. cümle, birden fazla yan cümleden oluşan girişik bir cümledir.

Yıl sonları, pek çoğumuzun geçen yılla ilgili değerlendirmeler yöneldiği, gelecek için planlar yaptığı bir dönemdir.
14. Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) “-ler, -lar” eki abartma göreviyle kullanılmıştır.
B) “yöneldiği” ve “yaptığı” sözcükleri sıfat-fiildir.
C) “yıl sonları” sözü belirtisiz isim tamlamasıdır.
D) Yüklem, sıfat tamlamasından oluşmaktadır.
E) Belgisiz zamir kullanılmıştır.

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) İlgililer bu konuda görüş alışverişinde bulundular
B) Bu tür etkinliklerin çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum.
C) Gazetelerde yer alan haberleri değerlendirecekler.
D) Bundan sonraki amacımız halkı bilinçlendirmek olacak.
E) O dönemde para üç katı değer kaybetmişti.

16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) İşe geç geleceğini hiç olmazsa bana haber verseydin bari.
B) O anda, dertleşebileceği bir dosta ihtiyacı vardı; ama yanında kimse yoktu.
C) Bu karara varmadan önce, onların da görüş ve önerilerini dikkate alman gerekirdi.
D) Yazıda onun resimlerinden pek söz edilmiyor; oysa o, çok yetenekli bir sanatçı.
E) Beğendiğimiz o evi satın aldık; ancak oraya önümüzdeki yıl taşınabileceğiz.

Bu davranış insandan insana göre değişir.
17. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) İşaret sıfatına yer verilmesinden
B) İkilemenin yanlış kullanılmasından
C) Gereksiz yere ilgeç kullanılmasından
D) Tümleç kullanılmasından
E) Yüklemin geniş zamanlı olmasından

Yazar, her öyküye bir roman gömüyor adeta; “Bulması benden, çoğaltması senden.” der gibi, okuyucunun önüne zengin malzemeler bırakıyor ve gidiyor. Bu yüzden, onu okumak biraz emek istiyor.
18. Bu parçada söz konusu yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Olayları, öyküye benzeyen bir kalıp içinde; ama roman gibi uzun ve ayrıntılı olarak anlattığı
B) Kişileri ve olayları karmaşık bir yapıda anlatarak okuyucunun onları anlamakta zorlanmasına neden olduğu
C) Söylediklerinin okuyucu tarafından geniş yorumlar yapmayı gerektiren bir nitelik taşıdığı
D) Her seferinde çok değişik konuları işleyerek okuyucuyu şaşırttığı
E) Öykülerini belli bir sonuca bağlamadan bitirerek okuyucunun, yapıtlarına olan ilgisini canlı tutmaya çalıştığı

Yazar için yetenekten söz edeceksek bu, sanatçının, anlattığı kişi olabilme yeteneğidir. Bence edebiyattaki en büyük yetenek de budur. Yalnızca kadınları iyi yazamazsın; ya her şeyi iyi yazarsın ya da hiçbir şeyi... Bu konuda en güzel sözü Flaubert söylemiş. Kendisine: “Madame Bovary kim?” diye sormuşlar. “Benim.” demiş. Bunu gerçekten böyle hissettiğinden eminim. Bana da kadın kahramanlarımı sorarsanız, “Benim.” derim; ama erkek kahramanlarım da “Benim.”.
19. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeşleştirerek yaratır.
B) Bir yazarın karakter çizmedeki başarısı, onları toplumsal yönden iyi tanımasına bağlıdır.
C) Tanınmış romanlardaki kişiler, herkesin beğeneceği sıradan insanı yansıtır.
D) Romanda başarının tek ölçütü farklı karakterleri iyi canlandırabilmektir.
E) Yazar, kendisini kahramanlarının yerine koyarak bir düş dünyasında yaşar.

Bir gün genç bir yazar, Anatole France'a yazdıklarını göstererek: “Yazmaya devam edeyim mi, etmeyeyim mi?” diye sorar. O da: “Yazmamak elindeyse, yazma.” der. Çünkü hiçbir gerçek yazar için yazmama olasılığı yoktur.
20. Anatole France'ın bu sözleriyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Genç yazarları kırmadan, onlara yardım etmek gerekir.
B) Henüz ustalaşmamış bir yazar, deneyimlilerin izlediği yoldan gitmelidir.
C) Genç yazarlar, olgunlaşmamış da olsa yapıtlarını ortaya çıkarırlar.
D) Başarılı, usta bir yazar için yazmak, güçlü bir tutkuya dönüşmüştür.
E) Usta yazarlar, deneyimsiz yazarlara yol göstermekten kaçınmazlar.

Romancılarımız, edebiyatımızın bir döneminde toplumsal sorunlara sahip çıkmayı ilke edinmiş, yapıtlarında bunları yansıtmaya çalışmışlardı. Daha sonra Türkiye'nin ve dünyanın değişmesiyle bu yaklaşım da geçerliğini yitirdi. Romancılarımız toplumsal konular yerine bireysel konuları anlatmaya yöneldi. Bu yönelim, onların kimi düşünceleri yansıtmaması anlamına gelmez. Elbette her romanın yine de bir iletisi vardır. Ama bu, hesaplı bir biçimde, bir amaç doğrultusunda yapılıyorsa o zaman, yazılan, roman-lığını yitirir; ya reklam metni olur ya da propaganda.
21. Bu parçada romanlarla ilgili olarak karşı çıkılan nedir?
A) Yalnızca insanın anlatılması
B) Çeşitli sorunlara çözümler önerilmesi
C) Dilinin kendine özgü nitelikler taşımaması
D) Bir düşünceye bağlanıp onun benimsetilmeye çalışılması
E) Biçimsel özelliklerinin önemsenmemesi

Hakkımdaki övgüleri de yergileri de pek ciddiye aldığımı söyleyemem. Övgüleri ilk duyduğumda yurtdışındaydım. Bana moral verdi, beni güdüledi bu övgüler. Övülmek elbette iyi bir şeydir; ama yalnızca bununla yaşanmaz ki. Düşünsenize, “Ben geleceğin yazarıyım.” dersen, bunu ilke edinip oturursan, kendini yenilemekten de kaçınırsan sonun ne olur? Ortada kalırsın; bırak geleceği, bugünü bile göremezsin.
22. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazarların, okurlardan gelecek tepkileri umursamadığı
B) Beğenilen yazarların da kalıcılığının, kendilerini sürekli geliştirmelerine bağlı olduğu
C) Sanatçılara olumlu eleştiriler yöneltmek gerektiği
D) Kendini belirli ölçütlerle sınırlayan yazarların özgün ürünler veremeyeceği
E) Yazarların, okurlardan, yazdıklarını değerlendirmelerini beklemediği

Yazar bu kitabında, son yıllarda yazdığı denemelerini bir araya getirmiş. Kırk yılı aşkın bir yazarlık serüveninin son ürünleri bunlar. Kitabın bir yerinde şöyle diyor yazar: “Günümüzde yazarlığa heves eden gençlerin ilk ürünlerine bakarken duyduğum kaygıları, ne yazık ki birkaç kitap yayımlamış, ünlenmiş, göklerde dolaşan yazarları okurken de duyuyorum. Türkçenin bugünkü durumuna nasıl geldiğini bilmiyorlar. 'Dil nedir, biçem nedir?' diye düşünen yok. Bir anadilleri olmasını yazarlık için yeterli sanıyorlar.”
23. Bu parçada yazarlar hangi açıdan eleştiriliyor?
A) Kendilerinden önce yapılmış çalışmalardan habersiz olmaları
B) Kendi özeleştirilerini yapmaktan kaçınmaları
C) Kitapları olanların, olmayanları küçümsemeleri
D) Duygu ve düşüncelerini yansıtırken alışılmamış yollar izlemeleri
E) Anlatımlarının gücünü artıracak çabayı göstermemeleri

Çocukken beni en çok etkileyen kitaplar Michae Strogoff, Küçük Prens ve Pıtırcık dizisi olmuştur. Bunlar çocuğun düş gücünü geliştiren kitaplardır Örneğin küçükken Jules Verne'in romanlarını oku muş bir bilgisayar mühendisiyle okumamış olan birbirinden ayrılır; çünkü okuyan daha yaratıcıdır Ayrıca, edebiyat öğretmen-lerinin karşı çıkmasına karşın, çocukken bizi gözyaşlarına boğan bir yazarımızın kitaplarından da tat aldığımı söylemek isterim. Çünkü biz fark etmesek de o kitaplar, aslında duygusal eğitimimizin bir parçasıydı. Bize acımayı, ağlamayı öğretmişti onlar. ………. Bu, kötü bir şey.
24. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şimdiki çocuklar bunları tatmadan, yaşamadan yetişiyor
B) Yaşamda insanı insan kılan böyle olaylarla karşılaşacağımızı düşünüyorduk
C) Böylece duygularımızı yansıtmayı öğreniyorduk
D) O zaman öğretmenlerimizin yanılmadığını anlamıştık
E) Çocukların duygularına aşırı ölçüde yüklenmiştir bu kitaplar

………….. Gerektiği yerde gerektiği kadar sözcük... Metinde anlam, tanımlamalarla, çağrıştırmalarla, örneklemelerle değil, tek başına kullanılan sözcüklerle ortaya konuyor. Her tutum, her davranış, her olgu, her nesne ayrıntılara inilmeden onu en iyi anlatan sözcükle veriliyor.
25. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazılarının sözcük örgüsü, büyük bir değişkenlik gösteriyor
B) Değişik anlatım biçimleri kullanmaktan kaçınıyor
C) Yazılarında en az sözcükle en çok şeyi anlatma ilkesine bağlı kalıyor
D) Sözcükleri, temel anlamları kadar yan anlamlarıyla da kullanmaya çalışıyor
E) Söylediklerinin kolay anlaşılır olmasını istemiyor

“Hayatım roman olur.” diyenlerden özür dileyerek söyleyelim: “Yaşanmış gerçeği” öykülemek bir yazın yapıtı oluşturmaya yetmez. Yaşanmış bir olay, bir romanın, bir şiirin çıkış noktasını oluşturabilir; ama bir yapıtta, “yaşanmış gerçeklere” yer verme, yazınsal türlerin gerekli niteliklerinden değildir. Çünkü insanlar sanat yapıtlarında ………..
26. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) yaşanmış, yaşanmakta olan gerçekleri yazmanın daha kolay olduğunu düşünürler
B) anlatılanların ne kadar etkileyici olduğunun farkındadırlar
C) düşsel öğelere ağırlık verilmesinin, okurların ilgisini çekmediğini bilirler
D) kendi yaşam gerçekleriyle anlatılanların örtüşmesini isterler
E) gerçeğe benzerliği, gerçeklikten üstün tutarlar

Deneme, yaşananları, akıldan geçenleri düşünsel yönden derinleştirerek yorumlamadır. Belki bir roman, bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki, denemeyi özetlemeye kalkmak, insanı, tırnağının ucunu göstererek tanımlamaya benzer. ………. Göz gezdirilerek okunmaz. Deneme okuru, eline aldığı yazıyı kılı kırk yararcasına, irdeleyerek okur; düşünceler, duygular, gözlemler dünyasında yeni yolculuklara çıkar.
27. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Kişisel görüşlerin söyleşi havasında işlenmesi denemenin özelliklerinden biridir
B) Deneme, yazınsal bütünlüğü bozulamayan bir türdür
C) Denemede söylenenlerin doğruluğu kanıtlanmaya çalışılmaz
D) Denemeler konusal yönden öteki yazı türlerinden ayrılır, değişik duygu ve düşünceleri kuşatır
E) Deneme, yazarına özgürce yazma olanağı verir, okurun düşünce evrenini genişletir

Bir kez daha koca bir yılı eskitip anılarımızın arasına gönderdik. Henüz eskitmediğimiz bir yeni yıl da tüm gizemiyle çaldı kapımızı. Her geçen gün solmuş bir gül yaprağı gibi dökülüp gitti geçmişe. Anılarımızı kurutup özenle koyduk bir kitabın arasına. Yaşadığımız düş kırıklıkları, mutluluklar belki hiçbir zaman unutulmayacak; ama hiçbir zaman da bir kez daha yaşanmayacak. Doğanın değişmez yasası bu. Bir gün öncesini değil, beş dakika öncesini aynı duygularla yaşamamız olası değil. Kısacası, —.
28. Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) yaşamın tadına ve anlamına vardığımız her dakika bizler için bir armağandır
B) yaşamakta olduğumuz her an yeniden yaşanmayacak kadar değerlidir
C) geçmişin acı ve tatlı yanlarını bir yana bırakıp günümüzü anlamlı kılmaya çalışmalıyız
D) kaybedilen zamanın bir daha geri gelmeyeceğini düşünerek, yaşamı sevgiyle kucaklamalıyız
E) her dönemde yaşamın bize yüklediği sorumluluklar farklılık gösterir

Yazı insanıyım ben. Yazıdan başka bir şey düşünmem. Geçimimi de yazarak sağlıyorum. Televizyon haberciliği bana, açık, kısa cümlelerle yazmayı öğretti. Bir buçuk dakikalık haberde bütün gün izlediğin olayı anlatmak zorundasın. Zaten televizyonda uzun cümleler dikkati dağıtır. Eline gazete alıp okumak gibi değildir. Basında röportajlar, diziler hazırlarken yerim genişti. Yine de kısa, anlaşılır yazmaya özen gösterirdim. Reklam için metin yazmak ise bambaşkadır. Kırk beş saniyelik reklamlara metin sığdıracaksın. Kısacası yazıyı, yaptığım işe uydurmayı öğrendim.
29. Aşağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın özelliği değildir?
A) Yaşamını yazmaya adama
B) Okurların ilgisini değerli yapıtlara yönlendirme
C) Anlatımını yoğunlaştırma
D) Bir işle ilgili değişik ürünler üretme
E) Yazıyı türsel özelliklerine göre oluşturma

“Aşk romanı”yla “aşkı da içeren romanları birbiriyle karıştıranlar var. Bunları ayırmak gerek. Oysa bizde bu ayrım yapılmıyor. Eğer aşk romanından kasıt, yabancıların “romance” dedikleriyse benim romanlarım bu grupta yer almıyor. Çünkü bu tür romanlara Barbara Cartland'ın kitaplarını, pembe dizileri örnek gösterebiliriz ki bunlar bence edebiyatın dışındadır. Konusuna aşkın da sindirildiği ya da birtakım olayların bir aşk etrafında anlatıldığı romanlar bunlarla bir tutulamaz. Örneğin Anna Karenina'da toprak reformu da anlatılır. Bu ayrımı yapmazsak Anna Karenina'yı yalnızca sıradan bir aşk romanı olarak nitelendiririz.
30. Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen yazarın düşüncesiyle bağdaşmaz?
A) Aşk, gerçeğe en uygun biçimde ancak yabancı romanlarda anlatılır.
B) Aşk romanı sözünün anlamsal sınırı belirlenmelidir.
C) Salt aşk üzerinde yoğunlaşan romanların yazınsal bir değeri yoktur.
D) Dokusunda aşkı barındıran her yapıt, aşk romanı sayılmaz.
E) Kimi romanlarda aşk, toplumsal sorunlarla iç içe anlatılır.


2006 TÜRKÇE CEVAP
1 E 13 C 25 C
2 D 14 A 26 E
3 B 15 E 27 B
4 D 16 A 28 E
5 B 17 C 29 B
6 D 18 C 30 A
7 A 19 A
8 A 20 D
9 C 21 D
10 B 22 B
11 C 23 E
12 E 24 A

 KAYNAK: www.osym.gov.tr    pdf için


EDEBİYAT- 2007

1. Aşağıdakilerin hangisinde boş bırakılan yere ayraç içindeki sözcük getirilirse tanım yanlış olur?
A) ……….. yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (makale)
B) ……….. ünlü kişilerin yaşamlarını, yaptıklarını, yaşadıkları döneme katkılarını anlatan yazı ve kitaplara denir. (biyografi)
C) Bir kimsenin kendi yaşam öyküsünü kendisinin yazıp anlattığı yapıtlara ………. denir. (otobiyografi)
D) Bir topluluk önünde belirli bir konuda yapılan etkili ve inandırıcı konuşmalara ……. denir. (nutuk)
E) Bir yazarın, başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne ……… denir.

Cumhuriyet Dönemi oyun yazarlarındandır. Edebiyata şiirle başlamış, daha sonra öykü ve tiyatro türünde de yapıtlar vermiştir. Edebiyattaki ününü tiyatrolarıyla kazanmıştır. Tiyatro alanında tanınmasını sağlayan yapıtı, konusunu Babil efsanesi Gılgamış'tan alan Tanrılar ve İnsanlar piyesidir. Tiyatro yapıtları arasında Hürrem Sultan, Karacaoğlan, Atçalı Kel Mehmet ve Ölü Kentin Nabzı da sayılabilir.
2. Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recep Bilginer
B) Orhan Asena
C) Necati Cumalı
D) Refik Erduran
E) Haldun Taner

Çıkardıkları derginin adıyla anılan bir yazarlar topluluğunun üç büyük temsilcisinden biridir. Şiirlerinde kurduğu özgün imgelerle dikkat çeken, konularını daha çok doğadan alan, ülkemizde sembolizmin öncüsü sayılan bir şairdir. Şiir dışında yolculuk yazıları, piyesler, makaleler de yazmış olmasına karşın şiir ve özdeyişleriyle tanınan bir sanatçımızdır.
3. Bu parçada sözü edilen şair ve yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) ^Hamdullah Suphi
B) Tevfik Fikret
C) Cenap Şahabettin
D) Abdülhak Hâmit
E) Süleyman Nazif

4. Orhan Kemal'le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Yapıtlarında, kişilerin karakterlerini olay içinde çizmiş, onları doğal bir biçimde konuşturmuştur.
B) Genellikle fabrika işçilerinin, kırsal kesim insanlarının ve gecekondu bölgelerinde oturanların yaşamını konu almıştır.
C) Öykülerde günlük konuşma dilini kullanmış, yöresel söyleyiş özelliklerine bağlı kalmıştır.
D) Esir Şehrin İnsanları adlı romanıyla yazın çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır.
E) Anlatımı, olaylara bakış açısı yönünden toplumcu gerçekçi yazarlarımızdan biri sayılmaktadır.

Türk edebiyatında Ahmet Mithat Efendi'nin
Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Namık Kemal'in
      I
İntibah, Samipaşazâde Sezâi’nin Zehra,
II                                             III
Recaizâde Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası,
                                             IV
Nabizâde Nazım’ın Sergüzeşt isimli yapıtları
                                    V
sosyal içerikli Romanlara örnek olarak gösterilebilir.
5. Yukarıdaki cümlede numaralanmış yapıtlardan hangileri birbiriyle yer değiştirirse bilgi yanlışı giderilmiş olur?
A) I. ile II. B) I. ile IV C) II. ile II
D) III. ile V. E) IV. ile V

6. Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Mehmet Rauf’un Eylül adlı yapıtı edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman olarak nitelendirilmektedir.
B) Halide Edip, Ateşten Gömlek adlı yapıtında Kurtuluş Savaşı yıllarını yansıtmıştır.
C) Namık Kemal’in Cezmi adlı yapıtı edebiyatımızdaki ilk tarihî roman örneğidir.
D) Nâbizâde Nâzım’ın Karabibik adlı yapıtı, köyü ve köylüyü anlatan yapıtların ilk örneklerindendir.
E) Aşk-ı Memnu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yanlış Batılılaşma konusunu işlediği bir yapıtıdır.

7.Şinasi'nin, edebiyatımızda gerçekleş-tirdikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Halk için roman yazma hareketini başlatmıştır.
B) Dilde sadeleşme hareketine öncülük etmiştir.
C) La Fontaine’den çeviriler yapmıştır.
D) İlk özel gazeteyi çıkarmıştır.
E) İlk tiyatro yapıtını yazmıştır.


Fransız realist ve natüralistlerinden etkilenen
I
Tanzimat Dönemi yazarı Halit Ziya Uşaklıgil,
II                                         III

aydın çevreyi anlattığı Mai ve
                                  IV

Siyah adlı romanında yabancı sözcük ve
                    V
tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.
8.Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Divan Edebiyatı'nda modern öykü ve
                                                 I
romanın yerini tutan en önemli tür mesnevidir.
                                                     II
Fuzûlî'nin Hüsn ü Aşk, Süleyman Çelebi'nin
                   III                     IV
Mevlid adlı yapıtları bu türün tanınmış
  V
örnekleridir.
9. Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

10. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen kişiyle ilgili değildir?
A) Risaletü'n-Nushiye adlı mesneviyi aruz ölçüsüyle yazmıştır. (Yunus Emre)
B) Makalât adlı yapıtında tasavvuf konularını bölümler hâlinde ele almıştır. (Hacı Bektaş Veli)
C) Yapıtlarında aşk ve kahramanlık temalarının yanında tasavvufa da yer vermiştir. (Kadı Burha-neddin)
D) Sade bir dille, ölçülü ve uyaklı, halk şiiri geleneğine uygun nefesler yazmıştır. (Pir Sultan Abdal)
E) Türkçenin başarılı örneklerinden olan Mantıku't-Tayr ile Feleknâme onun tarafından oluşturulmuştur. (Ali Şir Nevaî)

11. Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde uyak (kafiye) kullanılmamıştır?
A) Selam olsun karanfilin alına
    Selam, tomurcuklu defne dalına
B) Bu bohça, duygunun coşkun selidir
    İçimi coşturan bahar yelidir
C) O gün gelsin şöyle bir yarış olsun da gör
    Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
D) Öpe öpe uyandırdım, şiir yaptım sözcükleri
    Savaşta kalemime kurşun yaptım sözcükleri
E) Değirmen değirmen, beni de öğüt
    Ben meyvesiz ağaç, yürüyen söğüt


I. Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan
II. Yer alsaydık şu bulut kervanında
III. Güzele ve yeniye doğru koşan
IV. Bu sonrasız gidişin bir yanında
12.Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B) Hepsinde redif kullanılmıştır.
C) Duraklarda belirli bir kurala uyulmamıştır.
D) I. ve II. dizelerde ulama vardır.
E) I. ve III. ile II. ve IV. dizelerde çapraz uyak (kafiye) görülmektedir.

Tam bir kaside çeşitli bölümlerden oluşur. Bunlardan biri, ……….
13. Yukarıda verilen bilgiye göre boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) doğa güzelliklerinden söz eden nesib ya da teşbib bölümüdür
B) asıl konuya girişi sağlamak için yazılan girizgâh bölümüdür
C) kasidenin sunulduğu kişinin özelliklerinin abartılı bir övgüyle anlatıldığı methiye bölümüdür
D) şairin kendisini övdüğü dizelerden oluşan fahriye bölümüdür
E) şairin adının da geçtiği tegazzül bölümüdür


Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
14. Bu dizeler biçim ve içerik özelliklerine göre aşağıdaki nazım biçimlerinin hangisinden alınmış olabilir?
A) Şarkı B) Kaside C) Terkib-i Bent
D) Kıt'a E) Rübai

Othello adlı tragedya 1603 yılında
I                  II
William Shakespeare tarafından kaleme
             III
alınmıştır. Bu yapıt, kıskançlığı konu alan ilk
                                          IV
roman olduğu için önemlidir.
V
15. Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Klasik akıma bağlı sanatçılar arasında özellikle
I
didaktik şiir türünde ürün vermiş bir ad
  II
da Moliere'dir. En önemli yapıtı Fabllar'dır. Bu
          III                                  IV
türdeki ürünleri ondan önce Ezop denemiştir.
                                             V
16. Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

17. Aşağıdakilerin hangisinde, belirtilen özellik birlikte verildiği akımla ilgili değildir?
A) Gözlem ve belgelere önem verme (Realizm)
B) Konuya değil, onun işleniş biçimine önem verme (Romantizm)
C) Güzelliğin, anlam açıklığında değil, kapalılıkta olduğuna inanma (Sembolizm)
D) Sanat, doğanın kopyası olmalıdır, ilkesini benimseme (Natüralizm)
E) Bilinçaltını akıl ve mantıktan üstün tutma (Sürrealizm)


2007 EDEBİYAT CEVAP
1 A 13 E  
2 B 14 A  
3 C 15 E 
4 D 16 C  
5 D 17 B  
6 E 
7 A 
8 B 
9 C  
10 E 
11 D 
12 B 

 KAYNAK: www.osym.gov.tr    pdf için



TÜRKÇE TESTİ-2007


1. Aşağıdakilerin hangisinde hem ünsüz yumuşaması hem de ses düşmesi vardır?
A) Akla gelen başa gelir.
B) Keskin sirke kabına zarar verir.
C) Kırlangıcın zararını biberciden sor.
D) Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar.
E) Kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır baş keser.

(I) Kışı henüz üzerinden atamamış topraklarda otlar yeşeriyordu. (II) Gök bir açılıp bir kapandıkça çiçeğe durmuş ağaçların da yapraklarına yağmur düşüyordu. (III) Böcekler güneşi görünce ortaya çıkıyor, güneş gidince deliklerine kaçışıyordu. (IV) Arılar burunlarını taze çiçeklerin göbeğine sokuyor, onların kokularıyla sarhoş oluyordu. (V) Göğün maviliğini karartan havalar artık geride kalmıştı.
2. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde özne, tamlayanı sıfat—fiil grubu olan sıfat tamlamasıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Şimdiye kadar onu ………….
3. Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa cümlenin ögeleri sırasıyla zarf tümleci, nesne, zarf tümleci ve yüklem olur?
A) arkadaşlarından ayrı bir şey yaparken görmedim
B) bütün tehlikelerden ben korudum
C) yemeğe davet etmeyi düşünememiştim
D) bir kez yazarlar toplantısında gördüm
E) üzecek olayları ona anımsatmamaya çalıştım

(I) Kıyıları dantel dantel, tepeleri zeytinlerle süslü Orak Adası'nı geçtik. (II) Balıkçı kayıkları güneyli rüzgârlarla salınıp duruyordu. (III) Sonra Çökertme Koyu'nda öğle yemeği yedik. (IV) Kaptan demiri toplayıp koydan çıkarken türküdeki Çökertme'nin burası olmadığını söyledi. (V) Yalıkavak beldesinin batı sahilindeki Geriş köyünün altına düşen bölgenin eski adı da Çökertme'ymiş ve türkülere konu olan Halil oralıymış.
4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki ikileme sıfat görevindedir.
B) II. cümlenin yüklemi bileşik zamanlıdır.
C) III. cümlede nesne ad tamlamasından oluşmaktadır.
D) IV. cümlenin yüklemi geçişsiz bir fiildir.
E) V. cümlede “da” ile “ve” sözcükleri bağlaçtır.

Yayınevimiz 2003’de kuruldu. 60'a yakın şiir
                      I
kitabı yayımladık. Tüm olumsuzluklara karşın şiirde bugün bir hareketlilik yaşanıyor.
                                                                      II
İyi şiir yazılıyor mu? Evet. Güçlü bir şiir
                III
geliyor. Ne var ki yayımladığımız
kitaplar çok satılmıyor. Bu, büyük yayınevlerinde de aşağı yukarı böyle.
                                                     IV                            V
5. Yukarıdaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Hemen hemen her yazar ilk romanında

çocukluğunu , gençliğini ve o dönemlerde
                  I
yaşadığı yerleri anlatır. Gezip gördüğü yerler,

alışveriş yaptığı dükkânlar, gittiği sinemalar

romanlarındaki mekânlardır. Kendimden örnek

vereyim : İlk romanımı yazdığımda yirmi
            II
yaşındaydım. Roman kahramanlarımın ;
                                                      III
neredeyse tümü sokağımızın insanlarıydı.
Bizden üç ev ileride oturan Ahmet Muhip

Dıranas'ın, “Fahriye Abla” şiirini , evlerinin
                                            IV
karşısında oturan için yazdığı söylenirdi.
                         V
6. Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Bir yazar için hiç kimseye benzememek bir amaçtır fakat bunun, yazdıklarının hiçbir şeye benzememesi gibi bir sakıncası vardır.
7. Bu cümledeki altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilirse cümlenin anlamı değişmez?
A) ilgi çekmek - yeterince anlaşılmaması
B) kendini kanıtlamak - güvenilir olması
C) özgün olmak - niteliksiz olması
D) sözcüklerle savaşmak - değersiz görülmesi
E) değişiklik yapmak - kimilerince beğenilmemesi

Bu son kitabında yazar, bilerek açmadığı ama aralık bıraktığı kapılardan geçmeyi okurlarına bırakıyor.
8. Bu cümledeki yazarın, kapıları bilerek açmayıp aralık bırakması sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şeyi söylememe
B) İçeriği zenginleştirme
C) Uygun sözcükler seçememe
D) Anlatımda tekdüzeliğe düşme
E) Okura deneyimlerini kullandırma


Bir şair düşünün, ölümünden sonraki yaşı, gerçek yaşının çok üzerinde. Bu durum yalnızca şairler için değil, öteki sanatçılar için de böyledir. Gerçek yaşları kaç olursa olsun, ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçılar da büyür, ölümsüzleşir.
9. Bu parçadaki ölüm sonrası yaşlarındaki sayı büyüdükçe sanatçıların büyüyüp ölümsüzleşmesi sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Belirli kesimlerce beğenilme
B) Adına törenler düzenlenme
C) Taklit edilme
D) Ödüllendirilme
E) Kalıcı olma

(I) Bilinç akışı yöntemi, öykü ve romanlarda karakterlerin, geçmişe ve bugüne ilişkin duygu, düşünce ve anılarının aktarımında kullanılan bir tekniktir. (II) Söz konusu duygu ve düşüncelerin hiçbir denetim ya da sınırlama olmaksızın, olanca doğallığıyla aktarılması, anlatıyı zenginleştirir. (III) Bu teknikle yazar, okura kendi duygularını anlayabilme olanağı sunar.(IV) Bir başka anlatımla okurun, gerçeği farklı boyutlarda görmesini sağlar. (V) Böylece yazar, yüzeysel olanın anlatımıyla yetinmeyerek, yarattığı kahramanların iç dünyalarını da yansıttığı için anlatımına derinlik kazandırmış olur.
10. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi tanımsal bir nitelik taşımaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Her şeyi bütün yönleriyle açıkça ortaya koyma, büyük sanatçılara özgü bir tutum olamaz çünkü düş gücüne bir şey bırakılmadığı zaman okurun dünyası sınırlanır, bu da onun sıkılmasına yol açar.
11. Bu cümlede sanatçıyla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Değişik yeteneklere sahip olmalıdır.
B) Farklı yorumlara açık ürünler ortaya koymalıdır.
C) Yapıtlarıyla, insanı değiştirmeye yönelmelidir.
D) Okuru duygulandırma amacı gütmelidir.
E) Söylemini okurların düzeyine göre belirlemelidir.

Bir eleştirmen öyküyle romanı karşılaştırırken şöyle diyor: “Öykü bir C vitamini hapıysa, roman o hapa eş değerde bir kilo limondur.”
12. Bu karşılaştırmadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Romanın, okuyucuları öyküden daha çok etkilediği
B) Öyküde kişilerin daha ayrıntılı olarak anlatıldığı
C) Öykünün daha yoğun bir anlatımla oluşturulduğu
D) Öykü yazmanın daha çok çaba gerektirdiği
E) Romanda öyküye göre daha değişik konuların işlendiği

I. Başarılı eleştirmen, yazarın anlatım pürüzlerini ele alır, anlatımla anlatılanlar arasındaki ilişkiyi kurar, geri kalanın yazarın işi olduğunu bilir.
II. Eleştirmenler, dost oldukları yazarların yapıtlarını değerlendirirken nesnellik süzgecini iki kez kullanmalıdırlar.
III. Eleştirmenden, yazarın yaşamı üzerinde durması değil, yapıtlarına yeni yorumlar getirmesi beklenir.
IV. Eleştirmen yorum ve değerlendirmeleriyle yazarları yönlendirici olmalıdır.
V. Eleştirmenin sorumluluğu, yazarın değil, yapıtın bilinmeyen yönlerini bulup ortaya koymaktır.
13. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.

(I) Ben, yaşamı bir paylaşım olarak görüyorum. (II) Bu nedenle insanların yaşamını zenginleştirmek, onlara ölümsüz bir şeyler bırakmak gerektiğini düşünüyorum. (III) Ölümsüz sözüyle anlatmak istediğim, kendi ölümsüzlüğüm değil tabii ki, yapıtın ölümsüzlüğü; işte sergimi bu düşüncelerle düzenledim. (IV) İnsanların sergiyi gezip, gördükleriyle ilgili birtakım değerlendirmeler yapması benim için çok hoş bir şey. (V) Benim istediğim de zaten buydu, ticari bir kaygım hiç olmadı.
14. Bir ressamın düşüncelerinin anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, kendi bakış açısını ortaya koyuyor.
B) II. cümlede, kimsenin ulaşamadığı başarılar peşinde koştuğunu belirtiyor.
C) III. cümlede, kullandığı bir kavramla ilgili açıklama yapıyor.
D) IV. cümlede, başkalarını yapıtları üzerinde düşündürmekten mutluluk duyduğunu açıklıyor.
E) V. cümlede, maddi bir beklentisinin bulunmadığını söylüyor.

Andersen'i özgün kılan bir özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçücük nesneler, nesne niteliklerini hiç yitirmeden insanlarınkine benzer serüvenler yaşar: Kurşun asker, yıkımdan yıkıma sürüklenirken gözüpekliğinden ve iyimserliğinden bir şey yitirmez; tencere vurulur, çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize, kişileri hiç de masalsı sayılamayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır: Eski Ev, Kapıcının Oğlu.
15. Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme B) Tanımlama
C) Örneklere yer verme D) Betimleme
E) Tartışma

Güzeldere'de kışın bembeyaz bir sessizlik kaplar her yanı. İlkbaharda taze yeşilin, eflatun orman gülleriyle uyumu göze çarpar. Yazın koyu bir yeşil hâkim olur dağlara. Ya sonbaharda? Kayınların, gürgenlerin kırmızısı, ıhlamur yapraklarının saman gibi sarısıyla güze direnen çalıların yeşili birbirine karışır. Güzeldere'nin en görkemli zamanıdır sonbahar.
16. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
C) Öznellik ağır basmaktadır.
D) Bir varlığa insana özgü bir nitelik aktarılmıştır.
E) Yinelemelere başvurulmuştur.

Sevda Hanım’a bu mahalledeki bütün kadınlar dert yakınır, sorunlarını anlatır.
17. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “bu mahalledeki bütün kadınlar” yerine “bu mahallenin bütün kadınları” sözü getirilerek
B) “dert yakınır” yerine “dert yanar” sözü getirilerek
C) “bütün” sözcüğü atılarak
D) “sorunlarını anlatır”dan önce “ona” sözcüğü getirilerek
E) “anlatır” yerine “anlatırlar” sözcüğü getirilerek

(I) Araç yapabilme insanın insanlaşmasında önemli bir aşamaydı. (II) Önceleri herkes yeteneği ölçüsünde kendi aracını yaptı ve kullandı. (III) Birlikte yaşamanın başlamasıyla her insan ortaklaşa üretilen bir aracın en iyi yapabildiği bölümünü üstlendi. (IV) Halk arasında da en iyi yaptığı işle sevilir sayılır duruma düştü. (V) Böylece insan yeteneklerinin keşfedildiği bu çalışmalarla sanatta yaratıcılığa giden ilk adımlar atıldı.
18. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Bu yazar, dilin şiirini yakalamak için söz dizimiyle oynuyor. Yalın, bileşik, eksiltili, düz, devrik, iç içe cümleler kuruyor. Kıpırtılı, devingen bir söyleyişe ulaşıyor. Bunu yaparken genel dilden tamamen ayrılmıyor, öznel bir dil yaratmıyor. Burada şunu da ekleyelim: Bir dil işçisi olarak yazar, dilin anlatım olanaklarını sonuna kadar zorlayabilir. Onları kendince yeniden kurup biçimlendirebilir. Ama bu, yüzde yüz öznel, kişisel bir dil yaratma anlamına gelmez. Böyle bir dil temelde sanatın işlevine aykırıdır.
19. Bu parçada yazarlarla ilgili olarak neye karşı çıkılıyor?
A) Çok hareketli ve değişken bir anlatımı yeğlemelerine
B) Toplumca kullanılan dilden çok farklı, kendilerine göre bir dil yaratma yönelimlerine
C) Değişik cümle tiplerini gereksiz yere bir arada kullanmalarına
D) Sözcüklerin anlam alanlarını genişletmekten çekinmelerine
E) Dilin söz varlığını, gerektiği ölçüde değiştirmekten kaçınmalarına

Şiirin yüzlerce tanımı vardır. Bence şiir, şairin dünyaya sığmama hâlidir. Bu dünyayı biraz daha geniş kılma, onu farklı bir dünya hâline getirme çabasıdır.
20. Bu parçada anlatılmak istenenle, aşağıda şiirle ilgili olarak verilenlerden hangisi arasında anlamca bir bağlantı kurulabilir?
A) En güzel yanı, insanı yaşama bağlamasıdır.
B) Düz yazıdaki tadın ve iletinin yoğunlaştırılmış biçimidir.
C) Yaşamın sınırlarını aşma, ona yeni anlamlar ve duyarlıklar yüklemedir.
D) Belli bir birikimin sonucunda oluşan etkileyici bir üründür.
E) Duygularımıza seslenen, onları besleyen bir güçtür.

Tarihsel yapıların eskimiş bölümlerini, özelliklerini yitirmeden yenileştirme konusunda insanların bir yanılgısı var. Böyle bir işlem “bugünü” de yaşatmak için yapılır ama eskinin izlerini silmeden, bozmadan. Bir de yapıyı insan sıcaklığına kavuşturmak önemlidir. Antalyalı bir teyzeye sormuştum: “Teyze onarım nedir?” “Düşen taşı yerine koyarsın, onarım olur.” dedi. İşte düşen taşı yerine koyabilmek için, o yapının içinde birilerinin yaşaması gerekir. Yapı yalnızlıktan hoşlanmaz, onun onarılması şarttır. Ama öyle olmuyor. Örneğin evi yıkıyorlar, yeniden yapıyorlar; tarih bitiyor o zaman.
21. Bu parçada tarihsel yapılarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Onarılırken gerekli ön hazırlıkların yapılmamasından
B) Halkın, oturduğu bu evleri özenli kullanmamasından
C) Bu nitelikteki evlerin oturmaya elverişli olmamasından
D) Onarılırken onların özgün özelliklerinin korun-mamasından
E) İnsanlara bu yapıların değerine yönelik bilgiler verilmemesinden

Öyküleri üzerinde çok çalışan, az ve öz öykü yayımlayan bir yazar. Kapalılığı kendine ilke edinmiş. Öykülerinin öylesine yoğun bir içeriği var ki bunu kolayca anlamak olanaksız. Anlamlar açık seçik bir biçimde ortaya konmuyor, onları çok yönlü ve incelikli bir yaklaşımla irdelemek gerekiyor. Bunlardaki gizli güzelliklerin tadına bu yolla varılabiliyor.
22. Bu parçada sözü edilen sanatçının tutumuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Yazdıklarının anlaşılmasını okurlarının çabasına bıraktığı
B) Farklı biçemler kullanmaktan kaçındığı
C) Sıradan, kalıplaşmış konuları işlemek istemediği
D) Söylemini belirli düşüncelere göre biçimlendirdiği
E) Anlatımında benzetmelerden yararlandığı

Kuşkusuz, bir toplumun dili, o toplumun dünya görüşünden ayrılmaz. Toplumun dünya görüşü, dilinin gelişmesinde etkili olduğu gibi, dünya görüşünün belirlenmesinde de dil bir etkendir. Toplumlardaki kültürel değişiklikleri inceleyen insan bilimciler bu bağıntıyı uzun uzun araştırmışlardır. Nitekim Eskimo dilinin sözcükleri üzerinde yapılan bir araştırmada savaşla ilgili tek bir sözcüğe rastlanmamış. Buradan şöyle bir yargıya varmışlar: “……….”
23. Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler-den hangisiyle sürdürülebilir?
A) Eskimolar savaşçı bir toplum değildir
B) Eskimolar geleneklerine bağlı bir toplumdur
C) Toplumsal ilişkileri düzenlemede dil, savaştan daha etkilidir
D) İnsanlar artık, sorunların savaşla çözülemeyeceğini anlamıştır
E) Eskimoların dili öteki dillerden daha az gelişmiştir


Karşılaştığımız kişilerde ve yaşadığımız olaylarda farkına vardığımız ortak özellikler, genelleme yapmamıza neden olmuştur çoğu zaman. Bu da bizde “bir teknede yoğurmak” diye adlandırabileceğimiz bir alışkanlık yaratmıştır. Artık kişilerin ya da olayların birbirine benzeyen yönlerine bakarak, yalnızca bunları göz önünde tutarak, onları sanki aynı şeymiş gibi düşünür hâle gelmişizdir. Öyle ki yeni tanıdığımız insanların ya da ilk kez karşılaştığımız olayların bazı belirgin özelliklerini görmemiz ……….
24. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) söz konusu durumları daha ayrıntılı bir biçimde değerlendirmemizi sağlar
B) onları başkalarıyla özdeşleştirmemize yol açmıştır
C) gördüklerimizin başkalarından ayrılan yönlerini bulmamızı kolaylaştıracaktır
D) bizde, onları tanımaya karşı istek uyandıracaktır
E) bir anlamda, onların kimi özelliklerine kolayca alışamayacağımız anlamına gelir

Yüz yılı aşkın bir tarihe sahip olan çizgi romanın sanat olup olmadığı çoğu Batı ülkesinde tartışılmıyor bile. Ülkemizde ise bu sanat kolu, ne yazık ki okunup atılan, yoz ürünlerin kaynağı olarak görülmekte, az okumanın göstergelerinden biri sayılmaktadır. Çocukların okuma alışkanlığı edinmesini engellediği düşünülmektedir. Gerçekten de evlerde, okullarda çizgi roman okuyanların uyarıldığı, ayıplandığı bir çocukluk dönemini çoğumuz az çok yaşadık. Oysa okuyanların üzerinde birleştiği ortak bir nokta, çizgi romanın bütün sevimliliğiyle, kendine özgü mizahıyla hiç de incitici olmayan, sayısız örnek içerdiğidir.
25. Bu parçaya göre çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sanat değeri yönünden eleştirilere konu olduğu
B) Okumayı olumsuz yönde etkilediğine inanıldığı
C) Düş gücünü geliştiren özellikler içerdiği
D) Okurların hoşuna giden yönlerinin bulunduğu
E) Gülmecesel nitelikler taşıdığı

Bir dildeki yeni sözcüklerin başlangıçta anlamları ve çağrışımları sınırlıdır. Daha doğrusu bunlar tam anlam bağlamış sayılmaz. Bunların çağrışımsal bir birikim edinmesi, öncekilerden başka anlamları da içermesi, kullanılmasına bağlıdır. Bu da yazarlar ve ozanların özel bir çaba göstermelerini, dil duyarlıklarını bütün zenginliğiyle yeni sözcüklere yansıtmalarını gerektirir. Bu yönden Türkçe gibi özleşme ve yenileşme süreci içinde bulunan dillerde yazarların, ozanların işi, durmuş oturmuş dillere oranla daha güçtür.
26. Bu parçadan, dildeki yeni sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Önceleri anlam alanları dardır.
B) Sanatçıların çalışmalarıyla gelişir.
C) Zaman içinde yeni anlamlar kazanır.
D) Anlamsal sınırları belirlenmemiştir.
E) Yaygınlaşmaları, halkın bilinçlenmesine bağlıdır.

Büyük edebiyatçılar sadece yapıtlarıyla değil, yarattıkları imgelerle de yaşarlar. Bu sanatçı, gerek kişiliği, gerek edebiyat bilinci, gerekse yapıtlarıyla kendisinden sonraki kuşaklara yol göstermiştir. O, özellikle 1970’li yıllarda öykücülüğümüze yeni bir soluk getirmiştir. Öyküyü, romana geçiş için bir basamak gibi kullanmaması, edebiyat bilincinin çok önemli bir göstergesiydi. Günlükleri, eleştirileri ve çevirilerinde gösterdiği titizlikle öyküdeki başarısının bir rastlantı olmadığını bize açıkça kanıtlamıştı.
27. Bu parçadan, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Genç yazarlara örnek olmuştur.
B) Sanatın toplumsal işlevi olduğuna inanmıştır.
C) Öykücülüğümüzün havasını değiştirmiştir.
D) Değişik yazınsal türlerde ürün vermiştir.
E) Yapıtlarında belirli bir düzeyi korumuştur.

Ünlü bir yazar, “Konu mu arıyorsun yazmak için? Uzağa gitmene hiç gerek yok. Şu sokaktaki evlerden birini seç. Yeter ki gönlünde o evin insanlarını tanımaya yönelik tutkun, onları anlatırken gerçeği düşe dönüştürecek yaratma gücün, bir de dilin inceliklerini tanıyıp onları kendince kullanabilme yeteneğin olsun.” diyor.
28. Bu parçada, yazarda bulunması gereken niteliklerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumun geçmişini ve geleceğini bütünüyle kucaklamaya
B) Yazacaklarını günlük yaşamdan seçmeye
C) Görülenleri olduğu gibi anlatmaktan kaçınmaya
D) Anlatımına, başkalarında olmayan özellikler katmaya
E) Gözlem gücüne sahip olmaya

İnsan ruhundaki dalgalanmaları, bulutlanmaları güzel bir duygusal söylemle yansıtmayan bir yazınsal yaratının kalıcı olması zordur. Dünden bugüne kalan, zamanın aşındırıcı, yok edici rüzgârlarına dayanmış yapıtların tümünde bu özelliği görebiliriz. İnsana odaklanmayan, bizi değişik yaşamlarla yüz yüze getirmeyen, düşler kurdurmayan dilsel ürünler, yazıldığı günlerde ne denli yankı uyandırırsa uyandırsın, çok geçmeden yazın gömütlüğünün malı olmaktan kurtulamayacaktır. Çünkü yazının işlevi, insanı ve insanlık durumlarını anlatmaktır.
29. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi yapıtların yalnızca yazıldığı dönemde beğenildiğine
B) Anlatılarda insanın temel öge olması gerektiğine
C) Yazarların, insan yaşamını değişik boyutlarıyla yansıtması gerektiğine
D) Başarılı yazarların dili kendine özgü biçimde kullandığına
E) İnsanın iç dünyasını yansıtmayan yaratıların etkili olamayacağına

Bu öyküde, ölülerin canlandığı bir sahne yer almaktadır. Yazar bu sahneyi çıkarsa ve “kahramanların vücutlarını öpen sayısız kırmızı kelebek” imgesini “vücutları kana bulandı” gibi sıradan bir ifadeyle değiştirseydi belki öykünün tadı azalır, fantastik boyutu f kaybolurdu. Ama öykü, anlamından ve temasından hiçbir şey yitirmezdi. İyi bir fantastik öykü de böyle olmalı. İçinden hayal gücünü çıkardığınızda kalan metin hâlâ eskisi kadar okunurluğunu koruyorsa, işte o, iyi bir edebiyat yapıtıdır.
30. Bu parçada, iyi bir fantastik edebiyat yapıtında bulunması gerekli niteliklerden hangisine değinilmemiştir?
A) Düşsel ögeler üzerine temellenmesine
B) Klişe sözlerin yeni çağrışımlarla biçimlendirilmesine
C) Anlatımla anlatılan arasında bağıntı bulunmasına
D) Güçlü bir içeriğinin olmasına
E) Öğretici bir yönünün bulunmasına


2007-TÜRKÇE CEVAP
1 D 13 D 25 C
2 E 14 B 26 E
3 A 15 C 27 B
4 D 16 E 28 A
5 A 17 B 29 D
6 C 18 D 30 E
7 C 19 B
8 A 20 C
9 E 21 D
10 A 22 A
11 B 23 A
12 C 24 B

 KAYNAK: www.osym.gov.tr   pdf için


EDEBİYAT TESTİ-2008
I. Kimi şairler şiiri yalnızca uyakta aramaya kalkışmışlardır.
II. Bu akımın etkisindeki şairler şiirin, içerdiği mazmunlar bakımından kusursuz olması gerektiğini savunmuşlardır.
III. Bu şairler, şiirde veznin sağladığı ritmi önemserler.
IV. Betimleyici şiir anlayışını benimseyen şairler, canlı, renkli şiirler yazmışlardır.
V. Bu şiirde şair, dış dünyadaki varlıkları kendi duygu dünyasına göre yorumlayarak farklı izlenimlere ulaşmıştır.
1. Yukarıdaki cümlelerin hangileri şiirin ahenk özellikleriyle ilgilidir?
A) I. ve III. B) I. ve IV.
C) II. ve III. D) II. ve IV.
E) III. ve V.

I. Rüyan, pınarlarda buğulanan nur
II. Sevgin, sırma sırma dökülen şafak
III. Senin için ekin öpüyor yağmur
IV. Senin'çin tarlada büyüyor başak
2. Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) I. ve III. dizeler birbirleriyle tam uyaklıdır.
B) I. ve III. dizeler ile II. ve IV. dizeler arasında çapraz uyak vardır.
C) Dize sonlarında redif yoktur.
D) Ölçüyü tutturmak için ünlü düşmesine başvurulmuştur.
E) Dizelerin tümü 4+4+3 duraklıdır.

3. Orta oyunuyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Erkekler tarafından canlandırılan kadın tipine “Zenne” adı verilir.
B) Başoyuncu, okumuş, orta sınıf şehirliyi temsil eden “Kavuklu”dur.
C) Herhangi bir metne bağlı kalınmadan doğaçlama olarak oynanır.
D) “Fasıl” oyunun asıl konusunun işlendiği bölümdür.
E) “Balama” ve “Frenk” oyuncu tiplerindendir.

4. Dil özellikleri dikkate alınırsa aşağıdaki dizelerden hangisinin Cumhuriyet Dönemine ait olduğu söylenebilir?
A) Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkid ne bilir
    Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at
B) Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
    Lâlin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
C) Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir
    Aman dünyayı yaktın âteş-i sûzan mısın kâfir
D) Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
    Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan
E) Senin hüsnün benim aşkım senin cevrin benim sabrım
    Demâdem artar eksilmez tükenmez bî-nihayettir

XV. yüzyılın başlarında yazıya geçirilen …….., adını yaratıcısı olduğuna inanılan kişiden alır. Türklerin yaşamını tarihsel, kültürel ve toplumsal bakımdan çok iyi anlatan bu yaratılar, ……. ürünleridir. İslamiyet öncesi dönemde oluşturulan bu ürünlere, bu dinin kabulünden sonra İslami söyleyiş özellikleri de eklenmiştir.
5. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Dede Korkut Hikâyeleri - sözlü edebiyat
B) destanlar - anonim halk edebiyatı
C) Göktürk Yazıtları - ilk yazılı edebiyat
D) tasavvufi şiirler - divan edebiyatı
E) seyahatnameler - halk edebiyatı

(I) Yunus Emre, şiirlerinde hiçbir insanı, hiçbir dini ve mezhebi hor görmemiş; duygularını engin ve evrensel bir sevgiyle dile getirmiştir. (II) İnsanın, kendisi için ne düşünüyorsa başkaları için de aynı şeyi düşünmesi gerektiğini vurgulamıştır. (III) Buna karşın yaşadığı dönemi dar bir dünya görüşüyle ele alarak yansıtmıştır. (IV) Bu arada erdemli olmayı, gururdan ve kibirden uzak durmayı, dünya malına aşırı ölçüde önem vermemeyi öğütlemiştir. (V) Ona göre iyilik etmek, bir gönle girmek, kimseyi kırmamak, dinlemeyi bilmek, yerinde konuşmak erdemlerin başında gelmektedir.
6. Yunus Emre'nin şiirlerinin içeriğiyle ilgili olarak, yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde verilen bilgi doğru değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

I. Hicivleriyle ünlüdür. (Nefî)
II. Hayriyye ve Hayrâbâd adlı ünlü mesnevilerin şairidir. (Nâbî)
III. Ünlenmesini Hüsn ü Aşk adlı mesnevisi sağlamıştır. (Şeyh Gâlip)
IV. Süslü nesrin en güzel örneklerinden biri olan Tazarrunâme’nin yazarıdır. (Kâtip Çelebi)
V. Keşfü’z-Zünûn adında bir ansiklopedi kaleme almış, bu yapıtta yaklaşık 10 bin yazar ve 15 bin eser tanıtmıştır. (Sinan Paşa)
7. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

Tanzimat’ın ilk kuşağını oluşturan Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal ve Ahmet Mithat bu dönemin toplumsal yaşamını değişik ölçülerde edebiyata yansıtmaya çalışmıştır. İlk kuşaktan sonra, …….., …….., ………, …….. oluşan ikinci kuşak, bu toplumsal sanat anlayışını arka plana atarak daha çok “insan”ı ve onun kişisel serüvenini ele almıştır.
8. Bu parçada verilen bilgilere göre boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Tevfik Fikret - Cenap Şehabettin - Ali Ekrem -Süleyman Nazif’ten
B) Halit Ziya - Mehmet Rauf - Hüseyin Cahit -Ahmet Şuayıb’dan
C) Rıza Tevfik - Mehmet Emin - Mehmet Âkif -Muallim Naci’den
D) Recaizâde Ekrem - Abdülhak Hâmit -Samipaşazâde Sezai - Nabizâde Nâzım’dan
E) Yahya Kemal - Halide Edip - Yakup Kadri -Refik Halit’ten

9. Aşağıdakilerden hangisi, Edebiyat-ı Cedîde şairlerinin bir özelliği değildir?
A) Romantik ve simgeci olma
B) Şiirlerini halk dilinin söz değerleriyle biçimlendirme
C) Yoğun bir duygusallık yaşama
D) Kendilerine özgü bir şiir dili oluşturma
E) Doğayı önemli bir anlatım aracı olarak kullanma

Millî Edebiyat akımını başlatanlar, …… çıkardıkları Genç Kalemler dergisiyle Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve ……. Bu akımın başlıca özellikleri, dilde yalınlık, halk edebiyatının şiir biçimlerinden yararlanma, hece ölçüsünü kullanma, konu seçiminde yerlilik olarak özetlenebilir.
10. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Manastır'da - Yakup Kadri'dir
B) İstanbul'da - Mehmet Akif'tir
C) Selanik'te - Ziya Gökalp'tir
D) İzmir'de - Halide Edip'tir
E) Ankara'da - Yahya Kemal'dir

……… önemli yapıtlarından biri olan Kuyucaklı Yusuf ile Reşat Nuri'nin .......... adlı yapıtı Türk edebiyatında kasaba gerçeklerini yansıtan romanlardandır.
11. Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sabahattin Ali'nin - Yeşil Gece
B) Orhan Kemal'in - Çalıkuşu
C) Aziz Nesin'in - Dudaktan Kalbe
D) Rıfat Ilgaz’ın - Acımak
E) Kemal Tahir'in - Kavak Yelleri

……., Tanzimat'tan I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar yetişmiş üç kuşağın düşünüş ve yaşayışlarındaki değişikliklerin; ……., Millî Mücadele Dönemi Anadolu'sunun; ………, Cumhuriyet'ten sonraki devrimler döneminin; ….., Atatürk'ün ölümünden sonraki yılların eleştirel bir yaklaşımla ele alındığı yapıtlardır.
12. Bu parçada boş bırakılan yerlere getirilecek olan yapıt adları aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Panorama I - Panorama II - Yaban - Kiralık Konak
B) Kiralık Konak - Yaban - Panorama I -Panorama II
C) Yaban - Panorama I - Kiralık Konak -Panorama II
D) Kiralık Konak - Panorama I - Panorama II -Yaban
E) Panorama I - Yaban - Panorama II – Kiralık Konak

(I) İkinci Yeni şiiri, Garip şiirine bir tepkidir. (II) Başka bir deyişle anlamdan, gerçekten, yaşamdan kopmanın şiiridir. (III) Anlamdan kurtulmak, soyutluğu sağlamak için duyulmadık yeni sözcükler üretme yoluna gidilmiştir. (IV) Söz dizimi değiştirilmiş, yeni tamlamalar kurulmuştur. (V) Bu yeniliklere Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet öncülük etmiştir.
13. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, İkinci Yeni şiiriyle ilgili bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

14. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Güldürürken düşündürmeyi de amaçlayan bir mizah anlayışının başarılı örneklerini veren yazarlarımızın başında Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Muzaffer İzgü'yü sayabiliriz.
B) Deneme türünün özgün örneklerini veren Nurullah Ataç, bir eleştirmen olarak yeni şiirimizin başarı kazanmasında etkili olmuş bir yazarımızdır.
C) Sabahattin Eyüboğlu, düşünce adamı kimliğiyle hümanist düşünüşün yerleşmesi, halkçı bir kültürün oluşması yolunda çaba göstermiş bir aydınımızdır.
D) Şiirlerini bireysel duyarlıktan çok toplumsal duyarlıkla biçimlendiren Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever toplumcu gerçekçi şiirimizin öncüleri arasında yer alır.
E) Falih Rıfkı Atay, Türkçenin inceliklerini taşıyan, yalın, akıcı anlatımıyla anı ve gezi yazılarının bağımsız birer tür boyutuna ulaşmasında etkili olmuştur.

Kimi yapıt ve karakterler, okurca öyle benimsenir ki yazarları ağızlarıyla kuş tutsalar bile o yapıtlarla karakterlerin gölgesi altında yaşamaktan kurtulamazlar.
15. Aşağıda verilenlerden hangisi bu cümlede anlatılanlara bir örnek oluşturmaz?
A) Dostoyevski, Suç ve Ceza, Raskolnikov
B) Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu, Feride
C) Halide Edip Adıvar, Tatarcık, Kör İsmail
D) Victor Hugo, Sefiller, Jean Valjean
E) Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah, Ahmet Cemil

Babalar ve çocukları arasındaki ilişkileri anlatan yazınsal yapıtlar arasında ilk akla gelen romandır — Babalar ve Oğullar'ı. Romanın genç kahramanı, ünlü bir yazarın dediği gibi her türlü gerçek varlığı yok sayan aşırı bireycilik demek olan Rus nihilizminin inandırıcı bir portresi olmasaydı, yüz kırk yıldır unutulmadan yaşayabilir miydi?
16. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazar adlarından hangisi getirilmelidir?
A) Turgenyev'in B) Tolstoy'un
C) Puşkin'in D) Çehov'un
E) Gogol'ün


(I) Natüralizm duyularla algılanabilir gerçekliğin tıpatıp yansıtılmasını ilke edinmiştir. (II) Endüstrileşme sürecinde ortaya çıkan ekonomik ve ahlaksal bunalımla büyük kent halkının eleştirilmesi natüralizmin temel konularıdır. (III) Natüralizmin kökleri, düşünce tarihi açısından realizm içinde yer alır ama onu aşar çünkü natüralizm doğayı olduğu gibi yansıtmayı amaçlar. (IV) Natüralizmin temelinde deneysel doğa bilimlerinin verileri yatar. (V) Natüralizme göre, edebiyatın amacı, ciddi konuları, sanatlı biçimde işlemek; sanatta iyiye, gerçeğe ve güzele yönelmektir.
17. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilenler, natüralizm akımıyla ilgili değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

2008 EDEBİYAT CEVAP
1 A 13 E 
2 E 14 D  
3 B 15 C  
4 D 16 A  
5 A 17 E 
6 C  30 B
7 E 
8 D  
9 B 
10 C  
11 A  
12 B 

 KAYNAK: www.osym.gov.tr  pdf için


TÜRKÇE TESTİ -2008


1. Bu testte 30 soru vardır.

Ozanın ilk şiir kitabını bunca yıl ertelemesinin nedeni, gizlenmeyi seven bir kişiliğinin olmasından çok, yazdıklarını kolay kolay beğenmeyen, kusursuzu arayan biri olmasıydı sanıyorum.
1. Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) İğneyle kuyu kazan
B) İşi başından aşkın olan
C) İşine dört elle sarılan
D) İşini sağlama bağlayan
E) İnce eleyip sık dokuyan

Sokaktaki herkesti, her şeydi o: kediler, köpekler, topal martılar, âşıklar dahil herkes. Biricikliğini herkesleştirerek kurmuştu öykülerini. Kendini, anlattıklarıyla özdeşleştirdi. O çakır gözler, kimsenin görüp algılayamadığı gerçekleri gördü, başkalarının yazamadığı şeyleri yazdı.
2. Bu parçadaki altı çizili sözle, yazarın hangi özelliği belirtilmek istenmiştir?
A) Konularını etkileyici olaylardan çıkarma
B) Edebiyatta, öyküleriyle kalıcılık kazanma
C) Dil ve anlatımıyla öteki öykücülerden ayrılma
D) Seçtiği varlıkların dünyasını onların kalıbına girerek kendine özgü biçimde anlatma
E) Öykülerinin kahramanlarını çevresindeki belirli varlıklarla sınırlı tutma

Her iyi öykü, kendinden sonrakilere aşmaları gereken bir çıta bırakır. Bu nedenle bir yazar, kendinden önce yapılan yolculukları hesaba katmadan yola çıkma yanlışına düşmemelidir. Böyle yaparsa hedefine asla ulaşamaz.
3. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşadığı dönemin havasını yapıtlarında yansı-tamama
B) Geleceğe kalma düşüncesi taşımama
C) Var olan yazınsal birikimden yararlanmama
D) Yazarken, okurların beğenisini ölçü almama
E) Değişik nitelikli konular işlememe

O yönetmenle çalışmak son derece zevkliydi. O da oynamamaktan yana olan bir yönetmen. Bu yalın ve doğal tarz, benim oyunculuk anlayışıma çok uygun. Birlikte iyi çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum.
4. Bu parçadaki altı çizili sözle, oyunculuk konusunda anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Canlandırılacak karakterlere çok iyi hazırlanmak
B) Yönetmenin söylediklerinin dışına çıkmamak
C) Zaman içinde deneyim kazanmak
D) Başka sanatçıların oynama biçimine öykünmemek
E) Rollerini, yapaylıktan kaçınarak, yaşıyormuş gibi canlandırmak

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere, ayraç içinde verilen sözün getirilmesi anlamca uygun olmaz?
A) Yazarın çok yalın, basit, okuru yormayan ve okudukça dilin tadını duyuran bir ……… var. (biçemi)
B) Hangi konuyu işlerse işlesin öykülerinin dokusunda bir …….., daha doğrusu onu başkalarından ayıran özgün yanlar vardır. (denenmişlik)
C) Yıllar önce yazılan “Yalnızlık” adlı şiir, bugüne değin değerini yitirmemiş, ……. niteliği kazanmıştır. (klasik)
D) Bu yapıtın dili çok akıcı, anlatımı sürükleyici, …….. karmaşıktır. (olay örgüsü)
E) Bir ara, yazdığı şiirlerde anlamı bir yana bırakmış, ……….. önem vermiş. (biçime)

Yalnızca güneşli günlerde yürüyen kişi, amacına ulaşamaz.
6. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?
A) İsteneni elde etmek her koşulda çalışmayı zorunlu kılar.
B) Başarılı olmak için insanın ne istediğini bilmesi gerekir.
C) İnsan, attığı her adımın sorumluluğunu taşımalıdır.
D) Değişik ortamlara kısa sürede uyum sağlamak güçtür.
E) Seçici olmak insanları güçlüklerle yüz yüze getirir.


(I) Çağdaş Türk öykücülüğünün önemli kilometre taşlarından biri olan Sait Faik, hem kendi kuşağını hem de sonraki kuşakları derinden etkilemiştir. (II) Onun adına düzenlenen ödüllerin dağıtımı yazara yakışır bir saygınlıkla sürüyor. (III) Ama ben ilk öykülerimi yazdığım seksenli yılların başlarında bir gün bu ödülü alabileceğimin hayalini bile kuramazdım. (IV) Hatta on beş yıl sonra kitabım bu ödüle değer bulununca sevindiğim ölçüde şaşırmış ve korkmuştum. (V) Çünkü öyküye daha sıkı sarılmam gerektiğini, sorumluluklarımın arttığını biliyordum.
7.Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına göre “Böyle bir ödülle onurlandırılmayı aslında her öykü yazarı ister.” cümlesi getirilmelidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

(I) Romanlar genellikle insanı konu alan kurmaca-sal ürünlerdir. (II) Bu yönden onlar sorunları anlatmaz, sorunların kaynağını gösterir. (III) İşledikleri konularla insanların duyarlığını geliştirir, keskinleştirir. (IV) Romanlarda gazete ve televizyonlarda rastlayabileceğimiz sıradan konular da işlenebilir. (V) Ancak romanı özel kılan, onun anlatılanları kahramanların bakış açısından vermesi, okurun neden-sonuç ilişkisi kurarak düşünmesini sağlamasıdır.
8. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde romanın işlevinden söz edilmemiştir?
A) I. ve III. B) I. ve IV.
C) II. ve V. D) III. ve IV.
E) IV. ve V.

(I) Son yıllarda yayınevlerinin sayısında bir artış gözlendi. (II) Bu, çeviri kitap sayısındaki artışı da beraberinde getirdi. (III) Yurt dışında çıkan hemen her kitap hiç gecikmeden bizde de yayımlanmaya başlandı.(IV) Hatta bir kitabı çabuk satışa sunabilmek için iki çevirmene bölüştürüp yayımlayanlar da var. (V) Bu, benimsemediğim bir yöntem çünkü her çevirmenin dili ve biçemi farklıdır, ikisi birleştirilince birbiriyle bağdaşmaz.
9. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir saptama yapılıyor.
B) II. cümlede, I. cümlede belirtilenin sonucu açıklanıyor.
C) III. cümlede, başkalarından üstün olma durumu belirtiliyor.
D) IV. cümlede, farklı bir tutumdan söz ediliyor.
E) V. cümlede, bir karşı çıkış, nedeniyle birlikte belirtiliyor.

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu tedaviden sonra hastalığın seyri değişti.
B) Yıllık izninin bir bölümünü bu ay kullanıyor.
C) Organ nakliyle yaşama döndürülen hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor.
D) Çağırılmadığı için akşamki davette o yoktu.
E) Uzun süre yağmur altında yürüdükten sonra sığınacak bir yer buldu.

Bütün yazarların kendine sorduğu , bilinen kalıp-
                                                I
laşmış bir sorudur bu : Niçin yazıyoruz ? Bu so-
                              II                      III
ruya verilmiş benim bildiğim en güzel yanıt , bir öy-
                                                             IV
kücümüzün o çok iyi bildiğimiz cümlesidir:

“Yazmasam deli olacaktım!” Ben de yazmaktan

neden haz aldığımı düşündüm elbette ve cevabını

Baudelaire'de buldum. Diyor ki ; “Şair istediği anda
                                            V
kendisi ve bir başkası olabilmek için müthiş bir

ayrıcalığa sahip olan kişidir.” Benim için de yazmak,

kendim ve başkaları olabilme ayrıcalığıdır.
11. Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

12. Aşağıdakilerin hangisinde, belgisiz zamir cümlenin öznesi durumundadır?
A) Bunları kimden aldığımı anımsamıyorum.
B) İstanbul'a gideceğimi kimse bilmiyor.
C) Bize kiminle konuştuğunu söylemedi.
D) Okulda kimseyi göremedim.
E) Olanları kime anlattığını öğrenemedik.

Tamlayanı düşmüş ad tamlamalarında, tamlanana getirilen -ler, -lar takısı, kimi durumlarda, sonuna geldiği sözcüğün değil, tamlayanın çoğul olduğunu gösterir.
13. Aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uygun bir durum vardır?
A) Tatilden dönmüşler galiba, çarşıda annelerini gördüm.
B) Kendisine kalsa eşyalarını hemen toplayacaktı.
C) Onun yaptıklarını duyunca çok üzülmüşler.
D) Dostlarımdan ayrılmak, bana çok ağır gelecek.
E) Yıllardır görüşemediği arkadaşlarını arıyor.

(I) Ankara'da kendini hemen göstermeyen bir güzellik vardır. (II) Bundan dolayı, kentin kimilerine hiç de çekici gelmeyen doğasıyla ilgili ilginç izlenimler aktarılır. (III) Örneğin şair Yahya Kemal Beyatlı'nın “Ankara' nın en çok İstanbul'a dönüşünü severim.” sözü de bunlardan biridir. (IV) İstanbul'dan gelmiş öğrencilerin dillerinde de henüz bu şehri keşfedememişlikten gelen, “çorak”, “bozkır” sözleri dolaşır. (V) Oysa Ankara, kendiliğinden değil, ancak dikkatli bakışlarla gizini açığa çıkarır.
14. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede dönüşlülük zamiri kullanılmıştır.
B) II. cümlede belirtme sıfatı kullanılmıştır.
C) III. cümlede azlık-çokluk zarfı kullanılmıştır.
D) IV. cümlede -miş ekiyle türetilmiş bir sıfat-fiil vardır.
E) V. cümlede birden fazla bağlaç kullanılmıştır.

(I) 1995 sonbaharıydı, çantamda fotoğraflar var, New York uçağındayım. (II) İlk defa biniyormuşçasına heyecanlanarak pencere kenarındaki koltuğuma yerleşiyorum. (III) Çantamda yeni bir Anadolu Medeniyetleri Fotoğrafları albümü var. (IV) Anadolu'nun hatta insanlığın on beş bin yılına tanıklık eden fotoğraflar bunlar. (V) Amacım, Neolitik Çağdan, Osmanlıya uzanan Anadolu kültür mirasını fotoğraf sergileriyle tanıtmak.
15. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, ad cümlelerinden oluşan bağımsız sıralı bir cümledir.
B) II. cümle, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklemden oluşan birleşik bir cümledir.
C) III. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir fiil cümlesidir.
D) IV. cümle, özne ve yüklemden oluşan devrik bir cümledir.
E) V. cümle, içinde sıfat tamlaması olan kurallı bir cümledir.

      Dişçiye hiç ya da çok seyrek gidiyorlar.
16. Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilebilir?
A) “dişçiye”den sonra “ya” sözcüğü getirilerek
B) “çok” sözcüğü atılarak
C) “seyrek” yerine “az” sözcüğü getirilerek
D) “gidiyorlar” yerine “gitmezler” sözcüğü getirilerek
E) “hiç” yerine “ya hiç gitmiyorlar” sözü getirilerek

(I) Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının asıl işlevi çocukları eğitmek değildir. (II) Doğrudan eğitme, ders kitaplarına özgü bir iştir. (III) İyi bir çocuk kitabının yaşlara göre belirlenmiş değişik nitelikleri vardır. (IV) Yazınsal çocuk kitaplarında yazar, çocuğa iletmek istediklerini doğrudan değil, dolaylı olarak verir. (V) Bu tür kitaplar sezdirme, duyumsatma yoluyla çocuğun doğruya, iyiye, güzele karşı duyarlılık kazanmasını sağlar.
17. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Gün doğar baharat kokulu ülkede. İyi ki doğar. Yoksa milyonlarca esmer, kara gözlü insanın yaşadığı ülke nasıl aydınlanır? Kara gözlü insanların, baharat kokulu kentlerindeki çelişkilerse yürek burkucu. Okyanustan gelen esinti bile sokaklara taşan yoksulluğun, derme çatma evlerdeki yaşamın sıkıntısını hafifletmiyor. Muson yağmurları ansızın sizi ter ve sivrisinek sarmalı içinde bırakıyor. Muson yağmurlarıyla yıkanan şehir mi yoksa insanlar mı ayırt edemiyorum, insana değer verilmeyen ve emeğin ucuz olduğu bu ülkede.
18. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Yinelemelere başvurulmuştur.
B) Anlatımda tekdüzeliği kırmak için devrik cümleler kullanılmıştır.
C) Sözde soru cümlesine yer verilmiştir.
D) Karşılaştırmalarla anlatım somutlaştırılmıştır.
E) Anlatıcı, duygularını yansıtmıştır.

Benim dinlenme yöntemim, kapıyı kapattığımda onun ardında kalanı düşünmemektir. .......... Elimde iş, ev, çocuklar, eş ve onların kilitleri var. Birini kapar, ötekini açarım. Bu benim yaşam kuralımdır.
19. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Hiçbir zaman işteki sorunu eve, evdeki sorunu işe taşımam
B) Çevremde olup bitene aldırmamayı ancak bu yaşlarda öğrenebildim
C) Yaşamımda bir tercihte bulunmam gerekirse elbette ki bu, ailem olur
D) İş yaşamımda ekip çalışması yaptığım için böyle bir sorunla karşılaşmıyorum
E) Yaşamımı sürdürme açısından iş yaşamının önemini hiçbir zaman unutmadım

Sinema, bence bir ürün ortaya koymanın en zor olduğu alanlardan biri. Bir projenin senaryoya, sonra da sinema filmine dönüşmesi, uzun, zahmetli, pek çok kişiden ve teknolojiden yararlanmayı gerektiren pahalı bir iş. Televizyon dizilerinde de buna benzer yanlar yok değil. Ne var ki hızla yapılan, hemen seyirci karşısına çıkarılan, bir gecede tüketilen bir dizinin tek hedefi, izleyicisini ekran başında tutmak. Sinema filminde önemli olan “özen, yaratıcılık, özgünlük”, televizyon dizilerinde pek de görülmeyen özellikler. Özetlemek gerekirse, ……...
20. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) bir sinema filminin üretimi için de gerekli gerekli olan her şey televizyon üretimi için de gerekli
B) sinemada “sanatın kuralları”, dizilerdeyse “televizyona özgü kurallar” geçerli
C) televizyon dizilerinin izleyiciyi televizyona bağlamasının nedeni, onlardaki merak ögesinin yarıda kesilmesidir
D) televizyon dizilerinde sinemanın etkileri görülür
E) çok sayıda dizi ve film üretme, bu alanların gelişmesine katkıda bulunur

Anılarımı yazmıyorum. Çünkü tanık olduğum birçok şeyi anlatamayacağım. Ölenlerin arkasından düşünce belirtmem, kalp kırmak istemem. Bu, yaradılışıma uygun düşmez. O insanlar, bana güvenmiş, kimi şeyleri anlatmışlar. O hâlde ben niye öyle bir işe girişeyim? Bu düşüncelerimi bilen yakın dostlarımdan biri bir gün: “Sen artık yazamadıklarınla ve söyleyemediklerinle önemlisin.” demişti.
21. Bu parçadaki altı çizili sözün söylenmesine yol açan durum aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Yanlış anlaşılmaktan ve yorumlanmaktan korkma
B) Yaşadıklarını değil, düşlediklerini yazma
C) İnsanları hep iyi yönleriyle görmeye çalışma
D) Başkalarıyla ilgili özel bilgileri dile getirmekten kaçınma
E) Yazacaklarıyla ilgi uyandırmayacağını sanma

Çok uzun zamandır tartışılan bu konuda en güzel sözü Milan Kundera söylüyor: “Roman 21. yüzyıla yakışmıyor.” Bence de roman 21. yüzyıla yakışmıyor. Çünkü bu yüzyıldaki insanların yaşam biçimi, ne ağır şeyleri okumaya ne de oturup ağır şeyler yazmaya izin veriyor.
22. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Günümüzde romanın öteki yazınsal türler arasındaki yeri nedir?
B) Okurların romandan beklentileri nelerdir?
C) Sizce roman neden artık hiç ilgi görmüyor?
D) Romanı öteki türlerden ayıran özellikler değişti mi?
E) Roman okumanın kendine özgü bir yöntemi var mıdır?

“Yarın”ın olması için “dün”ün olması şart. Bunlar öyle birbirinden ayrılmaz şeyler ki yarın kavgası yapanın dünden haberi yoksa o kişi gölgesini yumrukluyor demektir.
23. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?
A) Geleceğe yönelirken geçmişte yapılanlardan yararlanılmazsa bütün çabalar boşa gider.
B) Bugünle yarın arasında bağ kurmak düşünsel bir sorumluluktur.
C) Geleceğin neler getireceğini ancak sezgileri güçlü insanlar kestirebilir.
D) Bilginin yarar sağlaması, onun düşünülerek kullanılmasına bağlıdır.
E) Tartışmaların bir sonuca ulaşması onların sağlam verilere dayanmasını gerektirir.

Ben, kendine özgü patikası olmayan yazarları sevmedim hiç. Ama özellikli olmak için zoraki başkaldırı yazıları yazanları değil, kendiliğinden böyle olanları sevdim.

24. Bu sözleri söyleyenin yazarla ilgili beklentisi nedir?
A) Sanatsal yaratılarda, önemli konuları seçme ve işleme
B) Başkalarından farklı olarak öteki sanatçılara yol gösterme
C) Var olan biçimleri yeni arayışlarla zenginleştirme
D) Bilinen sanat akımlarının dışında kalmayı üstünlük sayma
E) Kimseye benzememeyi doğallıkla başarabilme

Yazma eyleminin kimi durumlarda insana acı çektiren bir yanı vardır. Sözgelimi hayatta en sevdiği insanı kaybetmiş birini betimlerken sanki bir suçluluk duygusu uyanır içinizde. Betimlediğiniz insanın gözyaşlarına boğulmuş hâli ister istemez sarsar sizi. Hiç yaşamadığınız bir acıyı, yalnızca yazarak hayata imza atmış olursunuz.
25. Bu parçada yazma eyleminin hangi yönü üzerinde durulmaktadır?
A) Okurların ilgi dünyasının zenginleştirilmesi
B) Yazılanların duyumsanarak anlatılması
C) Acının, hüznün ve sevincin birlikte yansıtılması
D) Başarıya ulaşmanın nesnel bir tutum gerektirmesi
E) Yaşamı anlamlı kılan olaylara dayandırılması

Okumaya başladığımız her kurmaca metnin başında yazarla bir anlaşma imzalıyoruz aslında. Sen anlat, ne olursa olsun inanacağım. Patlayan adamlara da, tepsilerin üstünde savrulan şehirlere de, bir başka gezegendeki hayata da... Yeter ki düşlerini inandırıcı kıl, sahiciliğini kaybetme, benim inancımı da sarsma, diyoruz.
26. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurların anlatılanlara inanması, anlatılanların gerçeklik duygusu uyandırmasına bağlıdır.
B) Sanatsal yaratıların başarısı büyük ölçüde onların düşlemsel ögeler içermesinden kaynaklanır.
C) Salt gerçeği anlatan yapıtlar okurları yeterince etkilemez.
D) Yazınsal ürünlerin inandırıcılığı okurların algılama gücüyle ilgilidir.
E) Değişik yöntemlerle kurgulanmış metinler, okurlarda okuma isteği uyandırır.

Kimleri okursunuz? Sevdiğiniz yazarlar kimlerdir? Bu tür soruların yanıtına göre karakter tahlili yapılır mı, bilmiyorum. Ama yazarla okur arasındaki doku uyuşumunun, metinden alınacak yazınsal zevki artırdığına inananlardanım. Örneğin canlı müzikleri, fosforlu turuncuları seven biri, benim için uygun okur olmayabilir. Çünkü benim dünyam, dingin ruh hâllerini anlatan müziklerden, gül kuruları ve bordolardan hoşlananların kendilerini bulabildikleri bir dünyadır.
27. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
a. Okunandan, farklı yollar denenerek tat alınabileceği
B) Bir yazarı yalnızca yapıtlarına bakarak tanımanın olanaksızlığı
C) Okurların, kendi kişilik özelliklerine yakın sanatçıların yazılarını daha iyi anlayabileceği
D) Bir kitabın okunup bitirilmesinin, okurca beğenildiği anlamına gelmediği
E) Kimi yapıtları okuyabilmenin, zengin bir birikim gerektirdiği

Duyguları, düşünceleri görünür kılan güç, dünya ile uzlaşamama hâliymiş; bunu iyice kavradım. Frida Kahlo'nun bedensel acıları olmasa, Salieri, Mozart'ı kıskanmasa, Dali kendine sevdalanmasa, Nâzım yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kalmasaydı ………?
28. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) (yazınsal ve kültürel tarihe bu ölçüde katkıda bulunabilirler miydi
B) bugün yaptıklarıyla hâlâ adlarından söz ettirebilirler miydi
C) onlar yaşamla uyum içinde olsaydı bugün sanatta gelinen noktaya ulaşılabilir miydi
D) acaba onların yapıtları olan o resimler, o şiirler, o senfoniler yaratılabilir miydi
E) o yapıtların günümüz insanını daha iyi yaşama koşullarına ulaştırdığı söylenebilir miydi

Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur çıkarırdık. Derslerde öğretmenimiz düşüncelerini belirtmez, güler yüzle bizi dinler ve asıl hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında geçerdi. Sokrat'ın, Sofokles'in, Tolstoy'un, Montaigne'in metinlerindeki bazı cümleler hâlâ belleğimdedir, bana hâlâ yol gösterir.
29. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen öğretmenin bir özelliği değildir?
A) Dersini çekici kılan
B) Konuşmaktan çok konuşturan
C) Okuyup araştırmaya yönlendiren
D) Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan
E) Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren

Elbette elektronik çağ önümüze yeni olanaklar getiriyor. Binlerce yıllık hafızayı teknolojinin yardımıyla çok küçük “çip”lere sığdırabilmek ve böylece bilgiye kolayca ulaşabilmek bizler için de gelecek kuşaklar için de çok önemlidir. Ama bütün bunlara karşın kitap dediğimiz nesnenin öyküsü kolay kolay sonlanmaz gibi geliyor bana. Bu durumda ben yayıncılığın iki yoldan gelişeceğini düşünüyorum. Bilgi yoğunluğu olan malzeme “e-kitaplar”da, sanatsal yoğunluğu olanlarsa çok güzel görünümlü “butik kitaplar”da toplanacak bence. Hatta giderek, kitap sahibi olmak, koleksiyonculukla eş değer sayılacak.
30. Bu parçada aşağıdaki öngörülerden hangisi yoktur?
A) Bilgi kaynaklarının sanal ortama taşınabileceği
B) Teknolojideki gelişmelerin eğitim düzeyini yükselteceği
C) Kitapların önemini koruyacağı
D) Kitapların biçimsel değişime uğrayacağı
E) Düşünsel ve sanatsal nitelikli kitapların birbirinden ayrılacağı

2008 TÜRKÇE CEVAP
1 E 13 A 25 B
2 D 14 B 26 A
3 C 15 C 27 C
4 E 16 E 28 E
5 B 17 C 29 D
6 A 18 D 30 B
7 C 19 A
8 B 20 B
9 C 21 D
10 D 22 C
11 E 23 A
12 B 24 E

 KAYNAK: www.osym.gov.tr   pdf için



EDEBİYAT TESTİ -2009

Türk Dili ve Edebiyatı (1-20)


1. Aşağıdaki parçalardan hangisi tanrısal (hâkim) anlatıcının bakış açısıyla verilmiştir?
A) Masadan kalktık, Enuice pencereye doğru ağır ağır yürüdü ve tespih ağacına bakarken şöyle dedi: “Kuşlar tüneklerine yerleşiyor, bizim için yatma vakti.”
B) Başhekim işitmiş, geldi baktı. Başhekim babamın pek yakın dostlarından olduğu için tanışırız. Beni odasına götürdü, konuştuk, biraz avundum, ama içimdeki coşkuyu yenemiyordum.
C) El sallamak, güle güle diye bağırmak isterdi. Bahtınız açık olsun demek isterdi. Fakat el salla-yamazdı, bir eli bütün koluyla birlikte Kutülamare' de, bir kum tepesinde kalmıştı, öbür eli de, pis, sefil fakat kocaman torbasını tutuyordu.
D) Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konmuş eski usul bir saat, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve aynanın üst tarafında, duvarda kılıflarıyla asılmış babama ait bir çift çakmaklı tabanca duruyordu.
E) Karanlık göz bebeklerime kadar ilerliyor. Kitabı yavaşça bir kenara bırakıyorum. Başımı kaldırıp az ötede oturan kız kardeşime bakıyorum. Çenesini dizlerine dayamış, karanlığı dinliyor. “Yasemin hep aynı.” diye geçiriyorum içimden.

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “Papatyalar, badem ve eriklerden akıllı davrandı ve 'üçüncü cemreye' aldanmayıp sabırla bekledi.” cümlesindekine benzer sanatlı bir söyleyiş vardır?
A) Eskiden Beyoğlu, iyi kötü her şeyiyle Batı uygarlığının simgesiydi.
B) Beyoğlu bir zamanlar yalnız Türkiye'de değil, yakın doğuda da çok ünlüydü.
C) Beyoğlu, Türkiye'nin kültür başşehrinin önemli Eyerlerinden biri olma özelliğini bugün de korumaktadır.
D) İstenirse Beyoğlu yine eski saygınlığına, eski güler yüzlülüğüne ve çekiciliğine kavuşturulabilir.
E) Eskiden İstanbullular, Beyoğlu'na çıkarken derlenir toplanırlar, giyimlerine özen gösterirlerdi.

Böyle bağlar
Yâr başın böyle bağlar
Gül açmaz bülbül ötmez
Yıkılsın böyle bağlar
3. Bu maniyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Cinaslı uyak kullanılmıştır.
B) Benzetmelere yer verilmiştir.
C) İlk dize uyak oluşturma amacıyla kullanılmıştır.
D) Uyak düzeni aaba biçimindedir.
E) Kesik mani olarak adlandırılır.

Nereden gelmiş bu denizsiz kente
Bu yaşlı martı
Konmuş saat kulesinin üstüne
Öyle bir zamansızlıktan izliyor beni
Çağırsam hemen çıkıp gelecek, biliyorum
Çok eski bir oyundan kılıksız bir haberci gibi.
4. Bu dizeler, İkinci Yeni Şiirine ilişkin aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz?
A) Kapalı bir anlatıma başvurma
B) Sesi ve ritmi önemseme
C) Kendine özgü bir biçemi olma
D) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanma
E) Duyulmadık yeni sözcükler oluşturma

Durup dururken aklına gelmez yağmak yağmurun

Gitsen nereye gidebilirsin hâlâ bilmem
Bizans'ta olmak belki iyi belki fena belki bunu da diyemem
Ben küçük dükkânlarsız, kahvelersiz sokakları
sevmem
              odaları, duvarları sevmem
5. İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, yukarıdaki şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?
A) İlhan Berk
B) Enis Behiç Koryürek
C) Ahmet Kutsi Te
D) Yusuf Ziya Ortaç
E) Cahit Sıtkı Tarancı

Gerin, bedenim, gerin;
Doğan güne karşı.
Duyur duyurabilirsen,
Elinin, kolunun gücünü,
Ele güne karşı.
6. Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Serbest ölçüyle yazıldığı
B) Sıradan, günlük olaylara yer verildiği
C) Yalın bir anlatımının olduğu
D) İmgelere dayalı bir anlatım içerdiği
E) Konuşma dilinin söz değerleriyle oluşturulduğu

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
7. Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B) Redife yer verilmiştir.
C) Farklı uyak türleri kullanılmıştır.
D) Seslenmelerden yararlanılmıştır.
E) Yinelemelerden yararlanılmıştır.

(I) Millî Edebiyat Dönemi hikâye ve romanlarının önemli bir özelliği sade bir dille yazılması ve yerli hayatı yansıtmasıdır. (II) Bu dönemde “halka doğru” hareketinin bir sonucu olarak hikâye ve roman, yurdun her köşesine açılmış ve bu tür yapıtlarda her tabakadan insanın yaşayışı anlatılmıştır. (III) Köy ve taşra insanının yaşayışını anlatan ilk başarılı örnekler, Reşat Nuri'nin “Çalıkuşu”, Ebubekir Hazım'ın “Küçük Paşa” adlı yapıtları bu dönemde verilmiştir. (IV) Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu insanının çetin alın yazısına Halide Edip “Dağa Çıkan Kurt”, “Ateşten Gömlek” gibi kitaplarında eğilmiştir. (V) Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke Dönemi İstanbul'undaki ahlak ve düzen bozukluğu da ele alınan başlıca temalardan biridir: Reşat Nuri'nin “Yeşil Gece”, Peyami Safa'nın “Fatih-Harbiye” romanları bu temayı işleyen romanlardır.
8.Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

…… Sodom ve Gomore adlı romanı, siyasî ve toplumsal tarihimizi yazacaklar için ……… niteliği taşır.
9. Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi gerekir?
A) Halide Edip'in - eleştiri
B) Yakup Kadri'nin - belgesel
C) Refik Halit'in - yaşam öyküsü
D) Hüseyin Rahmi'nin - macera
E) Ahmet Rasim'in - bilim kurgu

Milli Edebiyat Döneminde başlayan Anadolu'ya, kır ve köy kesimine açılma eğilimi, Cumhuriyet Dönemi roman ve öyküsünde tam anlamıyla amacına ulaşmıştır. Anadolu, değişik bölgeleriyle roman ve öyküde yansıtılmıştır. Böylece Güney Anadolu, Toroslar ve Çukurova, ………… Hanımın Çiftliği, Bereketli Topraklar Üzerinde; Orta Anadolu Bölgesi ………… Sarı Traktör, Ortakçının Oğlu, Define, …….. Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan romanlarına konu olmuştur.
10.Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) Orhan Kemal'in - Talip Apaydın'ın - Fakir Baykurt'un
B) Kemal Bilbaşar'ın – Yaşar Kemalı'in – Necati Cumalı’nın
C) Kemal Tahir'in - Tarık Buğra'nın - Samim Kocagöz'ün
D) Sait Faik'in - Selim İleri'nin - Sabahattin Ali'nin
E) Abbas Sayar'ın - Yusuf Atılgan'ın - Dursun Akçam'ın

Ben, sanatta bir akıma bağlanmaya karşıyım. Çünkü her akımın öncüsü aslında bir kişidir. Ondan sonra gelenler de aynı yolu izleyerek akımın öncüsünü taklit etmekten başka bir şey yapmaz. Bu bağlamda şiir akımı da olamaz. Çünkü bu da bir çeşit taklit zinciridir. İşte …….. böyle bir zincirin halkası olmaktan kaçınmış, belirli bir akım içinde yer almamıştır.
11 Bu parçada öne sürülen düşünceye göre boş bırakılan yere aşağıdaki adlardan hangisi getirilmelidir?
A) Cenap Şehabettin
B) Faruk Nafiz
C) Mehmet Âkif
D) Oktay Rifat
E) Ece Ayhan


Servet-i Fünun edebiyatında sürrealizm akımının
I
etkileri görülür. Bu yolla şiirde yeni bir duygu, hayal
ve estetik anlayışı oluşturulur. Servet-i Fünun

edebiyatının sanatçıları dili sadelikten

uzaklaştırmışlardır. Aruz ölçüsünü, kullandıkları dile
II                                  III
başarıyla uygulamaları, onların bir başka özelliğidir.

Batı edebiyatında gelişen sone, terzarima gibi
                                       IV
nazım şekillerini kullanmış, ayrıca klasik şiirin nazım
                                                       V
biçimlerinden biri olan müstezadı değiştirerek “serbest müstezat” adı verilen bir nazım biçimi oluşturmuşlardır.
12. Bu parçadaki bilgi yanlışının giderilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I.nin yerine “parnasizm ve sembolizm akımlarının” getirilmeli
B) II.nin yerine “dilde sadeleşme düşüncesini savunmuşlardır” getirilmeli
C) III.nün yerine “hece ölçüsünü” getirilmeli
D) IV.nün yerine “tuyug, bent” getirilmeli
E) V.nin yerine “halk şiiri” getirilmeli

Düş gücümün kuvvetli, gözlem yeteneğimin ise zayıf olduğunu arkadaşlarım söylerler. Bunu ben de bildiğimden, gerçek hayat üzerine bir şey yazmam istenince biraz tedirgin olurum. Romanlardan, öykülerden, yazarların iç dünyasından söz ederken sorun yoktur. Ama gerçek bir kentte yer alan gerçek bir yeri anlatırken... Bu benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.
13.Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdaki akımlardan hangilerine bağlı yapıtlar vermesi beklenmez?
A) Romantizm - Realizm
B) Klasisizm - Sembolizm
C) Romantizm - Natüralizm
D) Sembolizm - Sürrealizm
E) Realizm - Natüralizm

Divan şiirinin İran edebiyatından aktarılmış, şaire ……… bir estetiği vardır. Sevgilinin boyundan posundan başlayarak saçları, kaşları, gözleri, kirpikleri, ağzı, dişleri, dudakları, yanakları ……….. adı verilen, hazır benzetmelerle anlatılır, övülür.
14. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) örnekler sunan - istiare
B) özgürlük tanımayan - mazmun
C) yön gösteren - mecaz-ı mürsel
D) konu seçme olanağı vermeyen - tenasüp
E) kolaylık sağlayan - teşhis ve intak


I. Grup                       II. Grup
I. Anonim halk şiiri        Nesib
II. Sanatkârane nesir     Hece ölçüsü
III. Nazım türü              Seci
IV. Terkibibent               Hicviye
V. Kaside

15. Yukarıda I. grupta verilen terimlerden hangisi, II. grupta verilenlerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Şiirin, dil ve imge aracılığıyla gerçekliği yoğunlaştıran, en özlü ve en az söze indirgeyen bir anlatımı vardır.
16. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede söylenene örnek gösterilemez?
A) Dünyanın en güzel kadını bu oydu
    Saçlarını tarasa baştan başa Rumeli
B) Dağ dağ o güzel ses, bütün etrafı gezindi
    Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi
C) İnsanlar yüzyıllardır evler yaptılar
     İrili ufaklı birbirinden farklı
D) Demirciler bir nehri dövmektedir
    Ucuz bir tarlaya sunulmak üzere
E) Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan
    Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan

17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Hikâye ve romanlarının yanı sıra tiyatro, anı, fıkra türünde de yapıt veren Memduh Şevket Esendal'ın en tanınmış kitapları Memleket Hikâyeleri ve Gurbet Hikâyeleri'dir.
B) Suut Kemal Yetkin, eleştiri ve deneme türündeki yazılarıyla tanınır; sanat, estetik ve sanat felsefesi onun ilgi alanıdır.
C) Türk edebiyatının gerçekçi yazarları arasında yer alan Kemal Tahir, kimi yapıtlarında, konularını Kurtuluş Savaşı yıllarından, Cumhuriyetin ilk dönemlerinden, Osmanlı tarihinden seçerek tarihî roman türünde de yapıtlar vermiştir.
D) Attilâ İlhan, değişik çizgilerde, öz ve biçim yönünden farklı şiirler yazmış, toplumcu gerçekçi bir sanatçıdır; barış, özgürlük gibi toplumsal temaların yanı sıra yalnızlık, aşk, ölüm gibi bireysel temaları da işlemiştir.
E) Doğu-Batı, madde-ruh ve insan psikolojisi konularını ele alan Peyami Safa, yapıtlarının bir kısmını Server Bedi imzasıyla yayımlamıştır.

Türk edebiyatında gezi türünde birçok yapıt vardır.

XVI. yüzyılda Doğu Türkçesiyle yazılmış Bâbürnâme Reis'in Miratü'l-
                                                                 I                     II
Memâlik’i gezi türünde yazılmış ilk yapıtlardandır. Ayrıca Yusuf Ziya Ortaç, Reşat
                                                                                        III                IV
Nuri Güntekin, Falih Rıfkı Atay, gezi türündeki
                               V
eserleriyle tanınmış yazarlarımızdandır.
18. Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

………… idealist bir şairin iç dünyası ile birlikte orta hâlli bir Türk ailesinin yaşayış tarzı, zevkleri, o devrin basın hayatı başarılı bir biçimde betimlenmiştir. ………. Batılı yaşam tarzına kaymış zengin bir Türk ailesinin hayatı ayrıntılarıyla ele alınmıştır. ……… orta hâlli, fakir Türk aileleriyle sosyetik bir aile tipi ve bu ailelerin yaşam tarzları geniş bir çerçevede işlenmiştir.
19. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) Araba Sevdası'nda - Muhsin Bey'de - Şemsa'da
B) Yâdigarlarım'da - Zavallı Kız'da - Karabibik'te
C) Handan'da - Yeni Turan'da - T atarcık'ta
D) Hasan Mellah'ta - Hüseyin Fellah'ta - Paris'te Bir Türk'te
E) Mavi ve Siyah’ta - Aşk-ı Memnû'da - Kırık Hayatlar’da

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem, görüp de söylemişim
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.
20. Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Düz yazıya yaklaşan bir havası vardır.
B) Dilin alışılmış kalıpları yıkılmaya çalışılmıştır.
C) Somutlamaya başvurulmuştur.
D) Uyak ve yineleme, ahengi sağlayan ögelerdendir.
E) Gerçekçi sanat anlayışına bağlılığı yansıtır.

2009 EDEBİYAT CEVAP
1 C 13 E  
2 D 14 B 
3 B 15 D  
4 E 16 C 
5 A 17 A 
6 D 18 C 
7 C 19 E
8 E 20 B
9 B 
10 A 
11 C 
12 A 

 

KAYNAK: www.osym.gov.tr.  pdf için...


TÜRKÇE TESTİ -2009

1. Bu testte 30 soru vardır.


1. Aşağıdakilerin hangisinde, yazara ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A) Dilin anlatım olanaklarının sınırlarım genişleterek okurlarına yeni dünyaların kapılarını açar. (yaratıcı olma)
B) Olayları, insanları, hatta cansız varlıkları duygulu, renkli bir biçimde dile getirir. (anlatımsal etkileyicilik)
C) Her yaratısından sonra ara vermeden bir yenisini düşünür. (üretkenlik)
D) Anlattıklarına yönelik ipuçları vererek okurun düşünme ve düş gücünü kamçılar. (kişiliğini gizleme)
E) Yapıtlarında, okur yaşananlardan kesitler bulur. (gerçekleri yansıtma)

2. Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) Şiirde dizeyi, düz yazıda cümleyi oluşturan sözcüklerin ses özelliklerine göre sıralanışından doğan uyum. (ahenk)
B) Yazınsal yaratılarda yer alan ögelerin birbirine bağlanıp bütünleşerek oluşturdukları düzen. (biçim)
C) Bir yapıtta anlatılmak isteneni örneklerle yansıtma. (ayrıntı)
D) Sanatçının bir olayı ya da konuyu belli bir yönden ele alıp değerlendirmesi. (bakış açısı)
E) Yazınsal yaratılarda yansıtılmak isteneni daha canlı, etkili, görünür kılmak amacıyla zihinde canlandırılmaya çalışılan görüntü. (imge)

Dost canlısı, sevgi dolu, nitelikli bir insandı. Dünyaya hep yüreğinin penceresinden baktı. Yardıma ihtiyaç duyduğu en güç günlerinde, en çok güvendiği kişileri yanında görmediğinde bile onları sevmekten, bağışlamaktan kaçınmadı. Kırgınlıkların nedenini kendinde aramayı yeğledi.
3. Bu parçada geçen “dünyaya hep yüreğinin penceresinden bakma” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Olayları, durumları duygularına göre değerlendirme
B) Çevresindekileri üzmekten kaçınma
C) Yaşananları değişik yönleriyle düşünme
D) Yakınlarının mutluluğunu isteme
E) Kendi düşüncelerinin doğruluğuna inanma

Onun karikatürlerinde dondurulmuş kareler birden harekete geçer, yansıtılan kişiler canlılık kazanırdı.
4. Bu cümlede, söz konusu karikatürlerin hangi özelliği belirtilmek istenmiştir?
A) Yaşananları eleştirme
B) Gerçeklik duygusu uyandırma
C) Öğretici olma
D) Çok yönlü düşündürme
E) Güncel olanı yansıtma

Picasso, “Ben başkalarını değil, asıl kendimi kopya etmekten korkarım.” der.
5. Picasso bu sözüyle sanatçıların nasıl bir tutum içinde olmaları gerektiğini belirtmek istemiştir?
A) Başkalarına benzememe ilkesine bağlı kalmalıdır.
B) Sıradan şeylerden sıra dışı ürünler yaratabilmelidir.
C) Farklı olma düşüncesiyle anlaşılması güç ürünler ortaya koymamalıdır.
D) Bireysel konulardan yola çıkarak toplumsal gerçekleri dile getirmelidir.
E) Her yeni çalışmasında, öncekilere benzemeyen özgün yapıtlar ortaya koymalıdır.

(I) Kütüphaneler kültürel yaşamı besleyen ve geliştiren ana damarlardandır. (II) Ne var ki kâğıt üzerinde sayıları artmış gibi görünse de Türkiye'de neredeyse 50.000 kişiye bir halk kütüphanesi düşmekte. (III) Oysa Almanya'da bu rakam 6000. (IV) Öte yandan, ülkemizde son otuz yıllık dönemde halk kütüphanelerine üye olanların oranının da % 1 ya da % 2 olduğunu belirtelim. (V) Bu oranın ABD, İngiltere, Finlandiya'da 1 % 60 dolaylarında olduğu söylenebilir. (VI) Bu sayısal değerler, kültürel yaşamımızda etkili bir yeri olan kütüphanelerin yetersiz olduğunu her yönüyle açık seçik gösteriyor.
6. Kütüphanelerin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, işlevinden söz edilmektedir
B) II. cümlede, gereksinimleri karşılamadığı belirtilmektedir.
C) IV. cümlede, saptama yapılmıştır.
D) V. cümlede, kesinlik söz konusudur.
E) VI. cümlede, önemli bir sorun dile getirilmiştir.

(I) Köşe yazılarını dışarıda tutacak olursak günümüz edebiyatında türler arasında kesin çizgiler pek kalmadı. (II) Uzun öykü, anlatı, roman iç içe geçebiliyor. (III) Bu durum bana kolaylık sağlıyor. (IV) Kaldı ki ben yazmaya başladığımda sonunun türsel açıdan nereye varacağını kestiremiyorum çoğu zaman. (V) Deneme diye başlıyorum öykü çıkıyor, öyküye başlıyorum romanlaşıyor.
7. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri, kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?
A) II. ve III. B) II. ve V. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.

“Bu roman tamamen gerçekleri yansıtıyor.” demekle, “Bu yapıttaki her şey hayal ürünüdür, gerçek hayattakilerle benzeşmeler rastlantıdan başka bir şey değildir.” demek aynı ölçüde gerçek dışıdır.
8. Romanla ilgili bu sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşle gerçek birbiriyle kaynaştırılarak verilir.
B) Düşsellikle gerçekliğin dengesini kurmak güçtür.
C) Gerçeğe ya da düş gücüne dayalı oluşuna yazar değil, okur karar verir.
D) Düşselliğin gelişigüzel kullanılması yapıtın değerini azaltır.
E) Tümüyle gerçeklere dayandırılması ona inandırıcılık kazandırır.

Yazı yazmak, yemek pişirmeye benzer. ----. Burada önemli olan, uygun yöntemle, ustalıkla pişirebilmektir.
9. Yukarıda boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) İkisi de uzun süren ve derinlemesine düşünmeyi gerektiren bir hazırlık dönemi ister
B) Kimseden etkilenmeden, özgün bir ürün ortaya koymak gerekir
C) Herkesin başarabileceği, sıradan bir iştir
D) Yalnız, yetkinleşebilmek için birçok kere yapıp bozmak gerekir
E) Aynı malzemeyle iki kişi birbirinden çok farklı tatlarda iki yemek yapar

Çevrenizde olup biten her şeyden birkaç dakikalığına uzaklaşıp ruhunuzun derinliklerinden gelen kısık sesli müziği dinlediniz mi hiç ( ) Aslında bu müziğin sözü, bestesi tamamen size ait. Emin olun, o şarkının sözlerinde çok şey gizli ( ) Beden, ruh sağlığına dikkat et ( ) para, kariyer önemli ama senden önemli değil; sevdiklerini, bundan da önemlisi kendini ihmal ediyorsun ( ) diye fısıldayacak o şarkının sözleri. Nereden mi biliyorum ( ) Çünkü bunları yaşıyorum.
10. Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (...) (. C) (?) (:) B) (!) (:) (,) (!) (?)
C) (?) (:) (;) (,) (?) D) (.) (.) (,) (,) (...)
E) (?) (.) (,) (,) (.)

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu binanın planını Avusturyalı bir mimarla birlikte çizmişler.
B) Müzenin bugünkü durumuyla ilgili bilgileri bir önceki sayımızda yayımlamıştık.
C) O gezide yıllardır görmediğim bir arkadaşıma rastladım.
D) Buraya yeni bir yaya geçiti yapılacak.
E) Şenlikler bu yıl mayıs ayında başlayacak.

Salvador Dali'nin bütün resimlerinin yer aldığı sergide, İspanyol ustanın sanat tarihine bıraktığı eşsiz mirası yansıtan iki yüz yetmiş yapıt sanatseverlere tanıtıldı.
12. Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Birden fazla sıfat tamlaması vardır.
B) Yönelme durumu eki alan sözcükler zarf tümleci görevindedir.
C) Sayı sıfatı kullanılmıştır.
D) Yapım eki almış birden fazla sözcük vardır.
E) Bileşik sözcük kullanılmıştır.

(I) Lunaparklar çocukluğumuzun güzel günlerini anımsatır. (II) Dönme dolaba, atlıkarıncaya, çarpışan otolara binmeden önce duyumsadığımız heyecan ve kimi zaman korku bu eğlence merkezlerini farklı ve ilginç kılar. (III) Çocukken en çok hangilerine binmeyi severdiniz? (IV) Belki de hâlâ içinizdeki o çocuk sizi götürüyor giderek azalan lunaparklardan birine. (V) Ve hâlâ seviyorsunuz binmeyi dönme dolaba, atlıkarıncaya.
13. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinin ögeleri özne, belirtili nesne ve yüklemden oluşmaktadır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

(I) “Ağın” sözcüğü, çocukluğumda, bazı toprak yığınlarının tepesindeki tek kalmış ağaçları getirirdi gözümün önüne. (II) Fırat'ın bir kolu olan Karasu kıyılarındaki ekin tarlalarının ortasında yetişen “tek dut”, içimdeki yalnızlığın simgesiydi. (III) Şu yaşa gelmeme karşın o ağacın “yalnızlığı” çağrıştıran görüntüsü belleğimden silinmedi. (IV) Ağın'da elmasından armuduna, eriğinden narına, üzümüne çeşit çeşit meyve yetişmeseydi, “Ağın”la “ağu” (zehir, zıkkım) arasında anlamca bir bağlantı kurulabilirdi belki. (V) Oysa o küçük kasaba, insanlarıyla, kuzularının melemeleriyle, güzelim meyveleriyle zehri bala çeviriyordu.
14. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle bileşik yapılıdır.
B) II. cümle ad cümlesidir.
C) III. cümlede fiilimsiyle oluşturulmuş bir tamlama vardır.
D) IV. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.
E) V. cümlede “ile” bağlaç olarak kullanılmıştır.

(I) Şu ana kadar tüm öykülerine övgüler düzeceğim bir seçkiyle karşılaşmadım. (II) Özellikle bu seçki tamamen yeni öykülerden oluşuyorsa böyle bir beklentiye hiç girmemeli. (III) Yazarlar birbirlerinden farklı edebiyat anlayışlarına sahiptirler. (IV) Sayfaları çevirdikçe çok farklı metinlerle karşılaşırsınız. (V) Eğer çok yönlü bir insan değilseniz bu öykülerin size seslenmesi pek olası değildir.
15. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi belirli geçmiş zamanın olumsuzuyla çekimlenmiştir.
B) II. cümlede koşul eki almış bir sözcük vardır.
C) III. cümlede özne isimden isim yapma eki almıştır.
D) IV. cümlede zarf-fiil vardır.
E) V. cümlenin yüklemi ek eylemin olumsuz biçimiyle çekimlenmiştir.

16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Yarın, uzun sürecek bir iş gezisine çıkıyorum.
B) Kızımı Fransızca kursuna kayıt yaptırmak istiyorum.
C) Telefonumu nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.
D) Bu kursta, güzel konuşmanın inceliklerini öğreniyorum.
E) Davete katılanların hemen hemen hepsini tanıyorum

Benim için yazmaya başlamanın saati, dakikası yoktur. Diyebilirim ki günün her saatinde yazmaya başlayabilirim. Şimdi emekliyim, zamanı dilediğim gibi kullanabilirim artık. Ama bu yalnızca bir sanı, yazma söz konusuysa bu geçerli değildir. Yazmada zamanı “yazı” belirler, ne yazılacağının belirleyicisi de odur. Marquez'in, “O kadar acemiydim ki romanların, yazanın istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi başladıklarını henüz bilmiyordum.” sözüyle karşılaşınca “yazmaya” sınır konulamayacağına daha derinden inandım.
17. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Farklı düşünceleri ardı ardına verme
B) Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanma
C) Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme
D) Örneklemelerden yararlanma
E) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme

Bir yerde yaşamayı sevmek için orada mutlaka anılarınızın olması gerekli. Yoksa evler soğuk birer duvar yığını, cadde ve sokaklar yabancılara ait yerlerdir. Size dostça bakmayan bu otobüs durağında eğreti eğreti beklersiniz. Yeni bir eve taşınmanın birçok insana hiç çekici gelmemesinin nedenleri de aslında bunlardır. Evin duvarlarında geçmişinizin o acı tatlı anılarından hiçbir iz yoktur. Bir tanışla iş dönüşü karşılaşıp dostça iki çift laf edilmiş o eski sokağınızla hiçbir benzerliği bulunmaz bu sokağın. Her şey, sesler, renkler sizin dışınızda akıp gider gibidir. Bu yüzden, hayatınıza yeni giren bir yeri benimsemek için zamana ihtiyacınız olacaktır. Orayı sevemezsiniz. Ta ki anı biriktirene kadar.
18. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İkilemelere yer verme
B) Karşılaştırmaya başvurma
C) Birden çok duyuya seslenme
D) Betimleyici ögelerden yararlanma
E) Birinci kişili anlatımla oluşturulma

Bir yazarın yaşamını, çevresindeki insanların yazar hakkındaki görüşlerini bilmek; giyim kuşamından tutun da gündelik yaşamının bütün ayrıntılarına göz atmak birçoğumuza ilginç gelir. Bunların ele alındığı yazılar, sevdiğimiz bir metnin arkasındaki yazarı tanıma olanağı verdiği kadar metinde dile getirilemeyen ruhsal durumları anlamamıza, boş bırakılan, tamamlanmamış birçok noktayı doldurmamıza da yardımcı olur. Borges'in seksen yaşında kendini kaybedercesine âşık olması, James Joyce'un hiçbir zaman “Ulysses”i okumayan karısının nasıl biri olduğu, Cemal Süreya'nın Kadıköy sahilinde yürürken her an karşıdan Fazıl Hüsnü gelebilir düşüncesiyle ceketini ilikleyerek gezmesi, Turgut Uyar'ın, ardında kendi el yazısıyla oluşturulmuş hiçbir metin bırakmama ilkesi gibi ilginç bilgilerin ne kadarı edebiyatla ilişkilidir? Önemli olan ----.
19. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) bir yazarın yaşam öyküsünün, yazarın yaratılarını yorumlamada ne kadar etkili olduğudur
B) kendiyle ilgili bu yazıları başkalarına bırakmayıp yazarın kendinin yazmasıdır
C) bir yazarı yazmaya yönlendiren kişisel düş kırıklıklarının doğru bir biçimde verilmiş olmasıdır
D) bu tür yazılarda okurun ilgisini çekecek bilgilerin verilmesidir
E) bu bilgilerin, birçok kaynaktan araştırılıp doğruluğu denetlendikten sonra verilmesidir

Okumayan bir insan, sadece tek bir yaşam sürmüştür. Oysa ben Napolyon'un, Sezar'ın, Dartanyan'ın yaşamlarıyla kendi yaşamımı zenginleştirdim. Bu nedenle, gençleri kitap okumaları konusunda her zaman yüreklendiriyor, yönlendiriyorum, çünkü bu, tek boyutlu kişilikten kurtulmanın en etkili yoludur. Böylece, …….. bu müthiş bir ayrıcalıktır.
20. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) tarihsel olaylara ilgi duyarsınız
B) ülkeleri tanıma isteğiniz artar
C) değişik yaşantılar edinmiş olursunuz
D) insanları daha çok sevebilirsiniz
E) sorumluluk duygunuz gelişip güçlenir

………. Montaigne'in kendine dönük, söyleşi havasında, gelişigüzel yazılmış duygusu uyandıran; Bacon'ın ise nesnel, özlü, betimleyici denemeler yazdığı söylenir. İki denemecinin yalnızca biçeminin değil, bakıp yorumladıkları dünyanın da farklı olduğu görülebilir. Montaigne'in, denemelerini, “kendi benliğini anlamak için” oluşturduğu, Bacon'ınsa “değişik alanlarda edindiği gözlem ve deneyimleri insanların yararlanabileceği bir bilgelikle” yazdığı, denemelerinden anlaşılmaktadır.
21. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Denemenin dokusu yazardan yazara değişir
B) Her denemecinin anlatım biçimi kendine özgüdür
C) Denemenin konuşma tadı taşıması dilin kullanımıyla ilgilidir
D) Her denemecinin bir çıraklık bir de ustalık dönemi vardır
E) Deneme, kişiselliğe dayalı, rahat okunan bir yazı türüdür

Taşa çalınmış bir nara benzetirim dilimizi. Eşsiz parıltılar saçan bazı taneleri kaybolmuştur bu narın, bazı taneleri unutulmuştur. Bu benzetmeden yola çıkarak şunları söyleyebilirim: Sokaklar, caddeler, ağızlar ve gönüller yavaş yavaş benim bilmediğim sözcüklerle doldu. Bende en küçük anısı bile olmayan, derinliğini göremediğim sözcükler bunlar: “sunucu” spiker, “gösteri adamı” showman, “iş hanı” plaza, “yıldız” star, “çarpıcı haber” flaş haber oldu söz gelimi. Daha da önemlisi “paşa”yı pasha, “efendi”yi efendy, “evet”i ewet biçiminde yazan bir kuşak çıktı ortaya.
22. Bunları söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Dil kurallarının geçerliğini yitirmesinden
B) Dil bilincinin zayıflamasından
C) Sözcüklere farklı anlamlar yüklenmesinden
D) Anlamdaş sözcüklerin birlikte kullanılmasından
E) Yabancı sözcüklerin doğru yazılmamasından

Dil, tarih, edebiyat, hukuk, din, ekonomi, tarım, aile yapısı gibi birçok öge, kültür kavramı içinde yer alır. Bu bağlamda kültür, bir ulusu oluşturan toplumun ayrılmaz parçasıdır. Ulusların gelişmişlik düzeyiyle kültür arasında çok sıkı bir etkileşim vardır. Çünkü kültür bir ağaç fidesindeki, bir çiçek tohumundaki öz gibi, toplumu bir arada ve canlı tutan, geliştiren bir etkendir. Sağlıklı bir toplumsa zamanın getirdiği yenilikleri, kendi öz değerleriyle kaynaştırarak yol alır. İşte bu yönden Atatürk döneminde gerçekleştirilen devrimler de bu amaca yönelik yenileştirme, geliştirme atılımlarıdır.
23. Bu parçadan kültürle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Uluslararası ilişkilerde gözetilmesi gereken nitelikler taşıdığı
B) Toplumsal yapıyı kuran değerler bütünü olduğu
C) Toplumların gelişip değişmesinde önemli bir güç olduğu
D) Bireyleri birbirine bağlayan özellikler içerdiği
E) Koşullara göre değişime uğrayabileceği

Düşünme üzerine söylenmiş ne kadar çok söz var! O sözlerden biri şöyle: “Uyanan düşünce bir daha uyumaz.” Öyle midir? Bilinir ki nice uyanan düşüncenin bir yolu bulunarak uyutulduğu çok olmuştur. Düşünceyi yücelten bir söz daha: “Ölümsüz olarak bildiğim tek şey, düşüncedir.” Bu söz için de “Evet, doğru.” diyesim gelmiyor. Tarihe baktığımızda nice düşüncenin yozlaştırılıp yok edildiğini gördüğümüz için... Konfüçyüs ise düşünmenin bir başka yönüne vurgu yaparak “Düşünmeden öğrenmek, vakit kaybetmektir.” diyor. Evet, düşünme ama hangi düşünme? Biz eleştiren ve yargılayan bir düşünmeden yanayız.
24. Bu parçadan düşünmeyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Belirli kalıplar içinde dondurulamayacağı
B) Farklı yaklaşımlara göre farklı anlamlar içerebileceği
C) Savunanların yanı sıra engellemeye çalışanların da olabileceği
D) Sorgulayıcı bir nitelik taşıması gerektiği
E) Çağdaşlığın yolunu açma gücü taşıdığı

Bu kitapta okur, zaman zaman esprili, zaman zaman da son derece duygusal ama her durumda sade bir anlatım üzerinde ilerliyor. Okuru hiçbir zaman yormuyor bu aşk ve insan odaklı öyküler. Bunların çoğunda hüzün saklı. Öykülerin kahramanı olan kadınlar tüm kırılganlıklarıyla çiziliyor. Kentli ve kültürlü, iyi eğitim almış bu kadınların pek çoğu, aslında içlerinde saklı olan gücü fark edebiliyor yeri geldiğinde. Son derece basit bir olay örgüsü çevresinde insan hâllerini, aşk karşısında yaşananları, yalnızlıkları, düş kırıklıklarını ve küçük mutlulukları kaleme alıyor yazar.
25. Bu parçada sözü edilen öykülerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İnce anlamlı güldürücü sözler
B) Duyguları devindiren bir doku
C) Her kesimden seçilmiş kahraman
D) Süsten arınmış bir anlatı
E) Değişik yönleriyle yansıtılan kadınlar

Sabahattin Ali, olayları kesin sonuca bağlamaktan kaçınan, okurun kafasında bir ufuk açıp bırakan öyküler yazar. Yani o döneme kadar alışılmış olanın dışına çıkan, Çehov'un “durum öyküsü” diye anılan öykü tarzının etkileri görülür öykülerinde. Zaman zaman da, Maupassant'ın geliştirdiği, bizdeyse Ömer Seyfettin'in öncülük ettiği “olay öyküsü” tarzının izlerine rastlanır.
26. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çehov ve Maupassant'ın öykü türüne yenilikler getirdiği
B) Sabahattin Ali ile Ömer Seyfettin'in öyküye bakış açılarının bire bir örtüşmediği
C) Yazarlar arasında etkileşim olabileceği
D) Sabahattin Ali'nin öykülerinde olay ve durum öyküsü özelliklerinin görüldüğü
E) Yazarların öykü türünü daha çok yeğlediği

Türkçenin yeterince ayrımına varılmamış bir özelliğinden, yoğunlaştırma gücünden ustaca yararlanıyor bu yazarımız. Yapıtlarındaki duygusal ve düşünsel derinlik de buradan geliyor büyük ölçüde. Çünkü az sözle çok şey anlatma yoludur yoğunlaştırma, anlatımda şiirselliğin damarını yakalamadır. “Düşüncenin canı kısa sözdedir.” yargısına bağlı kalmadır.
27. Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu parçada anlatılanlara örnek oluşturmaz?
A) Zamanı öldürerek kendi ölümünü hazırlayan ne çok insan var şu yeryüzünde.
B) İnsanları fiziksel özellikleriyle değerlendirmenin yanlışlığı çokça yinelenir.
C) Yaşamını güzelliklerle dokumayan insanın ömrü, yaşarken tükenmiş demektir.
D) Sabrın ülkesinde soluk alıp vermeyen bir sanatçı, adını gelecek kuşaklara bırakamaz.
E) Acıların ateşinde pişmeyen insan, bu duyarsızlık ortamında nasıl ayakta kalabilir ki.

İlk ortak çalışmamızda onun kimi özelliklerinin ayrımına varmıştım. Hem zengin bir yazınsal birikimi vardı hem de bilinçli bir okurdu. İlyada, Don Kişot, Hamlet, Suç ve Ceza, Yabancı gibi başyapıtlar derin izler bırakmıştı onda. Sık sık anıyordu bu yapıtları. Öte yandan yokluk ve yoksullukla geçen çileli, örselenmiş bir çocukluk dönemi yaşamıştı. O yaralı çocukluk günlerini anlatmaktan hiç çekinmiyordu, çekinmek şöyle dursun anlatırken kahkahalarla gülüyor, az sonra gözleri buğulanıyordu. Aslında anlattıkları hiç de gülünç değildi. Dinlerken içim burkulur, ağlamamak için zor tutardım kendimi. Kahkahalarının tınısında nasıl bir duygu gizliydi? Haz mı, acı mı, öç alma mı? Ayıramazdım bir türlü.
28. Bu parçada anlatılan kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Neyi niçin okuduğunu bilen
B) Duygusal bir kişiliği olan
C) Okuduğu yazarlara benzemeye çalışan
D) Önemli yapıtlardan etkilenen
E) Yaşadıklarını hiç değiştirmeden anlatan

O, dil duyarlığı gelişmiş öykücülerimizden biridir. Yaşamı değişik boyutlarıyla yansıtmayı amaçlar. Öte yandan öykülerinde dili, bir araç olarak görmez. Yazarken dilin olanaklarını belirli amaçlar doğrultusunda zorlar, bu yolla yeni söylem biçimleri araştırır. Bunu yazarlığın ve yaratıcılığın doğal bir işlevi olarak görür. Yoğun, çok katmanlı, çağrışımlı bir anlatım oluşturma çabası içindedir. Dilin, yeni duyguları, yaşantıları yansıtabilmesi için farklı sözcükler seçmekten ve sözcüklere yeni anlamlar yüklemekten çekinmez. Bütün bunları yazarlığın temel koşulu sayar, yazdıklarını bu doğrultuda biçimlendirir.
29. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Dile yaklaşımına
B) Yaşananlara farklı açılardan baktığına
C) İşinin bilincinde olduğuna
D) Anlatımını geliştirmeye çalıştığına

Kimi çağdaş yazarların hoş bir tutumu var. Önce bilinen bir klişeyi alıp yazdıkları öykünün çıkış noktası yapıyorlar. Siz okur olarak “Eyvah!” der demez, satırların arasında verilen ustalıklı ve incelikli anlatımlar sizi bambaşka bir şölene çağırıyor. Ama öyle dil oyunlarının, bilinç akışı gibi metnin anlaşılmasını güçleştiren yöntemlerin kullanıldığı bir şölen değil bu. İnsanların davranışlarını yönlendiren ögeleri seçiyor, bunları çarpıtmadan çağdaş insanın tutkularıyla bizi yüz yüze getiriyor. Üstelik her şey yalın ve usulca söz söylemeye dayalı.
30. Bu parçada sözü edilen yazarların yapıtlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Anlaşılması çaba gerektiren nitelikler taşıdığı
B) Özgün olmayan konulardan yola çıktığı
C) Belirli teknikleri kullanmaktan kaçındığı
D) Anlatılanların beklentilere ters düştüğü
E) Karakterleri kendi gerçeklikleri içinde yansıttığı

2009 TÜRKÇE CEVAP
1 D 13 A 25 C
2 C 14 E 26 E
3 A 15 C 27 B
4 B 16 B 28 C
5 E 17 D 29 E
6 D 18 E 30 A
7 B 19 A
8 A 20 C
9 E 21 D
10 C 22 B
11 D 23 A
12 B 24 E

