Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ANIZLARIN DİKENLERİN KANATTIĞI ÖYLE BİR ÖYKÜ  - MEHMET BAŞARAN


 
I- Zamanın Gövdesinde Öyle Bir Çentik

Doğum günüm yok benim
Kökleri derinde ahlatlar gibi
Sular da rüzgar da
Anımsamaz yılını
Zamanın gövdesinde
Öyle bir çentik.

Dünyaya gelmemi
Hiç istememiş anam
Başında bissürü horanda
Çok uğraşmış düşürememiş
Yoksul evinde
Öyle bir düğüm.

Böceklerin çakılların kardeşi
Tokurcun gölgelerinde
Yan yanadır tospağalann İzleriyle ayak izlerim
Anızlarınn dikenlerin kanattığı
Öyle bir öykü.

II- Tenhalarda Yüreğim Pır Pır

Kuşçayı öğrendim ilkin
Dut dallarındaki
Telaşlı serçelerden
Oyuna çağırıyordu boncuk gözleri
Sonra ateşin dilini
Korlara dokununca.


Bir gün de kitapçaya
Geçtik anamla
Serildi önüme
Gizemli kırlar
Bostan bekler kuzu güderken
Hep o kırlardaydım.

Mefkureci Muallim'deki Raçinski
Babama mı benziyordu biraz
Kalın sesiyle boyuna
Okumak diyordu
Çevirdikçe çevirdikçe sayfaları
Tenhalarda yüreğim pır pır.


III- Ak Zambaklar Ülkesi

Dedi ki anam bir sandık var evinde Macır Fatma'nın
Bakıp bakıp kızdığı tahta bir sandık
Oyma nakışlı Rumeli işi
Bir gömüymüş aslında uğursuz
Öldürülen öğretmen kocasından kalma
Korkuyor Fatma gelin o sandığı açmaya.

Kır şeytamn ayağını yen korkunu Fatma Gelin
Fatma Gelin n'olur aç o sandığı
Yeniden dünyaya gelmiş gibi olsun kocan
İlkyazlar kucaklasın sevgiyle seni
Sevinsin Rumelili ustanın nakışları
Fatma Gelin etme aç o sandığı
Varsıllaştırsın dünyamızı gizemli gömü.

Açıldı sandık kamaştı gözler
Fırından yeni çıkmış somun mu kitaplar
Boşaldı bütün kafesler işte sabah kuşları
Asya'nın Avrupa'nın Afrika'nın kuşları.


Omzuma kondu biri sivri pençeleriyle
Adı Ak Zambaklar Ülkesi
Kimbilir kaç sabahın aydınlığı birikmiş taçyapraklarına
Okudukça kokusunu duydum derin işlenmiş toprakların
Dolaştım büyülenmiş gibi
Karlı ormanlarında Finlandiya'nın
Haydut Karokep'i tanıdım bi güzel haydut
Bi güzel insan Snelman, bi sıcak halk Fin halkı
Bütün buzları eridi umarsız yüreğimin
Okudukça ah dedirten satırlar
İçimi yakan nasıl bir özlem

IV- Ufacık Tefecik Kara Taşlar

Bitirdiğim yıl köy okulunu
Kararıverdi Istırancalar
Kırağı gibi düştü yüreğime
İkinci Dünya Savaşı
Taş kesildi "oku" diyen babam
Anamın sesi Rumeli.

"Ufacık tefecik kara taşlar
Asker talime başlar
Hani anam hani babam
Neleri alıp gitti bozgunlar
Çift kayalar döndürüyor aman
Gözümden akan yaşlar.'

O yaşların tuzuyla
Yanıyor Raçinski'nin gözleri
Sönüyor Ak Zambaklar Ülkesi
Çöle dönüyor içim
Taş altında kalmakla
Ölmez ki tohum
Üzülme diyor kulağıma Gazi.

V- Yeni Bir Kuvayı Milliye Bu

17 Nisan 1940
Dediği oluyor Gazi'nin
Su yürüyor umutlara düşlere
Ucu görünüyor en uzak köyde
Yeni bir ilkyazın
Kurtuluşa benzeyen ilkyazın
Seviniyor Nuri Öğretmen:

"İşte diyor Cumhuriyet okulu
Köy çocukları için hem de
Suyu halktan gücü halktan
Taşları halk için dönen
Bi güzel değirmen Köy Enstitüleri
Taş taşıyor yapılara
Özü öze bağlayan Pir Sultan
Aşkla vuruyor kazmayı toprağa
Koca Yunus
Peştamal kuşanıyor işliklerde
Kırşehirli ahiler
Bozuyor oyunlarını beylerin
Mor cepkenli Köroğlu.

Yeni bir kuvayı milliye bu"

VI- İlk Orada Dokundum Sabaha

İlk orada dokundum sabaha
Alnımda hâlâ serinliği
Dilimde çağla tadı
Katıksız buğday ekmeğini
İlk orada yedim.

İşbaşı ettik ilkyazla
Harç kardık türkü söyledik
Kepir koca bir derslik
Yaşam öğretmenimiz
Güller açtırdı taşa demire
Irmaklara dönen terimiz.

İyi yontulmuş bir köşe taşı
Yerini bulmuş bir tuğlaydı
Aşk bizim için
Direnmekti savaşa, sömürüye
Aşkı orada öğrendik
Çiçeğe durdu yüreklerimiz.

Sular fışkırttık yeraltından
Değdi en derine dudaklarımız
Gözlerini yumarak içiyordu
Her damlayı kuşlar kertenkeleler
Yıldız sektiriyordu dal uçlarından
Diktiğimiz fidanlar.
 
Göverte göverte bozkırı
Akıp gidiyordu o güzel ırmak
Kanat vuruyordu sularına
Sevginin kırlangıçları
Kokladım başaklarını, kitaplarını öptüm
Tam beş yıl o suda çimdim.
 
VII- Ver Elini Hasanoğlan

Yüksek Köy Enstitüsü'nde öğretmendi Ruhi Su
Ah dedirten türkülerinde anamın yüzü

Doğrulmuş tohum saçıyor İstasyon Tepesi'nde
Babama benzeyen Köylü Yontusu.
 
Tonguç mu Yücel mi Bedreddin mi konuşan
Tarlalarda işliklerde bir imece coşkusu.

Yıldızların parladığı anlar mı tarihte
Ders veriyor Eflatun, Sokrates, Montaigne, Eyüboğlu.

Katmış ellerini gözlerini buraya her Enstitü
Toprakta Cılavuz İvriz sıcaklığı yapılarda ter kokusu.

Günaydın diyor çağla sesiyle her ay bozkıra
Yeni bir oyunla Açık hava Tiyatrosu

Burası Hasanoğlan yepyeni bir bilimyurdu
Anadolu'nun ortasında aydınlığın korosu.

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

MEHMET BAŞARAN ŞİİRLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi