Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MERKAD-İ FATİH'İ ZİYARET- ABDÜLHAK HAMİT TARHAN

Her kuşesinde dehrin nâm-ı bekaa-nisârın
Şâyestedir denilse âlem senin mezarın.

Kaldın cihanda bir ân, her ânın oldu bir devr
Mülk-i ezeldi güyâ tahtında hemcivârın.

Sensin ol Padişah ki bu ümmet-i necibe
Emsâr bahşişindir, ebhâr yâdigârın.

Bir dem yüzün gülünce âlem bahâr olurdu,
Misl-i küsûf, her câ, zahirdi iğbirarın.

Bir yıldırımdı nizen, peyveste ka'rı-ı hâke
Bir bürc-i Hak-nümâdır, ermiş göğe minârın.

Her dem sana açıktır, ebvâb-ı arş-ı Rahmet
Türbendir en azimi fethettiğin diyârın!

Gösterdiğin meâli ehrâmdır müselsel,
Kûhsârlar umûmen bâlin-i ihtizârın.

İster idin ki olsun düşmenle yâr yekdil,
Devrân idi rakıybın, Allah idi nigârın

Açtı sana cenâhın cânân-ı sermediyyet
Etti onu derâgûş cân-ı cihansipârın

Methinde, şâirâna ilhâmlar gerektir
Târifi yerde bitmez arşa çıkan kibârın
ABDÜLHAK HAMİD

 

 

1- Hâmid, Fâtih’in kabrini ziyarette, önce gönül dolusu hayranlığını sunmaktadır: (Sen yalnız bu kabirde değilsin) ’’Senin ölümsüzlük saçan" (bekaa-nisar) nâmın, dünyanın her köşesin-dedir. Bu bakımdan: Âlem senin mezarındır, denilse yeridir.

2- "Sen bu dünyada sadece bir an (çok az zaman) kaldın" fakat her ânın bir "devir" oldu. Senin tahta oturduğun devletle komşun (sınırdaşın- hemcivarın) olsa olsa Allah'ın ezel (başlangıcı olmayan zaman) vatanı (mülkü) idi.

3- "Sen o padişahsın ki bu aziz millete, ülkeleri (karalar=emsâr) bahşiş... Denizleri (ebrâr) de yâdigâr diye vermişsin" Bu beyit, Fâtih’in milletimize kazandırdığı İstanbul’u ve daha pek çok karalan denizleri anmaktadır.
4- Bu beyit Fatih Sultan Mehmed'in çağındaki büyük kudret ve nüfuzunu dile getiriyor: "Bir dem yüzün gülünce âlem bahar olurdu (dünyanın her yanında barış çiçekleri, sevinç havalan belirirdi) Fakat millet ve din adına bir de öfkelendin miydi, o zaman güneş tutulmuş gibi (küsûf) hiddetinin belirtileri, dünyanın her yanından görülürdü.
5- "Mızrağın, (nize) toprağın en derinliklerine saplanmış (ka'r-ı hâke peyveste) bir yıldırım idi. Camiinin minaresi ise, başı göğe ermiş, Allah’ı gösteren bir burçtur"(bir burc-ı Hak-nümâ). Bu beyitte Fatih'in toprağa nakşolmuş savaşçı şahsiyeti ile göklere yükselmiş, dindar ve kültürlü şahsiyetinin tezadı ortaya konulmaktadır.

6- "Rahmet (iyilik, Tanrı) arşının kapılan (ebvâb) sana her an açıktır. Fethettiğin ülkelerin en büyüğü ise, içinde yattığın türbedir."

7- "Meydana getirdiğin eserler (gösterdiğin meâli) sıra sıra ehramlar gibidir. Şu cihanın dağları ise (kühsârlar umumen) senin dinlendiğin (son nefesinde, ihtizar haline baş koyduğun) yastıklardır".

8- Bu beyitte Fâtih'in, barışçı, birleştirici, insanlığı Allah yoluna götürücü gayretleri anlatılmaktadır: "Sen isterdin ki düşmanlarınla dostların bir tek gönül (yekdil) gibi olsunlar. Bu konuda sevgilin (nigârın) Allah idi; devran (felek) ise rakıybın idi. "Dünya barışını gerçekleştirmene zaman elvermedi.

9- Nihayet günün yetti: "Ebediyet adlı sevgili (cânan) senin için kanatlarını açtı. Cihanın fedâ olduğu cânın (cânı cihansipârın) ise o meleği kucakladı. (Canını ebediyet denen meleğin kollarına attın.)

10- Bu son beyitte, Fâtih’i methetmenin kolay olmadığını, bunu her şairin yapamayacağını belirtiyor: "Seni övmek için şairlere, ilhamlar gerektir. Çünkü arşa çıkmış olan bir büyüğün (kibarın) anlatılması, yerde bitmez."

 İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN ŞİİRLERİ

ABDÜLHAK HÂMİD TARHAN HAYATI ve ESERLERİ

ABDÜLHAK HÂMİD TARHAN

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN - MAKBER İNCELEMESİ