KAYNAK: www.osym.gov.tr.  pdf için


EDEBİYATI  -2010

1. Bu testte 56 soru vardır.

Hayatta iki tür insan vardır: Birinci gruptakiler, hayata eldivenle dokunanlar; ikinci gruptakiler, hayata eldivensiz dokunanlar. Hayata eldivenle dokunanların hiç yıpranmamak gibi bir ayrıcalıkları vardır. Eldivensiz dokunmaya görün acır, yanar canınız. Ama her şeyi daha derinliğine duyumsar, daha yoğun yaşarsınız. Sanatçının bunlardan birini seçme lüksü yoktur. O, hayata eldivensiz dokunanlardandır.
1. Bu parçada geçen “sanatçının hayata eldivensiz dokunması” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ümitlendirici ortamlar yaratma
B) Yaşamdaki güçlükleri doğrudan anlatma
C) Yaşanılanları bir değerlendirmeden geçirme
D) Olayları düş gücüyle yeniden yaratma
E) Yaşama yeni anlamlar yükleme

Özellikleri yönünden hiçbir akım içinde yer almayan şairler var. Bunlar, kendi kuşağından olanların yazdıklarına da benzemeyen bir şiir yazıyorlar. Bir kuşak ya da gruba katılmadıkları için şiirlerinin bulutsu bir görünüşü var. Bunları yazanlar, kendilerine özgü bu şiirlerle şiirin bir mozaik olduğunu önümüzdeki birkaç yıl içinde gösterecekler.
2. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özellikleri ve sınırları belirgin olmayan - çeşitlilik içeren
B) Düş gücüne ağırlık veren - teknik açıdan kusursuz
C) Duyguları devindiren - sanat değeri taşıyan
D) Belirli konular üzerinde yoğunlaşan - birçok öge-si olan
E) Kendinden öncekileri yadsıyan - okur duyarlığına seslenen

3. Aşağıdaki dizelerin hangisinde eylem, nedeniyle birlikte verilmiştir?
A) İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
     Bir kayadan zümrüt bir denize atlarcasına
B) Uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Dinleneceksin bir kum tanesi, bir yaprak gibi
C) Kederi de yaşamalısın bütün benliğinle
     Acılar da sevinçler de olgunlaştırır insanı
D) Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
     Koklamaktan bitkin düşmüşçesine bir çiçeği
E) İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
     Tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına


(I) Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov ne Mişkin ne de Prens Andrey eski Rus insanını hatta tüm Doğuluları “Oblomov” kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil edebilir. (II) Doğu, belki de ilk kez Gonçarov'un bu büyük yapıtında kendi kendini tanımaya, Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. (III) Oblomov, çiftliği, köleleri olan bir derebeyidir, bu düzen değişince ekmeğini kendi kazanan insanlar arasında yaşamaya başlar. (IV) Böyle yaşamaya hazır olmayan iradesini yitirir ve Oblomov, ölüme benzeyen bir uyuşukluğa gömülür. (V) Ancak Gonçarov, büyük romancılarda görülen “yaşamdaki dram karşısında gülümseme”sini hiç eksik etmez, okurunu da gülümsetmeyi başarır.
4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde romanı özetlemeyi amaçlayan bir nitelik vardır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

Karikatür insanların, varlıkların, olayların hatta

duygu ve düşüncelerin gülünç yanını yakalayıp
                      I                        II
bunu abartılı çizimlerle gülmecesel bir anlatıma
              III                      IV                   V
dönüştürme sanatıdır.
5. Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi yalnızca çekim eki almıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Kadıköy'ün eski adı Midye. Kazandere ile

Pabuçdere'nin denize döküldüğü yerde, yüksek
                                    I
bir kayalığın üzerinde kurulu. Bu ilginç

konumunun yanı sıra daracık sokakları, eski

ahşap evleri ve balıkçı yaşantısı, burayı

büyüleyici hâle getiriyor. Bir zamanların zor
ulaşılır balıkçı köyü, artık keşfedilmiş bir yer.
II                                        III
Kıyıyı izleyen orman yolları, Kıyıköy ve İğneada
             IV
arasında da aynı şekilde uzayıp gidiyor.
                                     V
6. Bu parçadaki numaralanmış fiilimsilerden hangisi sıfat olarak kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

(I) Yaşlılığın erdemleri üzerine bugüne değin neler söylenmemiş neler yazılmamış... (II) Cicero, Yaşlılık adlı yapıtında nasıl da över, yüceltir yaşlılığı; insanın bilgeleştiği, yaratma gücünün doruğa ulaştığı bir dönem diye adlandırır. (III) Yaşamın gerçek anlamına ancak bu dönemde ulaşırmış kişi. (IV) Çünkü yaşlılık, deneyime dayalı, kavrama ve algılama gücünü keskinleştirip geliştiren bir okulmuş. (V) Bundan da öte, insanı değişik yönlerden durultup dinginleştiren, tutkuların her türünden arındıran sessiz bir güçmüş yaşlılık.
7. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, biçimce olumsuz fiil cümlesidir.
B) II. cümle, bağımlı sıralı cümledir.
C) III. cümle, bileşik cümledir.
D) IV. cümle, olumlu, kurallı cümledir.
E) V. cümle, devrik isim cümlesidir.

Okuma alışkanlığının gelişmemiş olması, bireylerin, yaşamı yeterince kucaklayamaması, olup bitenleri anlayamaması ve takvim yaşlarını dünyada birkaç yüzyıl yaşamışçasına engin bir zenginlikle donatamaması sonucunu doğurur.
8. Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?
A) Yer yön belirteci
B) Kalma durumu eki almış sözcük
C) Adlaşmış sıfat
D) Yeterlik fiilinin olumsuzuyla çekimlenmiş sözcükler
E) Belgisiz sıfat

Giderek sevgisizleşen çevremize, duyguların “fast food” mutfağından çıkışına bakıyorum ( ) Her konuda acelemiz var. Öylesine acelemiz var ki yaşamaya zaman kalmıyor. Gülüşlerimiz de beklentilerimiz de bir örnek ( ) İnsan olmaya ( ) “Her şey bir insanı sevmekle başlar ( )” sözünü anımsamaya ayıracak bir saniyemiz bile yok. Ya da Gülten Akın'ın dediği gibi “Ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya ( )”
9. Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (...) (.) (;) (,) (.) B) (.) (...) (,) (,) (!)
C) (.) (...) (:) (,) (...) D) (.) (.) (,) (.) (!)
E) (...) (.) (;) (.) (.)


1920'li yıllardı. Bizim evde dedem utunu
I                                                  II
yanından hiç eksik etmezdi.

Gramofondan klasik Türk müziği dinlerdik o
                             III
yıllarda. İstanbul Şehir Tiyatrolarında Muhsin
                          IV
Ertuğrul'un sahneye koyduğu oyunları kaçırmazdık.

Ayrıca öğretmenlerimiz de bizi
                    IV
kitap okumaya yönlendirirdi.
10. Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

(I) Romancı, romanını yazarken kendi yaşamından da başkalarının yaşamından da yararlanabilir. (II) Ama romanını salt kendi yaşamına dayandırmaya kalkışırsa gündelik yaşamın ayrıntılarıyla kurmaca dünyanın, bir başka deyişle romanın kuralları çatışır. (III) Bu çatışma yüzünden kurguda başarı sağlanamaz. (IV) Yazarına ne kadar ilginç ne kadar vazgeçilmez gelirse gelsin, roman, okuru ilgilendirmeyen bir yığın ayrıntıyla dolar. (V) Günlük yaşamın ayrıntılarıyla kurmaca dünyanın ayrıntıları birbirine benzemez. (VI) Kurmaca dünya ile ilgili ayrıntıların o dünya içinde belirli işlevleri vardır.
11. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre “Oysa gündelik yaşam, işlevsel olmayan ayrıntılarla doludur.” cümlesi getirilebilir?
A) I. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

“İnsanların işine yaramayan bir mesleği yapmaktan utanç duyardım.” Bana bu sözü, Aşağı Fırat Bölgesi'nde MÖ 4000 yıllarını araştıran Çinli bir arkeolog söyledi. Kazıdan çıkardıklarını bilgisayara göndermek üzere kodlamaktaydı o sırada. İlk bakışta binlerce yıl öncesinin bir çömlek parçasını ya da bozkır toprağını araştırmayı amaçlayan bir çalışmanın, bilim çevreleri dışındaki insanların ne işine yarayacağı sorulabilir. Tıpkı sözcükleri yan yana, alt alta sıralayarak şiir yazmanın ne işe yaradığının sorulabileceği gibi. Ama günümüzden 6000 yıl önce Sümerlerin kumlu toprakta bitki yetiştirmenin gizini bulduğunu ortaya çıkarmak, arkeolojinin insanlığa bir armağanıdır. Bunun gibi ben de sıkıntılı günlerimde Neruda ve Nazım'la konuşarak yaşamımı yönlendirirken şiirin bu yararını nasıl göz ardı edebilirim.
12. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Tanımlama B) Alıntı
C) Nesnel veriler D) Karşılaştırma
E) Terimler

Sanırım Ayvalık’ın havasından, sabahları çok erken uyanıyorum bu rüzgârlı bayırda. Uyanınca soluğu bahçede alıyorum. Belki de yaşlılık romantikliği benimkisi. Doğa sessiz ama büyük bir öğretmendir. İlgilendikçe hepsinin adlarını birer birer öğreniyor, ateş çiçeğine yıldız çiçeği, sardunyaya ortanca demiyorum. Gülleriyse renkleriyle, boylarıyla adlandırıyorum: çalı gülü, bodur gül... Görünüşleriyle, huylarıyla bile: narin gül, şımarık gül, mahzun taze. Güllerden birini tırmanıcı gül sanıp bahçe kapısının arkasına dikmişler. Oysa değil. Tırmanmak bir yana, boynunu bükmüş hep öyle duruyor. “Mahzun taze” dediğim o. “Şımarık gül”ün sabah kahkaha atarak uyandığını söylesem inanmazsınız.
13. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Kişileştirme B) Örnekler
C) Sözde soru cümlesi D) Çoğullaştırmalar
E) Eksiltili cümle

Yaşadığımız günleri duyurur bize edebiyat dergileri. Yaşamı kalıcı yanlarıyla verir. Hele en taze şiirler, dizeler! Ataç, “Ölürken bana en genç şairin en son şiirinden dizeler okusunlar.” demiş. Ben de her sabah uyanır uyanmaz, her gece yatmadan önce, en yeni dizeleri okurum. Taze dizelerle yaşamak kadar kişiyi gençleştiren, yaşama bağlayan bir şey olamaz. Ne demiş Baudelaire: “Sağlıklı bir kişi yirmi dört saat ekmeksiz yaşar ama şiirsiz asla.” Şiir okumanın tadını alırsanız siz de hak verirsiniz bu söze.
14. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanıklıklardan yararlanılmıştır.
B) Olasılık dile getirilmiştir.
C) Koşul belirtilmiştir.
D) Öznellik ağır basmaktadır.
E) Nitelendirmelerden yararlanılmıştır.

Uzakta bir sürü gördük. Bizim yaklaştığımızı anlayınca otlamak için yere eğilmiş olan başlar, hep birden dikildi. Ceylanlar hiçbir tayda görmediğim ince, çevik, zemberekli bir hareketle koşmaya başladı. Arka ayakları pervane gibi işledi, kumu birden köpürttü. Biraz ötede askerce bir düzenle yine durdu. İçlerindeki teke aralarından ayrıldı, geriye döndü, dikildi ve bekledi. Bu, sürüsüne kaçma fırsatı vermek için kendisini feda etmek istediği anlamına geliyordu. Biz de onun kaçıp rahatça sürüsüne katılması için otomobili durdurduk.
15.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Betimlemeye B) Öykülemeye C) Açıklamaya D) Benzetmeye E) Kanıtlamaya

Yazarın kendisi değil, seçtiği anlatıcılar kurmaca dünyada yaşar. Anlatıcıların her biri de diğer kahramanlar gibi, yazarın yarattığı kurmaca dünyanın dışına çıkamazlar. Ne var ki ………... Bu yüzden kurguladığı bir romanda kahramanları ile özdeşleştirilen veya kurgu olan bir olayın gerçekmiş gibi kabul edilmesinden yakınan birçok yazar vardır. Umberto Eco’nun bir okurunun, yazarın anlattığı sokakta çıkan yangını göremeyişine kızması, Genç Werther’in Acıları’nda anlatılanların yaşanmış gibi algılanmasının intihar oranını artırması, okurların edebiyattan nasıl etkilendiklerinin bir göstergesidir. Bu tür olaylar, “Edebiyat nedir ve yaşamı nasıl etkilemektedir?” sorusuna verilecek birçok yanıt olduğunun kanıtıdır.
16. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) çoğu okurun dünyasında, gerçek ve kurmaca kavramları, ayrılmayacak kadar birbirine girmiştir
B) edebiyatın, insandan çıkıp yine insana dönen bir yaratıcı yazı etkinliği olduğu unutulmamalıdır
C) anlatıcı, kişisel olmayan, evrensel değerleri göstermeye çalışmalıdır
D) yazarların yapıtları, yaşamlarından bağımsız düşünülmelidir
E) ünlü yazarların, hep dikkate değer konuları ele alacağı yönünde yaygın bir kanı vardır

Dilin kültürle, düşünce dünyasıyla iç içe olduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemeli. Bu yüzden daha dil öğrenme aşamasında çocuklarımıza Türkçenin tadını duyurmak zorundayız. Bu da ancak değerli yapıtlar okunarak olacaktır. Bugün yazık ki çocuklar Türkçeyi, televizyonda seyrettikleri, anlatımı bozuk ve yabancı kültürlere ait çizgi filmlerden öğreniyorlar. Masallarımızın, bilmecelerimizin, tekerlemelerimizin, türkülerimizin dili ve o dili besleyen kaynak, giderek yok olmakta. Biz dilimizi korumayı sadece, “Şu sözcüğü kullandın, bunu kullanmadın.” biçiminde algılarsak bir gün geri dönüp baktığımızda ağzımızdan çıkan sözcüklerin, Türkçe göründüğü hâlde Türkçenin sıcaklığını taşımadığını büyük bir sarsıntıyla anlayacağız. Bunun sonucunda sanki bir yabancının Türkçe konuşması gibi garip bir Türkçe ortaya çıkacaktır.
17. Bu parçada dilimizle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Etkileşim içinde olduğu ögelere
B) Korumanın önemine
C) Öz değerlerini yitirmesine yol açacak etkenlere
D) Söz varlığının zenginliğine
E) Duyarlığımızın nasıl oluşturulabileceğine

Masallar, dokusundaki kendine özgü şifrelerle, hâlâ sırrına erişilmemiş bilgelikleri, insanlığın ve hayatın gizemlerini barındırır. Atalarımızdan kalan birçok değerin erken yaşlarda, bilinçaltımıza yerleşmesini sağlar. Böylesine önemli olan masalların yaşatılması, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Biz de bununla ilgili olarak kayıp masallar konusunda bir çalışma başlatmaya karar verdik. Konuyla ilgili ön araştırma yapmak için gittiğimiz yörük köyündeki bir eve misafir olduk. Evin on yaşındaki oğluna, “Biz yakında tekrar geleceğiz. O zamana kadar ninelerinden masal öğrenir misin?” dedim. Çocuğun cevabı şöyleydi: “Tamam, ben İnternetten indiririm hemen.” Çocuk, ninesi yerine İnterneti tercih etmişti. Karşılaştığımız bu üzücü durum, tıpkı masallardaki gibi pek çok şeyi anlatıyordu.
18. Bu parçada söylenenlerden aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Yaşamımıza bilgisayarların giderek egemen olduğu
B) Halkın ortak yaratılarının ancak belirli yerlerde korunabildiği
C) Büyüklerden masal dinleme geleneğinin zayıfladığı
D) Çocukların duygu ve düşünce dünyasını biçimlendirmede büyüklerin etkisinin azaldığı
E) Masallarla birlikte kimi kültürel değerlerin yok olmaya başladığı

Yazarlar herkesten daha iyi gözlemcidir. Birisinin caddede karşıdan karşıya geçişi, birbirini tanımayan insanların göz göze gelişi sırasında yaşanan anlık gerilim, bir dudak bükme, köpeğin kediyi kovalayışı... Bunların tümü gerçek hâllerinin imgeye dönüştürülmüş biçimiyle yazarların kurmaca metinler için kullandıkları görüntülerdir. Ayrıca aralarına yazınsal bir tutkal gibi düşsellik de girer hatta olmazsa olmazlardandır. Çünkü düşleri boğulmuş, belirli söylem kalıplarının içine sıkışmış, sözcük dağarcığı gibi düş dünyası da sürekli zenginleşmeyen bir yazarın yaratıcılığı ister istemez donup kalacaktır. Böyle bir yazar herkesin bildiği, sıradan değerlerle yetinecektir.
19. Bu parçada, bir yazarda bulunması gereken nitelikler arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Zengin bir çağrışım dünyasına
B) Yorumlama gücünün gelişmişliğine
C) Yaşanılan gerçeklere sıkı sıkı bağlı kalmaya
D) Alışılmış anlatım biçimlerinin dışına çıkmaya
E) Sürekli yenilik arayışı içinde olmaya

Hepimiz dünyaya geldiğimizde bir toplumun, ailenin, kimliğin içinde buluruz kendimizi. Edebiyat işte bu kalıpları kırma arayışından doğar. Hayal ve gerçek, yaşam ve ölüm, ben ve öteki arasındaki bütün duvarları bir bir yıkar. Böylece kendine özgü bir biçimde, hayatın ve insanın özüne eğilebilmeyi, ona sevgiyle bakabilmeyi olanaklı kılar. Çünkü roman, öykü, şiir gibi edebiyat ürünleri bir başkasının acısını iliklerinde hissedebilirle, kendini bir başka insanın yerine koyabilme yeteneği kazandırır. Çok farklı kesimlerden insanlara seslenir, onların kapılarını çalar; buyur edilir. İnsanlar ve toplumlar arasında köprüler kurar.
20. Bu parçada edebiyatın işlevleri arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Toplumsal sorunlara çözümler getirme
B) Yerleşik değerleri sorgulama gücüyle donatma
C) İnsanların birbirini anlamasını kolaylaştırma
D) Kültürleri birbirine yakınlaştırma
E) Yaşamı, özgün bir yaklaşımla algılamayı sağlama

21. Aşağıdaki dizelerin hangisinde ayraç içinde verilen sanat yoktur?
A) Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
    Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş (Mürsel mecaz)
B) Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
    Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü (Tezat)
C) Sardı katil gece dünyayı siyah bir kefene
    Bir emel yıldızı göz kırpıyor ancak aradan (Teşhis)
D) Öyle bir boşandın ki çöle benzer ömrüme
    Bir Nuh tufanı oldu, sel değil, sağanak değil (Telmih)
E) Çiziyorum havaya dünyamı bir çiçekle
    Ve hayran bakıyorum bu rüya gibi şekle (İstifham)

(I) Onun şiirlerinde, masal, şiir, deyiş gibi halk edebiyatı ürünlerinin etkisi görülür. (II) Halk diline yaklaşmaya da özen gösteren bu sanatçının dizeleri toprak kokan yağmur damlaları gibidir. (III) Satırların arasından dökülür okuyucunun duygu dünyasına. (IV) Davetkârdır, sizi kendi dünyasına yavaşça çekip alır. (V) O sesi ne zaman duydunuz, eşiği ne zaman geçtiniz, anlayamazsınız bile. (VI) Bu anlamda, resimleri de şiirleriyle büyük benzerlik gösterir sanatçının.
22. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde sanatlıca bir söyleyiş yoktur?
A) I. ve IV. B) I. ve VI. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) V. ve VI.

Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini, sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsam kimseler yok
Hangi omza dokunsam yabancı çıkar
23. Aşağıdakilerden hangisi içerdiği duygu yönünden yukarıdaki şiire anlamca en yakındır?
A) Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
    Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
B) Hep seninçündür benim dünyâ cefâsın çektiğim
    Yoksa ömrüm varı sensiz neyleyim dünyâyı ben
C) Gülmek ol gonceye münâsibdir
    Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
D) Bülbüller öter güller açar şâd gönül yok
    Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-ı bahârın
E) Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
    Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz

Olmuyor neyleyim
Olmuyor velinimetim efendim
Olmuyor yirminci asırda
Tarz-ı kadîm üzre gazeller söylemek
24. Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Eski edebî anlayışa karşı çıkan bir anlayış dile getirilmiştir.
B) Yabancı kökenli sözcükler kullanılmıştır.
C) Yinelemeye başvurulmuştur.
D) Farklı duygular uyandırma amacı güdülmüştür.
E) Devrik cümlelerin etkileyiciliğinden yararlanılmıştır.

