Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ERZURUM - ARİF AY

 

zaman yitik, sanki hiç yaşanmamış 

bu mekân ne ilk, ne son durak 

karşıda çifte minare 

taşı işleyen nakkaş 

hem selçuklu, hem dadaş 

 

burda mevsim ikimizden biri

 

biz, marifetnameyle bir 

akşamı yaprak yaprak çevirip 

geceye ferman açtık 

okuduk dudakla el arası 

tartıp her sözü bir bir 

sonra darasını düştük 

ve biz, ölümden çok 

zulmü gördük 

 

biz erzurumda otuzüç kişiydik 

gece oltu taşıdır, işlenir 

ve tesbihe dönüşür zaman 

geçer parmak uçlarımızdan 

sonra, ağırlanır toprak 

güze dökerek hüznü 

hırkasına bürünmüş bir derviş 

suskunluğunda gelir kış 

 

burda mevsim ikimizden biri 

 

bir de kadınlarımız, 

yüzleri kavruk, gözleri iri 

konuşunca gök, susunca toprak 

gülü türküleyip akşam sabah 

oturup evlerinde onlar 

acıyı kilim gibi dokudular 

biz onları, çocuklarımıza sıla 

kendimize gurbet bilip 

çiçeği burnunda bıraktık 

 

biz ceylanı vurulmuş dağdık 

kar iner 

isyan gibi çabuk 

ölüm gibi sessiz ve dakik 

palandöken 

kolları gürgen 

gözleri çiğdem 

gözdesi kekik 

ve biz, ölümden çok 

zulmü gördük 

 

palandöken hem yassı hem dik 

bir sabah kepenkleri 

kar tipisi gibi 

indirip birden 

öpüp yüzünü toprağın 

ağır ve derin 

bir günü isyana böyle çevirdik 

 

kar palandökenin börkü 

bundan gayrısını giymedik 

giymeyeceğiz dedik 

ve bu söz üzre 

başımızı göğe 

sakalımızı yele 

boynumuzu ipe verdik 

 

biz erzurumda otuzüç kişiydik 

 

şimdi onlarsız bu toprak 

acıdan kıraç 

hüzünden çorak 

kışın dertli, yazın emrah 

ve mevsim, ikimizden bir

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

ARİF AY ŞİİRLERİ