Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SONE-1 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Artmasını isteriz en güzel varlıkların
Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
Bir güzel yaşlanıp da göçünce bugün yarın
Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:

Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin
Kendi düşmanın gibi ezersin can evini.

Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün
Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır
Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.

Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.
Dünyaya acımazsan oburlar gibi ancak
Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.


SONE-2 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Kırk yılın kışı güzel alnını kuşattı mı
Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık
Gençliğinin kibirli süslü giyim kuşamı
Beş para etmez olur hırpani yırtık pırtık:

O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir
Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
Dersen yuvaların çökmüş şu gözlerdedir
Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.

Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
“Benim güzel çocuğum beni kurtarır” dersen
“Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra”

Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.
___O sen yaşlandığında yeniler varlığını
___Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.

SONE-3 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
Sıra gelmiştir artık bir yaze yüz yapmana
Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle
Yeryüzü yoksun kalır lanetlenir bir ana.

Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi
Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?

Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende

Kırışıklara rağmen şu altın yıllarını.
İstersen ki varlığın unutulsun bitsin
Bir kuru başına öl izin de ölüp gitsin.


SONE-4 - WİLLİAM SHAKESPEARE

savurgan güzelnedir bu kendini harcaman
senin mirasın olan güzellikleri böyle?
doğa temelli vermez ödünç verir her zaman
eli açık olana borç verir içtenlikle

böyle yanlış kullanmak olurmu güzel pinti
miras bırakman için sana bırakılanı?
kar etmeyen tefeci bu koskoca serveti
niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı

meraklısın kendinle içli dışlı olmaya
bu tatlı benliğin sırf aldatmağa yarar
vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa

vereceğin hesapta elle tutulur ne var?
kullanmazsan gömülür güzellğin seninle
kullanırsan varisin olur da sürer gider böyle


SONE-5 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü
Özenle incelikle yaratan şu saatler
Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü
O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.

Durmak bilmeyen zaman yaz’ı söküp götürür
Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
Özsu ayazda donar sağlam yapraklar çürür:
Güzellik kar altında her yöne çıplak çorak.

Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz
Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu
Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:

Gelir kendisi gibi anılarının sonu.
___Özsuyu çekilmişse kış gelince o çiçek
___Kupkuru kalsa bile tatlı özü sürecek.


SONE-6 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Ne yap yap, kurban gitme kışın zalim eline,
Özün arıtılmadan, yaz’ı almasın senden;
Bir şişeye bal akıt, bir yere bir hazine
Sun güzel hazinenden, kendin sona ermeden.

Bu iş haram değildir, tefecilik de değil:
Sevinç verir gönüllü borç ödeyenlerine
Görevin bir başka ‘sen’ yaratmaktır, bunu bil;
İşte on kat mutluluk: on gelir bir yerine.

On kat büyük bir görkem doğar gür benliğinden
Ortaya senin eşin on tane sen çıkar da,
Ölüm, eli böğründe kalırdı göçünce sen

Bırakırdı, yaşardın gelecek kuşaklarda.
Vazgeç inattan: Öyle güzelsin ki olmasın
Ecel senin fatihin, solucanlar mirasçın.

SONE-7 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Bak, o cânım aydınlık kaldırırken doğudan
Alev alev başını, çevrilir bütün gözler
Onun taptaze doğan güzelliğine, hayran -
Ve kutsal görkemine hizmet etmeği özler.

Sarp yamaçtan çıkarken göklerin tepesine
Gençliğinin gücünü andırır orta yaşı:
Gülyüzüne o fâni bakışlar tapar yine,
Altın yolculuğunda hepsi onun yoldaşı.

Yorgun arabasıyla doruğa çıkar çıkmaz
Yaşlılık çağı gelmiş gibi bırakır günü:
Üstünden ayrılmayan gözler ona hiç bakmaz,

Başka yerleri süzer, izlemez çöküşünü.
Sen de kendi öğle’nde ölüp gözlerden ırak
Unutulmaktan kurtul - bir oğul yaratarak.


SONE-8 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?

Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki âhengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçaları dinleyip tümü unuttun,” diyor.

Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş ,bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:

Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz, “ diyor, “yaşarsan tek başına.”


SONE-9 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Bir dulun gözleri yaş dökmesin diye mi sen
Tüketip duruyorsun kendini tek başına?
Ah! ardında hiç çocuk bırakmadan ölürsen
Dünya, dul kalmış kadın gibi yas tutar sana.

Senden dul kaldığında, yaş kurumaz gözünde,
Çünkü senin benzerin gelmeyecek ardından;
Ne var ki başka her dul, çocuğunun yüzünde
Kocasını görür de yeni güç alır ondan.

Savurganların yazık ettiği varlık, ancak
Yer değiştirir, dünya ondan yine zevk alır,
Ama harcanıp giden güzellik son bulacak,

Kullanmadan saklanıp ortadan kalkacaktır.
Kim kendine karşı bu cinayeti işlerse
O insanın gönlünde aşk bulamaz hiç kimse.


SONE-10 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.

Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan:
Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu,
Çekinmezsin güzelim canevini yıkmaktan
Onarmak olmalıyken asıl amacın onu.

Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden,
Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol;
Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen;

Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol.
Aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
Güzellik onda veya sende yaşasın yine.


SONE-14 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Kararlarımı verirken ben, yıldızlara danışmam,
Oysa kendime göre anlarım yıldız falından;
Ama hayırlı hayırsız haber vermeye kalkı
Söz etmem mevsimlerden, kıtlıktan ya da vebadan.

Göklerde gördüğüme bakıp da zaman zaman,
Kime firtına var, yağmur, ya da rüzgâr, bilemem;
Fal filan da bakamam ben, yarınları okuyamam,
İşleri nasıl gidecek, hükümdarlara söyleyemem.

Senin gözlerine bakarım geleceği görmek için ben;
İşte şimdi de, o değişmez yıldızlar gösteriyor ki,
Gerçekle güzellik birleşip mutlu olacak ebediyen,

Soyunu düşünürsen eğer, bir yana bırakıp, kendini.
Yok düşünmezsen, işte söylüyorum geleceğini:
Senin sonun, gerçekle güzelliğin de kader günü.

(Bülent-Saadet Bozkurt)

SONE-18 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Denk tutar mıyım seni hiç ben yaz günlerine
Çok daha sıcak kanlı çok daha sevimlisin
Kıyasıya yel çarpar mayıs çiçeklerine
Ve yaz bizimle kalır çok kısa bir çağ için.

Bazı bazı gök bize fazlaca kızgın bakar
Ya da altından ten’i kararır ikide bir
Ve her güzel zamanla güzelliği yitirir
Kısmet ya da tabiat onu bu hale koyar.

Senin ölümsüz yazın hiç solmayacak ama;
Ölüm yitirmiyecek sendeki güzelliği
Ve çekmiyecek seni kendi karanlığına

Erişirsin ölümsüz şiirimle her çağa
Kişi nefes aldıkça, gözler görebildikçe
Yaşadıkça şiirim, hayat verdikçe sana.

(Bilge Umar)

SONE-24 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Gözlerim ressam oldu senin güzelliğine,
Kalbimin levhasına nakşetti görüntünü
Bedenim de çerçeve oldu senin resmine
Derinlikle güçlendi sanatın en üstünü.

Göreceksin, ressamın ustalığı nasılmış
Gerçek yüzünü çizmek, olur ancak bu kadar.
İşte resmin kalbimde baş köşeye asılmış
Sergimde pencereler göz nurunla ışıldar.

Gözler, başka gözlere ne iyilik etti, bak:
Benim gözlerim çizdi senin güzelliğini;
Seninkiler gönlüme pencereler açarak

Güneşi soktu – coşsun, gözlesin diye seni
Ama kurnaz gözlerin sanat yeteneği az:
Sırf gördüğünü çizer, yüreği tanıyamaz.

(Talât Sait Halman)


SONE- WİLLİAM SHAKESPEARE

Gün boyunca açıkken bakar kör gibidirler,
Kapanınca dünyaları görürler gözlerim;
Hele uyku saatleri, hep sen varken düşlerde,
Işıl ışıl gözlerler karanlıklarda seni.

Gezinen gölgen aydınlatırken tüm gölgeleri
Görmez gözleri bile kamaştırır ışıltın,
Bir bilsen o gölgenin görkemli suretini…
Senin ölgün gecelerde gezinen gölgen bile

Nasıl da aydınlatır günyüzünü, düşünce
Derin uykuya gömülmüş kör gözlerin kalbine…
Nasıl mutlanır benim gözlerim de kimbilir

Canlı gün ışıyında sana baktığı zaman..
Seni göremedikçe, benim her günüm gece,
Gecelerim günaydın, sen düşüme girince.

(Gönül Gönensin)

SONE-57 - WİLLİAM SHAKESPEARE

Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.

Senin için, sultanım, saatleri gözlerken
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere;

Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,

Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.
Öyle körkütük sâdık bir köledir ki sevda,
Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.

(Talat Sait Halman)