Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MEÇHULÜN SALTANATI -ARİF NİHAT ASYA



Güneşle birlikte indim sahile,
O kadar korkarak yürüyordum ki
Duymadı sesimi çakıllar bile.

Akşamı bekledim gelen var diye.
Nihayet kalbime yaklaşan gurup
Kaderin elinden en son hediye.

Belki vefalıdır, dinler kalbimi,
Gözyaşımı siler, mesut olurum;
Beri gel kayıkçı, yolcun güzel mi?

Deniz büyük, yolcu yolunda gerek.
Yine ben sahille kaldım baş başa:
Kayboldu kayıkçı kürek çekerek.

Gölge ağaçları titretti rüzgâr;
Münzevi kenarda sazlar ürperdi.
Kapandı sahile, ağladı sular.

Kumlara konarken bir soğuk buse
Tabiat sislere bürünüyordu.
Yabancı, gurûbu artık benimse!

Düşündürdü bana sarışın akşam
Sevgili alnında bir tutam saçı;
En sonra karardı büsbütün rüyam.

Matemî bir sükûn sarmıştı yeri;
Geceler siyahtı, yıldızlar yalnız
Karanlık bir tacın mücevherleri.

Yıldızlar sormasın ben kimim, neyim;
Mevsimler içinde yolum kayboldu.
Şimdi siyah güller bahçesindeyim.

Sağımda, solumda büyük günahlar.
Boynumda gerdanlık bir ağır halka,
İhtiras her yerde olmuş bana yar!

Her zevkin içinde var benim adım;
Günahlar esiri bir derbederim,
Yalnız affedilmek zevki duymadım.

Cürmümü vururken rüzgâr yüzüme
Karanlık bir büyük yarasadır ki
Kanat gerdi çoktan fersiz gözüme.

Siyahım ve eğer düşersem çöle
Beyhude çalmasın çanını kervan,
Ayine gidilmez bu libas ile.

Ölürüm; yakmazsa bir ateşinde
Delilsiz yolcular mabud-ı hürmüz.
Günün bıraktığı harabelerde.

Yıkık bir mezarda açmış bir güle
Benziyor bunalmış gönlümde ümit,
Zulmet aşılır mı bu meşaleyle?

Kâhin, sen doğacak günü haber ver!
Ufukta sernigûn olanları hep
Benim gömüldüğüm yere gömdüler.

Bütün mesafeler şimdi ölüdür
Belki bu münzevi dilsiz geceler
Feryat günlerinin tevekkülüdür

Düşmüşüm uçtuğum o mavi kubbeden
Meçhulün saltanat sorduğu yere:
Bir kafes, bir kartal karanlık ve ben.

Ovalar, enginler hep gömülüdür.
Sanıyor yoklukta bunalan gönül
Bu uçan siyah şey kendi külüdür.

Gaipte tutuşan büyük yangının
Tenkis ederken dumanını ben
Ey ümit, ey ümit hangi yoldasın?

Ufuklar kapalı, vadiler harap
Âdemin elinde dönüyor başım;
Ruhumda karanlık bir siyah şarap.

Kalbimi ölümün önüne serdim:
Hayatım bir avuç toprak olsaydı
Onu bir hamlede kendim çiğnerdim.

Mihrabı daima uzakta kalır:
Gece mabudunun en kör sesleri
Bir akis vermeyen kubbesi vardır.

Lakin hiç minnetim yoktur sabaha:
Güneşin söndüğü yere bakarak
Madeni bir sesle güldüm Allah’a.

Ben dilsiz değilim, şu cihan sağır!

Varsın her şey sussun, fikrime kanat
Kendi kitabımın yapraklarıdır.

Dalgalar korkusuz dalmış uykuya:
Engine serilen bîruh ülkeyi
Benimle bekliyor bir büyük kaya.

Hiç korku duymadım hayaletlerden;
Bu gece derdimle yalnız kalınca
Zulüm hesabını sordum kaderden!

Gitmiştim bir zaman sahil boyunca.
Nihayet dinlendi ateşli başım
Alnımı bir serin taşa koyunca.

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

ARİF NİHAT ASYA'NIN  ŞİİRLERİ

ARİF NİHAT ASYA

ARİF NİHAT ASYA HAYATI ve ESERLERİ

BAYRAK ŞİİRİNİN OSMANLICA METİN - ARİF NİHAT ASYA

SON EKLENENLER

Üye Girişi