Ne halk türküleri ne de halk oyunları, ilk biçimlerini koruyabilir. Bunlar yayılma sürecinde birçok kez değişmiş, kimi zaman bu değişmelerle zenginleşmiş, kimi zaman da bayağılaşmıştır. Bu değişiklikleri yapanların da kim olduğu bilinmez.
25. Bu sözler aşağıdaki kavramlardan hangisini akla getirmektedir?
A) Yöresellik B) İçtenlik C) Anonimlik
D) Abartılılık E) Yalınlık

I. Yüceltilmiş sözlerle yazılan, kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle duygusal arınmayı sağlayacak acıma ve korku duygularına yönelen oyun türü.
II. İnsanların ve olayların ilginç yanlarını, güldürmek ve düşündürmek amacıyla sahneye yansıtan tiyatro türü.
III. Ortaoyununda olduğu gibi, önceden yazılmış bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle oynanan halk tiyatrosu türü.
IV. Romalılar tarafından ortaya atılan, Türk edebiyatına Tanzimat Döneminde giren, yalnız işaretlerle oynanan sözsüz tiyatro oyunu.
Aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?
A) Monolog B) Pandomim C) Tuluat
D) Komedi E) Tragedya

I. Makale açıklayıcı nitelik
II. Otobiyografi 3. kişili anlatım
III. Köşe yazısı güncel sorunlar
IV. Hitabet seslenme sözleri
V. Masal tekerlemeler
27. Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Bende Mecnûn'dan füzun âşıklık isti'dadı var

Âşık-ı sâdık benim Mecnûn'un ancak adı var

Kıl tefâhur kim senin hem var benim tek âşıkın

Leyli'nin Mecnûn'u Şîrîn'in eger Ferhâd'ı var
28. Bu dizeler aşağıdaki nazım şekillerinden hangisiyle yazılmış olabilir?
A) Muhammes B) Şarkı C) Rubai
D) Gazel E) Mesnevî

Siyah ebrûların duruben çatma
Gamzen oklarını âşıka atma
Sana gönül verdim beni ağlatma
Benim gözüm nuru gönlüm sürûru
I. 11'li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.
II. Divan mazmunlarından yararlanılmıştır.
III. Konusu aşktır.
IV. Nazım türü ağıttır.
V. Zengin uyak kullanılmıştır.
29. Yukarıdaki dizelerle ilgili olarak verilen numaralanmış bilgilerden hangileri yanlıştır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

Güneş çekildi demin
Doğdu bir cenk akşamı
Bu bütün günlerimin
İçime denk akşamı

Gidene bak gidene
Güller sarmış dikene
Mevlâ sabırlar versin
Gizli sevdâ çekene

I. 7'li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.
II. Uyak (kafiye) şemaları aynıdır.
III. Nazım birimleri aynıdır.
IV. Doğaya özgü ögelerden yararlanılmıştır.
V. Bir dilek belirtilmiştir.
30. Yukarıdaki numaralanmış bilgilerden hangileri verilen şiirlerin ortak özelliği değildir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

31. Aşağıdakilerin hangisi Karagöz oyununun özelliklerinden biri değildir?
A) Ciddi ve ağırbaşlı bir hava taşıma
B) Müzikten yararlanma
C) Usta-çırak geleneği içinde sürdürülme
D) Tiplerin aynı kişi tarafından seslendirilmesi
E) Değişik ağız ve ses taklitlerine dayanma

Türk edebiyatının gelişimi içinde divan

edebiyatı varlığını 13-19. yüzyıllar arasında

sürdürdü. Bu edebiyatın başlıca özellikleri

şöyle sıralanabilir: Sanatta kurallara bağlı
                                              I
olmak, öncelikle konuşma dilinden
                                II
yararlanmak, yüksek tabakaya seslenmek,
                                        III
belirli türlerin ve kalıpların dışına
IV
çıkmamak, Arapça ve Farsçanın dil kurallarını benimsemek.

                                 V
32. Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi divan edebiyatının bir özelliği değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.

Ahlakla ilgili öğütler veren, türlü hayat görüşlerini yansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellere hikemî gazel denir. Bu tarzdaki gazelleriyle ……….. ün salmıştır.
33. Yukarıda boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden hangisi getirilmelidir?
A) Bâkî B) Fuzûlî C) Nedîm
D) Nefî E) Nâbî

34. Aşağıdaki dizelerin hangisinde özellikle Tanzimat Dönemine özgü bir kavram yoktur?
A) Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ü ben
     Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen
B) Olmuş insâna taasub bir onulmaz illet
     Hüsn-i tedbîrin ile kurtulur andan millet
C) Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin
     Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten
D) Kanı ol gül gülerek geldiği demler şimdi
    Ağlarım hâtıra geldikçe gülüştüklerimiz
E) Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet
     Esîr-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esâretten

(I) Tanzimat Dönemi tiyatrosunda çeşitli konular işlenir. (II) İşlenilen konular, genellikle toplumsal boyutlu nitelikler taşır. (III) Örneğin Namık Kemal’in Zavallı Çocuk ve Gülnihal adlı yapıtlarında vatan konusu işlenmiştir. (IV) Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat, Abdülhak Hamit, Teodor Kasap gibi sanatçılar da tiyatro alanında yapıtlar ortaya koymuşlardır. (V) Bu alanda ürün verenler klasisizm ve romantizm akımlarının etkisinde kalmıştır.
35. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Servet-i Fünûn Edebiyatını oluşturan şairler arasında ……., ……….; öykücü ve romancılar arasında …….., …….. adlarını sayabiliriz.
36. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Ziya Paşa’nın - Namık Kemal’in - Recaizade Mahmut Ekrem’in - Ahmet Mithat Efendi’nin
B) Tevfik Fikret’in - Cenap Şahabettin’in - Halit Ziya Uşaklıgil’in - Mehmet Rauf’un
C) Abdülhak Hamit Tarhan’ın - Muallim Naci’nin -Şemsettin Sâmi’nin - Nabizade Nâzım’ın
D) Mehmet Emin Yurdakul’un - Mehmet Âkif Ersoy’ un - Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın - Ahmet Râsim’in
E) Ahmet Hâşim’in - Yahya Kemal Beyatlı’nın -Halide Edip Adıvar’ın - Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun

Servet-i Fünûn şiiri ile Fecr-i Âtî şiirinin

başlıca özellikleri arasında ilk olarak, kullanılan

malzemedeki birlik dikkati çeker. Fecr-i Âtî
                                                      I
şiirinin başlıca temaları, Servet-i Fünûn

şiirinde olduğu gibi, aşk ve doğadır. Aşk kadar
                                                         II
doğa betimlemeleri de tümüyle özneldir.

Dilde Servet-i Fünûncuların tuttuğu yol
III
benimsenerek şiir diline Arapça ve Farsçadan

yeni sözcükler alınmış, konuşma dilinden

uzaklaşılmıştır. Vezin, yine aruzdur. Ancak
   IV
Fecr-i Âtîciler de Servet-i Fünûncular gibi
           V
sembolik şiirden uzak durmuştur.
37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

38. Tevfik Fikret'in şiirlerinin özellikleriyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Aruzun kalıplarını müzikaliteleri bakımından ilk kez değerlendiren odur.
B) Kimilerinde konuşma dilinin anlatım özelliklerini kullanmıştır.
C) Özellikle Türkçe sözcüklere yer vermiştir.
D) Divan nazmının müstezat şeklini değiştirerek yeni bir nazım şekli oluşturmuştur.
E) Uyak düzenine büyük bir serbestlik getirmiştir.

………, Tasvir-i Efkâr'da yayımlanan “Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir” adlı makalesinin …….. Dönemindeki dil anlayışını belirleyecek düzeyde bir içeriği vardır.
39. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Namık Kemal'in - Millî Edebiyat
B) Şinasi'nin - Tanzimat
C) Recaizade Mahmut Ekrem'in - Servet-i Fünûn
D) Tevfik Fikret'in - Fecr-i Âtî
E) Yahya Kemal Beyatlı'nın - Cumhuriyet

40. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Mahur Beste B) Sürgün
C) Ölmez Otu D) Makber
E) Aylak Adam

Şairler            Topluluklar                  Akımlar
………              Servet-i Fünûn                 Batıcılık
Ziya Gökalp        ………..                       Türkçülük
Namık Kemal    Encümen-i Şuarâ             ………….
41. Yukarıda şairlerin, içinde yer aldıkları topluluklar ve savundukları düşünce akımları verilmiştir. Tablodaki boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ahmet Hamdi Tanpınar - Beş Hececiler - Türkçülük
B) Mehmet Âkif Ersoy - Genç Kalemler - Batıcılık
C) Tevfik Fikret - Genç Kalemler - Osmanlıcılık
D) Yahya Kemal Beyatlı - Yedi Meşaleciler - Osmanlıcılık
E) Tevfik Fikret - Beş Hececiler - Batıcılık

Memleketi ve memleket gerçeklerini yansıtmayı amaçlayan Millî Edebiyat Dönemi roman ve öyküsünün anlatımı, büyük ölçüde gözlemci gerçekçiliğe dayanır. Bu dönemin ünlü yazarlarından biri olan ……….. gerçekçilik akımına bağlı kalmıştır.
42. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden hangisi getirilemez?
A) Reşat Nuri Güntekin
B) Refik Halit Karay
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Memduh Şevket Esendal
E) Abdülhak Şinasi Hisar

…….., bir şiiri dışında hece ölçüsünü kullanmamıştır. Birer gereç gözüyle baktığı “aruz”la “uyak”ı, yazdığı her şiirde özenle kullanmıştır. Ayrıca aruz kusuru yapmamak için çaba harcamıştır. Onun için ileri sürülen, “---- gibi aruzu Türkçe sözcüklere uygulamak için şiiri düz yazıya indirgemeyen bir şairdir.” görüşü tüm eleştirmenlerce onaylanmıştır.
43. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı - Mehmet Âkif Ersoy
B) Halit Fahri Ozansoy - Orhan Seyfi Orhon
C) Ziya Gökalp - Mehmet Emin Yurdakul
D) Ahmet Hamdi Tanpınar - Cahit Sıtkı Tarancı
E) Faruk Nafiz Çamlıbel - Arif Nihat Asya

Özellikle, yarattığı karakterlerle ünlenen, daha çok kadınlar arasından seçtiği kişileri bütün psikolojik incelikleriyle ustaca canlandıran yazarımız ……..
44. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu'dur
B) Halide Edip Adıvar'dır
C) Refik Halit Karay'dır
D) Ömer Seyfettin'dir
E) Reşat Nuri Güntekin'dir

Önce Fecr-i Âtî'ye girip onun sanat anlayışına uygun şiirler yazmış olan …………., 1911'den sonra, şiirlerini “Yeni Lisan” anlayışıyla yazmaya başladı. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp ile birlikte “Yeni Lisan”ı açıklamaya çalıştı. Kısa bir süre içinde heceyle yazmaya başladı. Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol adlı kitapta topladıktan sonra, şiiri de bırakarak edebî incelemelerle uğraştı.
45. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel B) Yusuf Ziya Ortaç C) Ali Canip Yöntem D) Orhan Seyfi Orhon
E) Hamdullah Suphi Tanrıöver

Peyami Safa, Tanzimat'tan itibaren Türk romanının değişmez ana konularından biri olan yanlış Batılılaşmanın toplumsal yapıda yol açtığı yıkımları hemen hemen bütün yapıtlarında işler. Bunlardan biri olan ……. adlı yapıtında, farklı kültürleri, dünya görüşlerini ve yaşama biçimlerini anlatır. Özellikle Doğu ve Batı çatışmasını yansıtmayı amaçlayan romanın iletisi, roman kahramanlarından Neriman'ın yaşadığı bunalımlar ve iç çatışmalar yoluyla biçimlendirilir.
46. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bir Tereddüdün Romanı
B) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
C) Mahşer
D) Fatih-Harbiye
E) Yalnızız

Servet-i Fünûn Döneminde yaşadığı hâlde bu topluluğun dışında kalan, yönelim ve yaratılarıyla bu topluluktan ayrı özellikler taşıyan sanatçılarımızdan biri de …………. Onun ayna tuttuğu yaşam kesiti, Servet-i Fünûnculardan ayrıdır. Servet-i Fünûncular varsıl, aydın kesimin köşk ve konak yaşamının görüntüleriyle oluşturmuşlardır yapıtlarını. Onun anlattığı yaşamsa İstanbul'un yoksullarının ya da orta sınıfının yaşamıdır. Kimi romanlarında eski İstanbul yaşamının betimlemelerine de rastlarız. Örneğin Cehennemlik ve Metres'te, boğaziçi yalılarındaki; İffet, Şıpsevdi ve Tesadüfte, Aksaray'daki yaşamı anlatır.
47. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar'dır
B) Ahmet Râsim'dir
C) Reşat Nuri Güntekin'dir
D) Hüseyin Cahit Yalçın'dır
E) Halit Ziya Uşaklıgil'dir

I. Sergüzeşt
II. Araba Sevdası
III. Felâtun Beyle Râkım Efendi
IV. Mâî ve Siyah
V. Mürebbiye
48. Yukarıdaki yapıtlardan hangilerinde Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının yarattığı sonuçlar işlenmiştir?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) III. ve V. E) IV. ve V.

Türk edebiyatının en iyi romanlarından olan ……, 1949'da kitap olarak basılır. …… İstanbul'a olan derin sevgisini yansıttığı bu romanında, Mümtaz ile Nuran'ın aşkı çerçevesinde eski-yeni, Doğu-Batı ve aşk ile toplumsal sorumluluk arasındaki çatışmayı ve bu çatışmaların doğurduğu bireysel bunalımları irdeler.
49. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Baba Evi - Orhan Kemal
B) Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
C) Küçük Ağa - Tarık Buğra
D) Bir Düğün Gecesi - Adalet Ağaoğlu
E) Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir

Çağdaş Türk şiirinin bütün dönemlerini, bütün akımlarını kapsayan ortak özelliklerin başında dil gelir. Bu şiirlerin dili yapay bir dil değil, konuşulan Türkçedir. Arada, konuşulan Türkçeden zorlama bir öz Türkçeye ya da divan edebiyatının inceliklerine kapılarak Osmanlıcaya yönelenler olmuştur. Ama bunlar sayılı örneklerdi. Genellikle, her gün yeni bir inceliği keşfedilen konuşma dilimiz işlenmiştir.
50. Aşağıdakilerden hangisinin dil tutumu bütün yönleriyle, bu parçada anlatılanlarla uyuşmaz?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel
B) Fazıl Hüsnü Dağlarca
C) Cahit Sıtkı Tarancı
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Ahmet Hâşim

51. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Epik şiirin ustası olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kurtuluş Savaşı ile ilgili destansı, lirik şiirleriyle tanınır.
B) Metafizik konularla ilgilenen Necip Fazıl Kısakürek, uzun yıllar Büyük Doğu adlı dergiyi çıkarmış; tarih, medeniyet, Batılılaşma ve politika konularında yazılar yazmıştır.
C) Ahmet Muhip Dıranas, öykülerinde şiirsel bir söyleyişe, insanlar arasındaki sıcak ilişkilere yer vermiştir.
D) Arif Nihat Asya, yurt, millet ve bayrak sevgisiyle ilgili şiirler yazmış; şiirleriyle millî duyguları harekete geçirmiştir.
E) Orhan Veli Kanık, şairane söyleyişlerden, basmakalıp söz ve benzetmelerden kaçınmış; gündelik yaşamı, günlük konuşma diliyle, esprili bir biçimde anlatmıştır.

52. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Bilge Karasu, Yeni Yalan Zamanlar'da büyük ölçüde kadın sorunlarını somutlayıcı bir tutumla yansıtmaya çalışmıştır.
B) Romanlarında bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleriyle kendine özgü bir yol bulan Adalet Ağaoğlu'nun ilk romanı, Ölmeye Yatmak'tır.
C) Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanı, ele aldığı konu, konuyu işleyiş tarzı ve kullanılan yeni anlatım teknikleri bakımından dikkate değer nitelikler taşır.
D) Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli adlı romanı, aynı otelde kâtiplik yapan Zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerinde şekillenir.
E) Toplumcu gerçekçi tutumla bireyin iç dünyasına kapanışını birlikte anlatan Haldun Taner, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var adlı kitapları ile ödül almıştır.

Göğsü bağrı açıktı. Elinde orak vardı. Ekin biçiyordu. Yüzünü toprağa, sırtını güneşe vermişti. Tarladaki ekini kurtarmaya çalışıyordu. Sırtında kaput bezinden bir iç gömleği vardı. Dışlığı yoktu. İç gömleği kirden meşine dönmüştü. Elindeki orak küçüktü, koç boynuzu kadar bir şeydi. Bu yılın buğdayı geçen yılın buğdayından uzun gibi geliyordu gözüne. Dizine çıkmıyordu ama kıraçta ne buğdaylar olmuştu bundan boysuz. “Biz bu cenabet topraklarda çok buğdaylar gördük bacaksız, çok arpalar biçtik cüce.” dedi içinden. Adam usta orakçıydı. Ama ustalık para etmiyordu kıracın ortasında. Bunalıyor, ikide bir dikiliyor, elini kalçasına koyup küçük, kaplumbağa gözlerini kısarak aşağılara, yola bakıyordu. Gelip geçen “otopos”ları izliyordu. Ama çok dikelemiyordu, karısı mız mız ediyor, oğlu kararıyordu. Gözünün kuyruğuyla baksa anlardı. Yüzde yüz kızıyorlardı.
53. Bu parçadan edebiyatımızdaki toplumcu gerçekçi hikâye ve roman anlayışıyla ilgili aşağıdaki özelliklerden hangisi çıkarılamaz?
A) Köye ve köylüye yönelme anlayışı benimsenmiştir.
B) Kişiler iç ve dış dünyasıyla birlikte ele alınmıştır.
C) Sorunların yansıtılması amaçlanmıştır.
D) Gözleme dayalı bir anlatım söz konusudur.
E) Halkı aydınlatma amacı güdülmüştür.

Dünya edebiyatında, Rus yazarı Çehov'un öncüsü olduğu, anlatımı olaya yaslandırmayan, geleneksel anlamda serimi, düğümü, çözümü olmayan bir öykü türüdür durum öyküsü.
54. Aşağıdaki yazarlardan hangisi özellikle bu öykü türünde ürün vermemiştir?
A) Memduh Şevket Esendal
B) Sait Faik Abasıyanık
C) Vüsat O. Bener
D) Ömer Seyfettin
E) Oktay Akbal

55. Aşağıdakilerden hangisi modernizmi esas alan yapıtların belirleyici özelliklerinden biri değildir?
A) Okurların merak duygusunun kamçılanması amaçlanır.
B) Yaşamın çok boyutlu ve kavranması zor gerçeklerden oluştuğu savunulur.
C) Anlatıcı, büyük ölçüde birey bilinciyle kendi “ben”ini öne çıkarır.
D) Topluma ait değerleri yansıtma amacı yoktur.
E) Anlatılanlar kişilerin iç dünyasının süzgecinden geçirilerek verilir.

Bazen düşünüyorum da eğer benim yazdıklarım hayatla ilgili değilse insanların yaşadığı nasıl bir dünya? Bana göre, tüm kitaplarım gerçeği yansıtıyor. Ama hangi gerçeği? Benim gördüğüm gerçeği.
56. Bu parçada sanat anlayışını belirten yazarın aşağıdaki akımlardan hangisine bağlı olduğu söylenebilir?
A) Natüralizm B) İzlenimcilik C) Klasisizm
D) Gerçeküstücülük E) Sembolizm


2010 EDEBİYAT CEVAP
1 B 16. A 31. A 46 D
2 A 17. D 32. B 47 A
3 C 18. B 33. E 48 C
4 D 19. C 34. D 49 B
5 B 20. A 35. C 50 E
6 E 21. E 36. B 51 C
7 C 22. B 37. E 52 A
8 A 23 A 38. C 53 E
9 D 24 D 39. A 54 D
10 B 25 C 40. D 55 A
11 E 26 A 41. C 56 B
12 A 27 B 42. E
13 C 28 D 43. A
14. B 29 E 44. B
15. E 30 C 45. C

 KAYNAK: www.osym.gov.tr   pdf için ...

İLGİLİ İÇERİK

 2000-2005 ÖSS(TYT)-ÖYS(AYT) SORULARI WORD-1

2011-2015 ÖSS(TYT)-ÖYS(AYT) SORULARI WORD-3

2016-2019 ÖSS(TYT)-ÖYS(AYT) SORULARI WORD-4